ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

SANAT VE EDEBÝYATTA BÝZLER 78'LÝLER KUÞAÐI

04 Nisan 2018

habibtaskin

SANAT VE EDEBÝYATTA BÝZLER 78'LÝLER KUÞAÐI Türkiye coðrafyasýnda sanat ve edebiyat ile uðraþanlar, baþkalarý gibi, kendi dönemlerinin koþullarýný, yaþamlarýný yapýtlarýna aktarmýþlardýr. Bu aktarma günümüzde de vardýr. Yarýnda var olacaktýr. Önemli olan sanat ve edebiyat ile uðraþan kiþilerin, olaylara nasýl baktýklarýdýr. Sanatçý, edebiyatçý baðýmsýz deðildir. Ya sermayenin dalkavukluðunu yapacak ya da ezilenlerin, sömürülenlerin yanýnda yer alacaktýr; “ben baðýmsýzým, beni ilgilendirmez demek” sermayenin yanýnda yer alma anlamý içerir. Sanat ve edebiyat ile uðraþanlardan, elbette, sermeyenin yanýnda durarak popüler olmak isteyenler, bireysel düþünenler olacaktýr. Magazin haberlerinde boy göstereceklerdir. Ýster istemez burjuvazinin kültürünü yayan bir araç olacak haliyle halklarýn içinde uyutulacak birçok insan çýkacaktýr; kendi yaþamýný sorgulamayan, bana ne diyen. Bir de halkýn ve halklarýn yanýnda yer alan sanat ve edebiyatçýlar, coðrafyamýzda geçmiþten günümüze kadar aðýr bedeller ödemiþlerdir. Öldürülmelerinden, sorgulamalarýndan ‘iþkenceli' cezaevleri süreçlerinden geçirilerek yaþam haklarý zindan edilmiþtir. Devlet onlarý, yaþamlarý boyunca potansiyel bir suçlu olarak görmüþtür. Günümüzde de durum aynýdýr. Sadece deðiþen teknoloji ve insanlardýr. Dönemin sanatçýlarý ve edebiyatçýlarý görüþ açýlarýyla yorumlayarak günümüze yapýtlar býrakmýþlardýr. Yerli ve yabancý klasiklere baktýðýmýzda, iþgaller, savaþlar, sömürü, kadýn bedeninin aþaðýlanmasý, taciz, cezaevleri, köleler, cariyeler, iþkence haneler, öldürmeler, þiddet ve daha baþka yazamadýklarýmýn birçoðu geçmiþ yüz yýllar öncesinden kaldý. Ýnsanýn barbarlýðý dersek yanlýþ olmaz. Görüyoruz ki, yaþamlarda çile, çilelerin farklý türleri karþýmýza çýkýyor. Emek ve sermaye çeliþkisinin var olduðu zaman dilimlerinde bu kokuþmuþluk da var olacaktýr. Bizler de 1978'liler olarak bir döneme tanýklýk ettik. Çoðunluðumuz gençtik, cinsiyet ayrýmý yapmadan özverili, paylaþýmcýydýk. Yeri geldiðinde eksik ve hatalarýmýz olsa da sosyalizme inanýyorduk. Düzeni deðiþtirip yerine sosyalizmi kuracaktýk ama Amerikancý Askeri faþist darbeci güçler, emirlerindeki Türk Üst Rütbeli Asker yöneticilere açýk destek vererek 12 Eylül 1980 Askeri Darbesini gerçekleþtirdiler. Gözaltýna alýnanlar, askeri kýþlalarýn uygun görülen yerinde, eski adý siyasi þube olan yerlerde, özel ayrýlan mekânlarda kadýný, erkeði ile iþkenceden geçirildiler. Bu uygulama cezaevlerinde de oldu, buralardaki gardiyan, asker ve polisler eþliðinde… Ýþkencede ölenlerimiz oldu. Sakat kalanlarýmýzda. Ne de olsa iþkence uzmanlarý Amerikancý aðabeyleriydi. Ýdam sehpasýnda ölümü göðüsleyenlerimiz de oldu. Erdal Eren'in yaþýný bile jet hýzýyla büyüttüklerini de unutmamamýz gerekir. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, devrimcilerin muhalefetini bastýrmanýn ve BOP süreciyle Türkiye ve Ortadoðu'daki þekillenmeye kolaylýk saðlanmasýnýn yolunu açtý. Devrimciler gecekondulardan, fabrikalardan, tarlalardan, kýsacasý insanýn nefes aldýðý, ben, biz burada yaþýyoruz dedikleri tüm alanlarda vardýlar. Doðaya ve insana verilen saygý temelinde sorunlara çözüm ürettiler. Ýmkânlarýn, koþullarýn zorluðu, eksikliði olsa da birçok iþler yapýldý. Ezilen, horlanan, sömürülenlerin yanýnda yer aldýlar. Hak verilmez alýnýr ilkesini düþüncesiyle, pratiðiyle yaþama geçirdiler. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesinde sanat ve edebiyat ile uðraþan insanlarýmýz elbette vardý ama biz çoðunluðu oluþturanlarýmýz devrim ve sosyalizm için alanýn her yerindeydik. Sanat ve edebiyatý bizden sonra uygulayacaklar çýkacaktý. O günkü koþullarda böyle düþündük. Gelelim cezaevleri süreçlerine. Cezaevlerinde yetiþen karikatürist, romancý, þair, ressam, el iþleri yapan insanlarýmýz çýktý. Bir anýmý paylaþmak isterim sizlere: Çanakkale Özel E Tipinde kaldýðým koðuþta iki tane karikatürist arkadaþýmýz vardý. Ýkiside kedi ve fare, bazen insan ve fare çizerlerdi. Fareler çoðunlukla gardiyan olurlardý. Çizdiklerini Gýrgýr Dergisine gönderirlerdi. Karikatürleri ilk önce bizler görürdük. Sonra dergide yayýnlanýrdý. Daha sonra üçüncü bir arkadaþýmýz çýktý. Ýdare, fare çizimine yasak getirdi. Nedeni ise Ankara'dan cezaevi idaresi fýrça yemiþ, fare ile gardiyanlar alaya alýnýyor diye. Ressamlarý ve yazarlarý da görme olanaðým oldu. El sanatlarýna yönelenlerimiz vardý. Edebiyat ve sanat alanýnda gizli yeteneklerimiz ortaya çýkmaya baþladý. Bizler onlarla elbette gurur duyduk. Türkiye cezaevlerinde bunlar yaþanýrken, Diyarbakýr cezaevini de unutmamamýz gerekir, orada da ayrý bir dram vardý. Kürtçe konuþulduðu için içerideki tutsaklara ve dýþarýdan görüþe gelen aileler baskýnýn ve þiddetin türleri uygulandý. Bugün bile Diyarbakýr cezaevi konuþulurken hakkýnda kitaplar yazýldý. Kimler yazdý? Ýçimizden çýkan insanlar. O günü yaþayanlar. Gelelim bize: Sonradan kendimizi yetiþtirdik. Emek isteyen uzun bir süreçten sonra eksik yazsak da yazmaya devam ediyoruz. Ýçimizdeki birikimleri, gördüklerimizi ve düþüncemizi her kesimden insanlara amatör ruhla aktarmaya yazý aracýlýðýyla devam ediyoruz. Türkiye'de sanat ve edebiyatta fýrsat eþitliði yoktur. Bireysellik körükleniyor, egoyu tatmin etmekten öteye de gitmiyor. Bizler biliyoruz ki, içimizden en mükemmelleri çýkacaktýr. Türkiye'de yazmak, sanat yapmak zor iþtir. Her zaman‘kelle koltuktadýr.' Bu çerçevede üç ayrý edebiyat grubumuz ayrý yerlerde oldu. Çalýþmalarýmýz sürerken genç arkadaþlarýmýzý edebiyat ve sanatýn içine katabilmektir. Amacýmýz yaþadýklarýmýzý gelecek kuþaklara aktarmaktýr, yazýlarýmýzý okuyup yorumlasýnlar ve yönlerini güneþe doðru dönsünler diyedir. Popülizme karþý devrimci sanat ve edebiyat olmalýdýr. Yazmak dipsiz kuyuyu aydýnlatýr; insanýn içindeki kokuyu daðýtýr. Hüseyin Habip Taþkýn 18.12.2017
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.

Bu tartýþmayý Facebook'ta paylaþabilirsiniz:
Facebook'ta paylaþ
0