|
habibtaskin
|
KARANLIK GÜNLERE GİDİYORUZ FARKINDA MISINIZ? YOKSA UYUYOR MUSUNUZ?
Irkçı söylemler bu ülkenin tarihinden günümüze kadar emanet gibi ağız yoluyla, yazı ile günümüze kadar bir devlet politikası içerisinde geldi. AKP iktidarı da kendince yerini sağlamlaştırdığını hesaba katarak, önüne gelen kişilere mezhep ve milliyet yönünden ötekilerden diyerek deşifre etme, hedef gösterme politikalarını sürdürmeye devam ettiğini görebilmekteyiz.
Cumhurbaşkanı Adayı iken Recep Tayyip Erdoğan, NTV ve Star TV'nin ortak yayınında “Bana ‘Gürcüdür' diyen oldu. Affedersiniz çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu” diyerek nefret suçu işlemiş oldu.
Erdoğan açıktan Türk-İslam sentezini savunduğunu ve Sünni olduğunu devamlı dile getirirken kendileri gibi olmayanları ötekileştirme adı altında yok sayma, küçümseme politikalarını açıktan yapmaktadır.
Hafızalarımızda kalan 3 Kasım 1996 tarihinde Türkiye'yi sarsan Susurluk kazası sonrası İçişleri Bakanlığından istifa eden Mehmet Ağar yerine gelen Meral Akşener, 1997 yılında Mecliste PKK lideri Abdullah Öcalan için ‘Ermeni dölü' ifadelerini kullandı. Akşener, peşinden bu sözleri nedeniyle “özür” diledi ve “Ben Türkiye'de yaşayan Ermenileri değil, genel olarak Ermeni ırkını kastettim” cümlesini kurdu. Yinede ırkçı söylemini savundu.
AKP iktidarı Türk halkı haricinde diğer halkları dolaylı yoldan inkâr ederken kendi Sünni mezhebi haricinde hiçbir mezhebi kabul etmemektedir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yolu açmasıyla, emperyalizmin oyunu olan BOP süreciyle ‘ılımlı İslam' modeli ve uzantıları bugünlere gelinceye kadar yerini sağlamlaştırarak geldi.
Bir dönem ‘AKP dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz' dedi. Bunun tohumlarını iktidar gücüyle çoktan atmaya başladılar bile. Emperyalistler Ortadoğu ülkelerini yeniden şekillendirmeye çalışırken, Türkiye bu oyunun içine sokularak görevini icra etmeye başladı. Erdoğan kendi tahtını ve saltanatını sürdürebilmesi için İslami terimleri konuşmasında, Türkçülüğünü, Sünni mezhebini de herkese ilan ederken, geri kalan bizlere ayağınızı denk atın demeye getiriyor.
Suriye iç savaşın da AKP Allah adına kelle kesenlere ve diğer tarikat gruplarına ülkemizin Antakya'nın sınır kapılarını sonsuz desteğiyle açarken orada yaşanılan olumsuzlukları unutmuş değiliz.
Dindar ve kindar nesil çalışmaları hızlanırken öteki olan bizlere gözdağı vermeye devam ediyorlar. AKP kendi saltanatını, sömürüsünü şeriat düzeniyle sürdürme çabası içerisinde olurken, ülke genelinde hedefine ağır ağır ulaşıyor.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Menderes Türel'in bir bölümünü Kadınlar Plajı olarak düzenleneceğini açıkladığı Sarısu mesire alanında inşaat çalışmaları sürüyor. Ramazan Bayramı öncesi hizmete girmesi amaçlanan kadınlara özel alanın kadınlı- erkekli kullanılan alandan görülmesini engellenmesi için plaj boyunca direkler dikildi. Ayrıca Kadınlar için pembe otobüslerle taşımacılığın yapılması ve AVM parkında kadınların arabalarını bırakması için pembe otoparkların olacağını...
30 Mart 2014'te yapılan belediye seçimleri öncesi propagandalarında Saadet Partisi Ankara Büyük Şehir Belediye Başkan adayı M. Ziyattin Tokar ‘pembe büs' projesinin tanıtımını yapmıştı.
‘Kadınlar herkesin içinde kahkaha atamayacak' fetvasını veren Bülent Arınç, kadın bedenine müdahale etme anlamını da taşırken, bunların hepsi ileriye dönük şeriat düzenin birer çalışmalarıdır.
AKP iktidarı ve onun gibi düşünenler belirgin bir şekilde kadınlarla, erkekleri ayrıştırmaya giderken insanların tepkilerine de bakmaktadır. Sessiz kaldığımız sürece, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğimiz sürece, örgütlü gücü yaratamadığımız sürece gün gelecek Türkiye coğrafyası şeriat temelinde yönetilecektir. Öteki dedikleri bizleri de zor günler bekliyor.
Burada bizlere düşen görev şudur? Sosyalistlerin, devrimcilerin ortak alanlarda daha çok birleşmeleridir. Örgütlü gücüne bizlerin ihtiyacı vardır. Karşılarına her alanda bir güç olarak çıkamadığımız sürece İran Humeyni döneminin bir benzerini hepimiz yaşayacağız.
Kısır döngüler içinde yer almayalım. Devrimci, sosyalist hareketlerin, partilerin ve diğerlerinin seçimi boykot edenlerle, etmeyenlerin birliği şarttır. Daha ileriye bakarsak demokratlara, liberallere, sıradan insanlara baskı ve şiddet artacaktır. Çünkü çıtasını AKP yükseltti. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı. AKP'nin başına gelecek genel başkanı ile aynı paralelde çalışacaktır.
Almanya Faşist Hitler iktidarında, Yahudilere, Komünistlere, demokratlara, liberallere, sıradan olan herkese saldırdı ve katletti.
Sessiz kalmayalım! Birlikte daha çok güçleneceğiz. Bizim herkesimden insana ihtiyacımız vardır. Gelecek günler için eşit, hakça, bölüşümcü, paylaşımcı, insanca yaşam için alanlarda el ele, kol kola, omuz omuza olmak zorundayız.
Hüseyin Habip Taşkın
12.08.2014
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
