Başbakan'dan beklenen bu mudur? - Tarhan Erdem

12 Kasım 2012 10:46  

 

Başbakan'dan beklenen bu mudur? - Tarhan Erdem

Dün Rize'de Başbakan'dan, ölüm oruçlarına 'Şantaj, blöf ve şovdur' yorumunu kim bekliyordu?

Geçen yazımda, siyasetteki tıkanıklığa bir örnek vermiştim: Muhalefet ‘Büyükşehir Tasarısı’nı zorbalığa varan hareketler ve sözlerle engellediğinde, sorunları aşacak donanıma sahip olmayan demokrasimiz, kişilerin yarattığı sıkıntıları biriktiriyor, sorunlar büyüyüp kurumsallaşıyordu.


Tıkanma yaşanıyor

Biriken sıkıntıların yarattığı kilitli kapıların açılamadığı durumun adıdır ‘tıkanma’ dediğim.

Siyasal hayatımız hızla bu duruma gidiyor.

İktidar, Meclis kararıyla kilitleri kırarak, bu da olmazsa seçime giderek tıkanmayı aşabilir. Meşru iktidar darboğazı geçemezse tıkanma anarşi veya darbeyi davet eder!

Hani “Artık olmaz diyorduk, nereden çıkardın darbe veya anarşi lafını?” dediğinizi duyar gibiyim.

Evet, anayasa düzeni tıkanmayı geçemiyorsa karşılacağımız bu veya bundan da beter bir durumdur!

Görüşümü anlatayım:

1950’den bu yana yaşadığımız iki darbeden önceki altı aya bakınız: Türkiye sıkıntıdadır, yaşadıklarından “Sıkıntı duyması gerekir miydi gerekmez miydi” sualinin cevabı ayrı bahis, ama halk her sabah, kalbinin üzerinde kaldırmakta zorluk çektiği bir ağırlıkla uyanıyordu.

Hükümet ve Meclis bu sıkıntıyı gideremedi, seçim kararı da alınmadı. 1960’ta seçimi iktidar gereksiz görüyordu; 1980’de Başbakan teklifini komisyondan genel kurula indiremedi! İlkinde sıkıntı yok dendi, ikincisinde Meclis çoğunluğuna dayanan hükümet kurulamıyordu!

İkisinde de aylar öncesinden darbe olacağı Meclis kürsüsünde söylenmiştir. İki örnek vereyim:

1960’ta, muhalefet lideri “Sizi ben bile kurtaramam” dediğinde, ne diyor bu yaşlı adam diye sorulacağına, genel kurul dışına çıkarıldı.

1980 yılında genel kurulda da benzer cümleler kurulmuştur. O yılın 24 Ocak günü, darbeden 7 ay önce, ‘o Meclis’te son bütçe görüşmesi’ yapıldığını çok açık biçimde söylediğimde, “Yok öyle bir şey” diyen olmamıştı. Bir-iki ay geçince komisyonda konuştuklarımı bir kitapta yayımladım; sonra darbe geldi!

Açıkçası, 1960 ve 1980 öncesinde darbeye gidildiğini herkes biliyordu! Herhalde bu gerçeği ‘Darbeleri Araştırma Komisyonu’ da belirlemiştir.


İdraksizlik!

İlk darbeyi iktidar lideri tek başına, ikinci darbeyi iktidar ve anamuhalefet liderleri birlikte önleyebilirlerdi.

“Önleyememişlerdir” diyenleri çok dinledim ama ‘idraksizliklerinden önlemediler’ iddiamı koruyorum!

Özetle, darbe karşıtı söylenenlerin doğruluğu parti liderlerinin gafletini unutturmamalı, idraksizliklerini affettirmemelidir!

Şartlar oluştuğunda darbe olur! Devlet adamının asıl işi, devletimizi darbe şartlarının oluşmasını önleyecek kurumlarla donatmak ve işletmektir.

Siyasal hayatımızda darbe koşulları oluşmaya başlamış mıdır? Açık ve kesin bir şey söyleyemiyorum; ama yaşadığımız sıkıntı ciddidir!

Bu koşullarda iktidar liderinin idamdan bahsetmesini, başkanlık sisteminde ısrar etmesini, ölüm oruçları için “Şantaj, blöf ve şovdur” demesini anlamak zordur. Dün Rize’de kendinden beklenen bu muydu?

Radikal

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0