Hayırcıların darbeci olmama ihtimali yüzde 3…

06 Haziran 2011 12:00 / 2173 kez okundu!

 


İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman ve Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Özge Kemahlıoğlu’nun beraber hazırladığı “Türkiye’de Demokrasi Algısı” raporu geçtiğimiz günlerde açıklandı. National Democratic Insitute ve bir kamuoyu araştırma kuruluşu olan Metropoll’in de katkıda bulunduğu araştırma çarpıcı sonuçlar içeriyor.

Araştırma, 26 ilin merkez ilçe/ilçeleri, diğer ilçeler ve köylerinde 4‐5 Mayıs tarihleri arasında toplam 1514 kişi ile yapılmış.

Sorulara yanıt verenlerin yüzde 53,1’i lise ve üniversite mezunu. Yüzde 58,8‘i 35 ve üstü yaş gurubu içinde. Yüzde 38’ini 1.500 TL ve üstü maaş alan kişiler oluşturuyor.

‘Yeni anayasa vatandaşları mı yoksa devleti mi korumayı esas almalıdır’, ‘Sizce, hâkim ve savcıların önceliği devleti mi yoksa bireylerin haklarını mı korumak olmalıdır’, ‘Kürt etnik kimlik temelinde siyaset yapan bir partinin bulunmasını normal karşılar mısınız’ gibi epey güzel sorular sorulmuş.

Lakin araştırmadaki en ilginç yanıt ‘Bazı durumlarda ordunun yönetime el koymasını onaylar mısınız’ sorusuna verilmiş.

‘Onaylarım’ diyenlerin oranı yüzde 39.

Fazla lafa gerek var mı?

Siz ‘Demokratik bir ülkede hiçbir durumda darbeler kabul edilemez’ ilkesiyle yırtınsanız da, yüzde 39 için bu hiç bir şey ifade etmiyor.

Seçilmiş hükümetleri devirenlerin, başbakan, bakan, genç asanların, insanları işkencelerden geçirenlerin, hapishanelere tıkanların, fişleyenlerin, işlerinden, sevdiklerinden, yurtlarından edenlerin, memleketin kaynaklarını hesapsız, faturasız hiç edip, keyfini çıkaranların aynı şeyleri yapmasında sakınca yok demeye geliyor bu.

Yapılan onca darbenin acıları silinmemişken, planlananların belgeleri ortalığa saçılmışken içten bir özür dileyip, mahkemelerin sonucunu bekleyelim demek yerine ‘Orduya karşı asimetrik savaş uygulanıyor’ diyebilmelerinin sebebi hikmeti işte bu yüzdelerin varlığı.

Bizleri sürekli onca darbe planlanın uydurulduğuna, uydurulmasa bile teşebbüs düzeyinde kalmış olmalarından dolayı bunun suç olamayacağına ve içerde yatanların masum olduğuna inandırmaya çalışanların medar-ı iftiharı da yine bu adanmış yüzdeler.

Zaten bu yüzdeler olmasa onca yalan propaganda kolayca çöreklenebilir mi bir memleketin üzerine?

Onlara göre anlı-şanlı askerlere reva görülen darbecilik suçunu askerle birlikte telaffuz etmek dahi suç.

‘Yahu o nice anlı-şanlı askerlerin dönemlerinde ne çok insanlık dışı suçlar işlendi’ deseniz ve ortalığa dökülmüş yığınla örneği işaret etseniz de bir şey anlatamıyorsunuz.

80 yıldır çağdaş, modern, laik bir ülke olduğu söylenen ya da olmaya çalışan bir ülkenin bu oranda darbeci-sever bir yüzdesinin olması acep neye yorumlanmalı?

Ordunun ‘bazı durumlarda’ yönetime el koymasını onaylayanların yüzdesinin asıl ilginç yanı referandumda çıkan ‘Hayır’ oylarına olan yakınlığı aslında.

Fark ettiniz mi? Oranlar, nerdeyse aynı.

Darbeyi onaylayacağını söyleyenlerin yüzdesi 39, referandumda ‘Hayır’ diyenlerin oranı ise yüzde 42 idi.

Bir yanda ordunun gerektiğinde yönetime el koymasını onaylayanlar diğer yanda darbeleri ve askeri müdahaleleri dolaylı da olsa onaylama ve 12 Eylül darbecileri ve şürekâsının hesap vermesini engelleme anlamına gelen hayırcılar.

Bu iki yüzde arasında bir ilişki kurulması çok zor değil. Sonuçta iki farklı araştırmada benzer bir soruya alınan yanıtlar bunlar.

Aralarındaki farkın sadece yüzde 3’e tekabül etmesi de destekliyor bu ilişkiyi.

Kaldı ki bu yüzde 39’un, referandumda Hayır diyen yüzde 42’nin içinde olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz.

Biliyoruz ki, darbe suçlarının sivil mahkemelerde yargılanması ve 12 Eylülcü darbecilerin yargılanabilmesinin yolunu açan geçici 15. Maddenin kaldırılması referandumda ‘Evet’ oylarının çıkması ile mümkün oldu.

‘Yetmez ama Evet’ diyenlere ağızlarına geleni söyleyen ‘Hayırcılar’ ezkaza başarsalardı, bugün Kenan Evren’i fazlasıyla utandıran ifadeye çağrılma işi dahi ömür billâh yapılamayacaktı.

O yüzden de ‘Hayırcılar’ darbeci olduklarını kabul etmeseler de, sonuçta hayır dedikleri şeyler onları öyle bir konuma oturttu.

Tamam, her hayırcının darbecileri desteklediğini söylemek doğru olmaz. Lakin ‘Darbeci değiliz’ diyen hayırcıların oranı, görülüyor ki öyle ahım şahım bir oranda değil.

Darbeci olmama oranı sadece bu yüzde 39 ile referandumun yüzde 42’si arasındaki fark kadar.

O da sadece yüzde 3’e tekabül ediyor. Bunun bir diğer anlamı Hayırcıların yüzde 93’ü itiraf etmese de, maalesef darbeci gözüküyor.

Anti-demokratik uygulamaların en alçağını anketlerde gönül rahatlığıyla onaylayanlar millet önünde darbeci gözükmemek için ‘Biz darbeci değiliz’ diye dövünüyorlar.

Lakin oylarıyla ve yanıtlarıyla belirlenen yüzdelerin dili bunun tersini söylüyor. Gizlenmeye çalışılsa da rakamlar, yüzdeler gerçeği ‘şak’ diye koyuyor ortaya.

Darbe-severlerin çok istedikleri darbecilerle birlikte bizden uzak yaşayacakları bir yerleri olsa amenna, buna da sorun değil ‘Alın ve layığınız bulun’ diyebiliriz.

Lakin yok. Üstüne biliyoruz ki, her darbede kendi kuruluklarının yanında asıl ‘İlla demokrasi’ diyen yaşların yanmasına sebep oluyorlar.

Demokratların bir türlü güçlü bir yüzde tutturamamasının sebebi zaten bu değil mi?


Baki MURAT

05.06.2011


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.