ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Pardon, Gandi Kemal Oğuz Türklerinden imiş! - Ayhan Aktar

31 Mayıs 2010

hurkus

Pardon, Gandi Kemal Oğuz Türklerinden imiş! - Ayhan Aktar

Geçen hafta Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasını değerlendirmiştim. Yazının sonunda, “Devlet kuran parti” olan CHP’nin Dersim’in Kureyşanlı aşiretinden Kürt-Alevi Kemal Kılıçdaroğlu’ya kurtarıcı olarak sarılmasının tarihin bir cilvesi olduğunu ifade etmiştim. Hatta, 1938’de CHP’nin katliam yaptığı Dersim’den birini 2010 yılında kurtarıcı olarak görmesinin “ilâhi adalet”in bir tecellisi sayılması gerektiğini ifade etmiştim. Ertesi gün bir arkadaşım aradı ve aramızda şu konuşma geçti.

– “Ayhan, sen Hürriyet okumuyorsun galiba?”

– “Haklısın, okumuyorum. Benim doktorum Hürriyet okumamı yasakladı! ‘Hocam, siz zaten kilolusunuz, sigara da içiyorsunuz. O gazetedeki saçma sapan yazıları okuyup sinirlenmeyin, asabınız bozulmasın ve ayrıca akıl sağlığınızı da tehlikeye atmayın’ dedi. Ben de doktor tavsiyesine uyup, Hürriyet okumuyorum.”

– “İyi ama, bu sefer hata yapmışsın?”

– “Ne yapmışım?”

– “Pazar günü, Hürriyet’te Soner Yalçın’ın Kılıçdaroğlu hakkında bilinmeyen tek gerçek başlıklı yazısını okusaydın, o son cümleyi yazmazdın!” dedi.

Tabii, hemen Soner Yalçın’ın yazısını okudum. Kemal Bey adına biraz üzüldüm.

Efendim, yazının başında Soner Yalçın ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında bir ahbaplık olduğunu öğreniyoruz. Bir gün, Soner Yalçın lafı Dersim’e ve Zazalara getiriyor. Bunun üzerine Kemal Bey, Soner Yalçın’a bir zarf yolluyor. Zarfın içinden TRT Avrasya televizyonunda yayımlanmış bir programın daktilo edilmiş metni çıkıyor. Prof. Alemdar Yalçın’ın hazırladığı bir program bu. Prof. Yalçın’ın ‘Türk Kültürü ve Hacı Bektaşi Veli Merkezi’nde yöneticilik yaptığını öğreniyoruz.

Soner Yalçın’ın yazısını özetliyorum: programın konusu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bağlı olduğu Kureyşan Ocağı hakkında. Dikkat edin Kürt aşireti, hemen ocak oluverdi! Efendim, Kılıçdaroğlu ailesi Tunceli’nin Ballıca Köyü’nden imiş. Köyün Dedesi Zabit Güler’e göre, “Kureyşan Ocağı demek, Horasan demektir. Kureyşan, Horasanlı demektir.” Gandi Kemal’in dedeleri Selçuklu Hükümdarı I. Alaeddin Keykubad döneminde Orta Asya’dan gelmişler! Bu satırları okuyunca hemen hatamı anladım.

Soner Yalçın, daha sonra Kureyşan Ocağı’nın en önemli temsilcilerinden ve Konya’da Hz. Mevlana’nın yakınlarından Seyyid Mahmud Hayrâni’den bahsediyor. İstanbul’un ilk kadısı olan Hızır Bey, bu zâtın torunlarından imiş... Gandi Kemal’in sülalesinin bir kolu Nasrettin Hoca’ya bağlanırken, diğer kolu Fatih’in Sadrazamı Sinan Paşa’ya uzanıyor. Şimdi sıkı durun: Prof. Halaçoğlu’nun araştırmalarına göre, Gandi Kemal’in aşireti “Kureyş Ocağı’nın Oğuzların Bozok kolunun Beğdili boyundan gelen Türkler” olduğu kanıtlanmış!

Sevgili dostlar, bu ülkedeki milliyetçilik ve herkesi Türkleştirme saplantısı nasıl bir kâbustur ki, bir siyasetçi kendisi olarak (Kürt, Alevi, Zaza, Arap vb.) ülke yönetimine talip olamıyor? İlla birilerine güvence vermek için kişinin sülalesinin Oğuz Türklerine veya Horasan’a bağlanması şart oluyor! İşin hazin tarafı, bu bilgileri Soner Yalçın’a yollayan Kılıçdaroğlu’nun kendisi... 2010 yılında bir siyasetçinin geçmişini parlatmak amacıyla Soner Yalçın’a ve Hürriyet’e muhtaç olması bana çok hazin geliyor! İnsan düşünüyor, Gandi Kemal MHP oylarına da mı talip acaba? Ne dersiniz?

‘Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog’

Ocak ayında bir konferans için Atina’ya gitmiştim. Orada tanıştığım bir Fransız, bana Ahmet İnsel ile Ermeni kökenli Fransız öğretim üyesi Michel Marian’ın Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog başlıklı söyleşi kitabını okuyup okumadığımı sordu. Kitabın önce Fransızca yayımlandığını biliyordum, ama Türkçesi daha çıkmamıştı. Okumadığımı söyledim. Bana dönüp, “Muhakkak okumalısın. Bu kitabı okuduktan sonra bu meseleye bakışım değişti. Türklerin tarihinin bu derece ütülendiğini ve makaslandığını bilmiyordum” dedi. Ben de, “Evet, bizim memlekette milliyetçi masalları tarih diye yuttururlar” demiştim.

Kitap nihayet geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Gerçekten, Ahmet İnsel ve Michel Marian çok temiz bir iş çıkarmışlar. Kendi hayat hikâyelerinin izdüşümünde Ermeni meselesinin evrimini, karşılıklı bilgilenme sürecini ve son dönem tartışmaları özetlemişler. Bütün bunları yaparken de birbirlerini samimiyetle anlamayı ve dinlemeyi denemişler.

Rahmetli Hrant Dink, “Türkler ve Ermeniler birbirlerinin doktoru olacaklar ve birlikte tedavi olacaklar” demişti. Gerçekten, gazeteci Ariane Bonzon’un yayıma hazırladığı bu metnin sonuna geldiğinizde Ahmet İnsel ve Michel Marian’ın karşılıklı olarak zenginleştiklerini ve meseleye bakışlarının ilk sayfalara nazaran daha da derinlik kazandığını hissediyorsunuz. İnsel ve Marian’ın her konuda bir ortak kanaate ulaştıklarını söylemiyorum. Fakat, karşılıklı olarak konumlarını netleştiriyorlar. Vicdan sahibi birer aydın olmanın gereği olan, empati duygusunun ikisini de zenginleştirdiğini görüyoruz. Kısacası, bu diyalog iki tarafa da iyi gelmiş. Tebrikler!


ayhanaktar@gmail.com

Taraf


Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0