Barajı aşmak yetmiyor, yıkmak gerek

09 Nisan 2015 15:57 / 1133 kez okundu!

 

 

Seçimlere iki ay gibi bir süre kala siyasi partiler son kozlarını oynuyorlar. Bir hafta sonra aday listeleri Yüksek Seçim Kuruluna verilecek ve seçim kampanyaları başlayacak.

Ne yazık ki, bu seçimlere de yüzde 10 barajı gibi bir demokrasi ayıbını taşımak zorunda kaldık. Doğrusu tüm siyasi partiler bu ayıplı sistemin kaldırılması konusunda samimiyet testinde sınıfta kaldılar.

Bütün partiler seçim barajının yüksek olduğunu, değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar ama bu konuyu ciddi ve samimi biçimde savunan ve bunun için mücadele eden bir siyasetçi ya da parti olmadı.

AK Parti, CHP ve MHP’nin baraj sorunu olmadığı için bu konuyu geçiştirmelerini hem siyaset hesapları açısından, hem de demokrasi anlayışları itibariyle anlamak mümkün.

Ancak bu sorunu en can alıcı biçimde yaşayan HDP’nin tavrını doğrusu pek anlayamadım. Kendi kitlesini motive etmek, oy verdikleri partilerden umudu kesmiş, kafası karışık seçmenlerin oyunu alabilmek için hedefi yüksek göstermek ve barajı aşacağız iddiasıyla yola çıkmak ilk bakışta mantıklı ve akılcı bir yöntem olarak kabul edilebilir.

HDP’nin barajı aşarak mecliste güçlü bir grup oluşturması parlamenter sistem açısından elbette çok önemlidir ve desteklenmelidir. Ama HDP dışındaki siyasi partilerin baraja takılmasına göz yummak, bir anlamda “benim için demokrasi” demek olmuyor mu?

HDP’den beklenen tavır, sonuna kadar barajın kaldırılması ya da makul bir düzeye indirilmesi için mücadele etmesiydi. Eğer iktidar partisi üzerinde toplumsal baskı yaratılmak isteniyorsa, ülkemiz demokrasisi açısından mücadelenin odağına baraj sorunu konulmalıydı.

Aksi halde “ben duvarı atlayamıyorum, omuz verinde ben şu duvarı geçeyim “ demiş oluyorsunuz. Oysa tek başına duvarı aşmak için çaba göstermek yerine el birliğiyle o duvarı yıkmak ya da yüksekliğini aşağıya çekmek daha doğru bir tavır olurdu.

Bunu yapmak yerine salt HDP’nin barajı aşmasına yönelik bir mücadele ve taktiksel planlar, belki kısa vadede parlamenter sistem açısından bir fayda sağlayabilir ama uzun vadede demokrasimizin gerçek rayına oturması, temsilde adaletin sağlanmasına pek bir katkısı olmayacaktır.

“Oy oranını yükselterek mecliste önemli bir muhalefet gücü oluşturup, asıl o zaman barajı da demokrasi ve özgürlüklerin önündeki tüm engelleri aşarız” diyerek bu duruma bir gerekçe oluşturabilirsiniz.

HDP’nin yasal siyaset içerisinde etkin bir güç olarak bulunmasında kuşkusuz sayısız yararlar vardır.

Her şeyden önce barış sürecinin istenilen biçimde gerçekleşmesi adına HDP’nin demokratik siyaset içinde yer alması, etkin rol oynaması yaşamsal bir zorunluluktur.

Öte yandan Türkiye’de var olan muhalefet açığının giderilmesinde HDP önemli bir görev üstleneceği gibi, olası bir başkanlık sisteminin sağlıklı yürümesinde de önemli katkıları olacaktır.

Aksi halde uzun yıllar iktidarda kalmanın sonucu yıpranan AK Parti ve giderek otoriter tavırlarını artıran Erdoğan kıskacından kurtulmak mümkün olmayacaktır.

HDP’nin siyasetteki varlığı, bir anlamda diğer muhalefet partilerinin kendilerine çeki düzen vermeleri sağlayacağı gibi, iktidar için de önemli bir uyarıcı olacaktır.

Siyasi partiler ve seçim yasalarının değişmesi, baraj sisteminden kurtulunması da dahil, demokrasimiz adına yeni bir anayasa yapımının öncüsü ve takipçisi görevi HDP’nin olacaktır.

Yoksa devam eden bu çarpık düzenin bir parçası olmaya mahkum kalırlar.

CHP’nin yapılan ön seçimler sonrası değişen yüzü ve yenilenmesini umut ettiğimiz politik doğrultusunu da dikkate alırsak 7 Haziran seçimleri sonrası ülkemizde siyaseten hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

AK Parti başta olmak üzere tüm siyasi partiler ve özellikle de HDP’nin kendini yenilemesi, evrensel ölçülerde siyaset yapmanın, kurumsal kimlik kazanmanın, çağdaş normlarda sosyal ve ekonomik projeler üretmenin yol ve yöntemini bulması gerekir.

Seçimler sonrası ülkemizin en önemli ve ivedi sorunu eşit yurttaşlık temelinde yeni ve sivil bir anayasanın yapılmasıdır Yeni anayasa yapımı ve barış sürecinin sonuçlanarak terör ortamından kurtulmanın yolu demokrasiyi tüm kurul ve kurallarıyla uygulanmasından geçiyor. Bunun için de yeni bir siyaset tarzının benimsenmesi, eşitlikçi ve katılımcı bir temsil sistemine geçilmesi zorunludur.

Eğer HDP de mevcut düzen partileri gibi siyasi ayak oyunları ve taktiklerini uygulayacak, topluma başka, kendi kitlesine başka mesajlar verecekse, bunu yapan yeterince parti var zaten, boşuna kendilerini zora sokmasınlar.

Bugün mevcut muhalefet partilerinden beklediğini alamayan çok geniş bir seçmen kitlesi için alternatif duruma gelen HDP’nin, şu andan itibaren yanlış yapma hakkı da lüksü de yoktur.

 

Ayhan ONGUN

Gazeteci-Yazar

29.03.2015/ADANA

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.