Büyük uzlaşıya doğru - Cemil Ertem

28 Ekim 2008 02:15 / 1457 kez okundu!

 

Artık öyle anlaşılıyor ki bu kriz, kapitalizmin iki büyük savaş sonrası gerçekleştirdiği dönüşümlere benzer bir dönüşümü yeni bir dünya savaşı olmaksızın gerçekleştirecek dinamikleri barındırıyor. Bütün bu yaşanılanların sonuçlarını ise Amerikan seçimleri

Amerika, Obama iktidarı ile, başlayan büyük dönüşümü ekonomik ve siyasi olarak kontrol etmek isteyecek; ancak bu kontrolün yeni bir büyük küresel uzlaşmadan geçeceğini artık Bush bile biliyor. Camp-David zirvesinde kriz için alınacak esas önlemlerin Amerikan seçimlerinden sonra gündeme gelmesi kararlaştırılmıştı. Bunun nedeni, Amerika'nın yeni iktidarı ile birlikte küresel bir uzlaşma isteğiydi. Şimdi 15 Kasımda yapılacak G-20 zirvesine Türkiye de katılacak. Bu zirveye küresel uzlaşmanın ilk adımı diyebiliriz.



Yalnızca ekonomi değil, dünyanın yeni siyasi yapılanması da bu zirvelerde ele alınacak.



Çok açık ki; şu sıralar yaşamakta olduğumuz dolar krizinin bir nedeni de böyle bir küresel uzlaşının henüz olmamasıdır. Çünkü trilyonlarca dolarlık kurtarma paketlerinin ve IMF'nin yürüteceği aynı çapta ülke borçlandırma operasyonlarının hangi şartlarda ve koşullarda olacağı henüz belli değil. Hatta IMF'nin bu yeni dönemdeki programları da belli değil. ABD'nin gerçek anlamda kurtarma paketlerini yürürlüğe koyması için efektif dolara ihtiyaç var. Yani ABD para basacak ama bunu yapmadan küresel uzlaşmanın olmasını istiyor. Piyasada dolaşacak doların bir uzlaşmayla herkesin borcu olması ABD'nin bu krizdeki ilk hedefi. ABD, eskisi gibi "ben dolar basarım; karşılığı olmayabilir, çünkü ben hegemon devletim. Militarist gücüm yeter" diyemiyor. Bu kriz bu gerçeği yüzüne vurdu. Greenspan'ın itiraf ettiği budur.



Yalnız bu olgu bile ulus-devlet gerçeğinin, ABD için de, bittiğini gösteriyor bize. ABD artık küresel uzlaşı olmadan dolar basamayacağını, eğer basarsa başına gelecekleri biliyor.



Yani şunu diyor; "benim param dünya parası olabilir; ama doların karşılığını hep birlikte öderiz". Bu yeni bir dünya parası ve "gerçekten küreselleşme" için önemli bir adımdır.



Medvedev 15 kasımda Washington'da dünya finans sisteminin değiştirilmesini önereceğini söyledi. Bu da, çok açık olarak, yeni bir IMF ve yeni bir para sistemi demektir. Aslında Bretton Woods'ta Keynes'in önerdiği plana yakın bir yere doğru gittiğimiz söylenebilir ama şimdi bunu da aşan bir küreselleşme durumu ile karşı karşıyayız.



Avrupa Birliği'nin bu süreçte genişlemesi sürecek ama bu aynı anda yeni kurumların yaratılması ve olanların da yeni duruma uyacak etkinliğe kavuşturulmasını içeren bir derinleşme şeklinde de olacak. Bu açıdan önümüzde, giderek siyasi kurumsal yapısını tamamlama iradesini belirginlettirecek bir Avrupa Birliği siyaseti de olacak.



O zaman ABD'den Rusya'ya ve AB'ye kadar küresel kapitalizm tüm büyük oyuncuları aslında bir yerde uzlaşmış gibiler. "Kapitalizm bu haliyle devam etmeyecek." Bunun için Obama iktidarı bir fırsat. Aslında bu değişimin çok büyük olacağını McCain de sezdi. Ve "beni seçmezseniz Amerika'ya sosyalizm gelecek" deyiverdi. Oysa gelenin, kapitalizmin onu ve onun gibileri tasfiye edecek yeni bir yüzü olduğunu biliyor. Daha doğrusu, en azından, danışmanları biliyordur.



Şimdi Kasım 2008 çok önemli bir ay olacak.Bu günlerde kapitalizmin 21. yüzyıldaki yolculuğu belirginlik kazanacak. Bu aynı zamanda eskinin kurumlarının tasfiyesinin resmen başlayacağı tarihtir. Bu kurumlar yeni yüzlerini edinmek için hummalı bir değişim çabasına girecekler.



Dünya devletlerinin hiyerarşisi kıtasal devlet yapıları, eksen devletler ve uygulamacı yerel devletler olarak değişecek.



Ama hepsi "ulusal" yanlarından soyunup ilk önce ekonomik ve siyasi olarak bağlı oldukları kıtasal birliğe sonra da küresel uzlaşı müessesesine organik olarak bağlanacaklar.



Türkiye AB üyesi bir eksen devlet olarak yeniden yapılanacak. Bu anlamda Türkiye ABD ile AB'yi hatta Rusya'yı birbirine bağlayan çok önemli bir koridor da olacak. İsrail, Iran ve Türkiye, Avrupa-Ortadoğu eksenindeki eksen devletler olarak öne çıkacak. Aynı şekilde Latin Amerika'da Brezilya, Şili gibi devletler Amerika'nın, eskisi gibi, sömürgesi olmaktan çok, kıtasal tamamlayıcıları gibi işlev görecekler. Keza Asya'daki G. Kore de bu çerçevededir. Ama mesela İrak'taki yapı ve oradaki devlet, kapitalizmin yeni küresel uzlaşısının politikalarını, doğrudan uygulayacak bir yerel uygulamacı devlettir. Bu devlet yapısını önümüzdeki yıllarda Afrika'da da göreceğiz.



İşte şimdi bütün yaşadıklarımız bu köklü değişim kapsamında okunmalıdır. Kapitalizm büyük bir uzlaşıya doğru gidiyor. Zaten bunu yapmak zorunda. Yapmazsa büyük kaos geçerli olacak.



Taraf

28.10.2008


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.