|
habibtaskin
|
NEREYE KADAR TEK ADAMLA?
Zor koşullar altında barışı ve halkların birliğini, kardeşliğini savunanların fişlendiği, vatan hainliği damgasına kadar işi vardıran örümcek düşünceli, düşüncelilerin emriyle polis sorgusu ile başlayan süreçle davaların açıldığı, cezaevlerinin mesken olduğu ve Kürt bölgelerinde yaşanan iç savaşla bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayız.
Elinizde devletin aygıtları da olsa baskılar hiçbir halkı sindiremez. Gücünüz yetmez. Harami saltanatı da sonsuza kadar sürmez. Bunu örümcek kafalılar bilmelidir.
Bu ülkenin tüm insanlarına yazık oldu. Olmaya da devam ediyor. ‘Saltanatımı devam ettireceğim' diyen tek adam önüne kattığını, düşman olarak gördüğü kesimleri, bireylerin iplerini çok çabuk çekiyor.
Yasalar kendisine göre el marifetiyle anında değişiyor, şekilleniyor. Yasal zemin benim diyor. Tek başıma padişah olmazsam hepinizin defterini dürerim. Askeriyeyi, polisi, savcıyı, hâkimi üzerinize sürerim. Canınızı yakarım. Ayağınızı denk atın demeye getiriyor.
Kürt bölgelerinde yaşanan bir iç savaştır. Katliamdır. Can Dündar ile Erdem Gül hakkında açılan dava, tutukluluk süresi ve davanın devam etmesi ise bir gözdağıdır. Akademisyenlerin barış talebi ve tutuklanmaları, cezaevlerine sokulması, davalarının sürmesi baskının, gözdağının bir parçasıdır. Kürt gazetecileri, basın emekçileri de zorun zoruyla karşı karşıyadır. Devrimci basında payına düşeni katmerli bir şekilde alıyor.
Baskı, gözdağı Türkiye coğrafyasında her halka karşı uygulanmaktadır. Tarihte diktatörler devlet aygıtlarını elinde bulundursa da, saltanat kayığında sefalarını sürse de, günü geldiğinde halkların birliği, dayanışması, kardeşliği ile batırılmıştır. Hiç kimse diktatörlüğe, askeri darbelere heveslenmesin.
İnsanlar birbirini düşman gördüğü, ayrımcılığın derinleşmesi, yolsuzluğun, rüşvetin, işsizliğin, fuhuşun, uyuşturucunun, cinsel tacizin, ırza geçmenin, doğanın tahrip edilmesi, betonlaşması ve nice olumsuzluklar AKP iktidarında tavan yapmış, yapmaya devam ediyor.
Tek adamla Türkiye aydınlığa gitmiyor. Sorunumuz bir değil alabildiğine çok olmakla birlikte çözüm ortada yok!
Sorunun çözümü çok kolay ya barbarlığı seçeceğiz ya da tüm halkların birlikte, paylaşımcı, bölüşümcü, insan haklarından yana tavır koyacağız.
Birlikte yaşamaktan yana tavrımızı koymalıyız.
Silahlara veda, savaşlara hayır demeliyiz. Her şey insanlık için demeliyiz.
Hepimizin çocukları bu coğrafyada yaşıyor. Daha susacak mısın?
Hüseyin Habip Taşkın
04.04.2016
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
