Haklı olmak mı? Haklı kalmak mı?

10 Haziran 2014 15:51 / 1099 kez okundu!

 

 

Ülkemizde yaşanan gelişmeleri değerlendirdiğimizde bir sosyal gerçekliği atladığımızı sanıyorum hepimiz görüyoruz.

Olayların sonunda hepimizin vardığımız nokta "ben dememiş miydim!" ya da “gördünüz mü yine benim dediğim oldu, ben haklı çıktım.

Hatırlarsanız, bir dönem cumhuriyet mitingleri yapıldığında da sıkça yinelenen bir söz vardı. “Tehlikenin farkında mısın?”

O günlerde yazdığım bir yazıda “tehlikenin farkında olmak yetmiyor, bu tehlikeyi bertaraf etmek için ne yapmak gerekiyor? Asıl bu konuda fikir üretmek, proje geliştirmek ve çaba göstermek gerekir.” dediğimde de benzer tepkiler almıştım.

Şimdi ben de “zamanında söylemiştim” diyerek aynı duruma düşmek istemiyorum. Ancak tam da şu günlerde haklı kalmanın, haklı olmaktan daha önemli olduğuna dikkat çekmek istedim.

Konuyu biraz açmak gerekirse; Soma faciasıyla ilgili duyarlılık göstermekte, sorumluların yargılanması ve bir daha böyle olayların olmaması için gerekli idari ve yasal düzenlemelerin yapılmasını istemek için tepkilerinizi dile getirmekte, protesto eylemleri yapmakta haklısınız.

Fakat tüm insanlığın yüreğine bir kor gibi oturan bu felaket üzerinden siyaset yapmaya kalktığınızda haklı olduğunuz bir konumdan, haksız bir konuma sürüklenmeniz mümkün.

Yani haklı olabilirsiniz ama hak arama ve protestonuzu gösterme biçimini doğru ayarlayamadığınız an, haklı kalma konumundan çıkabiliyorsunuz.

Asıl olan haklı kalmaksa, haklı olduğumuz davayı doğru savunmak, anlaşılır olmak ve haksız görüneceğimiz durum ve tutumlardan uzak durmamız gerekiyor.

Aynı biçimde çevre ve doğaya olan duyarlılığımızı çeşitli eylem ve gösterilerle gösterme hakkımız vardır, tıpkı Gezi olaylarında olduğu gibi.

AKM'nin yıkılmasına karşı olabiliriz, oraya gökdelen, AVM yapılmasına, bu nedenle de ağaçların kesilmesine de tepki verebiliriz.

Ve hatta bu tepkilerimiz, daha önceden birikmiş “özel yaşama müdahale” şeklindeki baskı uygulamalarından kaynaklanan bir öfkeye dönüşebilir.

Tüm bu aşamada çok haklı bir konumdayken, hükümet yetkilileriyle yapılacak görüşmede diğer sivil insiyatiflerin bilgisi dışında bu konuyu iktidar partisinin seçim bildirgesinde vaat ettiği ve belki de bu nedenle halktan daha çok oy aldığı projelerle ilgili pazarlık konusu yaptığınızda haklı kalamazsınız.

3. köprü, yeni, mevcut iktidar bu projeleri seçimler öncesi kendi hava alanı ve Kanal İstanbul gibi kimi projeleri bu iktidar yeni gündeme getirmiyor ki!

Bu projelerden vazgeçerse kendi seçmenine ihanet etmiş olmaz mı?

Biz bu projeleri beğenmiyor olabiliriz, halkın yararına olmadığına da inanabiliriz.

Ancak seçimler öncesi kendi seçmenine sunmuş ve onlara vaat etmiş, belki de bu projeler nedeniyle tercih nedeni olmuşsa, bu iktidardan; bu projelerinden vazgeçmesini isteme hakkımız olabilir mi?

Aksine gezi olayları gibi, çok haklı bir toplumsal direnişi sulandırmaktan, halkın gözünde itibarsızlaştırmaktan başka bir işe yaramaz.

Üstelik de haklı durumdayken, haksız konuma düşebilirsiniz.

Eğer görüşlerimizde, taleplerimizde haklı kalmak istiyorsak, haklı olduğumuz konunun sınırlarını iyi belirlemek ve o sınırlar içerisinde mücadelemizi sürdürmek durumundayız.

Haklı olmak uğruna, haklı kalabilmenin koşullarını ortadan kaldırma lüksümüz olmadığı gibi zaman içerisinde haklı olduğumuz davaya da çok büyük zarar verebileceğini düşünmek zorundayız.

En son yaşanan olayda, çok sıkı korunması gereken bir askeri tesiste bir haddini bilmezin elini kolunu sallayarak gelip bayrak indirmesini kabul etmek, bu duruma tepkisiz kalmak mümkün değildir.

Ancak bu tepkinin yönünü ve biçimini doğru belirleyemezsek, bu olayla hiç ilgisi olmayan yurttaşlarımıza da haksızlık etmiş oluruz.

Çok büyük hassasiyetimiz olan bir konuda yapılan bu çirkin davranışa elbet toplum olarak tepki göstermemiz gerekir, bu bizim en doğal hakkımızdır.

Bu konuda da haklı kalabilmek, haklı olmaktan çok daha önemlidir ve toplum olarak böylesine hassas bir konuda, sağduyulu davranmak, haklı olmanın verdiği psikolojik üstünlüğü, kendimizi haksız konuma sürükleyecek bir sürece dönüştürmemeye özen göstermek, gerekir diye düşünüyorum.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

10.06.2014/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.