ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Ayşecik ineği Güzelpınar’da sağar - Tuğba Tekerek

22 Temmuz 2011

hurkus

Ayşecik ineği Güzelpınar’da sağar - Tuğba Tekerek/Taraf

TESEV’e değiştirilen yeradlarıyla ilgili bir rapor hazırlayan Nişanyan’a göre Cumhuriyet döneminde kadim adlar silindi. Ülke ‘Güzelpınar’lar ‘Çamlıyayla’larla dolduruldu. Coğrafyada, ders kitaplarındaki “Ayşecik inekleri sağar” köy tablosu yaratıldı

Düşünün ki İstanbul’a yüksek yerden emir geliyor. “Buranın adı değişecek. Siz 15 gün içinde bir isim buldunuz, buldunuz; bulamadınız biz size yeni isminizi haber vereceğiz” deniyor. Siz “Nasıl yani, olur mu öyle şey?” diye düşünmeye çabalarken, 15 gün geçiyor ve yeni isminiz geliyor. Bir de bakmışsınız ‘Güzelyayla’ oluvermişsiniz. Nasıl hissedersiniz?

İstanbul’un değil ama ülkenin yüzde 40’ının başına gelmiş Cumhuriyet’in bu “çılgın projesi”ni TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) raporunda çarpıcı ayrıntılarla anlatan dilbilimci Sevan Nişanyan bu duyguyu “yalnız ve çıplak” kelimeleriyle ifade ediiyor: Kollektif kimliklerin en önemlilerinden biri olan yerel kimliği tahrip etmek kişileri toplum içinde yalnız ve çıplak bırakmakla eşdeğerdir.

TESEV için hazırladığı Hayali Coğrafyalar: Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Değişen Yeradları raporu geçen hafta yayımlanan Nişanyan’la kadim isimlerin “boş” isimlerle değiştirilme sürecinin yanısıra bundan sonra neler yapılabileceğini de konuştuk.

Önce hasar tesbiti yapalım. Türkiye’de kaç köyün, ilçenin ismi değiştirildi?

İnanmayacaksınız ama bu sorunun tam cevabını bilen kimse yok. 1960-70 döneminde devletin yayımladığı listeler var ama bunlarda sadece 1960’daki büyük operasyonda değişenler listelenmiş. Önceki dönemde, özellikle münferit olarak değiştirilenlerin listesi yok. İstiklal Harbi’nde ve hemen sonrasında değiştirilenlerin listesi yok. Fakat kabaca, 40 bin köy diye hesaplarsak en azından 16 binin adı değiştirildi Cumhuriyet döneminde.

Daha çok hangi bölgelerde oldu isim değişikliği?

Büyük yoğunluk iki yerde oldu. Birincisi Kuzeydoğu; Trabzon, Rize, Artvin bölgesi. İkincisi Güneydoğu, Kürtçenin egemen olduğu bölgeler. Bu iki bölgede yer adlarının yüzde 75’ten fazlası değiştirildi. Oranın yüzde 80-85’i bulduğu yerler var. Fakat ülkenin her tarafında, Muğla’dan Yozgat’a kadar her yerde çok sayıda yer adı değiştirildi.

Yer adlarını değiştirirken haritalardan özellikle neyi silmeye çalışıyorlar?

Türkiye’nin Türk ve Müslüman olmayan geçmişine ait tüm izleri... Öncelikle biçim itibariyle Türkçeye benzemeyen, ne kadar yer adı varsa değiştirildi. İkincisi Akkilise, Keşişlik, Karamanastır gibi Türkçe olduğu halde Türkiye’nin Türk ve Müslüman olmayan geçmişine işaret eden yer adları değiştirildi.

Aynı zamanda Müslüman Türkiye’ye dair isimler silindi mi?

Kısa bir dönemdir o. 1933-34 gibi bir tarihte, anladığım kadarıyla tek bir emirle, tekke, tarikat ve şeyh unsurunu içeren yer adlarının hepsi değiştirildi. Ama bunlar 40-50 tanedir toputopu. Şaşılacak kadar çok Işıklar isimli köy vardır Türkiye’de. Bunların hepsi aslında “Şıhlar”dır.

Yer isimleri en yoğun hangi dönemde değiştirildi?

Büyük değiştirme operasyonu 1950- 60 yıllarında gerçekleşti. Ama proje, Enver Paşa’nın projesidir. İttihat Terakki döneminde 1913’te yürürlüğe sokuldu. Çok başarılı olamadı, 1916 gibi bir tarihte terk edildi. Ama birilerinin içinde kalmış anlaşılan. 1956’da Ad Değiştirme İhtisas Komisyonu kuruldu. 1959’da yasası çıkarıldı. Sonra isim listeleri hazırlandı ve 27 Mayıs darbesinden hemen sonra topyekün devreye sokuldu.

Ad Değiştirme Komisyonu’nda kimler vardı? Politikacılar var mıydı?

Hayır, hayır hiç politikacı yok. Üniversite mensupları, Dil Tarih Coğrafya bölümlerinden temsilciler, İçişleri Bakanlığı ve özellikle askeriye mensupları var. Derin devletin çok önemli bir operasyonu olduğu anlaşılıyor. Gerçekten ciddi bir ideolojik hamle. Bir ülkenin bütünüyle haritasının değiştirilmesi, dünya tarihinde benzeri olmayan bir iş. Olağanüstü bir çılgınlık eseri diyeceğimiz bir iktidar gösterisi. Atatürk zamanında bile böyle şeylere cesaret edememişler açıkça...

1980’lerde değiştirilmiyor mu yer isimleri?

80’den sonra değiştirilen yer adı çok azdır. Büyük değişim 1960’lı yıllarda tamamlandı fakat 70’lerde her şey gibi tavsadı. Doğudaki mezraların hepsine Türkçe isim 1960’larda verilmişti. Bunların çoğu uygulamaya girmemiş hatta bir kısmı unutulmuştu. 1980’den sonra bunlar empoze edildi, kesin şekilde uygulamaya konuldu.

Peki, eski yer isimlerini kafalardan silmek için neler yapıyorlardı?

Korkunç bir baskı düzeni getirilmiştir 60’ta. Eski adları içeren haritaların Türkiye’de basılması, satılması ve yurda ithal edilmesi yasaklanmıştır. Harita konusundaki sansür henüz kalkmış değildir. Harita basacaksanız Genelkurmay’a bağlı Harita Genel Komutanlığı’ndan ön izin almak zorundasınız. Yakın tarihe kadar o yerin eski adını kullanan işletmelere izin verilmiyordu. Örneğin Amed Lokantası “yassak”tı. Yanılıp da eski isimleri içeren tabelaları koyan insanlara soruşturma açıldı. Daha da çarpıcı olanı eski ve yeni adları gösteren tablo toplam olarak 2 kere yayımlandı ve bugün hiçbir kütüphanede bulmak mümkün değildir bu yayınları.

Yukardan “isim değişecek” emri geldiğinde insanlar ne yapmışlar?

Hemen hemen her yerde “Aman canım paşam olur mu öyle şey. Bizim adımız bin senedir böyle.” diye cevap vermişler. Emir geliyor, “15 gün içinde yeni isim buldunuz buldunuz yoksa biz koyacağız” diyorlar. Çoğu yerde vatandaştan bir tepki gelmiyor, bir şey bulmuyorlar... Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı’nda, valilikte bir memur oturup sıradan isimler koyuyor. İsim değiştirmenin ezici çoğunluğu 27 Mayıs’tan kısa bir süre sonra 1960 yazında gerçekleştiriyor. Ama buna en uzun direnen illerden biri Konya olmuştur. Konya’daki yeradları 1964’da değiştirilmiştir.

Peki, insanların eski yer isimlerini kullanma direnci ne kadar başarılı oluyor?

Eski yer adlarının yüzde 80’den fazlası halen halk arasında kullanılıyor. Kürt bölgesinde de, Trabzon’da da, Konya’da da... Ancak son yıllarda bu artık kopmaya başladı. 1980’den sonra doğan kuşak artık eski adları bilmiyor ya da dedelerin, ninelerin kullandığı, biraz modası geçmiş, biraz komik isimler olarak değerlendirmeye başlıyor. Dolayısıyla 1960’larda yasaklarla uygulamaya çalıştıkları şey bugün 2000’li yıllarda doğal bir unutuş süreci içinde. Artık yavaş yavaş gerçekleşiyor...

Bazen milliyetçi devlet politikalarıyla toplumun yaklaşımı birbirini tamamlıyor. Ama yer isimlerinin değiştirilmesinde süreç tamamen farklı...

Şöyle çarpıcı bir durum gözlemliyoruz: Yer isimleri değiştirme hadisesinde muhafazakarlıkla milliyetçilik çatışıyor birbiriyle. Muhafazakâr dünya görüşü “Dedemizin zamanında buranın adı buydu, biz bunu değiştirtmeyiz” diyor. Doğal muhafazakarlık içgüdüsü o isimlerin korunmasını gerektiriyor.

Eskilerinin yerine ne tür isimler konuluyor?

İlk dalgada 1923’te hamasi ve milli nitelikte epeyce isim öneriliyor. Ama 1960 dalgasında özellikle dikkat ediliyor: Çamlıyayla, Yeşilgedik, Karapınar gibi tamamen nötr isimler konuluyor. Tam manasıyla sterilizasyon operasyonu. Ders kitaplarında varolması uygun görülen “Ayşecik inekleri sağar” köy tablosu vardır ya o tabloyu yaratıyorlar coğrafyada. Doğa güzelliklerini vurgulayan ideolojik ve tarihi hiçbir çağrışımı olmayan, fakat Türkçe olan boş isimlerle dolduruyorlar memleketi.

Kaç tane iade edilen yer ismi var?

Az sayıda... Ben 100 tane örnek bulabildim. Özal zamanında, 1980’lerin ortasından itibaren çeşitli yöntemlerle, çok zor bir politik süreci geçerek eski adını geri almayı başaran 100’e yakın yer sayabiliyorum. Bu dönemde bir sürü yeni ilçe yaratıldı. O vesileyle Millet Meclisi kararıyla isimleri iade edildi. Bu ilçeler de güneydoğu hariç Türkiye’nin geri kalanın hepsine homojen bir şekilde yayılmış durumda. Her nedense Güneydoğuda Kürtçe konuşulan illerde, iki tane enteresan istisna dışında hiç eski yer adı iade edilmemiş.

Kürtler, Ermeni isimlerini kucaklıyor

Kürtler eski yer isimlerini istiyorlar. Bu eski isimlerin ne kadarı Kürtçe?


Kürt coğrafyasında, Türkçe olmayan yer adlarının ancak yüzde 40 kadarı gerçek anlamda Kürtçedir. diğerleri Süryanice, Ermenice Arapçadır veya bilinmeyen daha eski dillerdedir. Fakat Kürt arkadaşlarımız bence takdire şayan bir yaklaşım içindeler. Diyorlar ki; buranın eski adı her neyse o, bizim makbulümüzdür.

Milliyetçilik yapmıyorlar yani...

Bilerek veya bilmeden... Daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı bir yaklaşım gösteriyorlar. Mesela Cumhurbaşkanı ‘Norşin’ dedi yer yerinden oynadı. Norşin son derece standart, Yeniköy anlamına gelen Ermenice bir isim. Ama onu da buranın Kürtçe adı diye benimsiyorlar. Takdir etmek lazım. Nasıl İstanbul, Ankara, İzmir kelimeleri Türkçe ise –üçünün de kökeni Türkçe değildir, Rumcadır, üçü de Türkçeleşmiştir– Norşin Kürtçe demenin de bir anlamı yoktur

Diğer etnik kökenden insanlar da istiyor mu eski yer adlarını?

Lazlar arasında çok yoğun, hatta Kürtlerden daha ciddi boyutta çalışmalar var. Çerkesler arasında da böyle bir eğilim görülüyor. Gürcülerde ve Araplarda pek o kadar bir hareket, benim bildiğim kadarıyla, yok. Kürtler için bu, politik bir mesele.

Diğer grupların saiklerini nasıl anlamak lazım?

Lazlardan da Çerkeslerden de daha önemli olan Türkler arasında da bu eğilim son derece belirgin. İnternette benim gördüğüm kadarıyla, en popüler konulardan biri. Adı değişti- rilmiş köy ve kasabaların Facebook sayfalarına baktığınız zaman sayfalar asla yeni adıyla açılmıyor; eski adıyla açılıyor. Bu bir siyasi tavırdır, kendi kimliğine sahip çıkma tavrıdır.

İnsanlar için yer isimleri neden bu kadar önemli?

Kimliklerine bu kadar hakaret edilmese bu kadar önemli olmayacak belki. “Senin kültürün, geçmişin veya anıların beş para etmez, ben ne dersem o” diyen devlet yaklaşımına bir tepkidir bu. Devletin sürekli olarak özel alana tecavüz ettiği bir sistemde “Kardeş bunun bir sınırı var, bundan ötesine geçme” demenin bir şeklidir.

Raporda yer isimlerinin değiştirilmesinin insanı yalnız ve çıplak hissettirdiğini söylüyorsunuz...

İnsanın, içinde yaşadığı coğrafyada içinde yaşadığı toplumla ilgili bir rahatlık duygusu vardır. “Burası benim yerim, başka yere de gitsem burası benim memleketim, döndüğüm zaman kendimi burada rahat hissedeceğim” der. Bu çok önemlidir, bir insanın toplumda yaşayabilmesinin nefes alabilmesinin temeli olan bu duygudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sistemli olarak ve farklı gerekçelerle, kendi vatandaşlarının bu aidiyet duygusunu inkar etme çabası içine girmiştir. İttihat ve Terakki’den bu yana devlet söyleminin temelinde “Beğenmiyorsan git” vardır. “Beğenmiyorsan git”, “Buranın sahibi biziz, sen buraya bizim izin verdiğimiz ölçüde aitsin” demektir. Bu da bir insana yapılabilecek en büyük hakaretlerden biridir. Onun varlık koşullarını ortadan kaldırmakla eşdeğerdir.

Türkiye’deki yer adı değiştirme operasyonunun dünyada benzeri var mı?

Bu derece kapsamlı ve radikal bir örnek bilmiyorum. Benzeri uygulamaların hepsinde de, üstün sayılan veya daha güçlü olan bir kültürün reddedilerek yerel dilin ön plana çıkarılması var. Mesela, Çek Cumhuriyeti’nde Almanca olan isimler kaldırılıp yerel dildeki isimler benimseniyor. Türkiye’de böyle bir şey değil aksine zayıf olan ve azınlık pozisyonunda veya yerel dil pozisyonunda olan dillerin reddedilmesi var. Bu, Türk milliyetçiliğinin özgün boyutlarından biridir. Sonuçta Türk milliyetçiliği bir egemen ulus milliyetçiliğidir, bir imparatorluk ideolojisidir ama nedense kendini hep emperyalistlerin ezdiği ulus olarak algılamayı ve bu şekilde bir ağıt ideolojisi kurmayı tercih etmiştir. Dolayısıyla 1000 sene Alman egemenliğinde yaşayan Polonyalıların, 300 sene Türk egemenliğinde yaşayan Rumların yaklaşımlarını kendine model olarak seçmiştir.

Diyarbakır Amed olur mu?

Yer adlarıyla ilgili hasarı tamir etmek için bugün neler yapılabilir sizce?

İster istemez önümüzdeki dönemde Kürtçe ve yerel diller bir resmi statüye kavuşacak. O zaman her köyün her kasabanın girişinde iki isim görmeye alışacağız. İki dilli haritalara da, gazetelerde o yerin adından sözederken Türkçe ve Kürtçe adın yanyana kullanılmasına da alışacağız. Hatta benim tahminim odur ki büyük kasabalarla, ilçeler düzeyinde değil fakat küçük birimlerde yerel halkın dili hangisiyse o dildeki isim bir süre sonra egemenliğini kabul ettirecektir. Diğeri teorik kalacaktır.

Batıda ise olayı daha ziyade kültür mirasının korunması olarak düşünmek lazım. Belki eski adların incelenmesi, dokümente edilmesi, kaynaklarının araştırılması, okulda çocuklara öğretilmesi gibi konularda bir dizi sivil toplum ya da kültürel inisiyatif teşvik edilir. UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim Kültür Örgütü) bu konuda bayağı olumlu bir yaklaşımı ve fonları var.

Peki Diyarbakır için öneriniz ne?

Kürtçe orada ikinci resmi dil olduğu andan itibaren iki tane resmi adı olur şehrin; olur biter. Galler ülkesindeki yerlerin bir İngilizce bir Gallerce adı var, Katalonya’da bir sürü yerin İspanyolca ve Katalanca adı var.

Kürtler ne diyor bu önerinize?

Kürtlerin daha romantik ve radikal olan kesimi “Hayır efendim 1960’dan sonra verilen isimlerin tamamı gayrimeşrudur, reddediyoruz” diyor. Buradaki duygusal tatmin ediciliği anlamıyor değilim. Evet 1960’da yapılan şey bir kültürel soykırımdır. Bunları yapan insanlar da makbul insanlar değildir. Bunların eserinin silinmesi çok güzel olur ama gerçekçi değil, yürümez. Toplumun büyük kısmını hatta çoğunluğunu karşıya alarak yapacağın işler kalıcı olmaz, iyi sonuç vermez. İnsanların kalbini kırarak fazla bir yere varamazsın.


İndex Anatolicus nedir?
İndex Anatolicus üzerinde birbuçuk yıldır yoğun olarak çalıştığım internet sitesi; Türkiye yerleşim birimleri envanteri. Maksadı eski ve yeni tüm yer adlarını belgelemek.

www.nisanyanmap.com adresinden ulaşmak mümkün. İnteraktif ve kolay kullanılan bir site. Özellikle köy altı birimler mahalleler, mezralar konusunda çok eksiğimiz var. Ve bu konuda ancak ve ancak yerel bilgi sahibi olan kişilerin katkısıyla bir yere varabiliriz. Örneğin Bilecik’in mezraları Sinop’un mahalleleri hakkında bilgi sahibi olan, içten gelen bir sevgisi ve birikimi olan insanların siteye girip katkıda bulunmasını istiiyorum, rica ediyorum. Bu bir ortak sorumluluk...

20.07.2011

***

>> Hayali Coğrafyalar - Ünal Ersözlü

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0