AÐLARKEN DÜÞÜNMEK, DÜÞÜNÜRKEN SAVAÞMAK...

26 Temmuz 2011 15:40 / 1661 kez okundu!

 


13 askerin Diyarbakýr Silvan'da ölümü sonrasý insanýn aklýna ayný anda ne kadar çok düþünce takýlýyor. Neye üzülmeliyiz? Ölen çocuklarýmýza mý üzülelim, onlarýn geride býraktýklarý farklý hayat hikayelerine mi, evlatlarýný bu yaþa getirene kadar kimbilir ne çilelere katlanmýþ anacýklarýna mý, geride gözü yaþlý býraktýklarý ve 1 ay sonra herkes unutsa bile ömür boyu onlarý unutmayacak olan sevdiklerine mi üzülelim?

Böylesi bir atmosferde en kolay þey öfkenin sesi olmak, duygularý provoke etmek ve nefretin parçalayýcý çýðlýklarýna kulak vermektir. Ama gelin biz zor olaný seçelim. Bu atmosferde dahi barýþýn, kardeþliðin, saðduyunun ve empati'nin sesi olalým.

Orada, Güneydoðu'da yanan bir ateþ var. Pek çok caný alan ve parlaklýðýný hiç kaybetmeyen bir ateþ. Ankara'da bu sorunu 30 yýldýr çözemeyen basiretsiz iktidarlar, silah lobilerinin 3 kuruþluk komisyonu için bu ateþi söndürmeyen ve bir nesli silah sesleri içinde büyümek zorunda býrakanlar mutlu musunuz? Aslýnda pek çoðu bu topraklarýn insaný olan ve belki de karþýlýklý konuþmalarýna izin verilse birbirlerini daha iyi anlayacakken, onlarý konuþturmayan ve sadece birbirlerini öldürmeye kuran ideologlar, yýllardýr ölen insanlarýmýz hala mý vicdanlarýnýzý sýzlatmýyor?

Kalkýp iþin kolaycýlýðýna kaçabiliriz ve diyebiliriz ki; vay efendim Kürt sorunu aslýnda yok, olay sadece birkaç çapulcunun silahlý kalkýþmasýdýr. Ardýndan bu askerlerin temel askerlik eðitimleri yeterli deðil, bunun yerine profesyonellerden kurulu ordu o bölgeye tamamen konuþlandýrýlmalý ve son terörist ölene kadar daðlarda kalmalý, en güçlü silahlarýmýzla baþlarýna mermi, bomba, lav ateþi yaðdýrmalýyýz, o da yetmezse daðlarý iþ makinalarýyla dümdüz ederiz olur biter, diyebiliriz.

Ama biz iþin kolaycýlýðýna kaçanlardan olmayacaðýz.

Olay en az karþýdakiler kadar iyi eðitimli, her attýðýný vuran askerlerin bölgeye gönderilmesiyle çözülecek bir olay tek baþýna deðil. Kaldý ki, kana kan en son akla gelecek metod olmalý.

Sonuçta oralarda belli ki geçmiþten gelen bir birikim var. Öncelikle insanlarý daða götüren nedenler irdelenmeli ve karþýlýklý nefret dilini kullanmak yerine barýþýn dili hakim kýlýnmalý. Her iki taraftan da dillendirilen provakatif çýðýrtkan seslere karþý ortak aklý, vicdaný ve hoþgörüyü temel alan dil konuþulmalý. Sorunlarýmýzý ötelemek yerine üstüne gitmeli, geçmiþin hatalarý ve sevaplarý ayný þekilde ortaya konmalýdýr. Bugüne kadar yaþananlarýn sadece iþimize gelen kýsmý montaajlanýp halkýn önüne sunulmamalý, tüm gerçekler objektif olarak irdelenmelidir.

Yoksa Aynur Doðan konserinde olduðu gibi, salt Kürtçe þarký okudu diye insanlarý linç etmeye kalkan faþizan yaklaþýmlarýn yolundan gidersek, bir mozaik olan bu ülkeye en büyük kötülüðü yaparýz.

Þunu bilmeliyiz ki, kan kanla yýkanmaz. Ölümler geride sadece acýlý aileler, intikam duygusu ve nefret býrakýr. Siilah çözüm olsaydý bu sorun bunca yýldýr çözülmez miydi?

Silah çözüm olsaydý geçmiþ iktidarlardan biri döneminde en sert askeri operasyonlarýn yapýldýðý, faili meçhul cinayetlerin en yoðun yaþandýðý, devlet içinde devlet gibi hareket eden ama devletten farklý olarak kendilerini kanun üstünde görenlerin mücadalenin yetkilendirilmiþ yönlendiricisi olduðu dönemlerde bu sorun çözülmez miydi?

Ama çözülmedi, neden, çünkü resmin bütününü, orda ne olup bittiðini hiç merak etmedik ki, hiç sorgulamadýk ki...

Bu ülkede artýk kimse kimseyi yapay, manipüle edilmiþ, saçma ve önceden bir yerlerden sipariþ verilerek yazýlmýþ senaryolarla korkutamaz, kullanamaz, sindirimez, inandýramaz.

Bu ülke insanlarý bu saatten sonra geriye gidemez, gitmemeli. Bu ülke insanlarý birilerinin kolayca yönlendirebildiði, düþünemeyen, sorgulayamayan insanlar olmamalý.

Ölen öldüðüyle kalýp, sevdiklerine ölümünün acýsý miras mý kalacak?

Daha kaç tane cana mal olacak bu savaþ?

Bu ülkenin insanlarý bu kadar kolay harcanmamalý. Ayný topraklarýn havasýný solumuþ insanlarýn konuþarak, birbirini anlayarak halledemeyeceði sorun yok. Bizler Mevlana'larý, Yunus Emre'leri yetiþtirmiþ bir hoþgörü kültüründen geliyoruz. Kolay olan yýkmaksa, bizler zoru seçeriz yani sevgiyi...

Daha güzel bir Türkiye, daha sorgulayýcý bir yurttaþlýk bilinci, ve daha hoþgörülü bir dünya özlemiyle sevgiyle kalýn...


Ömer KARAKUYU

21.07.2011

Son Güncelleme Tarihi: 29 Temmuz 2011 15:46

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.