ÖNCE KENDÝMÝZLE BARIÞMALIYIZ

04 Eylül 2019 23:01 / 1455 kez okundu!

 

 

Toplum olarak aldýðýmýz baskýcý ve yasakçý eðitim sonucunda çevremizdeki her þey ve herkesle kavgalý hale geliyor, özellikle de öfkemizi kontrol edemiyoruz. Ya da öfkemizi kime, nasýl yönlendireceðimizi bilmez bir duruma geliyoruz.

Bu durumda sanýrým yapýlmasý gereken en doðru yaklaþým, kendimizi ne kadar tanýdýðýmýzý test etmek!

 

****

 

ÖNCE KENDÝMÝZLE BARIÞMALIYIZ

 

Tüm dünya ile, yurttaþlarýmýzla, komþularýmýzla, ailemizle, arkadaþlarýmýzla barýþ içinde bir arada yaþamayý öðrenmek zorundayýz. Ancak hepsinden önemlisi kendimizle barýþmak olmalýdýr.

Son günlerde ülkemizin içinde bulunduðu sýkýntýlý süreç doðal olarak hepimizi derinden etkiliyor.

En duyarsýz olanýmýz bile, ekonomik sorunlar, gelecek kaygýsý ve korkularý yüzünden müthiþ bir travma yaþýyor.

Doðal olarak bu durum; psikolojimizi, sosyal davranýþlarýmýzý, insani iliþkilerimizi olumsuz yönde etkiliyor.

Tüm davranýþlarýmýzda daha gergin, daha agresif oluyoruz ve tepkilerimiz daha ölçüsüz hale geliyor.

Toplum olarak aldýðýmýz baskýcý ve yasakçý eðitim sonucunda çevremizdeki her þey ve herkesle kavgalý hale geliyor, özellikle de öfkemizi kontrol edemiyoruz.

Ya da öfkemizi kime, nasýl yönlendireceðimizi bilmez bir duruma geliyoruz.

Bu durumda sanýrým yapýlmasý gereken en doðru yaklaþým, kendimizi ne kadar tanýdýðýmýzý test etmek!

Büyük çoðunluðumuz karþý çýksak ve neredeyse dünyayý tanýdýðýmýzý iddia etsek de inanýn çoðumuz kendimizi tanýmýyoruz.

Burada önemli olan nokta, tanýmaktan neyi anladýðýmýz kuþkusuz.

Boyu, posu, kaþý gözü, kilosu, göz rengi ya da tümüyle fiziði deðil elbet kast ettiðimiz.

Bir bütün olarak insaný, insanlarý ve hepsinden önemlisi bir birey olarak kendimizi tanýmak, anlatmak istediðim.

Neyi, ne kadar bildiðimiz kadar, neleri bilmediðimizdir önemli olan!

Yeteneðimiz, kapasitemiz, birikimimiz, öðrenme ve öðretme arzumuz kadar ilgi alanlarýmýz, korkularýmýz, mücadele direncimiz ve hepsinden önemlisi hayata bakýþ açýmýz.

Hiçbirimiz tüm bu saydýðým özelliklerle kendimizi sorgulama ihtiyacý duymayýz.

Çünkü biz en doðru kiþiyiz, bilmemiz gereken her þeyi bilir, yapmamýz gereken her þeyi de yaparýz.

Üstelik de kusursuz yaparýz, en iyisini yaparýz!..

Oysa dönüp geriye baktýðýmýzda arkamýzdan gelen hep, yapamadýklarýmýzýn ayak izleridir.

Hatalarýmýzýn, eksiklerimizin, yanlýþlarýmýzý izdüþümüdür.

Ne kadar çarpsak, bölsek, toplasak, çýkarsak da elde var sýfýr.

Peki, kendini tanýmayan insan, baþkasýný nasýl tanýr?

Hep yüzeysel, hep görmek istediðimiz gibi, hep önyargýlý ve duygusal.

Mantýðý, bilimsel kuþkuyu, gerçekçi kaygýlarý bir yana koyup, hayat denen bu koca sahnede, bize ezberlettirilmiþ rollerimizi oynamak için çýrpýnýrýz.

Seyirci olarak kendi seçtiðimiz yandaþlarýn alkýþlarýyla da kendimizden geçer, kendimizi dev aynasýnda görürüz.

Ýtiraf etmesek de þiþik egolarýmýza teslim olur, “ben neymiþim be abi” diye kasýlarak, en baþta kendimizi aldatýrýz.

Bunlarý yapamayan kesim de; “ne þanssýz adammýþým, talih bana hiç gülmedi, beni hep dostlarým yanýlttý ya da bir fýrsat vermediler ki, kendimi göstereyim” türünden bahanelerin arkasýna sýðýnarak kendini avutmaya çalýþýr.

Hele de bu avutma ya da avunma süreci uzadýkça, umutsuzluk, çaresizlik öyle bir uyuþturur ki, hiçbir uyuþturucu madde onun yerini alamaz.

Kendisini bir bütün olarak iyi tanýyan insan, kendisiyle barýþýktýr.

Aksi halde hiç kimseyi bulamazsa aynayla kavgaya tutuþur.

Öfkesini kontrol edemez hale gelen bu mutsuz insan, ailesini de, çevresini de kendisiyle birlikte mutsuz ve dünyayý kendine zindan eder.

Oysa mutlu olmak için o kadar çok nedenimiz, gerekçemiz var ki!

Hepsi bir yana öfkemizi, tepkimizi, muhalefetimizi doðru yere kanalize edebilmek bile baþlý baþýna bir mutluluk kaynaðý olabilir.

Ama ne yazýk ki, öðrenilmiþ çaresizliklerine esir olmuþ kiþiler, tüm bu yaþadýðýmýz sorunlarýn, çektiðimiz acýlarýn, yok olmuþ umutlarýmýz ve yitirdiðimiz insanlarýmýzýn sorumlusunun bize zorla dayatýlan siyasal ve ekonomik sistem olduðu gerçeðini göremezler.

En kötü diye bildiðimiz kiþi ve kurumlar da sonuçta o en kötü sistemin bir parçasý, uygulayýcýsý olmaktan öte gidemezler.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

03.09.2019/BODRUM

 

Son Güncelleme Tarihi: 05 Eylül 2019 23:20

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.