ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Demokrat olmanın bedeli - Semra Somersan

24 Temmuz 2012

hurkus

Demokrat olmanın bedeli - Semra Somersan

Çevremde AK Parti’nin demokrasiden giderek uzaklaşması, otoriterleşmesi en çok konuşulan konulardan biri. Planlı-düzenli değil belki, ama, biri bir teklifte bulunuyor, 3. köprü- kentsel yenileme- terör mahkemeleri- eğitim sistemi- cami- kışla- kürtaj- Haliç ampulü- Okmeydanı Beyoğlu’su, her üniversiteye bir ek, idari YÖK Rektörü- her ne ise.. hemen üstüne atlıyorlar, farklı düşünenlere danışmaya pek de ihtiyaç duymadan kolları sıvayarak masaya oturuyor, çoğunluğu da şok ediyorlar.

Sonra “öbür tarafta” ağıt başlıyor:

“Eyvah, şimdi ne yapacağız?”

“Nasıl karşı çıkacağız?”

“Nereye gideceğiz?”

“Çocuklarımız bu daracık düzende nasıl yaşayacak?”

Yaşıtlarımın pek bir yere kıpırdayabileceğini sanmıyorum ama neredeyse buluğ çağından başlayarak tanıdığım tüm çocuklar pasaport hazırlığında. İzin vermezseniz de kaçacaklar! Her aileden üç beş çocuk istenirken, yaşlılar ülkesi olmaya aday bir Türkiye..

Ağıtlardan sonra bizim tartışmalar (hatta, ciddi kavgaları izleyen küslükler) genellikle suçlamalar şeklinde devam ediyor: “Neden desteklediniz?” “Anayasa referandumunda nasıl ‘evet’ oyu verdiniz?” “Murat Belge, Ahmet Altan, Oral Çalışlar, O- Bu- Şu yazar, AKP’yi niye bu kadar yüreklendirici yazılar yazdı?” “Kabul edin: Hata yaptınız.” “Bugün olsa, yine referandumda ‘evet’ der miydin?”, “Bilim insanı dediğin geleceği tahmin eder. Ne biçim bilimcisiniz?”

Geleceği öngörebilmek önemli. “Allahın Belası Parçacık” (“Goddamn Particle” demiş, aslında, ama yayıncı, ayıp olmasın diye Tanrı Parçacığı’na çevirmiş.. (www.independent.ie ) bozonunu (gerçi bu geçmişe yönelik, ama, yine bilinmeyene dair bir tür öngörü) muştulayan İskoçyalı fizikçi Peter Higgs gibi ender insana nasip olmuştur, sanıyorum; üstelik fizik- kimya- astronomi- genetik değil de, insan davranışları, iktidarlar, toplum yönelimleri için öngörüde bulunmak epey daha zor. Ama olmasa da! Geleceği bilebilse de insan, bazı tutumları, tavırları değiştiremez. Neden anlamaya/anlatmaya çalışacağım.

İran Devrimi sürecini çok, çok iyi hatırlıyorum. 1977’den başlayarak Müslümanlar ve sol gruplar işbirliği yapıp İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’yi iktidardan düşürmek için sokağa döküldüğünde düğün-bayram yapmıştık. 1979, 16 ocakta Şah devrildi.

İki hafta sonra, 1 şubat günü de, Ayetullah Ruhallah Humeyni, üstünde dinî giysileri, bir yanında yol arkadaşları, diğer tarafta yüzlerce sosyal demokrat ve solcu, tümü önceki dönem yasaklı kişiler, el ele, omuz omuza, Paris’ten Tahran’a geldi. Demokrat Jimmy Carter Amerikan Cumhurbaşkanı idi. Başkanlığının en büyük zaafı olarak görülen olaylar sonucu Pehlevi’yi destekleyen ABD’nin, Tahran elçiliğindeki 52 yurttaşı, 444 gün, İranlı öğrenci ve militanların tutsağı olarak kaldı.

ABD’de doktora yapıyordum. Televizyon görüntüleri hâlâ gözümün önünde. Sonrası malum; solcu ve sosyal demokratlara göre daha kalabalık olan dinî grup o gün bugündür iktidar; devrimi beraber yaptıklarının özgürlüğünü de gayet bilinçli bir şekilde engellemekten, bunun için çok ağır yöntemlere başvurmaktan imtina etmiyor.

O zamanlar daha gençtim, yolun bu olacağını düşünememiştim. İki üç on yıldır epey daha akıllandım, sosyal bilimlerin damıtılmış kültürü daha bir işime sindi gibi. 2009’lara kadar AK Parti’nin demokratik açılımlarına destek verirken, güç kazandıktan sonraki izleyebileceği olası otoriter yol hep aklımda idi.

O zaman da dostlar ve akrabalarla sık kavga ediyorduk: “Sen böyle yapıyorsun, böyle diyorsun, ama yarın onlar senin temel haklarını engellerken geçmişte verdiğin desteği çoktan unutmuş olacak.” “Yargılanırsan görürsün.” “Başı bağlı olanların içeri girişini, üniversite, kapıda yasaklarken sen onları eve çağırıp, ders veriyorsun. Hapse girince de artık, onlar seni ziyaret eder umarız; bizi unut.”

Her kanaldan o kadar çok azar işittim ki bu konuda! Hâlâ da devam ediyor. Ben de hâlâ şöyle düşünüyorum: Birileri benim özgürlüğümü bir yıl- üç yıl- beş yıl sonra kısıtlayacak diye, ben bugün onların haklarını savunmayacak mıyım? Böyle bir şey olamaz; benim için en azından mümkün değil.

Kendi taleplerimi başkaları için de vazgeçilmez hak ve hukukun bir parçası olarak görüyorum. Bugünü bilerek her şeyi yeniden yaşasaydım, yine aynısını yapardım. Benim için ayrı, onlar için farklı bir yol yok. Çok, çok ağır gelse bile, haksız-hukuksuz olacağından emin olsam da, mecbur kılındığımda, demokrat olmanın bedelini ödeyeceğim.

semrasomersan@gmx.com

Taraf

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0