Koral ve Ayşe Dünyaoğulları
Koral ve Ayşe Dünyaoğulları
Eklenme Tarihi: 18.02.2009 13:27
Facebook'ta paylaş
0

“YAŞAM BİZE ÇİRKİN YÜZLERİNİ GÖSTERSE DE, DOĞANIN GÜZEL ÇİÇEKLERİNİ TOPLAYIP, MASAMIZIN ÜSTÜNE KOYMASINI BİLİRİZ.”

Bu satırların yazılı olduğu kağıdı, Koral’ın ölümünden sonra, eşi Ayşe, bir kitabın sayfaları arasında bulmuştu. Kargacık burgacık bir yazıyla, henüz elleri kalem tutabilirken yazmış olmalıydı bunu Koral. O kitapta rastladığı bu satırlardan çok etkilenmişti belli ki… 2008’in 27 Şubat’ında yitirdiğimiz Sevgili Koral, bizim için, arkadaşları ve dostları için yaşamın en güzel yüzlerinden biriydi.

1973-74 eğitim dönemiydi yanılmıyorsam. Bir gün Büyük Anfi’nin önünde, dersin başlama saatini bekliyordum ki, Fakülte’nin koridorlarında bir kız öğrencinin kahkahaları yankılandı. Dönüp baktım. Bu denli içten, böylesine güzel gülen kimdi ?!...

4-5 kişilik bir gruptu ilk bakışta gördüğüm. Koridorda yürüyorlar, bir yandan da hararetli, neşeli tavırlarla konuşuyorlardı. Uzun kahverengi saçları olan, oldukça güzel kız, gülmeye devam ediyor; önde yürüyen siyah, gür bıyıklı delikanlı, yüzünde muzip bir ifadeyle bir şeyler anlatıyordu. Diğerlerinin ancak koşarak yetişebildiği bu, parkalı genç, hızlı adımlarla ikinci katın merdivenlerine yöneldi. Ve hep birlikte gözden kayboldular.

Ayşe ve Koral’dan başkası değildi o ikisi. Zaman içinde hayatlarını birleştirecekler; Siyasal’ın koridorundaki o ışıklı yürüyüşlerini, yıllarca (yaşamları boyunca) sürdüreceklerdi.

12 Eylül karanlığı, bizim kuşağı darmadağın edip dört bir yana savurdu. Uzun süre haber alamadık birbirimizden . Yıllar sonra (20-25 yıl ) İzmir’de karşılaştığımızda, geçen zamanın Koral’a hiç de adil davranmadığını gördüm. Sinsi bir hastalık ağır ağır, içten içe avucuna almış; tekerlekli sandalyeye mahkum etmişti onu.

Ancak, şaşkınlığım ve üzüntüm kısa sürdü. Çünkü Koral, yaşam doluydu. Karşılıklı konuşmalarımız sırasında görüyordum ki, hastalık, onun beynine, düşüncelerine zarar verememiş, yaşama sevincini azaltamamıştı.

Ayşe, bütün sevecenliği ve neşesiyle yanıbaşındaydı. Bir de kardeşi Oral, hiç bırakmıyordu ağabeyini. Toplantılara, kitap fuarlarına, 4 Aralık balolarına katılırlardı hepbirlikte. Oral’ın eşi Engin ve kızları da bu sevgi çemberini tamamlıyorlardı.

- Babamın doğum tarihi 19 mayıs 1919. demişti bir gün Koral.

Şaka yaptığını sandım. Yüzüne dikkatlice baktım bir süre. Ama şaka değildi. Gerçekten de o tarihte doğmuştu Orhan Amca…

- Babam, bunu çok önemser. diye eklemişti ardından.
O yaşlı çınarla (Koral’ın babasıyla) karşılaştığımda, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gün yaşama merhaba demiş bir insanla birarada olmanın heyecanını duymuştum…

Evleri yakındı. Son yıllarda, Koral biraz güçten düşmüştü. Ayşe, günün belli saatlerinde, Orhan Amca’nın gelip Koral’a kitap okuduğunu anlatırdı .

88 yaşındaki bir babanın oğluna kitap okuması; kitaptaki konular çerçevesinde zaman zaman okumayı bir yana bırakıp coşkulu sohbetlere dalmaları,sevgi ve
coşkuyla renklendirdikleri bu zaman dilimlerini doyasıya yaşamaları, ne denli hayranlık uyandırıcı bir olaydı.

Koral, son yıllarda konuşma güçlüğü çekmeye başlamıştı. Bu onu üzüyordu.

-Düşünüyorum, pek çok şey söylemek istiyorum ama bunu yapamıyorum. Bu, zor bir durum. diye yakınırdı, birebir sohbetlerimizde.

Ben de ona, birçok sağlıklı insandan daha sağlam bir kafaya sahip olduğunu, konuşmakta zorluk çekse de, önemli şeyler anlattığını söylerdim. Bunu, teselli olsun diye söylemiyordum. Gerçekten de tanıdığım birçok “sözde sağlıklı” insandan daha derin düşünen, devrimci bakışıyla olayları doğru değerlendiren bir arkadaştı Koral. “Sosyal demokrasiye” tahammülü yoktu. 

Sohbetlerimiz sırasında,
-Sosyal demokrasi, uzlaşmacılık’tır. Varlık nedeni bu zaten. Ne beklenir sosyal demokratlardan!.. der; onların işi, statükoyu savunmak ve korumak. diye eklerdi.
İnsanlık ve ülke sorunlarını kendisine öylesine dert ederdi ki, haber saatlerini hiç kaçırmaz, Demokrat Radyo’daki “Çevre Programı” nı düzenli olarak dinlerdi. Bunu bilen çevre hareketi yürütücüsü arkadaşlar, radyoda, sözgelimi, “ormanlarımızın nasıl talan edildiğini” anlatırken, ara verip,

- Şu an bizi dinlemekte olan Sevgili dostumuz Koral Dünyaoğullarını buradan selamlıyoruz . derlerdi.

İnsanoğlunun, özgürlük ve barış içinde, doğaya saygılı bir yaşam idealinin neferlerinden biriydi o. Her anımsadığımızda, ilkeli duruşu, coşkulu tavırları
bize güç vermeye devam edecek.

“Sevgili Koral, sen gideli bir yıl oldu. Ama öldüğüne hala inanamıyoruz. Sen, doğa’nın en güzel çiçeklerini toplayıp, masana koymasını bilmiştin. Biz de seni anılarımızın en üstünde, çiçekler içinde yaşatacağız…”

Alime Mitap
2009


 

Yorumlar
05 Haziran 2009 13:38

sultan

"Yitirdiklerimiz bize bakıyor " bizim artık bu dünyada olmayan kıymetlilerimizi unutmamak için yarattığımız bir yer. Her zaman mezarlarını ziyaret edemiyoruz sevdiklerimizin. Çiçekler koyamıyoruz toprağın üstüne. Yağmurlar var bizim gözyaşlarımızın yerine. Sanal dünyadalar onlar artık. Biz hatırladıkça yaşayacaklar. Yaşarken anlatamadıklarımızı anlatacağız onlara. Ölümle tanışmak hepimizin kaderi. Ama unutulmak...Ahhhh nasıl bir keder toprağın altında bile. 
Alime Mitap bize çok önemli mesajlar vermiş. Hani cenazeler, doğumlar insanın farkındalığını artırır ya bu sayfalar da bize arsızca ve sorumsuzca yaşanan hayatın anlamı konusunda kırmızı noktalar sunuyor. 
Yakınlarını kaybetmiş tüm sevenlerin anısına bütün kalbimizle sahip çıkmalıyız.  Koral ve Ayşe Dünyaoğulları nasıl da sevgi dolu ve aşkla bakıyorlar bize. Ayşe hanım'a saygılarımı iletiyorum. Bize bakışlarını hiç unutmayacağım.
18 Şubat 2009 23:05

deniz-kizi35

Inanilmaz bir hikaye ! Cok etkilendim .. Paylasiminiz icin tesekkürler.. Allah sabir versin !
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.