ForumYeni kitaplar  Yeni Konu 

MİYASE'NİN KUZULARI - ÜSTÜN DÖKMEN

28 Kasım 2009

hurkus

"Koyunlar birbirlerini kokularından tanır. Çoğunun kendi aralarında dillendirdikleri bir adları yoktur, birbirlerini gördüklerinde, zihinlerinde kokudan oluşan kişiye özgü özel bir şema oluşur. Bu şema aynı zamanda onların ismidir. Az sayıda koyuna ise sahipleri, kokudan oluşan ismin yanı sıra ikinci bir isim daha verir. Koyunlar bazen bu iki ismi birlikte kullanır. Miyase, iki isimli kuzulardan biriydi. Necdet Bey'in kızı Neşe, bu dişi kuzuyu 2 günlükken kucağına almış, sevip öptükten sonra ona Miyase adını vermişti."

***

"Bütün kuzular güzeldir ama Miyase içlerinde en güzeliydi. Yumuşacık, kıvır kıvır tüyleri, sürekli olarak karşısındakini içine çeken, adeta "Bana bir şey mi söylemek istiyorsunuz" diyen, meraklı, yumuşak, sevgi dolu bakışları vardı..."

***

"Kuzular ebedi değildir; ya büyürler ya pişerler.
(Eski bir Babil atasözünün - Düşmanlar ebedi değildir- kuzulara uyarlanmış hali)

Düşmanların ebedi olmadığını düşünmek, psikolojik bir savunma mekanizmasıdır, insana iyi gelir şüphesiz. Evet, gerçekten düşmanlar ebedi değildir; ancak dostlar da öyle. Savunma mekanizmaları bazen küçük yorganlara benzer; gece bir yanınızı örtmek için çekiştirdiğinizde bir başka yanınız açık kalır; Babil'deki duvar yazısı da öyle.

İnsan aklı, kendini sürekli haklı çıkarmaya çalışan, kendi haklarını savunan, çelişkilerine mantıklı açıklamalar getiren, çekiştiren, büzüştüren, yaşamına yamalar vuran bir güçtür. Hayvanları severiz mesela, hayvan haklarından söz ederiz ama hayvanları kesip biçmeyi gerektiren nice yemek kitabı da yayınlarız.

Hayvanların böyle çelişkileri yoktur, kafaları nettir; ya sever bir köpek mesela ya düşmanca havlar; dost görünüp ısırmaz. Dost görünüp ısırmak insana özgüdür. İnsan ısırmakla da kalmaz, neyi, nasıl ısıracağı konusunda tarifler, tarifeler edinir."

***

Hayvanlar Dünyasından İnsanlık Durumları ve Dersleri

Üstün Dökmen bu romanda birebir yaşadığımız ve yaşam boyu karşılaşacağımız toplumsal ve psikolojik açmazları, hayvanların gözünden ve dilinden mercek altına alıyor; ne denli verimli ve yaratıcı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Olan bitenin hayvanlar üzerinden okura aktarılması, yaz sabahlarında sisler içinde kalan ovalar gibi buğulu ve büyülü bir atmosfer yaratıyor. Romanın sonunda bu sis dağılacak, belki çiy taneleri gibi birkaç damla yaş kalacak gözlerimizde… (Yayınevinin tanıtım notu)


MİYASE’NİN KUZULARI,
Üstün Dökmen,
Remzi Kitabevi,
roman


***

Psikolog yazar Üstün Dökmen, bir çiftlikteki hayvanların başından geçenleri mizahi bir üslupla anlattığı Miyase'nin Kuzuları'nda, yaşamın ana fikrini kavramanın yolunun birbirimizi ve hayvanları anlamaktan geçtiğini gösteriyor. ELİF TANRIYAR'a göre duygulandırırken düşündüren bir öykü bu.

Kısaca hayvanlar dünyasından insanlar dünyasına bir roman olarak tanımlayabileceğimiz eserinde Üstün Dökmen, görünürde bir çiftlikte yaşayan hayvanların maceralarını anlattığı bir çeşit fabl'a imzasını atmış. Hayvanların aynı insanlar gibi dile geldiği bu mizah yüklü öykü, insana ilk bakışta George Orwell'in Animal Farm (Hayvan Çiftliği) adlı romanını anımsatıyor ki zaten yazar da romanının bir yerinde aynı esere değiniyor. Konusunu kısaca, bir çiftlikte yaşayan hayvanlarla ile çiftlik dışındaki hayvanlar ve insanlar arasında yaşananlar olarak özetleyebileceğimiz romanda; yazar esasen bu konuşabilen hayvanlar aracılığıyla bir yandan birebir yaşadığımız ve yaşam boyu karşılaşacağımız toplumsal ve psikolojik açmazları mercek altına alıyor, bir yandan da aynı insanlar gibi düşünebilen ve hissedebilen varlıklar olarak sergilediği hayvanlarla empati kurabilmemizi amaçlıyor. Her şeyden önce büyük bir hayvan sevgisi ve duyarlılığıyla yazılmış bir kitap bu. Son sel felaketinde barınaklarda mahsur kalan hayvanları kurtaran isimsiz kahramanlara ithaf edilmesiyle de dikkat çekiyor. Hemen her satırdan taşan bu sevgiden yola çıkarak, özellikle öyküdeki insan kahramanlarının diyalogları aracılığıyla okuyucuyu hayvan haklarına dair bilinçlendirmeyi ve aynı zamanda da gerek toplumun bu konudaki bilinç düzeyine gerekse de yürürlükteki uygulamalara dair dikkat çekmeyi amaçlıyor. Miyase'nin Kuzuları'nda öykü daha önce de belirttiğimiz gibi bir çiftlikte geçiyor. Gerek bu çiftlikte gerekse de çiftlik dışında yaşayan hayvanlar, insanlar pek farkında olmasa da kendi aralarında iletişim kurabilen, duygu ve düşüncelere sahip hayvanlardır. Hatta kendi içlerinde bir birlikleri ve başlarında da seçimle gelen, yardımcıları da olan bir başkanları vardır. Ve aynı insanların dünyası gibi hayvanların dünyasında da politik çekişmeler, bürokratik olaylar, dedikodular eksik olmaz. En büyük hayalleri dünya hayvanlar birliğine girmek (!) olan çiftlikteki hayvanlarımız zaman zaman dışarıdaki diğer vahşi ve özgür hayvanlarla da iletişime geçerler. Akıl danışmak istediklerinde ise filozof baykuşu ziyaret ederler. Ancak mutlu mesut hayatları birkaç olayla sarsılır. Çiftliğin bekçileri olan köpekler, hilebaz kahyanın rüşvet almak için çiftliğe alarm cihazları döşettireceğini ve kendilerini bu konuda engel olarak gördüğünden ortadan kaldırmak istediğini keşfederler. Öte yandan çiftlikte hiç beklenmedik bir şekilde bir aşk doğmuş, toklu (henüz çiftleşmemiş genç koyun) Miyase ile şişek (henüz çiftleşmemiş genç koç) Tulhan birbirlerine sevdalanmışlardır.

İNCE BİR MİZAH
Kafasını asil köklerini bulmaya takan başkan Yağızat Atay, filozof baykuş Huhucan, psikiyatr tavşan Zıpcan ve sürekli uyuyan psikolog kedi Rahatcan, insanlarla birlikte yaşayan içten pazarlıklı kedi Karam, falcı maymun Maksut ve daha pek çok renkli hayvan karakterden oluşan bu ilginç hikayede çok sayıda tanıdık sima ve konuyla da karşılaşıyoruz aslında... Örneğin sürekli girilmeye çalışılsa da bu konuda bir türlü başarılı olunamayan Dünya Hayvanlar Birliği ya da Hayvanlar Birliği Milli Takımlar Teknik Direktörü, işini bilen, hırslı, öfkeli keçi Yavuz Selim size de bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu! Toplumdaki pek çok kişiyi, konuyu ve tiplemeyi ince bir mizah eşliğinde hicveden ve bunu yaparken kıssadan hisse çıkarmayı da ihmal etmeyen Üstün Dökmen, sonuç olarak ortaya eğlendirirken öğreten, duygulandırırken düşündüren hoş bir öykü çıkarmış. (Sabah Gazetesi)

***

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Üstün Dökmen, 1954 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Erzurum’da , liseyi Ankara’da bitirdi. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Lisans ve Yüksek Lisans derecesi aldı.

Dökmen halen Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nde profesör olarak görev yapmaktadır. Dökmen’in bilimsel kitaplarından bazıları İletişim Çatışmaları ve Empati, Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak ve Yaşama Yerleşmek’tir. Şiir kitapları ve tiyatro eserlerinin yanı sıra Dökmen’in Ladeşçi adlı ilk roman denemesi de bulunmaktadır.

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0