Terör ve Güvenlik

10 Ocak 2017 11:52 / 1336 kez okundu!

 

 

Yeni yılla birlikte bir kez daha yüreğimizi yakan terör olayının ardından yine güvenlik tartışmaları başladı.

Geçmişte terörün hedefi de uygulanış biçimi de farklıydı. İnsanların yaşamını hedef alan terör; ister bireyler, ister örgütler tarafından gerçekleştirilsin, sonuçta bir hedefe yönelik yapılır ve mantıklı bir izahı olurdu.

Yeni küresel dünya sistemi, yaşamımızdaki tüm ilişkileri değiştirdi. Üretim ilişkileri değiştiği gibi üreten ve tüketenler arasındaki ilişki biçimleri de değişti.

Eskiden anarşist diye adlandırılan, bireysel terör eylemleriyle yönetenleri, yönetemez hale getirmeye çalışanlar, kendi amaçlarının önünde engel gördükleri kişileri hedef alır ve başarabilirlerse onları öldürürlerdi.

Değişen dünya koşullarında, emperyalist sistem, ülkeleri istila etmek yerine onları kendi istekleri doğrultusunda, yine istedikleri kişi ve gruplar aracıyla yönetme yolunu seçti.

Bu amacına ulaşabilmek için de uygun ortam ve koşulların oluşmasına yönelik kaotik durumlar yaratmayı esas aldılar.

Dünyaya hakim olmaya çalışan egemen güçlerin taşeron olarak kullanmaya başladığı örgütler, adı ne olursa olsun, sipariş eylemlere başladılar.

Öyle olunca da yapılan terör eylemlerinde kişilerden çok sistem hedef alınmaya başlandı. En son yapılan alçak saldırıda da bunu çok açık biçimde görüyoruz.

Ölenlerin kim olduğundan çok, bu eylemin toplumda yaratacağı korku ve panik havasıyla, ülke ekonomisinde yaratacağı tahribat ve siyasi etkileri önemliydi.

Görünen o ki, bunda da oldukça başarılı oluyorlar.

Her terör olayından sonra sorulan sorular ve yapılan tartışmalara baktığınızda terörün arkasındaki güçlerin toplumu nasıl ayrıştırdıklarını, gündemi nasıl bir anda değiştirdiklerini görebiliyoruz.

Terör olgusunun küresel bir sorun olduğu ve ancak ortaklaşa bir mücadeleyle üstesinden gelinebileceği gerçeğine rağmen, her terör olayının ardından güvenlik zaafını gerekçe göstererek siyasi rant elde etmeye çalışanlar olduğu gibi, dini referans göstererek terörü haklı çıkaracak anlamsız yorum ve değerlendirmelere rastlamak mümkün.

Oysa artık herkesin kabul etmesi gereken bir gerçek var. Kendini feda eden bir insanın yapamayacağı şey yoktur. Son dönemlerde de terör olaylarının büyük bölümü bu tür beyni yıkanmış , kendini feda eden kişiler üzerinden yapılmaktadır.

Kuşkusuz terör olaylarının önlenebilmesinde alınması gerekli güvenlik önlemlerinin rolü yadsınamaz. Daha az zarar verilmesi, caydırıcı olması ya da sonuçlarının daha fazla yıkıcı olmaması için teknolojinin tüm imkanlarından yararlanarak devletin, vatandaşını koruması en temel görevlerindendir.

Ancak alınacak her türlü tedbir ya da uygulanacak en büyük cezadan daha etkili ve caydırıcı olacak şey, insanların amaçsız ve anlamsız yere kendilerini feda etmeyi göze alacakları bir zihin ikliminin ortadan kaldırılmasıdır.

Terör örgütlerinin kullandıkları kişilerin sosyo-ekonomik yapıları, aile durumları, aldıkları eğitim ve yetiştikleri ortam incelendiğinde çaresizlik ve sonucunda oluşan kin, nefret duygularının baskın olduğu görülür.

Terörü bir sistem sorunu olarak görmez ve küresel politikalarla ancak çözüleceğini kabul etmezsek, güvenlik önlemleri, bu konuda tespit edilen zaafiyetler, yönetim biçimleri ve siyasi önyargılar gibi ucu açık tartışmalarla gereksiz zaman kaybederiz.

Ortaköy de bir eğlence yerinde yılbaşı gecesi yaşanan katliamı gerçekleştiren kişi dileriz en kısa zamanda yakalanır. Ancak bu kişinin uyruğunun ne olduğu, hangi örgüt adına çalıştığı, nereden geldiği, adı, sanı bence hepsi ayrıntıdır.

Ankara’da eş zamanlı olarak yapılması düşünülen bir başka eylemin, güvenlik güçlerinin erken istihbaratı ve titiz çalışması sonucunda önlenebildiği söyleniyor.

Önceden gerekli istihbaratı alamazsanız, özellikle de İstanbul gibi bir metropol kentte, her yerde önlem alabilme şansınız elbette yoktur.

Olayın gerçekleştiği işyerinden ya da emniyetin içerisinden destek görmüş, yardım almış olabileceği ihtimali bir yana, devletin tüm kurumlarına tünemiş ve ülkeyi ele geçirmeyi amaçlayan derin yapının korumasında gerçekleştirilmiş de olabilir.

Her durumda terör bir insanlık suçudur ve terörün önlenmesi konusunda farklılıklarımızı bir kenara koyup önce kendi içimizde birlik olmak, birlikte mücadele etmek zorundayız.

İktidarı değiştirmek için yapılacak muhalefet, bu tür olayların yaratacağı kaos ortamından beslenemez. Aynı terör, gün gelir kendisinden beslenenleri de vurur.

O nedenle, terörün salt güvenlikçi politikalarla önlenemeyeceği, teröre kaynaklık eden sorunların ortadan kaldırılmasıyla ancak mümkün olabileceğini bilmek ve görmek zorunda olduğumuzu unutmayalım.

 

AYHAN ONGUN

Gazeteci-Yazar

03.01.2017/BODRUM

 

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.