DARBELERLE YÜZLEÞMEDEN NORMALLEÞMEK MÜMKÜN DEÐÝL

18 Temmuz 2019 17:12 / 853 kez okundu!

 

 

Az geliþmiþ ülkelerin kaderi haline gelen darbeler ne yazýk ki ülkemizde de çok sýk rastladýðýmýz ve kanýksadýðýmýz olaylar haline geldi.

27 Mayýs’lar, 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, 28 Þubat’lar fiili devleti ele geçirme operasyonlarýydý ve tarihe darbe olarak kaydedildi. Ayrýca teþebbüs aþamasýnda kalan ya da devlet eliyle önlenen darbeler ve giriþimleri de eklersek neredeyse her on yýla bir darbe sýðdýrmýþ bir ülkeyiz.

 

****

 

DARBELERLE YÜZLEÞMEDEN NORMALLEÞMEK MÜMKÜN DEÐÝL

 

Az geliþmiþ ülkelerin kaderi haline gelen darbeler ne yazýk ki ülkemizde de çok sýk rastladýðýmýz ve kanýksadýðýmýz olaylar haline geldi.

27 Mayýs’lar, 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, 28 Þubat’lar fiili devleti ele geçirme operasyonlarýydý ve tarihe darbe olarak kaydedildi. Ayrýca teþebbüs aþamasýnda kalan ya da devlet eliyle önlenen darbeler ve giriþimleri de eklersek neredeyse her on yýla bir darbe sýðdýrmýþ bir ülkeyiz.

Burada sorulmasý gereken soru; devletin istihbarat birimleri, silahlý kuvvetler, güvenlik güçleri, bu kadar çok darbe ya da giriþimden nasýl bir ders ve buna baðlý ne tür önlemler aldý?

Toplumda en çok iz býrakan ve yýllarca bize her yýl bayram olarak kutlatýlan 27 Mayýs’la ilgili gerçek anlamda bir yüzleþme yapýlsa ve gerekli anayasal düzenlemeler gerçekleþseydi daha sonraki darbeler yapýlabilir miydi?

Dün ülkenin dört bir yanýnda anma törenleri yapýlan 15 Temmuz’a gelinen yolda, hangi hatalar yapýldý, bu noktaya nasýl gelindi? Sorularýna cevap bulmadan, hele de bu darbeyi planlayanlarýn siyasi ayaðý ortaya çýkarýlmadan, Türkiye’nin normalleþmesi, demokrasinin tüm kurul ve kurallarýyla iþlemesi hiç mümkün deðildir.

Mevcut iktidar; demokratikleþme, çözüm süreci, yeni anayasa söylemleriyle toplumda geniþ bir konsensüs saðlayarak yola çýkmýþ, toplumda bir heyecan yaratmýþtý.

Ardýndan 12 Eylül’ün sorumlularýnýn yargý önüne çýkarýlmasýyla, askeri ve bürokratik vesayetin sona erdiði, darbeler döneminin geri gelmeyecek þekilde bittiði topluma kabul ettirilmeye çalýþýlmýþtý. Bu anlamda, salt 12 Eylül’le hesaplaþma, Kenan Evren ve diðer sorumlularýn yargýlanacak olmasý nedeniyle büyük ölçüde destek de görmüþtü.

Darbecilerin yargýlanmasý elbette olumlu bir aþamaydý ama bunun sýnýrlý ve sembolik kalmasý, beklenen sonuçlarý vermedi. Daha doðrusu darbe yanlýlarýnýn, cuntacýlarýn hevesini kýrmaya yeterli olmadý ki, ardýndan devlet içinde yeni paralel yapýlar oluþtu.

Oluþan bu kirli örgütler ne yazýk ki, devlet içerisinden çok önemli destek gördüler.

Adýna ne derseniz deyin, hala askeri ve sivil vesayet tam olarak kýrýlmadýðý gibi darbeci zihniyet hayatýn her alanýnda kendini gösteriyor.

Son yapýlan yerel seçimlerde saðlanan baþarý ve kitlelerde oluþan özgüven öncesi hala çözümü demokrasi dýþý güçlerde arayanlarýn büyük bölümü muhalefet kanadýndandý.

15 Temmuz’da darbe yapmaya kalkanlarýn ulusalcý kesim olduðunu sanýp kutlama yapanlarý henüz unutmadýk. Her fýrsatta “bu iktidar sandýkla gitmez, ordu gelsin bizi kurtarsýn” ya da “þu AKP bölünse de iktidardan düþse” diyenleri de dün gibi hatýrlýyoruz.

FETÖ yapýlanmasý ve hain giriþimler öncesi kamuoyunu uzun süre meþgul eden ve bir toplumsal travmaya dönüþen Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yaþanan hukuk dýþý uygulamalar, maðduriyetler bu nedenlerle ortadan kalkmýþ görünse de, þimdi kahraman ilan edilenlerin bir kýsmýnýn öyle çok masum olduklarýndan ben hala kuþkuluyum.

FETÖ’cüler tarafýndan maðdur edildiði söylenen üst düzey subaylar 12 Eylül darbesi sýrasýnda da görevdeydiler. Belki de bizlere iþkence yapan ya da emri verenlerin arasýndaydýlar.

Amacým kimseyi suçlamak ya da þeytanýn avukatlýðýný yapmak deðil elbet.

Ancak þu bir gerçek ki, 12 Eylül’ün tüm perde arkasý ve gerçek sorumlularý ortaya çýkmadýðý için orduda, emniyette ve yargýda zafiyetler oluþtu ve bu boþluktan yararlananlar çok rahat örgütlenip 15 Temmuz’u gerçekleþtirdiler.

Þimdi de 15 Temmuz’un perde arkasýný tüm yönleriyle ortaya çýkarmadan, medya ve siyaset ayaðýný deþifre etmeden, gerçek darbecileri yargý önüne çýkarmadan, darbeler dönemi sona ermiþ diyemeyiz.

Özellikle de; ekonomide sýkýntýlarýn yaþandýðý, açlýk, yokluk ve yoksulluðun, iþsizliðin her geçen gün arttýðý bizim gibi ülkelerde, her zaman potansiyel darbeciler olacaktýr.

Aksi halde þekil ve söylem üzerinden tartýþmalar, anlamsýz polemiklerle kamuoyunun dikkatini daðýtan darbeci zihniyetler, fýrsatýný bulduklarý her an ayný hedefe yürüyeceklerdir.

Bu yüzdendir ki, darbe midir, tiyatro mudur, kontrollü müdür, deðil midir türünden gereksiz tartýþmalarýn hiçbir anlamý ve deðeri yoktur.

Önemli olan hangi devlet yönetimi olursa olsun, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandýrmadan, halk egemenliðini pekiþtirecek yeni bir anayasa yapýlmadan ülkemizin normalleþemeyeceði gerçeðini görebilmektir.

Hala hukuk dýþý uygulamalar devam ediyor, 6 milyon oy almýþ, meclisin üçüncü büyük partisinin eþ baþkanlarý cezaevinde tutuluyor, iktidara muhalif herkes FETÖ’cülük tehdidi altýnda tutuluyor ve çevremizde, bölgemizde bir savaþ hali sürüyorsa; darbeler dönemi bitti diyemezsiniz.

Hainler bulanýk havayý sever!

Ülkemizin üzerindeki kara bulutlarýn daðýlmasý için de, mutlaka geçmiþimizle yüzleþmek, sorumlulardan hesap sormak, gerçek bir demokrasinin oluþabileceði ortam ve koþullarý hazýrlamak zorundayýz.

Daha da özü, darbecilerden çok, darbeci zihniyetlerden kurtulmalýyýz.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

16.07.2019/BODRUM

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.