ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

SOLGUN YÜZ

27 Mart 2015

habibtaskin

SOLGUN YÜZ
Kişiler kitap seçerken öncelikle ilgisini çektiği yapıtları ararlar. Bende bunlardan birisiyim. İlk tercihim, yaşanmışlık üzerine olan kitaplardır. Bunlar, klasikler ya da yeni çıkmış kitaplar da olabilir; öykü, roman, anı ya da deneme türünde olması fark etmez.
Konuştuğum birçok okur çoğunlukla kitabın dilinde akıcılığı, bu akıcılıkta ‘kendini’ bulmak istediğini söyler. Klasiklerden okumuşlarsa dönemin olaylarını yaşıyormuş gibi olduklarını anlatırlar. Birde okudukları kitabın, günümüzdeki karşılığının biçimsel, kültürel, ekonomik, sosyal ve diğer etken farklılıklarının olduğunu anlatırlar. Hep anlatırlar…
Okunan kitaplar, insanı duygusallığa, öfkeye, sevince, umuda, hırsa, özgürlüğe, isyana ve diğer arzulara yönlendirir.
İnsanlar düşünen birer varlıktır. Okumayı seven kişiler, okuduğu kitabın etkisinde kalsalar da yorum yaparken bunu yakın çevreleriyle paylaşmayı da severler. Yazmak bir beceriyse okumak ve yorumlamakta başka bir beceridir.
Yazar, her zaman halkın, halkların dilini kullanarak onların ruhunu okşayarak olayların akışıyla bütünleşmelidir. Halkın ve halkların sorunlarını öyküye, romana dökerken egemen güçlerden gelecek baskı ve şiddeti göz önüne almamalı, içinden geldiği gibi yazmalıdır. Amaç, yaşadığı zaman dilimindeki olayları birebir, okuyucunun anlayacağı sade dille, kendine has yazı tekniğiyle anlatmaktır.
Dünyada ve Türkiye’de birçok yazar, halkının ve halkların yanında yer aldığı için her türlü baskı ve şiddetle baş başa kalmıştır. Egemen güçlerce öldürülen, işkenceye uğrayan, cezaevine giren, kitabı yasaklanan yazarların olduğu bir ortamda böyle yazmak meşakkatli bir iştir.
Ali Fuat Karaöz’ün Egeus yayınlarından çıkan ikinci romanı ‘Solgun Yüz ’den söz etmek istiyorum:
Yazar sade, anlaşılır bir dille anlatıyor. İnsan ilişkilerine; bunun, o ülkenin işleyiş biçimi olan kültürü, ekonomisi, sosyal yaşamıyla iç içe geçtiğine vurgu yaparken farklı insan karakterlerinin yaşamın her alanında yer bulduğunu net olarak ifade ediyor.
İnsan ilişkileri; ülke coğrafyasının değişik yerlerinden gelen, kültürleri, yaşam tarzları farklı olan, bir işyerinde orta ve üst kademede bulunan insanlar arasında oluşunca çelişkiler ağında zıtlıklar ortaya çıkar. İttifak ve bencilliklerin rol oynadığı bir ortamda, kokuşmuş bu yapıya itiraz eden, emekten yana, mimli ama ayırt edici özellikleri de olan birinin davranışlarla, direk ya da dolaylı sözlerle isyanını dışa vurması konu edilirken düşündürücü yanı da ağırlık kazanıyor, baskı döneminin yalnız kalmış insanıdır o.
Üst düzeyde patron ekibini kurar, çıkarlarını koruyacak elemanları oluştururken büyük bir titizlikle seçimini yapar. Bu kişiler patronun gözü ve kulağıdır. Patron, kurduğu kadronun çalışmasını dolaylı yollardan izler. Burada emek sermaye çelişkisi net olarak ortaya çıkar.
Üst düzey sorumlu, birim sorumluları, kadrolarını kurup sözlerinin geçmesini isterken kariyerlerini yükseltme peşinde de koşarlar. Bu noktada ahlaksızlık, ruhsal sefalet ortalığa saçılır; birbirlerinin kuyularını kazar, entrika çevirir, oyun içinde oyun sahneye koyarlar. Bu bağlamda iş yaşamında insan ilişkilerinin paylaşımcı yapısının olmadığı, bencilliğin en öne çıkan konu olduğu roman akışında ima ediliyor.
Sermaye düzenindeki ilişkiler ağında, insanlar birbirlerini yerlerinden edecek öfke ve hırs içinde çabalarken öte yandan yeri ve zamanı geldiğinde halk arasında da kullanılan ‘yağcılık, yalakalık’ da bir ilke olarak uygulanır.
Solgun Yüz’ ün anlatılacak daha birçok yönü var. Bu kitabı okuyunca kendinizi rahatlıkla farklı zaman ve mekân içinde bulabilirsiniz, nasıl bir dünyada, coğrafyada yaşadığımızı net olarak anlayacağınıza inanıyorum.
Emekleri için Ali Fuat Karaöz’e teşekkür ederim.
Hüseyin Habip Taşkın
Yazarevi Topluluğu Derneği
25.03.2015



Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0