Mercan Dede - Su - T. Yavuz Erkilet

26 Kasım 2006 13:34 / 2101 kez okundu!

 

Müzik dediniz mi, kılavuzunuz Müzik Arısı olmalı derim ve buyrun, kendisi Mercan Dede'yi ve Su adlı albümünü bizlere tanıtıyor. Kabulumüzdür...

Mevlana “Düne ait söz dünde kaldı, bugün yeni bir söz söylemek lazım” demiş. Mercan Dede (namı-diğer Arkin Allen) bunu müziğinin düsturu yapmış ve düne ait sözleri bugünün dili ile yeniden söylemeye başlamış. Trance müziğin bence en iyilerinden biri olan Mercan Dede’yi 5 senedir izliyorum, daha önce Türkiye de yayınlanan Seyahatname ve Nar isimli kayıtlarını da zevkle dinliyorum.  Bence kendisinin bir sufi bir mütevazılık ile söylediği şekilde acemilikten çıraklığa geçişi olarak tanımladığı bu kayıt, son yıllarda bir Türk bestecisinin eseri olarak beni en heyecanlandıran yapımlardan biri, beklide birincisi oldu ve kendini tekrar etme yerine gittikçe artan bir  yoğunlukta dinleyiciyi içine alan yepyeni bir ses serüvenine bizi taşıdı. “Su” Balkan ve Akdeniz ezgilerinden İran ve Hintli seslere uzanan geniş bir Doğu yelpazesini çok rahat dinleyebileceğimiz batı formlar ile ama kokusundan tadından hiç bir kaybettirmeden bizlere sunuyor. Çıraklık eseri bu ise ustalık eserlerinin ne olabileceğini hayal etmeye çalışıyorum. Ney’in başrolleri oynadığı bir senfoni en çok istediğim olurdu her halde.

Böyle bir eseri Mercan Dede’nin vermesi tabi ki bir tesadüf değil. 1966 yılında doğan Arkın Ilıcalı Üniversite yıllarında Kubbe Altı Cemiyetinde ney derslerine katılıyor ve Ömer Erdoğdu’ nun öğrencisi oluyor. Aynı dönemde tasavvuf müziği ve kültürünün en önemli aydınlarından ve yaşayan en büyük Bendir sanatçısı Nezih Uzel’in sohbet ve meşklerine katılıyor ve Türk ritimleri hakkında ilk bilgilerini alıyor. Büyük Ney üstadı Niyazi Sayın’dan eğitim alıyor ve ondan etkileniyor. 1998 yılında Kanada’ya gidiyor ve orada güzel sanatlar üzerine Üniversite ve Master seviyesinde eğitimini alıyor ve orada öğretim üyesi oluyor.1990 yılından itibaren Avrupa,Amerika,Kanada ve Türkiye de müzik çalışmaları yapıyor.Yani hem batıyı hem de doğuyu yaşıyor ve çalışıyor.
“Ab” yani su şehri İstanbul’a özgü sesleri barındıran albümde kimler yok ki.Dünyaca ünlü halk müziği sanatcımız Sabahat Akkiraz, büyük bir zevkle solo çalışmalarını dinlediğim kanun ustası Göksel Baktagir, son dönemde mevcut çizgisini çok aşarak başarılı çalışmalara imza atan Özcan Deniz, protest müziğin barış yüklü mesajlarını halka ileten kent ozanı Ceza, Hint Asıllı, hipnotik sesli İngiliz vokalist Susheela Raman, sesini bir enstrüman gibi kullanan Dhafer Youssef  ve isimlerini yer yokluğundan sayamadığım bir çok üstat.

Kayıttaki eserleri tek tek size anlatmayacağım ama isimlerin bakınca ne olduklarını siz zaten anlayacaksınız. Ab-ı Ru (ebru), Ab-Lal (ateş gibi parlayan su), Ab-ı Zen (yumuşak sözler ile gönül alan), Ab-ı Tarab (şarap), Ab-ı Beka (ölümsüzlük suyu), Ab-ı Hayat (hayat veren su), Ab-ı Çesm (gözyaşı), Ab-ı Nar (kan), Ab-ı Beste ( buz), Ab-ı Nafi (şifalı su), Ab-ı Hazan (sonbahar yağmuru), Ab-ı Verd (gülsuyu).

Çok rahat, çok kolay, çok beğenerek dinleyeceğiniz, her yeni gelen çalışmada sizi şaşırtacak, bir bütünün birbirinden çok farklı parçaları, dünya da öğle değil mi zaten, hatta ülkeler, hatta insan.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.