hurkus
|
"Yılda 500 milyar poşetin üretilmesi ve doğaya karışımlarının 400 yıl sürmesi ne acı." dedi ve kolları sıvadı. İnternet üzerinde açtığı blogla yaklaşık 30 bin poşetin doğaya bırakılmasını engelledi...
Ayzen Atalay Durmuşoğlu
ntvmsnbc
"Etrafınıza bir bakın! Heryer poşet atıklarıyla dolu. Evimizde dahi bir sürü poşet var. Marketlerden fazla fazla poşet alıyoruz. Sağlam kalanını çöp torbası yapmak için. En ufak bir ıvır zıvır, kitap, toka için dahi poşetlerle donatıyoruz ellerimizi. Bu poşetler geri dönüşüm maliyeti yüksek olduğu için sürekli yeniden üretiliyorlar, ve her an hayatımızdalar. Peki hiç düşündük mü bu poşetlere noluyor? Doğada çöp olarak birikiyorlar, ve yok olmaları 400 yıl sürüyor. Herbirimiz poşet kullanımımızı azaltarak bu gidişatı durdurabiliriz. Bu blog bunun çabasını veren bilinçli insanların yeridir."
"Pazar filesine dönüş" adlı blog bu sözlerler başlıyor.
Blogun kurucusu İpek hanım, nam-ı diğer "İbeking", poşet kirliliğinden kurtulmak isteyince kolları sıvayıp bu blogu hazırlamış. Üstelik blogun ilk gunlerinde bedava pazar filesi bile dağıtmış. Fileyi alanlardan tek istediği, pazar filelerinin içini doldurduklarında bir fotoğraflarını çekip bloga yollamaları. Şimdi Türkiye'nin dört bir yanından gelen file fotoğrafları blogu süslüyor.
İbeking, "Pazar filesine dönüş" ile ilgili sorularımızı yanıtladı:
- Blogu açarken yoğun bir katılımın olacağını düşünmüş müydünüz?
Uzun zamandır kişisel bir blog yazıyorum. Çok fazla olmasa da blogumu düzenli okuyan insanlar olduğunu biliyorum. Kendi blogum günde 400-500 ziyaretçi alıyor. Pazar Filesine Dönüş blogunu açarken de çok yoğun bir katılım olacağını düşünmeden açtım, en azından beni okuyan kesime ulaşabileceğimi düşündüm. Blogu açarken 10 kişinin poşet tüketimini sorgulattırsam dahi bunun bana yeteceğini düşünerek bu girişimde bulundum.
- Siz file/bez çanta kullanırken nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Ben file veya çanta kullanırken marketlerde kasalarda garip bakışlara maruz kalıyorum. Pazarda ise pazarcılar mutlaka laf atıyor “abla sen mi kurtaracaksın bu dünyayı” diye. Bazı pazarcılar poşetlerin temiz olmadığını sandığım için poşet almadığımı düşünüyor ve poşetlerimiz temiz diye beni uyarıyorlar. Bazıları ise poşet yerine verdiğim çantaya doldurmalarını istediğim ürüne “abla bu çanta kirlenir ben poşete koyayım” diye bana akıl veriyorlar. Israrla ve sabırla poşet istemediğimi, günün sonunda onların çöp olduğunu, doğada yokolmalarının çok uzun yıllar aldığını ve onların üretilmesi için kullanılan enerji israfını anlatıyorum, ama benimle için için dalga geçtiklerini de hissediyorum.
- Poşetsiz yaşam zor oluyor mu?
Olmaz mı, oluyor elbette. Özellikle marketlerde sebze meyve alışverişi yaparken. Çünkü tartıldıkları için mecburen poşete girmeleri gerekiyor. Ben sırf bu yüzden alışverişlerimi pazarlardan yapmaya gayret gösteriyorum. Ama poşetlere çok alışmışız. Ancak alışkanlıklar değiştirilebilir. Dünya Ana’nın 7 milyar insanı daha fazla kaldıramadığını artık herkes öğrenmeye başladı. Ne anlama geldiğini bilsin bilmesin herkes global ısınmadan bahsediyor, neler yapabileceğini sorguluyor. Hayatı sırf tüketim olan bizlerin de yapabilceklerinden sadece birisi poşet tüketimini azaltmak hatta yok etmek. Bu kadarını da yapabiliriz, yapabilmeliyiz.
- "Tamam poşet kullanmayalım ama çöp torbası işini nasıl hallediceğiz?" diye soranları ne cevap veriyorsunuz?
Onları doğada eriyen ve çöp poşeti olarak imal edilen ve marketlerde satılan çöp poşetlerini almaya yönlendiriyorum. Her yemek harcı için poşet açan kadınlara, kendinize bir çöp leğeni/bidonu belirleyin, yemek hazırlıkları sırasında çıkan çerçöp, kabuk gibi çöpleri orda biriktirmelerini ve en nihayetinde yani işleri bittiğinde kendi ana çöpe atmalarını, bu çöpler için marketten aldıkları poşetleri kullanmamalarını öğütlüyorum. Çünkü biliyorum ki soğanın kabuklarını marketten aldıkları bir poşete koyup onu atıyorlar, sonra çıkan diğer çöpleri başka poşete koyup atıyorlar. Yani ana çöpün içinde dahi bir sürü poşet içinde çöp var. Aslında bu sadece birinci basamak. İnsanların idrak edebileceklerini hissetsem ve belediyelerin bu şekilde çöp toplayacaklarını bilsem yemek atıkları ve ambalaj atıklarını da nasıl ayrıştırabileceklerini anlatacağım ama henüz çok erken galiba.
- Blogunuzu kac kişi takip ediyor?
Pazar Filesine Dönüş insanların poşet yerine kullandıkları çanta/fileleri resimlediği bir blog. Gelen maillerden anladığım kadarıyla poşet kullanımının fazlalığından rahatsız çok insan var. Blogun ziyaret istatistiklerine baktığımda açıldığı günden bugüne yani 3,5 ayda toplam 6250 ziyaret almış.
- Sizce bu sayede kaç tane poşetin doğaya bırakılmasını engellediniz?
Rakam vermek inanın çok zor. Ama Selçuk Üniversi'tesinin verdiği bir açıklamada şöyle diyor:" Türkiye’de 5 kişiden biri naylon poşet yerine alışverişlerinde bez torba kullansa, bir nesil boyunca ülkemiz 31 milyar 46 milyon naylon 400 bin poşetten kurtulacak. Çünkü, bez torba kullanmak, bir kişi için haftada 6, ayda 24, yılda 288, yaşam boyunca ise 22 bin 176 plastik poşeti kullanmamızı engelliyor." Bu veriden yola çıkarak blog sayesinde 100 kişinin aktif poşet kullanımını durdurmuş olmayı başarsak, yılda yaklaşık 30 bin poşet kullanılmasını durdurmayı başarmış oluruz.
- Yurt dışında pek çok ülkede şehirde poşet kullanılmıyor, kullananlara da iyi gözle bakılmıyor, sizce biz bu noktaya nasıl gelebiliriz?
Türkiye olarak biz tam ters kutuptayız. Poşet almadığımız için bize deli gözüyle bakıyorlar, ama bu konuda reklam yapmaya başlayan, kampanya yaparak bez çanta dağıtan zincir mağazalar da var.Yurt dışındaki seviyelere gelmemiz bence bizim on yıldan fazla zamanımızı alır. Belediyeler çöpleri ayrıştırmak için çalışmadıkça, devlet atıklar konusunda caydırıcı kanunlar yapmadıkça, milli eğitime bu konuda takviyeler oladıkça insanların kitleler halinde çevre konusunda duyarlı bir hale gelmeleri çok zor.
- Biraz kendinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
1978 doğumluyum. Evliyim ve bir çocuk annesiyim. Çalışıyorum. Kendi doğama aykırı da olsa büyük ve kaotik İstanbul’da birçok şeye yetişmeye çalışarak yaşıyorum. Doğayı çok seviyorum, yeşile bakmazsam kendimi depresif hissediyorum. Milyarca yıllardır bizi üstünde taşıyan, hep veren cömert dünyamıza iyi davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Unutmayalım ki o da bir canlı, ve çok çok iyi davranılmayı hakkediyor. Ama bizler kendi minik yaşamlarımızın döngüsüne o kadar kapıldık ki ne yaşamın kendisine, ne de yuvamız dünyaya büyük açılardan bakamaz olduk. Ne yazık ki!
|