ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

Atilla Altaylı'nın Kitabım hakkında değerlendirmesi.

26 Ağustos 2015

habibtaskin

Kadın Olmak Zor (!)
Kadın olmanın ne kadar zor olduğunu, artan kadın cinayetleri ve çocuk yaştaki kızların, dedesi ve babası yaşındaki erkeklerin hiçbir cezaya ...uğramayacaklarını bilerek nasıl tacizlere ve tecavüzlerine uğradıklarını bildiğimizde daha altı çizilesi görmekteyiz. Bu konu son yıllarda kadın akademisyenler ve yazarlar tarafından dillendirilmeye ve yaygınlaşmaya başladı. Farkındalık ve bu çirkin eşitsizliğin anlaşılmasına, konuya tepkilerin daha dik ve bilinçli gelişmesine neden olmuştur mutlaka. Ancak bir erkeğin bu konuyu işleyen bir romanı yazması kadın olmanın zorluklarını ortaya konulması açısından daha dikkatli kılmaktadır. Nede olsa bu “zoru” yaşatan erkekler olması açısından bu kitap önemli bence.
Romanda kadın kahramanın nasıl bilinçli oluşu ve süreç içinde yaşadıklarını her insanın kolaylıkla okuyabileceği bir dille yazılması ayrı bir olumluluktur. Yazarın dünyaya sol pencereden bakan kişiliğinin kalemine yansımasını da seçtiği ortamların bu çevreden insanlar içinde gördüklerinde çeşitlemesini getirmiş.
Kadın ötekileşmesi ve ikinci cins olarak varlığının tanınması sınıfların ortaya çıkışıyla var olmuş ve gerçek anlamda kadın erkek eşitliğinin sağlanması da bu sınıfların ortadan kalkmasıyla olabileceğini de ortaya koymak gerekirdi. Ancak bu eşitsizliğin ortadan kalkması da bir mücadele ve eşitliği savunan ve erkeklerin de bu mücadeleye kazanımlarının sağlanmasıyla önemli adımların gelişmesine yol açabilir.
Roman içinde başka bir romanı da okuyoruz. Hasan'ın siyasi yaşamı ve ceza evleri, emniyetteki sorguları, işkenceleri, yoldaşlarını kaybetmesi ve sosyal ve sınıf mücadelesi. Bir eleştiri olarak kabul edilmesi dileğimle, kadın sorununu kaleme alındığı bir romanda özellikle kadın devrimcilerin de yaşamı, işkencelerde yaşadıkları, cezaevlerindeki durumları bir erkeğin yerine yer alsaydı kadın olmanın zorluğunu bir de bu açıdan değerlendirilmiş olurdu.
Ataerkil ve kapitalist devletlerde yukarıdan aşağıya toplumun şekillenmesi ve toplumun en küçük parçası olduğu söylenen ailede kadın ve kız çocuklarının, nasıl ötekileştirilerek eğitildiklerini ve yine kadın olan annelerimizin de aldıkları bilinç ile nasıl bu eşitsizliğe hizmet ettiklerini daha çok yazacak ve okuyacağız. Ama sınıf bilincini romanın içinde tekrar, tekrar yazılması uç noktada yaşanılanların örneklendirilmesi mutlaka bilincimize demokrasi ve eşitlik anlamında katkısı olmuştur. Unutulmasın ki, bu eşitsizliği cahillik kadar bilinçli insanların da uyguladıklarını yaşamın içinde görebilmekteyiz. Kendisi siyasetin merkezinde olduğu halde eşini evin parçası olarak gören, birlikte iş hayatları olduğu halde ev işinde kadından çok şeyler bekleyenler, kadının kendisinden daha bilinçli olmasına katlanamayıp onun gelişimini engellemeye çalışanlar, yıllarca her türlü baskıya karşı eşi ile direnen ama daha genç veya daha güzeline “gönlünü” kaptırıp kadını ötekileştirenleri yaşam içinde maalesef görmekteyiz.
Bir erkek ve devrimci kişiliğe sahip bir yazar tarafından “kadın olmak zor”un özü insanlaşmaya dayanan sorunu ortaya konulup tartışılmasına katkıısı olacaktır. Çözümün kadının gerçek özgürleşmesine ve toplumun ezilen sınıflardan yana gelişen mücadelesinde olduğunu gören insanların çabaları sonuç alacaktır. H. Habib Taşkın'ın bu kitabını okumak ve yaşadığımız toplumda kadının ne zorluklar içinde olduğunu biraz olsun anlamak ailemize, çevremize ve insanlığa karşı sorumluluğumuza katkı olacaktır. Saygılarımla.
Kadın Olmak Zor (!)
Kadın olmanın ne kadar zor olduğunu, artan kadın cinayetleri ve çocuk yaştaki kızların, dedesi ve babası yaşındaki erkeklerin hiçbir cezaya ...uğramayacaklarını bilerek nasıl tacizlere ve tecavüzlerine uğradıklarını bildiğimizde daha altı çizilesi görmekteyiz. Bu konu son yıllarda kadın akademisyenler ve yazarlar tarafından dillendirilmeye ve yaygınlaşmaya başladı. Farkındalık ve bu çirkin eşitsizliğin anlaşılmasına, konuya tepkilerin daha dik ve bilinçli gelişmesine neden olmuştur mutlaka. Ancak bir erkeğin bu konuyu işleyen bir romanı yazması kadın olmanın zorluklarını ortaya konulması açısından daha dikkatli kılmaktadır. Nede olsa bu “zoru” yaşatan erkekler olması açısından bu kitap önemli bence.
Romanda kadın kahramanın nasıl bilinçli oluşu ve süreç içinde yaşadıklarını her insanın kolaylıkla okuyabileceği bir dille yazılması ayrı bir olumluluktur. Yazarın dünyaya sol pencereden bakan kişiliğinin kalemine yansımasını da seçtiği ortamların bu çevreden insanlar içinde gördüklerinde çeşitlemesini getirmiş.
Kadın ötekileşmesi ve ikinci cins olarak varlığının tanınması sınıfların ortaya çıkışıyla var olmuş ve gerçek anlamda kadın erkek eşitliğinin sağlanması da bu sınıfların ortadan kalkmasıyla olabileceğini de ortaya koymak gerekirdi. Ancak bu eşitsizliğin ortadan kalkması da bir mücadele ve eşitliği savunan ve erkeklerin de bu mücadeleye kazanımlarının sağlanmasıyla önemli adımların gelişmesine yol açabilir.
Roman içinde başka bir romanı da okuyoruz. Hasan'ın siyasi yaşamı ve ceza evleri, emniyetteki sorguları, işkenceleri, yoldaşlarını kaybetmesi ve sosyal ve sınıf mücadelesi. Bir eleştiri olarak kabul edilmesi dileğimle, kadın sorununu kaleme alındığı bir romanda özellikle kadın devrimcilerin de yaşamı, işkencelerde yaşadıkları, cezaevlerindeki durumları bir erkeğin yerine yer alsaydı kadın olmanın zorluğunu bir de bu açıdan değerlendirilmiş olurdu.
Ataerkil ve kapitalist devletlerde yukarıdan aşağıya toplumun şekillenmesi ve toplumun en küçük parçası olduğu söylenen ailede kadın ve kız çocuklarının, nasıl ötekileştirilerek eğitildiklerini ve yine kadın olan annelerimizin de aldıkları bilinç ile nasıl bu eşitsizliğe hizmet ettiklerini daha çok yazacak ve okuyacağız. Ama sınıf bilincini romanın içinde tekrar, tekrar yazılması uç noktada yaşanılanların örneklendirilmesi mutlaka bilincimize demokrasi ve eşitlik anlamında katkısı olmuştur. Unutulmasın ki, bu eşitsizliği cahillik kadar bilinçli insanların da uyguladıklarını yaşamın içinde görebilmekteyiz. Kendisi siyasetin merkezinde olduğu halde eşini evin parçası olarak gören, birlikte iş hayatları olduğu halde ev işinde kadından çok şeyler bekleyenler, kadının kendisinden daha bilinçli olmasına katlanamayıp onun gelişimini engellemeye çalışanlar, yıllarca her türlü baskıya karşı eşi ile direnen ama daha genç veya daha güzeline “gönlünü” kaptırıp kadını ötekileştirenleri yaşam içinde maalesef görmekteyiz.
Bir erkek ve devrimci kişiliğe sahip bir yazar tarafından “kadın olmak zor”un özü insanlaşmaya dayanan sorunu ortaya konulup tartışılmasına katkıısı olacaktır. Çözümün kadının gerçek özgürleşmesine ve toplumun ezilen sınıflardan yana gelişen mücadelesinde olduğunu gören insanların çabaları sonuç alacaktır. H. Habib Taşkın'ın bu kitabını okumak ve yaşadığımız toplumda kadının ne zorluklar içinde olduğunu biraz olsun anlamak ailemize, çevremize ve insanlığa karşı sorumluluğumuza katkı olacaktır. Saygılarımla.
Atilla Altaylı 25 ağustos 1625 ağustos 16
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0