|
habibtaskin
|
Tarım bitirilirken sıra zeytinde
Tarım ülkesiydik ama ABD – Avrupa Birliği ev ödevleriyle, iktidarların izlediği dışa bağımlılık politikalarıyla tarımı ülkemizde bitirdiler. Sıra zeytine geldi. Ülkemizde birçok köylü tarım alanlarını işleyemiyor. Başta tohum ve mazot çok pahalı. Araziler ekilse bile köylüler emeklerinin karşılığını alamadığı için mahsul tarlada öylece kalıyor.
Borcun altına giren köylünün, bankaya olan borcu faizle katlanarak alev topuna dönüşüyor, icralık oluyorlar. Eski ve yeni Türkiye'den insan manzaralarını görmek içler acısı. Değişen bir şey yok! Kafa, işleyiş aynı. Sadece iktidarlar, teknoloji değişiktir.
Hiç düşündünüz mü köylünün bitirilişi ne zaman olacak? Ben düşüncemi yazacağım yazmasına ama sizler de katkı yapın, düşünelim hep birlikte “nereye gidiyoruz?” . Tabii çözümü ile birlikte.
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi geldiğinde sömürücü ülkelerin-emperyalizmin istekleri yerine getirilirken, tarımın bitirilmesinin yolu da açıldı. ANAP iktidarında sıkça duyduğumuz ‘liberal ekonomi' Turgut Özal'ın reform dedikleri 24 Ocak kararlarına sarılması, dışarıdan ilk başta pirinç ve şekerin getirilmesi, çiftçimizin can çekişmesi bu döneminin başlangıçıdır.
Bu ülkede ekonomiden anlayan hiç kimse olmadığını ima eden DSP, ANAP ve MHP koalisyon hükümeti, Ecevit'in Başbakanlığında, Kemal Derviş'i Türkiye'ye davet etti. Dünya Bankası'ndaki 22 yıllık hizmetini bırakarak 3 Mart 2001 yılında ekonomimiz canlansın diye dışarıdan Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine Kemal Derviş getirildi.
AKP iktidarı da, geçmiş iktidarların izlemiş olduğu tarımı katletme politikasını devam ettirdi. Tarım alanları çok acı bir şekilde gökdelen ve AVM çirkinliğine dönüştü.
Gelelim Soma Yırca Mahallesi'ndeki zeytinliklere: Termik Santral yapılacak yer öyle bir seçilmiş ki, zeytin ağaçlıklarının olduğu alandır. Köylülere haber verilmeden, herhangi bir kamulaştırma olmadan, Kolin Grubu'nun tarla alanlarını özel güvenlik güçleriyle işgal etmesiyle 6 bin zeytin ağacı yerle bir edildi. Köylülere, hak sahiplerine özel güvenlikçilerin barbarca saldırmaları Türkiye ve dünya basınında genişçe yer buldu.
Yırca Mahallesi'ndeki zeytinlikler için mücadele, başta köylülerin direnişiyle ve ülke genelinden haklı direnişe gelen destekle çığ gibi büyüdü. 6 bin zeytin ağacının kesilmesinin ardından Danıştay 6'ncı Dairesi'nden, “yürütmeyi durdurma” kararı çıktı. Köylüye ve doğaya verilmeyen değerin ranta verildiği de yürütmenin durdurulması sonrası Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın yaptığı açıklamalarla çok net görüldü.
Kolin Grubu, “yürütmeyi durdurma” kararı çıkmasıyla araziyi terk etti. Şantiyede 50 güvenlik görevlisiyle birlikte 100 kişi işten çıkarıldı. Kolin Grubu'nun bu kararına işten atılanlar tepki gösterdi. Şantiye ve güvenlik amirlerinin şantiye binasından ayrılmasına izin vermediler. Bir güvenlik görevlisi, “Bizi kandırdılar. Bize iş garantisi, emeklilik garantisi verdiler. Bizler de buraya gelip köylülerle kavga ettik. Kullanıldık. Şimdi hakkımızı alıncaya kadar buradayız” dedi.
Burada yaşanan olaylarda Kolin Grubu'na inanan ve Soma'lı olan Özel Güvenlikçiler ve işçilerin olması dikkat çekiyor. Şimdi ‘kullanıldık' diye günah çıkartıyorlar.
Sermayeye güven olmaz. Sizlerin geçimini yıllardır Kolin Grubu mu karşıladı ki, sadık bir uşak gibi emekçi köylülere var gücünüzle, aldığınız emirle saldırıyorsunuz. Bu hakkı kendinizde nasıl görebilirsiniz?
Halk arasında ‘emekçi dayanışması' diye bir cümle vardır. Yeriniz emekçilerin yeri olmalıdır. Kullanıldığınızı anlamanız ve açık yüreklilikle söylemeniz bir başarıdır. Özel güvenlikçi, inşaat işçisi, diğer işçi gruplarından olabilirsiniz. Sizin yeriniz nerede bir haksızlık olursa tavır almanızdır.
Yırca Mahallesi'ndeki zeytinliklere sahip çıkan köylüler ülkemizin gururudur. Bu bir direniş, hak alma dersidir.
Dikkatinizi çekiyor mu? Ülkemizde insanlar üzerlerinden ölü toprağını atmaya başladı.
Hüseyin Habip Taşkın
İzmir, Yazarevi Topluluğu gönüllüsü.
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
