|
|
"Malatya" diyorum,
senin çatýk kaþlarýndan baþka bir þey gelmiyor aklýma.
Bursa'da kaplýcalar
Amasya'da elma
Diyarbakýr'da karpuz ve akrep.
fakat senin oranýn,
Malatya'nýn
nesi meþhurdur,
yemiþlerinden ve böceklerinden hangisi,
suyu mu, havasý mý?
Düþün ki hapisanesi hakkýnda bile fikrim yok.
Yalnýz :
bir oda,
bir tek penceresi var :
çok yüksek olan tavana yakýn.
Sen ordasýn
dar ve uzun bir kavanozda
küçük bir balýk gibi...
Teþbihim hoþuna gitmeyebilir.
Hele bu günlerde
kendini kafeste arslana benzetiyorsundur.
Haklýsýn Kemal Tahir,
emin ol ben de öyle,
muhakkak ki arslanýz,
þaka etmiyorum
hattâ daha dehþetli bir þey :
insanýz...
Hem de hangi tarihte, hangi sýnýftan,
malum...
Lâkin demir kafesle kavanoz bahsinde iþ deðiþmiyor,
ikisi de bir,
hele bu günlerde...
- Bunu içerde rahat ve masun
yatan bilir - ...
Hele bu günlerde,
Sarýyerli Emin Beyin fýkralarýna gülmek,
sevgili kitaplarýn ve domatesin lezzeti,
tahtakurularýna raðmen uyku
- günde üç tatlý kaþýðý Adonille de olsa -
ve Tahir'in oðlu Kemal
hattâ mektup gelmesi senden
ve hattâ ses duymak, dokunmak, görebilmek havanýn ýþýðýný,
karýma olan aþkýmdan baþka
nefsimin herhangi bir rahatlýðýný
affedemiyorum...
Fartý-hassasiyet?
Deðil.
Döðüþememek,
bir mavzer kurþunu kadar olsun
bilfiil
doðrudan doðruya...
Ancak kavgada vurulan acý duymaz
ve kavga edebilmek hürriyetidir
en mühimi hürriyetlerin.
Ýçerim yanýyor, Kemal,
dýþarým serin...
Anlýyorsun ya,
zaten ettiðim lâf
bizim lâflarýmýzýn herhangi biri :
çok konuþulmuþ,
ve konuþulmakta olan...
Þimdi kim bilir kaç yerde, kaç insan,
dizlerinde âtýl ve çaresiz yatan ellerine küfredip acýyarak
bu lâflarý ediyor...
Anlýyorsun ya,
zarar yok,
ben anlatacaðým yine!...
Elden hiçbir þey gelmediði zaman
konuþup anlatmanýn alçak tesellisi?
Belki evet,
belki hayýr...
Hayýr öyle deðil.
Hangi teselli býrak be dinini seversen býrak...
Bu, düpedüz,
baþýn önde, olduðun yerde dolanarak
kükremek, böðürüp baðýrmak, Kemal...
1941
Nazým Hikmet Ran
|
Sitemizde yayýnlanan yazýlar, yazarlarýný baðlar.
