Muhalefet neyin peşinde?

23 Eylül 2014 14:08 / 1370 kez okundu!

 

 

En son gerçekleştirilen, Işid’in elindeki rehinelerin kurtarılması operasyonunun ardından yine sevinmeyi beceremedik.

IŞİD’e karşı yapılacak mücadelede her türlü siyasi desteği vereceğini söyleyen ana muhalefet partisi CHP, en nihayet doğru bir muhalefet çizgisi yakaladı demeye kalmadan, Haluk Koç’un açıklamaları geldi.

“Işid’in bir terör örgütü olduğunu ifade etmekten kaçınmak, Türkiye’yi dünya kamuoyu önünde zan altında bırakacaktır.”

Ve hatta daha da ileri giderek” Işid'den hesap sorulmalıdır! diyor.

Aynı şekilde Umut Oran soruyor?

“IŞİD mensupları rehineler karşılığında takas edildiler mi?

Kuşkusuz tüm bu soruların henüz net karşılığı yok.

Ancak, acelen ne kardeşim, başka işin yok mu?

Birazcık bekle, fırsat ver de, rehineler ve aileleri, tüm ülke bu olumlu gelişmenin tadını çıkarsın, keyfini yaşasın.

Kaldı ki, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Başbakanı arayarak tebrik etti. Bunu yaparak da bir anlamda iktidarın yapacağı olumlu işleri destekleyeceklerinin işaretini verdi.

Kuşkusuz zaman içerisinde bu rehine kurtarma operasyonunun ayrıntıları ortaya çıkacaktır.

Bu olayı, ilk günlerde olduğu gibi bir siyaset malzemesi olarak kullanmaya kalkmak çok doğru bir muhalefet tarzı olmadığı gibi, asıl bu tür yaklaşımlar Türkiye yi dünya kamuoyu önünde zan altında bırakacaktır.

Şimdi olayı bir başka açıdan ele alırsak; bu olay kendi iktidarları döneminde gerçekleşmiş olsaydı, nasıl davranırlardı?

Hatırlarsanız, bu olayın cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi siyasi prim yapmak için danışıklı dövüş olduğunu söyleyenler de olmuştu.

Geçmişte askeri operasyonlar konusunda sürekli iktidarı uyaran muhalefet şimdi de neredeyse IŞİD'e karşı askeri operasyon için tahrik eder durumda.

Oysa, aklı başında her yurttaş biliyor ki, IŞİD konsolosluk personelini iş olsun diye kaçırmadı. Şimdi de iş olsun diye bırakmaz.

Mutlaka bir pazarlık söz konusudur.

Bu takas da olabilir, yararlıların tedavisi ya da Türkiye'nin koalisyon içerisinde yer almaması karşılığında da olabilir.

Bu konulara ilişkin iktidarın söyleyecek sözü, yapılacak açıklaması mutlaka vardır.

Ama, eskiden olduğu gibi, salt AK Parti'yi köşeye sıkıştırmak, yaptıklarını itibarsızlaştırmak için yapılan bu tür açıklamalar aslında iktidarı değil, muhalefeti güçsüzleştiriyor, halkın gözünde yıpratıyor.

Bu tür gereksiz polemikler yerine, iktidar olduğunda uygulayacağın dış politikayı, terör sorununu çözmek için gerçekleştireceğin sosyal ve ekonomik politikaları, eğitim sisteminde yapacağın reformları anlatsan, niye halkta karşılık bulan projeler yapamadığına ilişkin özeleştiri yapsan, daha iyi olmaz mı?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday tespiti ve uyguladığın aday belirleme yöntemindeki anti-demokratik tavırların hesabını vermeden, başkalarından hesap sormaya kalkarsan pek de inandırıcı olmazsın.

Muhalefetin zaten bir inandırıcılık ve güven sorunu var.

İktidardaki parti kim olursa olsun, demokratik halk iradesine saygı göstermek zorundayız.

Eğer AK Parti'den illa hesap soracağım diyorsan da;

Sivas olaylarının sanıklarını sor.

Hrant Dink davasının akibetini sor.

Uludere olaylarını, Afyon’da patlayan cephaneliği sor.

Yeni bir anayasanın yapılmasına ta baştan karşı olan Süheyl Batum gibi birini Anayasa Uzlaşma Komisyonuna göndererek gülünç duruma düşeceğine,

Çözüm sürecinin, yeni, sivil, çağdaş bir anayasanın takipçisi ol.

Makarnaya, kömüre aldanıp oy veren cahiller, göbeğini kaşıyan gericiler, üçüncü sınıf vatandaşlar” diyerek küçümsemek,” bölücü, terörist, katil “diyerek dıştalamak, yok saymak; Alevidir, Ermenidir, solcudur diye ötelemek yerine;

Kendini de herkesle eşit yurttaş olarak görmeyi denesen!

O üstenci tavrından, kibirli modernist anlayışından kurtulsan,

Kendini devletin, cumhuriyetin, ülkenin tüm değerlerinin tek ve vazgeçilmez sahibi görmekten vazgeçsen artık diyorum.

Belki zor olacak ama, kabul etmek zorundasın ki, sen de bizler gibi sıradan bir vatandaşsın.

Bu gerçeği kabul etmeden yarışa girmen, hele de başarılı olman; hiç mümkün değil benim mağrur ulusalcı, Kemalist kardeşim.

Bu arada şu tembellikten kurtulsan, mücadeleyi meyhanelerden alanlara taşısan, o küçümsediğin halkın arasına girsen, biran için AK Parti yokmuş gibi davransan, iktidar olabileceğine inansan, halkta karşılık bulan sosyal ve ekonomik projeler geliştirsen….

Bütün bunlar zor ve çileli işler biliyorum ama, başka da çaresi yok be güzel kardeşim.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

23.09.2014/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.