ÇÜNKÜ VATAN NAMUSTUR

19 Temmuz 2019 17:21 / 1010 kez okundu!

 

 

Uygulama aşamasındaki aksaklıklar darbenin oldukça iyi planlandığı gerçeğini örtmesin. Köprüler, önemli geçiş noktaları tutulacak, Emniyet, MİT ve TRT gibi kurumlar ele geçirilecek, Genelkurmay başkanı tutuklanacak, kaldığı otel basılarak Cumhurbaşkanı derdest edilecek, tanklar sokağa çıkarılıp, jetler havalandırılacak filan. Evet, üç aşağı beş yukarı böyle oluyor bu işler. Bir darbe hiyerarşisi var. Kim nerede, ne görev yapacak hepsi en ince detayına kadar ayarlanmış. Neresinden bakarsanız bakın, bir kaç küçük detay hariç planları bal gibide uygulanabilir bir darbe senaryosu idi.

 

****

 

                         ÇÜNKÜ VATAN NAMUSTUR

 

Uygulama aşamasındaki aksaklıklar darbenin oldukça iyi planlandığı gerçeğini örtmesin. Köprüler, önemli geçiş noktaları tutulacak, Emniyet, MİT ve TRT gibi kurumlar ele geçirilecek, Genelkurmay başkanı tutuklanacak, kaldığı otel basılarak Cumhurbaşkanı derdest edilecek, tanklar sokağa çıkarılıp, jetler havalandırılacak filan. Evet, üç aşağı beş yukarı böyle oluyor bu işler. Bir darbe hiyerarşisi var. Kim nerede, ne görev yapacak hepsi en ince detayına kadar ayarlanmış. Neresinden bakarsanız bakın, bir kaç küçük detay hariç planları bal gibide uygulanabilir bir darbe senaryosu idi.

Senaryoya uymayanlardan ilki;

Bu ülkede alışılmış, her darbede şapkasını alıp giden, direnmeyi akıllarının ucundan bile geçirmeden teslim olan siyasetçilere, başbakanlara ama kaldığı otel, gittiği havalimanları bombalanırken İstanbul`a yolculuğu göze alan ve hemen halka ilk seslenişinde "gerekirse öleceğim, meydanlarda olacağım" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın zapt edilemez deliliği, tarif edilemez yiğitliği hesapta yoktu.

Devlet de bu defa işbirlikçi değil karşı koyandı, üstelik boş da durmadı.

Darbenin istihbaratı gelince, MİT, TSK`da yapay bir hareketlilik organize etti.

Basit bir dedikodu yayıldı ve bu darbecilerin komuta merkezinde paniğe neden oldu. Devlet amacına ulaştı, 03.00’da yapılması planlanan darbe erkene alındı.

En kritik hamle buydu.

Darbecilerin hesabında memleketin dört bir yanında o çılgın meydanlara dökülüş de yok idi.

Kimsenin sokağa çıkmayı aklından geçirmeyeceğini, çıkanın da çevrili namlular karşısında pusacağını, çil yavrusu gibi dağılacağını varsaydılar. Çünkü tarih boyunca böyle olmuştu bu ülkede. Haklı olarak bu milletin, o gece öyle bir direnişe imza atacağını, ölüme koşacağını, darbecilere darbe yapacağını hesap edemedi darbeciler.

Hayatında sokağa sigara izmariti atmak kadar dahi kanunsuzluk yapmamışken, o gece elinde baltayla sokağa çıkan emekli memur Asım abiyi,

Ayağında terlik, elinde sopayla koşarken ‘Sizden korkan sizin gibi olsun lan’ diye bağıran Hatice teyzeyi,

Bir, iki değil on binlerce "ölmeye gidiyorum, çocuklarım size emanet" mesajını,

Sebze tezgahlarından tanklara barikat yapan Manav Hüseyin`i,

Havalimanına koşan, tankın karşısına dikilen ev hanımı Türkan Türkmen Tekin`i

Orhanlı Gişelerinde kendilerini engellemeye çalışan darbeci askerlerle göğüs göğüse çatışan Üniversite öğrencisi Mustafa Direkli`yi,

Köprü üstünde "Yürüyün arkadaşlar, yürüyün. Allah bizimle birlikte." diyerek sağa sola koşan Erol Olçok`u,

Garnizonların kapılarını iş makineleriyle kapatan belediye başkanlarını,

Toplamaya kıyamadığı buğdayları uçaklar kalkamasın diye ateşe veren Kazanlı köylüleri hesap edemediler.

"...Semih Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şehadet var. Hakkını helal et..." diyen komutanına "Baş üstüne komutanım" diyerek vazifesini yerine getiren Ömer`i hesaba katamadılar.

Açıkçası, hiçbirimiz, hatta bu yeryüzünde hiç ama hiç kimse o sahneleri hayal edememişti.

Evet, son yıllardaki bütün o saldırılar karşısında elimizde "sıra dışı" bir liderden çok fazlası yok idi ama 15 Temmuz gecesi ortaya bir de MİLLET çıkardı.

Anadolu'nun şimdi peygambere komşu olan çocukları, o gece muazzam bir destan yazıp, gecenin sonunda, sadece bu devletin istikbalini değil bütün Doğu`yu, Müslüman, mazlum coğrafyanın kaderini kurtardılar.

Trabzon, Adana, Konya`da bir saat içinde sokağa inip, çatışan yüz binlerce insanı, hükümetle araları limoni denilirken Diyarbakır`da, Van`da, Batman`da, Urfa`da alanları işgal ederek devletine sahip çıkan, sabah namazlarını valilik binası önünde kılan Kürtleri hesap edemediler.

Yoksa planları fena değildi, evet...

Tanklar tarafından defalarca esir alınmış bu ülkede o gece “Tutun lan, tank kaçıyor!” gibi enteresan bir çok cümle girdi hayatımıza ve 250 şehit, 2 bin 193 gazi Türkiye’nin her yanında çıplak ellerle o tankların karşısına dikilen bu milletten çıktı.

O gece anladık ki bu millet birlik ve beraberliğe ama daha da önemlisi bu millet birlikte karşı koymalara hasret... O gece o destan da bu hasretlikten çıktı zaten. "Yeter ulan, buraya kadar!“ dediler.

Sesler çığlıklara döndü, selalar “Allahuekber” nidalarına karıştı, 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece muazzam bir destan yazıldı Türkiye sokaklarında.

İyiler, kötüleri yendi: Millet, darbecileri püskürttü.

Bundan önce yaşanan hiçbir siyasi çatışma ve ideolojik mücadelede fotoğraf, 15 Temmuz Cuma gecesindeki kadar net ve berrak olmamıştı:

O gece, İşgalciler, darbeciler, şeytanın çocukları bir tarafta;

Vatandaş, millet, vatan, din, hak ve hakikat sevdalıları, demokrasi yanlıları, özgürlükçüler diğer tarafta…

O gece kefeni yırttı bu millet.

İki milyon kilometrekarelik imparatorluktan 780 bin kilometrekarelik bir vatana düşürdükleri bu millet 15 Temmuz gecesi Türk'ü, Kürd'ü, Laz'ı, Arab'ı, Sünni'si, Alevi'siyle kanının son damlasına kadar vatanını koruyacak azim ve kararlılıkta olduğunu dünyaya gösterdi. O gece siyaset tarihi yazarları “Fransız devrimi” parantezini kapatarak “Türkiye Devrimi” sayfasını açtı.

O gece bu millet dedi ki:

"...Ey Emperyaller! Asırlardır canımıza, kendini bilmez bir hukuksuzlukla varlığımıza kast ediyorsunuz fakat buraya kadardı, biz artık sizin boyunduruğunuza razı gelmeyiz…"

Hiç bitmeyecek sandığımız o gecenin üzerinden üç yıl geçti...

Bu tarihsel destan hakkında çok yazdım, yaşadıkça da bir borç bilip yazmaya devam edeceğim.

Çok kolay işler değil. O gece "Ben buraya ölmeye geldim" diye bağıranlar, "Köprüye gidiyoruz abi" diye mesaj atanlar düşüyor aklıma.. Kolay değil ama haklarını verelim; HELAL OLSUN!

Yalnız siz siz olun, 15 Temmuz`u kişisel istikballerine alet, Ticaretlerine meta, egolarına cila yapmak niyetinde olanlara müsaade etmeyin. Siyaset değirmeninde asla öğütmeyin. 15 Temmuz, politik bir enstrüman değil maneviyattir.

Millet bu değeri, büyük bedeller ödeyerek kazandı.

Herkes, o geceki mutlak iyiliğin zaferine hürmet göstersin.

Son bir not olarak; o gece korkup kaçmışların, fare gibi saklanmışların, sokağa çıkın dediğinizde "nereye çıkıyorsun abi ya deli misin?" demişlerin bugün mevkii ve makamlara doluşmuşlukları da, mangalda kül bırakmadıklarını görmek de -insana kor biliyorum ama- sizi incitmesin. ”Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır” der Mehmed Akif. Siz o gece üstünüze düşeni yaptınız, vatanınıza sahip çıkarak sadece çocuklarınızın geleceğini değil namusumuzu da kurtardınız. Çünkü Vatan Namustur. Bu onur size yeter.

 

Mehmet ÇEK

15.07.2019

 

Son Güncelleme Tarihi: 20 Temmuz 2019 13:14

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.