Ali Þükrü Bey ve Topal Osman

01 Nisan 2012 12:25 / 2582 kez okundu!

 


Zorunlu eðitimi 12 yýla çýkaran 4+4+4 Kesintili Eðitim Kanunu TBMM’de kabul edildi. Eðitim yýlýnýn ortasýnda, konunun ilgilileriyle tartýþýlmadan, altyapýsý hazýrlanmadan, içeriði hakkýnda kamuoyuna bilgi verilmeden, komisyonlarda yeterince tartýþýlmadan, dahasý usulüne uygun oylanmadan kabul edilen kanunu, Baþbakan Erdoðan 28 Þubat’ýn son izini tarihin tozlu raflarýna göndermek olarak tarif etti.

Bense 28 Þubat post-modern darbesi ile hesaplaþmaya çok önem verdiðim halde, son deðiþikliðin eðitim sistemimizin sorunlarýný gidermek bir yana daha da derinleþtireceðine inanýyorum. Yer sorunu yüzünden þimdilik, Neþe Düzel’e konuþan Ýbrahim Betil (5 Mart 2012, Taraf) ve kaynakçada linkini verdiðim Eðitim Reformu Giriþimi’nin (ERG) raporunu hazýrlayanlarla benzer düþündüðümü söylemekle yetineceðim.

Bu haftanýn yazýsý, 1923 yýlýnýn tam bu günlerinde karanlýk bir cinayete kurban giden Trabzon Mebusu Ali Þükrü Bey ile onu öldüren Giresunlu Topal Osman’a dair olacak. Ýlk olarak 2006 yýlýnda Radikal Ýki’de ve Birikim’in internet sitesinde yayýmlanan yazýlarýmda anlattýðým bu hikâye, bazýlarýna göre “CHP ve ona muhalefet edenler” arasýnda geçer. Bazýlarýna göre iki þahýs arasýnda. Bana göre ise “iktidar ve muhalefet” arasýnda. Çünkü Cumhuriyet tarihimiz gösteriyor ki, zaman deðiþiyor, iktidarlar deðiþiyor ama iktidarla muhalefet arasýndaki iliþkilerin niteliði pek deðiþmiyor. 2012 seçimlerinden beri TBMM’ye hâkim olan hava, fena halde 1920’lerin, 1950’lerin, 1970’lerin havasýný andýrýyor.


***

1884 yýlýnda Trabzon Vakfýkebir’de doðan Ali Þükrü Bey, Bahriye Mektebi’nde okumuþ, Ýngiltere’de deniz hukuku eðitimi görmüþ, deniz kurmay binbaþýsý iken son Osmanlý Meclisi’ne Trabzon mebusu olarak katýlýr. Ancak, Meclis’in, 16 Mart 1920’de Ýtilaf Güçleri tarafýndan iþgal edilip kapatýlmasýndan sonra Ankara’ya geçer. Yeni kurulan Büyük Millet Meclisi’nde Trabzon Milletvekili sýfatýyla vazife alýr. Bir süre sonra Mustafa Kemal’e çeþitli nedenlerle muhalefet edenlerden oluþan Ýkinci Grubun önde gelenlerinden olur.

Kendini yakýndan tanýyanlarýn ifadesine göre, Ali Þükrü Bey hitabet yeteneði yüksek, kürsüde sözünü sakýnmadan konuþan biridir. Dönemin siyaset adamlarýndan Zamir Bey’e (Damar Arýkoðlu) göre “Ýyi Ýngilizce bilir, etine dolgun, uzunca boylu, gözleri miyop, kalýn camlý gözlük kullanýr, çenesi biraz kýsa, hafif elmacýk kemikli, sert bakýþlý, ifadesi düzgün, iyi konuþan, sözünü dinleten, kendi bildiðinden þaþmayan” biridir. “Hükümet lehine konuþanlarý dalkavuklukla suçlayan”, “Taassubu hocalardan geri olmayan, kadýnýn serbestîsi þöyle dursun, yüzlerinin açýlmasýna bile tahammülü olmayan” biridir. Falih Rýfký Atay da Ali Þükrü Bey’in Meclis’teki muhafazakâr grup içinde “en azýlý” olanlardan biri olduðunu söyler. Nitekim 1920 yýlýnda TBMM’nin kabul ettiði Men-i Müskirat (içki yasaðý) Kanunu onun iþlerindendir.


Tan gazetesi

Dinî konulardaki hassasiyetleri ile dikkati çeken Ali Þükrü Bey 2 Kasým 1922’de Saltanat’ýn kaldýrýlmasýndan sonraki dönemde, her söz alýþýnda Hilafet’i savunmakla kalmaz, Mustafa Kemal’in Hakimiyet-i Milliye gazetesine karþýlýk Tan gazetesini çýkarýr, bir de Hilafet’i savunan broþür bastýrýr. Ayný dönemde baþlayan Lozan Barýþ Görüþmeleri’nde Türk heyetinin baþýndaki Ýsmet Ýnönü’nün hariciyeci olmamasýný sert þekilde eleþtirdiði gibi, Meclis çalýþmalarýný engelleyerek Mustafa Kemal’in tepesini iyice attýrýr. Hatta 6 Mart 1923 tarihli oturumda Mustafa Kemal’le birbirlerinin üzerine yürürler. Mustafa Kemal’in bir oldubittiyle bu ilk Meclis’i feshederek seçimlere gitmeye karar verdiði günlerde Ali Þükrü Bey birden ortadan kaybolur.

Son olarak 26/27 mart akþamý, Karaoðlan Çarþýsý’ndaki Kuyulu Kahve’de dostlarýyla sohbet edip ve nargile içtikten sonra Mustafa Kemal’in muhafýzlýðýný yapan Topal Osman’ýn adamlarýndan Mustafa Kaptan’la kol kola yürürken görülmüþtür. Kayboluþunun üçüncü günü kardeþi Þevket Bey, Baþbakan Rauf (Orbay) Bey’e baþvurur. Ýkinci Grup üyeleri tarafýndan Meclis gündemine taþýnan konu, vekillerce ateþli biçimde tartýþýlýr, “kaybolan tavuk deðildir, bir milletvekilidir! Meclis derhal harekete geçmelidir” çaðrýsý üzerine Ankara Valisi Abdülkadir Bey’in emriyle tüm polis ve jandarma teþkilatý seferber edilir.


Papazýn Baðý’nda ne oldu?

Topal Osman’ýn yardýmcýsý Mustafa Kaptan’ýn itiraf ettiðine göre, Mustafa Kaptan tarafýndan, yemek bahanesiyle Topal Osman’ýn Saman Pazarý’ndaki evine götürülen Ali Þükrü Bey, burada Topal Osman ve sekiz adamý tarafýndan kementle boðulmuþtur. Mustafa Kaptan cesedin nereye gömüldüðünü söylememiþtir ama öðrenildiðine göre Topal Osman, kendisine Mustafa Kemal tarafýndan verilen Papazýn Baðý denen yerdeki evde saklanmaktadýr.

Olayýn ortaya çýkmasý üzerine Topal Osman’ýn nasýl teslim alýnmasý gerektiðine dair harekât planýný bizzat Mustafa Kemal hazýrlar. Rauf Bey’in anlattýðýna göre önce Muhafýz Taburu Kumandaný Ýsmail Hakký (Tekçe) çaðrýlmýþ, Mustafa Kemal bizzat sarmalama harekâtýnýn krokisini hazýrlamýþ, ardýndan eþi Latife Haným’la birlikte Çankaya Köþkü’nden ayrýlýp, Rauf Bey’in Ýstasyon’daki dairesine çekilmiþtir. Latife Haným’ýn kýzkardeþi Vecihi Ýlmen’e göre ise Topal Osman ve adamlarý Çankaya Köþkü’nü sarýp da silah atmaya baþlayýnca, Mustafa Kemal çarþafa bürünüp Latife Haným’la birlikte köþkten gizlice çýkmýþtýr. Hangi anlatým doðrudur bilinmez ama alýnan tedbir yerindedir, çünkü Topal Osman Aða teslim olmayý kabul etmediði gibi Çankaya Köþkü’ne gidip öfke ile her yeri kýrýp dökecektir.

Bunlar olurken, polis ve jandarma cesedin neredeye gömüldüðünü tesbit etmeye çalýþmaktadýr. 1 nisan günü bir çobanýn ihbarýyla Ali Þükrü Bey’in ölüsü Ankara civarýndaki Mühye (Mehye) Köyü civarýnda gömülü olarak bulunur. Ölünün vücudundaki izlerden anlaþýldýðýna göre Ali Þükrü Bey son nefesine kadar direnmiþtir. Öyle ki sýkýlmýþ yumruðunun arasýnda Topal Osman’ýn evindeki sandalyeden kopardýðý bir parça bulunmaktadýr.

Resmî tarihe göre cesedin bulunmasýndan sonra, Topal Osman Papazýn Baðý’nda kýstýrýlmýþ, 1 nisaný (1923) 2 nisana baðlayan gece sabaha kadar süren çatýþmada yaralý olarak ele geçirilmiþ, hastaneye götürülürken yolda ölmüþtür. Nedense (bazý kaynaklara göre baþý kesilerek) alelacele gömülmüþtür. Ancak Meclis Ali Þükrü Bey’in katilinin yakalanarak Ulus Meydaný’nda idam edilmesi kararýný oybirliði ile aldýðý için, baþsýz ceset mezardan çýkarýlmýþ, Meclis’in kapýsýnda, ayaðýndan daraðacýna asýlmýþtýr.


Cinayetin ardýnda kim var?

Ali Þükrü Bey cinayetinin arkasýnda kim vardýr sorusu o günlerde de, daha sonra da çok kiþiyi meþgul etmiþtir. Mustafa Kemal’in neden Ýstasyon’daki eve geçtiði, Topal Osman’ýn neden Çankaya Köþkü’nü talan ettiði, yaralý halde yakalandýðý halde neden kafasýnýn hemen kesilip gömüldüðü gibi konular þüphe çekmiþtir. Ýlginçtir, hemen her konuda bir þeyler söyleyen Mustafa Kemal, bu konuda suskunluðunu korumuþ, Topal Osman’dan “suçlu” diye deðil “zanlý” diye bahsetmiþtir. Mahmut Goloðlu, Türkiye Cumhuriyeti 1923 adlý kitabýnda, olayý deðiþik aðýzlardan derledikten sonra Topal Osman’ýn Ali Þükrü Bey’i þahsi husumetinden dolayý öldürdüðünü savunur. Ali Fuat Cebesoy Siyasi Hatýralar adlý eserinde Mustafa Kemal’in Topal Osman’ýn “tepelenmesi” sýrasýnda sessiz kalýþýný biraz imalý biçimde anlatýr. O dönemde TBMM zabýt kâtibi olan Mahir Ýz Yýllarýn Ýzi adlý aný kitabýnda “Bu çete þehirde nizam ve intizamý, hem de nizamiye askeri kýþlasýnda askerî disiplini bozacak tavýrlar takýnmaya baþladý. Elbette bu gayrýtabii hâl devam edemezdi. Galiba ‘bir taþla iki kuþ vurulsun’ diye Ali Þükrü Bey’in vücudunun ortadan kaldýrýlmasý Topal Osman’a havale edildi” der. Mustafa Kemal’e ömrü boyunca sadýk kalmýþ olan Falih Rýfký Çankaya kitabýnda, “Topal Osman da en sonunda nizamlý ordunun kýta kumanlarýndan Ýsmail Hakký Tekçe tarafýndan ve Mustafa Kemal’in emriyle Çankaya sýrtlarýnda vurulmuþtur” der.


Rýza Nur’un iddialarý

Mustafa Kemal’in yeminli düþmaný Rýza Nur ise Hayat ve Hatýralar kitabýnda olayýn arkaplanýný þöyle anlatýr: “[Osman Aða] Beni severdi, bana itimadý vardý. Ben de onu severdim. Meclis’in önünden geçerken dedi ki: ‘Yahu Mecliste birçok vatan haini mebus varmýþ, bunlar memleketi satýyorlarmýþ. Niye bana söylemiyorsun. Meclisi basýp hepsini keseceðim. Baþka çare yok, bu kadar emek, bu kadar kan. Memleketi kurtardýk, þimdi bunlar çýktý.’... Dedim ki bu hainleri sana kim haber verdi? Dedi ki ‘Orasýný sorma!’ Hayýr, illa söyle dedim ve zorladým. Dedi ki ‘Gazi söyledi!’ Ýþ anlaþýldý. Mustafa Kemal Ýkinci Gruptan bîzâr (zarar görmüþ), çaresi de kalmamýþ. Topal Osman’a bunlarý katlettirecek...”

Rýza Nur’a göre, Topal Osman’ýn öldürülmesi emrini bizzat Mustafa Kemal vermiþtir. Topal Osman cinayetten sonra Mustafa Kemal tarafýndan teselli edilmiþ, Mustafa Kemal’in evinde saklanmýþtýr. Yine Rýza Nur’a göre etraflarý sarýlan Topal Osman ve sekiz adamý mukavemet etmeden Muhafýz Alayý Kumandaný Ýsmail Hakký Bey’e teslim olmuþlar, Ýsmail Hakký Bey bu dokuz kiþiyi tabanca ile öldürmüþtür.


Olaylý cenaze töreni

Ali Þükrü Bey’in cenaze töreni, hem Birinci ve Ýkinci Gruplar arasýndaki hem de Enver Paþacýlarýn güçlü olduðu Trabzon ile Mustafa Kemal arasýndaki eski husumetlerin tazelenmesine vesile olur. Cenazeyi götürmekle görevlendirilen Birinci Grup üyeleri cenazenin Kastamonu üzerinden Ýnebolu’ya oradan da Trabzon’a götürülmesini uygun bulurken, Ýkinci Grup’tan Lazistan Mebusu Ziya Hurþit ve arkadaþlarý ise söz konusu yolun kardan kapalý olmasýný bahane ederek önce Ýstanbul’a oradan Trabzon’a götürülmesini isterler. Mustafa Kemal ise, yolun kapalý olduðunu kabul etmekle birlikte protesto gösterilerine neden olur endiþesi ile Ýstanbul’a götürülmesine karþý çýkar. Sonuçta cenaze Ýnebolu üzerinden Trabzon’a gönderilir ancak yol boyunca ve Trabzon’da hükümet aleyhine olaylar yaþanýr. 4 Nisan 1923’te Barutçuzadelerin Ýstikbâl gazetesinde eski Trabzon Valisi “Deli” Hamit Bey imzasýyla Mustafa Kemal’i hakarete varan aðýr sözlerle eleþtiren bir yazý yayýmlanýnca Mustafa Kemal, Kazým Karabekir’e “Trabzon’da kaynayan bir kazan var. Sen bunu vaktiyle söndürmedin. Þimdi de yine kaynamaya baþladý. Bu sefer kuvvetli bir yumruðu hak ettiler” diyecektir.


Trabzon muhalefeti

Topal Osman’ýn cesedi Ulus’ta sallanýrken, TBMM kendini feshederek seçim kararý almýþ, ardýndan geçici seçim kanunu tadil edilmiþ, 15 nisanda 1920 tarihli Hýyanet-i Vataniye Kanunu’na alelacele bir ek yapýlarak “TBMM hükümetlerinin kararlarýna muhalefet etmek ve Saltanat’ý geri getirmeye çalýþmak vatana ihanet suçu” olarak tanýmlandýktan sonra Meclis kapanmýþ ve seçim ortamýna girilmiþtir.

Mustafa Kemal’in otoriter tavrýný halk nezdinde teþhir etmek için seçimleri fýrsat olarak gören Ýkinci Grubun, artýk aðzýndan çýkacak her cümle “vatana ihanet” tanýmý içine sokulabilecektir. Yine de Rize ve Gümüþhane livalarýný da içine alan Trabzon Vilayeti’nde Mustafa Kemal’in ekibi aleyhine büyük bir çalýþma baþlar. Bazý Trabzonlular muhalefetin dozunu öyle arttýrýrlar ki, Mustafa Kemal’in fotoðraflarý yýrtýlýr, Latife Haným ile Mustafa Kemal birlikte filmlerde göründüðünde ýslýk çalýnýr.

Mayýs ayýnda Ýttihatçýlarýn eski Maarif Nazýrý Þükrü Bey Trabzon’a vali olarak atanarak durum tamamen kontrol altýna alýnýr. Barutçuzade Faik Bey ve Hamit Beyler nedamet getirince affolunurlar. Lazistan Mebusu Ziya Hurþit Bey’in adaylýðý kabul edilmeyerek Meclis dýþýnda kalmasý saðlanýr, yerine aðabeyi Faik (Günday) Bey seçilir. Böylece Milli Mücadele’nin baþýndan beri Ankara’yý meþgul eden “Trabzon Meselesi” sona ermiþ olur. 11 Aðustos 1923’te açýlan Ýkinci Meclis’e muhaliflerden sadece Gümüþhane Mebusu Zeki (Kadirbeyoðlu) Bey baðýmsýz olarak girebilmiþtir. Muhalefetsiz Meclis Lozan Barýþ Antlaþmasý’ný imzalar (yine de 14 kiþi ret oyu verir), ardýndan Ankara baþkent yapýlýr ve Cumhuriyet ilan edilir. Artýk yeni bir döneme girilmiþtir. Ama iktidar-muhalefet iliþkilerinde yeni bir þey yoktur...

***


Topal Osman kimdir?

Teþkilat-ý Mahsusa’dan Arif Cemil’e bakýlýrsa, Topal Osman’ýn tarih sahnesine ilk çýkýþý 1. Dünya Savaþý’nýn baþlamasýyla Giresun’dan topladýðý 100 kiþilik çeteyle Trabzon hapishanesinin kapýsýný açtýrýp 150 mahkûmu çetesine ilave etmesiyledir. Kendi ifadesine göre 1. Balkan Harbi’nde yaralanarak topal kalmýþtýr. Topal Osman’ýn gönüllüleri Teþkilat-ý Mahsusa’ya baðlý olarak Artvin yöresindeki Ermeni tehcirinde görev (!) yaparlar. Nisan 1916’da Borçka’da Ruslara karþý savaþan Türk ordusuna katýlan Topal Osman, orduda olduðunu unutup kabadayýlýða devam etmekle kalmayýp, sýcak çarpýþmalarý görünce kaçma emareleri gösterince, komutaný kendisini affetmez ve 50 deðnekle cezalandýrýr. Deðnekler, kahramanýmýzýn alelacele çürük raporu alýp memleketine geri dönmesine yeter de artar bile. Topal Osman bir süre sonra Giresun-Samsun havalisinde ortaya çýkar. Bölge uzun süredir baðýmsýz Pontus Devleti’ni kurmayý hedefleyen Rum çeteleri ile uðraþmaktadýr.


1915 suçlularýndan

Ýttihatçýlarýn gizli örgütü Teþkilat-ý Mahsusa’nýn son baþkaný Hüsamettin Ertürk anýlarýnda, Mustafa Kemal’in 19 Mayýs 1919’da, 9. Ordu Müfettiþi sýfatýyla Samsun’a gelir gelmez Havza’da Osman Aða ile görüþtüðünü anlatýr. Hâlbuki bu sýrada Topal Osman Ýstanbul Divan-ý Harbi tarafýndan Ermeni katliamlarýna katýlmaktan aranmaktadýr. Anlaþýlan bu alandaki maharetlerinden Rumlara karþý yararlanmak ihtiyacý doðmuþtur ki, 8 Temmuz 1919’da Osman Aða hakkýndaki tutuklama kararý Padiþah Vahdettin tarafýndan kaldýrýlýr. Topal Osman, Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin Giresun Þube Baþkaný olur ardýndan 23 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’nde Mustafa Kemal’e muhalefet edenleri sindirme görevini baþarý ile yapar.


Vapur kazanlarýnda yakýlanlar

Dönemin tanýklarýndan Hasan Ýzzettin Dinamo’ya göre Mustafa Kemal “Pontus belasýndan kurtulmayý Topal Osman’ýn tecrübeli ellerine” býrakmýþtýr. Topal Osman da “Siz hiç merak etmeyin Paþam. Bu Pontus Rumlarýna öyle bir tütsü vereceðim ki, hepsi maðaralarda eþekarýsý gibi boðulacak” demiþtir.

Falih Rýfký’ya göre Topal Osman basýlan her Türk evine karþý üç Rum evini basmak, mezarýný kendine kazdýrýp diri diri adam gömmek, vapur kazanlarýnda kömür yerine canlý adam yakmak gibi zulüm ve iþkenceleri ile bölgeyi Rumlardan tamamen temizler.

Ancak Topal Osman’ýn bu “milli” gayretleri, sadece gayrýmüslimleri deðil, bölgenin Müslüman/Türk eþrafýný da maðdur eder. Örneðin 3. Fýrka Komutaný Rüþtü Bey, 1920 yýlýnýn aðustos ayýnda TBMM’ye gönderdiði mektupta, Osman Aða’nýn eþkýyalýðýndan, taþkýnlýðýndan þikâyet eder. Mustafa Kemal’den gelen cevabi telgrafta adeta “þikâyetlere kulak asma, devam et” denmektedir.


Þikâyetlere kulak veren yok

1921’de bu sefer Lazistan (Rize) Mebusu Osman Bey Mustafa Kemal’e bir telgraf gönderir. Rüþtü Bey’in durumu yeterince anlatamadýðýný düþündüðünden olacak, ayrýntýlara girer: “Bu cahil adamýn þimdiye kadar Giresun’da yapmadýðý rezalet kalmadý. Rumlardan ve ahaliden aldýðý yüz binlerce liranýn hesabýný kimse soramýyor. Þimdi eþkýyalýðýný Trabzon Limaný içinde yapmaya baþlýyor ki (...) bu halin devamý pek çok çirkin olaya sebebiyet verecektir.”

Ancak, bu mektup da iþe yaramaz.

Ayný tarihlerde hazýrlanan resmî bir raporda ise, daha vahim bir iddia vardýr: Topal Osman, Samsun havalisinde 900 kiþiyi bir maðaraya koyup öldürmüþtür. Ama Topal Osman’ýn iþlediði suçlar, hakkýnda adeta bir referans mektubu iþlevi görür. Aðamýz bir ay sonra TBMM tarafýndan Mustafa Kemal’in muhafýzlýðýný yapmak üzere Ankara’ya davet edilir. Topal Osman yolda da boþ durmaz ve Çorum-Alaca civarýnda evlere tecavüz eder, bazý hayvan ve mallarý gasp eder.

Mart 1921’de patlak veren Koçgiri Kürt isyanýný bastýrmak üzere bölgeye gönderilen Sakallý Nurettin Paþa komutasýndaki orduya katýlan Topal Osman’ýn 47. Alayý öyle zalimane yöntemlere baþvurur ki, Meclis’te büyük tartýþmalar yaþanýr. Topal Osman sadece isyancý Kürtleri deðil, Suþehri, Koyulhisar, Reþadiye, Niksar ve Erbaa’daki Ermeni ve Rumlarý da öte dünyaya göndermiþtir. Koçgiri’den Sakarya Meydan Savaþý’na katýlmak üzere yola çýktýðýnda son bir hamle yapar ve Merzifon’un Rum ve Ermeni ahalisini katleder. Topal Osman Sakarya’da savaþtýktan sonra sað salim geri döner.


Efsanenin diriliþi

Bu tarihten sonra Topal Osman Aða, Ankara’da en üst makamlarýn korumasý altýnda iktidarýn tadýný çýkarmaya baþlar ama saltanatý Ali Þükrü Bey cinayeti ile sona erer. Peki, Topal Osman efsanesinin sonu gelmiþ midir? Hayýr, gelmemiþtir. 1925’te bizzat Mustafa Kemal’in emri ile Topal Osman’ýn naþý Giresun Kalesi’nde ilk gömüldüðü yerden alýnýp, yine kale içindeki anýtmezara nakledilir. Bu nakil olayý, Giresunlularýn, “Topal Osman’ýn ölümüyle Mustafa Kemal’in ilgisinin olmadýðýna” yürekten inanmalarýný saðlamýþtýr. Bu tarihten sonra Trabzonlular Ali Þükrü Bey’i “demokrasi þehidi” olarak yüceltirken, Giresunlular da Osman Aða’yý adeta kutsal bir figüre dönüþtürmüþlerdir.

12 Eylül darbesinin ardýndan 1981’de Giresun mülki yöneticileri kendisini kahraman ilan etmek için Türk Tarih Kurumu’ndan görüþ alýrlar ama gelen cevap olumsuzdur. Ama 1983’te Kenan Evren þehri ziyareti sýrasýnda Topal Osman’dan övgüyle söz eder. 1987’den itibaren yerel yöneticiler 2 nisanda Topal Osman’ý anmaya baþlarlar. Yýllar sonra Susurluk Skandalý’nýn baþkahramanlarýndan þimdi Ergenekon sanýðý olarak Silivri’de hapiste olan emekli Tuðgeneral Veli Küçük, Giresun’da Jandarma Bölge Komutanlýðý yaptýðý sýrada, “Topal Osman Aða’nýn hayatýndan pek etkilendiði için” adýna bir heykel yaptýrmaya karar verir. Ýstanbul’da yaptýrdýðý heykel, 2001 yýlýnda dikilmesi için Giresun’a gönderilir ama dönemin belediye baþkaný, 22. Dönem CHP Milletvekili ve iki dönem Giresun Belediye Baþkaný Mehmet Iþýk’ýn talimatýyla, depoya kaldýrýlýr. 2002’de heykel konusunda mülki idare, Ýçiþleri ve Genelkurmay arasýnda bir dizi yazýþma yapýldýðý haberleri basýna sýzar. Ayný yýl, Giresun Kalesi’ndeki anýtýn eski Türkçe yazýlý kitabesi üzerindeki metinde Topal Osman’ýn “Pontus’çularýn imhasýndaki hizmetlerini” öven cümleleri “milli güvenlik siyaseti” açýsýndan sakýncalý bulunur ve yerine “milli güvenlik siyasetine uygun” Latin harfli yeni plaket konulur. Giresun’un milliyetçileri bu gelgitlere bir türlü anlam veremezler ve celallenirler. Bu celallenme hâlâ sürüyor. Ne zaman Topal Osman’dan söz açsam, mutlaka Giresun’dan tehdit mektuplarý alýrým. Bakalým bu sefer de alacak mýyým?


Özet Kaynakça: Damar Arýkoðlu, Hatýralarým, Tan Matbaasý, 1961, Rauf Orbay, Cehennem Deðirmeni, Siyasi Hatýralarým-2, Emre Yayýnlarý, 1993; Mahmut Goloðlu, Türkiye Cumhuriyeti 1923, Baþnur Matbaasý, 1971; Rýza Nur, Hayat ve Hatýratým, 3. Cilt, Yayýnlayan: Heidi Schmit, Altýndað Yayýnlarý, 1967; Ahmet Demirel, Ali Þükrü Bey’in Tan Gazetesi, Ýletiþim, Cemal Þener, Topal Osman Olayý, Etik Yayýnlarý, 1992; Ýpek Çalýþlar, Latife Haným, Doðan Kitap, 2006; ERG Raporu için.bkz.: http://erg.sabanciuniv.edu/sites/erg.sabanciuniv.edu/files/ERG_GerekceMetni_SON.pdf


Ayþe HÜR

01.04.2012, Taraf


Son Güncelleme Tarihi: 13 Nisan 2012 14:50

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.