Bu kimin tarihi? - Uğur Gürses

23 Nisan 2008 17:44 / 2196 kez okundu!

 

Mart ayı sonunda kalabalık bir Türk heyeti, İzmir'in Expo 2015 adaylığı için Paris'e çıkarma yapmıştı. Yapılan sunumlarda İzmir'in kültür varlıkları anlatılıyor, bunun da büyük bir koz olduğu içten içe düşünülüyordu. Ama olmadı. Milano kazandı. İşte tam

Tesadüf o ya, ulusal bir gazetenin Ege ekinde, Bergama Belediye Başkanı Raşit Ürper'in Berlin Müzesi'ndeki Zeus Sunağı'nı ziyareti ve beraberinde götürdüğü mektuba ilişkin bir haber vardı. Başkan Ürper, ziyaret sırasında sunduğu mektubunda; Zeus Sunağı'nın anayurduna dönmesini, dönene kadar da bir örneğinin yapılarak Akropol'deki kaidesinin üzerine yerleştirilmesi için destek talep ediyordu. Bir başka talep, Bergama'daki ören yerleri ve antik eserlerin restorasyonunda kullanılmak üzere, Berlin'deki Pergamon Müzesi'nden elde edilen gelirlerin bir bölümü talep ediliyordu. Son olarak da, kendi sözcükleri ile "Son olarak, atalarının inşa ettiği bu mükemmel eserin, yalnızca fotoğraflarıyla yetinmek zorunda kalan Bergamalı öğrencilerin (okul temsilcilerinin) sizlerin davetinizle her yıl Pergamon Müzesi'ni ziyaret ederek, onlara kendi topraklarına ait eserleri görme fırsatı verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz."



Bu haberin yayımlandığı dönemde, önce Bergama Müzesi'ne uğradık. Müze ziyaretçi açısından tenha idi. Allianoi'da çıkarılan ('kurtarılan' demek gerekiyor) Nymphe (Superisi) heykeli kötü bir biçimde sergileniyordu. Heykelin tabanında ön bölüme yerleştirilen iki aydınlatma spotundan biri çalışmıyordu. Daha doğrusu, ampulü yoktu. Orada görevli olan güvenlik görevlisine sorduk; özellikle böyle bir aydınlatma mı tercih edilmişti. Hayır, iki yandan birer aydınlatma spotu konulmuş, ancak biri 'aşırı ısınıp yanmıştı'! Bir süredir de böyle duruyordu. Nasıl ki bulunduğu yer olan Allianoi sulara terk edildiyse, bu eşsiz buluntu, aydınlatmasıyla umursamazlığın kanıtı olarak 'kendi haline bırakılmıştı'; ne bu toprakların tarihi, ne bunu gün yüzüne çıkaranlar, ne de koşturup bunları görmeye Bergama'ya gelen ziyaretçiler umursanıyordu. Müze yetkililerine, ödenek yetersizliği varsa, kişisel olarak bir katkımızın olabileceğini söylüyoruz. Hayır, öyle bir durum yokmuş. Her biri farklı bir neden anlatıyor; kimi yeni bir elektrik tesisatı kurulacağını, kimi yeni bir salona taşınacağını anlatıyor.



Daha sonra Akropol'e çıkıyoruz. Akropol'ün araçlarla girilebilen son yeri bir park alanı. Bu park alanı nedense Bergama Spor'a tahsis edilmiş. Park geliri buraya gidiyor. Akropol alanına bilet alıp girerken görevli uyarıyor; 'Saat 17'de gezmeyi bitirip burada olun, zaten yarım saatte inersiniz, yamaçtaki kapılar 17.30'da kapatılıyor'! Sadece Akropol'de değil, Asklepion'da da durum aynı. 30 Mart tarihinde yaz saati uygulamasına geçilmiş, ancak bakanlık diyecek ki, 'yaz mesaisine geçilsin'! Nisan başı itibariyle Batı illerindeki gün batımı, saat 19.40 gibi. Yani, etkin biçimde kullanılabilecek bir 2 saatten bahsediyoruz. Asklepion'da saat 17.15 sularında, biz dahil 'Mesai bitti, kapanıyoruz' denildiği için yarım saatlik sürede kapıdan dönen ziyaretçi sayısını dokuz olarak saydık. Daha sonra gelenler olduğunu da söylemeye gerek yok tabii ki. Esnafların saydığı haliyle o gün, yaklaşık 60 ziyaretçi gelmişti. Ziyaret saati uzatılmış olsaydı en az bu sayının yarısı kadar daha ziyaretçi olacağı çok açıktı. Ülkemize 'Koşun gelin' diye çağırdığımız turistleri, 'Mesai doldu' diyerek 'püskürtüyorduk'!



Akropol alanını gezerken en yüksek yere inşa edilmiş iki katlı, altı pencereli, etrafı antenlerle dolu 'ucube' bir bina görüyoruz. Görevliler burasının 'orman gözetleme kulesi' olduğunu söylüyorlar. 'Biz de bunun kaldırılmasını istiyoruz' diyorlar. Görkemli Akropol kalıntılarının arkasında, her çekilen fotoğrafın karesine girmekte yarışan, 'Helenistik dönemin ihtişamlı yapıtlarını 2000 yıl sonra çirkinlikle örtme yarışı var' diye bağıran bir yapı oldukça rahatsız edici; ancak oradaki yerel yöneticileri hiç rahatsız etmediği de çok açık! Ayrıca bu 'ucube' binanın açık tuvalet haline gelmiş olması da bir 'kara mizah' tablosu oluşturuyor. Expo 2015 sunumcuları, Almanlardan kültür varlıklarının 'rantını' talep eden belediye yetkilileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri acaba oraya hiç uğramışlar mıdır?



Bundan bir ay önce Expo 2015'e aday olan ilimizin sınırlarında gördüklerimiz bu; kültür varlıklarının böyle sergilenmesi, ören yerlerinde böyle ucube yapılar, kuleler ve kaderine terk edilen Allianoi! Bu 'zihniyetin' ardında yatan gerekçeleri anlamak şöyle olanaklı; bir esnafın sözleriyle aktaralım, 'Bu benim tarihim değil ki?'!



Uğur Gürses

Radikal Gazetesi

23 Nisan 2008

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.