Halk neyi istemediğini çok iyi biliyor!
12 Ekim 2015 20:12 / 1030 kez okundu!
Seçim yorgunu vatandaş, gelecekle ilgili bırakın olumlu beklentileri ve umutları; hayal etmekte bile zorlanıyor.
Ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda umudu kalmayan halk, kimden, ne isteyeceğini bilemez durumda.
Ancak her geçen gün biraz daha kirlenen siyaset ortamından dolayı halk, artık ne istemediğini çok iyi biliyor.
Ekonomik anlamda kuşkusuz, işsizlik, yokluk, yoksulluk istemiyor, tüketim toplumu olmaktan sıkıntı duysa da kendisine sunulan ekonomik koşullara razı olmayı hiç istemiyor.
Sosyal alanda, toplumun görüş, düşünce ve inançlarından dolayı kamplara ayrılmasını, ayrışma üzerinden siyaset yapılmasını istemiyor.
İki yüzlü siyaseti ve bunu yapan, kin ve nefret söylemleriyle, halkı kışkırtan siyasetçiyi istememek bir yana tahammül edemiyor.
Anadolu kültürünü özümsemiş, farklı din ve dilde bir arada yaşama kültürüyle yoğrulmuş, barışa hasret bu halk; artık kavga, terör ve de savaş istemiyor.
Yıllar boyu vesayet sistemlerinin baskısı ve etkisiyle ezilmiş, aşağılanmış, asimile edilmiş, kimi zaman yok sayılıp, kimi zaman yok edilmiş halklar artık yeni acılar, yeni göçler, faşizan baskılar istemiyor.
Egemen güçlerin zorla dayattığı, darbe yasalarından oluşan, insanlık ayıbı 12 eylül anayasasını, üstünlerin hukukunu savunan adalet sistemini bu halk istemiyor.
Aynı halk, eşit vatandaşlık ve anayasal kimliğin önündeki engelleri, bu engelleri zorla dayatan yöneticileri de istemiyor.
En son yapılan seçimlerde sandıkta oluşturduğu iradesiyle başkanlık sistemini ve tek parti iktidarını da istemiyor.
İktidar karşıtlığı üzerinden yaptıkları anlamsız muhalefetin işe yaramadığını göremeyen, iktidar olmak için halkın çoğunluğunu yanına almak gerektiği gerçeğini göremeyen ve bu ülkeyi tek parti iktidarına mahkum ve mecbur eden muhalefet anlayışına da ısrarla karşı çıkıyor.
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis başkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, hükümet kurma, koalisyon yapmada da aynı beceriksizlik ve basiretsizliği gösteren muhalefet partilerine ve yöneticilerine güvenmeyen bu halk, inanın artık böyle gereksiz yere ülke gündemini meşgul eden seçimler de istemiyor.
Peki! Halkın istek ve beklentilerine kulak tıkayan bu siyaset baronları halkın istemediklerini hiç dikkate alırlar mı?
Elbette hayır!
Onlar için önemli olan milletvekilliğini garantiye alabilmek için başkan ve adamlarına yakın olmak, olabildiğince sadakat göstermek ve sonuçta lidere biat etmektir.
İnanın bunu da çok iyi beceriyorlar.
Kimlik, kişilik, meslek onuru, siyaset ahlakı ve de liyakat; mevcut siyaset kurumunun hiç önemsemediği kavramlar.
Bunları söylerken siyasetçilerin tümünü aynı kategoriye koymak ve zan altında bırakmak değil elbet, amacımız.
Ancak öyle bir kirli ve kaygan ortamda siyaset yapılıyor ki, en temiz, en dürüst ve ahlaklı kişinin bile bu ortamdan etkilenmemesi, kendini koruması mümkün görünmüyor.
Sonuçta çıkar ve algı yönetimi üzerine kurulmuş siyaset çarkı; içine çektiği herkesi ve her şeyi öylesine öğütüyor ki, ayakta kalana aşk olsun.
Görünen o ki, demokrasinin vazgeçilmez kurumlarında olan siyasi partilerden umudu kesen halk yeni arayışlara yöneliyor.
Özellikle de son yıllarda toplumsal yaşamın her alanında daha etkin olmaya başlayan Sivil Toplum Örgütleri, sivil platform ve insiyatifler, yakın zamanda siyasette de daha etkin ve belirleyici konuma gelecekler.
Belki yeni siyasal yönelimler ya da sivil örgütlenmeler toplumu kucaklayacak yeni ve yaratıcı projeleriyle, gençler her geçen gün kazandıkları deneyim ve dinamizmleriyle, kadınlar; şefkatli ve barışcıl, anaç tavırları, mücadeleci kimlikleriyle ülkemizin sosyal ve siyasal geleceğine yön vereceklerdir.
Doğrusunu söylemek gerekirse; ülkemizde artık o eski, köhnemiş particilik anlayışıyla, kirli siyaset oyunlarıyla bu ülkenin yönetilemeyeceğini herkesin görmesi gerekir.
Sözün özü, ortaya saçılmış kavram karmaşasından, yalan ve riya üzerine yapılan siyasetten bunalan ve ne istediğini bilmediğini sandığımız bu halk, aslında ne istemediğini çok iyi biliyor.
Ayhan ONGUN
Gazeteci-Yazar
06.10.2015/BODRUM
