ANAYASA ve ÞÝDDET - Ahmet Altan

15 Nisan 2010 10:02  

 

ANAYASA ve ÞÝDDET - Ahmet Altan

Þu anda süren mücadelenin galibi de maðlubu da belli aslýnda.
Halk kazandý.
Egemenler de kaybetti.
Bunun farkýnda olduðu için Deniz Baykal tam anlamýyla “siyasi kývranmalarla” anayasadaki deðiþiklikleri önlemeye uðraþýyor.
Bugünkü sistemimizin merkezine “enginarýn göbeði” gibi yerleþen Yüksek Yargý’nýn yapýsýný deðiþtirecek, bu yapýyý demokratikleþtirecek, kürsü yargýçlarýyla savcýlarý da sistemin parçasý kýlacak, halkýn temsilcilerinin de yargýnýn “oluþmasýnda söz sahibi” olmasýný saðlayacak “maddeler” anayasa paketinden çýkarýlsýn istiyor.
Bunu da çocuk kandýrýr gibi yapýyor.
Önce “paketi ikiye ayýralým, diðer maddeleri hep hep birlikte geçirelim, yargýya ait maddeleri referanduma götürelim” diyor, buna AKP “olur” deyince de bir anda pozisyon deðiþtirip “yok, o maddeleri hiç deðiþtirmeyelim, halka da gitmeyelim” diyor.
Daha önceleri “bu Meclis anayasayý deðiþtiremez” derken þimdi neden “bu Meclis’in 24 maddeyi deðiþtirebileceðini” kabul ettiðini, “AKP’yle asla görüþmem” derken þimdi görüþmeye neden razý olduðunu anlamak kolay.
Bir çocuðun elindeki kýymetli bir vazoyu ondan alabilmek için “þeker vermeye” çalýþan biri gibi davranýyor, “ben seninle görüþeyim, 24 maddeyi birlikte deðiþtirelim ama sakýn yargýya dokunma” demeye getiriyor.
Onun için önemli olan, “sistemin özüne dokunulmamasý” çünkü.
Deðiþimi önleyecek siyasi bir gücü, arkasýnda halk desteði yok, onun için maddeleri halktan kaçýrmaya çabalýyor.
Halkýn deðiþimden yana olduðunu o da biliyor.
Ama çaresiz.
Ayný çaresizlik Yüksek Yargý’nýn üyelerinde de görülüyor.
“Pakistan’daki yargýçlar gibi istifa etmekten” söz etmeleri sonra” istifadan vazgeçmeleri” hep ayný tür kývranmalar.
Halký kandýrarak, korkutarak, sindirerek yönetme günlerinin bittiðini anlamak, onlarý “son manevralarla” hiç olmazsa “süreyi uzatma” aranmalarýna itiyor.
Sýkýþmýþ durumdalar.
“Halkýn” siyasetteki varlýðýna alýþmakta çok zorluk çekiyorlar.
Tam onlar halk nezdindeki itibarlarýný, inandýrýcýlýklarýný yitirirken, deðiþim güçlü bir þekilde hayatýmýza girerken birden “þiddet” olaylarý arttý.
Ahmet Türk kalleþçe bir saldýrýya uðradý.
Vali, Emniyet Müdürü, polisler gerekli önlemleri almayarak saldýrýnýn önünü açtýlar.
Ahmet Türk’ün o asil ve vakur duruþu, saldýrýya raðmen büyük bir olgunlukla davranmasý, bu “saldýrýnýn” beklenen bir þiddet sarmalýný yaratmasýna izin vermedi.
Bunun üzerine daha tuhaf bir þeyle karþýlaþtýk.
Küçük bir parti bu “kalleþ saldýrýyý” destekleyen bir açýklama yaptý.
Hürriyet gazetesinde, Ahmet Türk'e vurulan yumruðu "adaletin tokmaðý" olarak deðerlendiren insafsýz bir yazý yayýmlandý.
Belli ki Kürtleri de Türkleri de öfkeden çýldýrtmaya çalýþýyorlar.
Bu ülkede Hürriyet gazetesi gibi bir gazete 68 yaþýndaki bir adama yapýlan rezilce bir saldýrýya alkýþ tutacak hale geldiyse, kýþkýrtmalar bu boyutlara varýyorsa, bu çaresizliði ve çaresizlerin her türlü belaya razý olduðunu gösterir.
Saldýrý olsun, kan olsun, bela olsun, þiddet olsun, yeter ki þu deðiþim gerçekleþmesin.
Böyle bir ortamda Hakkari’deki polisler de on dört yaþýndaki bir çocuðun elmacýk kemiðini telsizle vurarak kýrdýlar.
Nedir Kürtlere karþý bu þiddet?
Üstelik iki olayda da “devlet görevlileri” ya saldýrýnýn önünü kesmeyerek ya da bizzat saldýrýyý gerçekleþtirerek rol alýyorlar.
En “büyük” gazeteler þiddeti övüyorlar.
Halkla girdiði çekiþmede yenilgiye uðramýþ bir sistemin son “kalesi” kaçýnýlmaz olarak þiddettir.
Ýnsan vicdanýný kanatacak saldýrýlarla Kürtleri öfkelendirmek, bir karþý saldýrý olmasýný saðlamak sonra da bunu ülkenin her yanýna yaymak.
Plan bu herhalde.
Böyle bir þiddet yangýný bugünkü sistemin devamýný saðlar mý?
Saðlamaz.
Aksine daha belalý ve kanlý deðiþimlere yol açar ama “çaresizlikten” kör olmuþ bir güç var karþýmýzda.
Yenilgiyi vakarla kabul etme alýþkanlýklarý olmadýðýndan ellerindeki son kanlý kartý da masaya atýyorlar.
Ne yaparlarsa yapsýnlar deðiþimi önleyemeyecekler.
Bu ülke deðiþecek.
Halk buna karar verdi ve hiçbir güç, hiçbir oyun, hiçbir kandýrmaca, hiçbir saldýrý bu kararý deðiþtiremez.
Onlarýn en büyük acýsý “yenilmek” deðil, hayatlarý boyunca küçümsedikleri bir halk tarafýndan kenara itilmek olacak.


Taraf

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0