NUHUN GEMÝSÝ MANÝFESTOSU - 2

06 Haziran 2015 23:24 / 2776 kez okundu!

 

 

Adaletsiz baraj ile yanlýþ zamanda, yanlýþ ittifaklarla, yanlýþ "baþ düþman" saptamasýyla ve yanlýþ üslupla mücadele etse de; kendisini "diktatör görmemiþ" durumuna düþürse de; baþkanlýk konusunu yanlýþ taktiklerle karalamýþ olsa da; silah ile, þiddet ile arasýna amasýz fakatsýz çizgi çekemese de...

 

Oyum, amalý, fakatlý da olsa HDP'ye, ancak onlarýn gerekçeleriyle deðil!

 

Sýrtýnda yükün yumurta küfesi ve süt; hýzlý gitsen yumurta kýrýlacak, yavaþ gitsen süt bozulur; alengirli zamanýn, gri alanlarýn açmazýndasýn; "ne mutlu" siyah ya da beyaz diyebilenlere, sen 4 boyutlu gri alanlarýn yürek daðlamasýnda!

7 Haziranda seçim var; oyunu verirken "oy ve ötesi"ni düþün ancak abartýlara aldýrma; vereceðin sade bir oy, hayatýný oy verdiklerine rehin etme, verdiðine de vermediðine de yönelik akýlcý eleþtiriye devam, kimseyi de þeytanlaþtýrma;

"Ne olursa olsun her türlü baþkanlýða" anlamýndaki "Kategorik baþkanlýk karþýtlýðý"na karþý ol çünkü...

"Baþkanlýða hayýr!", "seni baþkan yaptýrmayacaðýz" tarzýndaki kategorik karþýtlýk yanlýþtýr; gün gelir lazým olur, el elden üstündür, hayat ne talep eder bilinmez, bir açýk kapý iyidir :)

Hatta bugünkü garabet sistemden her durumda iyidir. Þimdiki ucube yarý-baþkanlýðýn metazori durumuna göre "diktatör"ü epeyice sýnýrlama, dengeleme þansý sunabilir ;-)

Yýllarca yanlýþ biçimde "cumhuriyetçilik" için bayrak sallamýþ, her rakibini, cumhuriyeti yýkacak saltanat naipleri saymýþ bir toplumda yetiþtik. Sonradan fark ettik ki bu "cumhuriyetçilik" aslýnda oluþturulmuþ statükonun elma þekeriymiþ ki her durumda ayný þahýslar yaladý, kazýklarý hep baþkalarýna kaldý. Saddam'ýn, Haydar Aliyev'in, Çavuþesko'nun, Esad'ýn cumhuriyetindense; Hollanda, Belçika, Danimarka, Ýsveç, Norveç, Ýngiltere'nin cumhuriyet olmayan "saltanat" sistemi tercih edilmeliydi. Çünkü bu cumhuriyetler diktatörlük, diðerleriyse demokrasi idi. Meðer önemli olan salt "cumhuriyet" deðilmiþ, "demokratik cumhuriyet" imiþ de bunu hala fark etmeyenler var. Birinci meclisteki muhalefet, meþrutiyet isterken, Halife kalsýn derken yanýnda da çok partili demokrasi istemekteydi ama bunu bizden resmi tarih sakladý. Bu nedenle çoðumuz bilmeden saltanat düþmaný, Halife düþmaný olduk, öteki kanadýn bu propagandasýnýn etkisiyle tek partili diktatörlüðüne 26 yýl katlandýk, özendiðimiz Batý ülkelerindeki demokrasi fikrine de hep þüpheyle baktýk. Resmi tarihin yalanlarýný tarihimiz belledik.

40 yýldýr tekrarlanan "onlar aslýnda bir burjuva diktatörlüðüdür" masallarýna da artýk inanma çünkü iki "diktatörlük" arasýndaki o küçücük fark senin ve baþkalarýnýn tarihi olmuþtur. Bu farkýn sýradan faniler için aslýnda koskoca bir hayat olduðunu, bu yüzden de o fark için mücadele etmeyi unutma!

Baþkanlýk, her ne olursa olsun karþý çýkýlmasý gereken bir þey deðildir. Devamýna bakýlmalý... Örneðin Amerikan tarzý bir cumhuriyet, o tarz bir demokrasi nasýl daha iyisini yaratamadýðýn sürece en iyisi kabul edilirse; bizim için, eyaletlere ayrýlmýþ bir ülkede o tarz bir baþkanlýk da önerilebilir. Düþün ki en azýndan Obama'nýn bir eyalete gidip "þu ucube heykeli kaldýrýn þuradan" diyemeyeceði biçimde bir baþkanlýk... Eyaletlere ayrýlmýþ (9 eyalet: Ýç Anadolu, Ege, Marmara, Trakya, Ýstanbul, Akdeniz, Karadeniz, Doðu Anadolu, Kürdistan); þimdiki bayrak ortak bayrak olmak üzere her eyalete bir bayrak seçme hakký tanýmýþ, her eyaletin kendi valisini seçmesi saðlanmýþ; diðer illerde valilikler kaldýrýlýp yönetim belediyelere devredilmiþ; her eyalet kendi yöresindeki polislerin (Amerika'daki gibi) kýyafet dahil her türlü farklýlaþtýrýlmýþ yönetimini üstlenmiþ, okullarýn dil meselesini her eyalet kendi rengine göre düzenlemiþ, yöresel parlamentolar devreye girmiþ; yasalar eyaletlere göre ufak tefek farklar gösterecek þekilde esnetilmiþ (Amerika'da kimi eyaletlerde kürtaj yasaktýr, kiminde deðil, kiminde idam vardýr kiminde yok vd.); bunlarýn en üstünde Türkçe ortak iletiþim dili olarak her eyalette zorunlu olmuþ ama her eyalet, durumuna göre çocuklarýný genel ve yerel dillerle destekleyerek çok dilli olarak yetiþtirmiþ; eðitim bakanlýðý ise tüm eyaletlere öðretmen yetiþtirme, müfredat geliþtirme, önerme ve denetleme iþiyle meþgul.... Yerel ve genel meclisler tarafýndan denetlenen, hukukla baðlý olan ve seçimle gelen Baþkan ise aðýrlýkta genel politik iþlerle, savunma, dýþ iþleri ve mali iþlerle uðraþýyor.

 

Böyle bir baþkanlýk Türkiye için hemen reddedilemez. Tartýþýlmalýdýr. Belki bir çok açýdan bize yararlý da olacaktýr. 100 yýllýk milliyetçilik sorunlarýnýn üstüne çýkýp, ulus devletlerin aþýldýðý bir dönemde yeni tür bir ulus ve onun ortak devletini oluþturma þansý doðabilir. Bu tür bir yapýlanma belki de bazýlarýnýn pek korktuðu bölünmenin panzehiri olabilir. MHP'nin bile, "bölünme" paranoyasýný ancak böyle aþabileceðini kavradýðýnda, gündemine almaktan çekinmeyeceði bu tür bir baþkanlýk önerisini; HDP'nin, Demirtaþ'ýn elinin tersiyle bir kenara itme þansý da yoktur, buna hakký da yoktur... Hele bunu olasý bir seçim "baþarýsý" ya da "baþarýsýzlýðý"nýn ve bu arada gelecek Öcalan uyarýsýnýn ardýndan kabul etmek zorunda kalmak zaten bir lideri lider olmaktan çýkarabilir. Dönüþ yapabilmek için harcanacak zaman, emek ve ter; çok sayýda kiþinin hayatýna mal olabileceðinden, bedeli de aðýrdýr.

 

Bu nedenle baraj geçilse de geçilmese de bu kategorik tutumlardan süratle geri dönülmelidir. Baþkanlýk karþýtý sloganlarla CHP'den oy çalýnabileceði doðrudur ama bunun bir sýnýrýnýn olabileceðini hayat bize öðretmeden, hýzla öðrenmeliyiz.

 

Þöyle düþünelim, seçimden sonra Erdoðan ve Davutoðlu yukarýda açýkladýðým türden bir baþkanlýk önerisiyle ortaya çýktý, HDP ne yapacak? Aslýnda onlarýn böyle bir öneri ile ortaya çýkmasý sadece onlara baðlý deðildir, olmamalýdýr da. Onlarýn dýþýnda, bu tür bir yapýdan en hoþnut olacaklarýn baþýnda Kürtler gelir. Onlarýn da bu konuda düþünmüþ olmalarý gerekir. Herkesten ve her þeyden baðýmsýz olarak yapacaklarý hazýrlýk, getirecekleri öneriler Ak Parti kesiminin hazýrlýðýný da etkilerdi. Tam da bu nedenle onlarý "baþ düþman" yaparak saldýrmak hatalý olmuþtur. Ülkeyi uzun vadede deðiþtirmeye, geliþtirmeye devam edecek iki siyasi çizginin arasýna gereksiz karabulutlar sokulmuþtur.

 

Coðrafyamýza tepeden bir daha bakmalýyýz. Irak ve Suriye'nin artýk eskisi gibi devletler olmalarý olanaksýzdýr. Hatta devlet olabilecekleri bile kuþkuludur. Bu yüzden önümüzdeki bir kaç yýl içinde, Irak Kürdistan'ýnýn referandum yaparak, Irak'tan ayrýlýp Türkiye ile ortak bir þemsiye altýnda olmak istemesi hayal deðildir. Ayný durum Suriye Kürtleri için geçerlidir, pek yakýnda Ýran Kürdistaný için de gündeme gelebilir. Ancak Türkiyenin örgütsel yapýsý bunu kabul etmeye uygun mudur? Oysa kendimize özgü bir tür eyalet (ya da Sancak) sistemini önceden geliþtirmiþ bir Türkiye; 9'unun yanýna, on ya da anbirinciyi rahatça kabul edebilir.

 

Bu durumda Türkiye'deki siyasetlerin tutumlarýný hayal etmek eðlenceli olabilir:

 

PKK içinde muhtemelen 2 çizgi mücadele eder

 

KANDÝL/HDP

 " Hükumet, Türkiye Kürtlerini bölmek için çabalarken, bölgedeki Kürtleri birleþtirecek adýmlar atmasýna kim inanýr? Bu yeni Osmanlýcý bir yayýlma siyasetinin parçasýdýr ve Kürtlerin aleyhine olur. Ayrýca bu, Barzani'nin kendini güçlendirme çabasýdýr, buna biz neden destek verelim?"

 

ÖCALAN

 "Biz hükumetle birlikte yeni anayasayý yapýyoruz. Etnik vurgulara dayanmayan yeni tür bir vatandaþlýk öngören yeni anayasada zaten Türkiye 9 bölgeli bir eyalete/federasyona/kantona/sancak'a ve baþkanlýk sistemine dayanmaktadýr. Yeni Türkiye'nin yapýsý 10. ya da 11. yeni üyeye de uygundur, ülkenin kapýsý yeni geliþmelere açýk olmalýdýr. Barzani Kobani'ye destek verdi, þimdi de DAEÞ saldýrýlarýna karþý Türkiye'nin, Barzani'ye destek olma sýrasýdýr. Ayrýca bu tür bir destek, kantonal yapýlarý ve ademi merkezi durumlarý zedelenmedikçe Kobani, Þengal ve diðer yerler için de geçerli olmalýdýr.

 

AK PARTÝ içinde muhtemelen iki çizgi vurgu farkýyla iþe sahip çýkar

Küreselciler:

"Ulus devletlerin yavaþça söndüðü, AB tipi yapýlarýn dönüþüm geçirip aralarýndaki sýnýrlarýn anlamsýz olduðu bir aþamaya geçtikleri bir sýrada Irak Kürdistaný'nýn Türkiye'nin þemsiyesi altýna girme istemi geri çevrilemez. Bu coðrafyadaki zorlama sýnýrlar çoktan tükenmiþti. Artýk eski sýnýrlara raðmen zaten var olan doðal pazarlarý dikkate alan bir yapý oluþmalýdýr. Kendi arasýndaki sorunlarý adaletli biçimde çözerek Ýran'ý, Azerbaycan'ý, Nahçývan'ý, Ermenistan'ý içine alan; yeni tür, adil ve eþitliðe dayanan ve küresel birliðe katkýda bulunan yerel birliktelikler yararlýdýr. "

Eski devlet sýnýflarýyla uzlaþma peþindeki yeni Osmanlýcýlar:

"Misak-ý Milli hayata geçiyor. Bir dönem birbirinden ayrý düþen coðrafya, yeni bir kardeþlik temelinde bir araya geliyor. Zamanýnda Hatay'ý benzer biçimde Türkiye ile birleþtiren akýl, neden þimdi bundan uzak dursun? Bizim kapýmýz da yapýmýz da bu coðrafyadaki kardeþlerimize açýktýr.

 

CHP

"Lozan'ýn delinmesi kabul edilemez. Þimdi lehimize gibi görünen delinmeler yarýn aleyhimize olabilir. Bu hükumete güvenmiyoruz."

 

MHP

"Türkiye'yi bölmek için çabalarken, hükumetin "bölgedeki Kürtleri birleþtirecek adýmlar atýyorum" demesine kim inanýr? Bu, Türkiye'yi bölme planýnýn sinsi bir parçasýdýr. Önce diðer Kürtleri içeri al, Türkiye'dekiyle birleþtir, sonra Büyük Kürdistan'ý kursunlar! Buna izin verilemez!" 

 

Hayalden gerçeðe dönelim;

Bu coðrafyada ormaný ve aðaçlarý daha dengeli deðerlendirmeliyiz. Birine takýlýp ötekini ihmal etmenin sonuçlarý aðýr olabilir. Pýsýrýklýkla, kibirlilik arasýndaki gri alanýn bile 100 çeþit tonu var. Zorluklarý bilelim ama zorluktan korkmayalým.

 

Ve unutmayalým, ülkemizi bundan sonraki 10 yýl da en geniþ anlamda Ýslamcýlar ile Kürtler deðiþtirecek; diðerleri, korumak zorunda olduklarý statükolarýn derdinde olacaklar.

 

Ayrýca, Etyen Mahçupyan'ýn çok doðru olarak söylediði gibi, "bu ülke, Müslümanlarýn deðiþtiði kadar deðiþecek" ;-)

 

Bunu dikkate almayan, bu büyük topluluðun deðiþimine yardýmcý olmayan tüm politikalar zamanýn ruhunun duvarlarýna mutlaka çarpacaktýr. Seçimler arada bir zamanýn ruhunun aynasýna bakýp boy ölçümüzü aldýðýmýz dönemlerdir. Yine öyle olacak...

 

Kategorik koalisyon karþýtlýðýna karþýyým

 

Kategorik koalisyon karþýtlýðýna karþýyým, hatta ileri gideyim, ben Türkiye'nin geleceðini, bundan böyle akýllý koalisyonlar oluþturma becerisinde görüyorum. Blok halinde tek partiye dayanan hükumetler döneminin son demindeyiz. En blok olanýn bile yakýn geçmiþte aslýnda nasýl koalisyondan oluþtuðunu da, hala içinde yaþadýðýmýz süreç bize göstermiþ olmalýdýr.

 

Koalisyon derin parçalara ayrýlmýþ toplumlarda en akýlcý yönetim tasarýmýdýr. Daha en baþtan anayasasýný da akýl dýþý "tek"li yapýlar ve/veya merkeziyetçilik tahkimleri üzerine deðil de daðýtýlmýþ yapýlar üzerine kuran devletler daha uzun yaþamýþtýr, yaþayacaktýr. Tarihe bu gözle bakýlýrsa epeyi örnek bulunabilir. Birleþik Krallýk, Ýngiltere ve Common Wealth Ülkeleri'nin son 200 yýllýk geçmiþini bir daha sorgulamanýn tam zamanýdýr, buradan alýnacak derslerin bu coðrafyaya uyarlanmasý için yeni, yaratýcý bir senteze ihtiyaç var. Yoksa bildik terimlerle idare ederiz, bu arada da zamanýn ruhu, Yeni-Osmanlýcýlýðýn ruhuna fatiha okur :)

 

Küçük bir tarih turu yapalým...

Emeviler daha çok Arap kavmiyetçisiydi (bugünün Arap milliyetçisi); Abbasilerin hatta ilk dönem Selçuklularýn yönetim ve yönetici yapýlarý ise çok uluslu (Arap, Fars, Türk, Kürt, Süryani, Yahudi); çok kültürlü (Ýslam, Hýristiyan, Yahudi); Çin'den, Yunan'a bilim neredeyse onu arayýp bulan, bilgi yollarýný açýk tutan; senteze dayanan (örn. Ýslam kültürüyle Yunan felsefesinin sentezi), ticaret yollarýný açýk tutan, su meselesini çözümleyen, merkeziyetçilik yerine adem-i merkezi yönetimi tercih eden bir yöndeydi... Ýmam Gazali'nin sentezcilere, felsefecilere itiraz edip, üniversitelerin (medrese, Nizamiye) bilim, felsefe bölümlerini kapatýp, Kuran'a, öze dönüþ peþine düþtüðü sýrada Selçuklu veziri Nizamülmülk bir zamanlar daha adem-i merkezi yaklaþýmla bir arada tuttuðu imparatorluðu, merkezileþtireyim derken hem kendi sonunu getirdi hem de imparatorluðun...

 

Üstteki paragraftan ben son 30 yýlýmda 3 soru çýkarmayý baþardým ve bunlarýn yanýtlarýnýn peþine düþtüm.  Cevaplarýný tam bulamadým ama soru sormanýn derin anlamýný ucundan yakaladým:

 

1. 1000 yýl kadar önce, Batý'nýn barbarlýk dönemini yaþadýðý sýralarda,  Ýslam medeniyeti neyi, nasýl yaptý da dünyanýn her alanda bir numarasý oldu?

 

2. Batý'nýn, Ýbni Rüþd'ü Averros adýyla kendi bilim adamý sayýp onunun etkileriyle Reform ve Rönesansý baþardýðý; buna karþý Doðu'nun, Ýmam Gazali'nin peþinden giderek gerilediði bir durumda, Ýslam dünyasý nerede, nasýl yanlýþlar yaptý da bu inisiyatifini yitirmeye baþladý?

 

3. Doðu yeniden bu inisiyatifi ele geçirebilir mi?

 

Bugüne, bu kadar uzaktan bakmayanlar, bugünün içinde kaybolurlar. Ýslam'ýn en batýdaki temsilcisi olan Endülüs devleti bir tür büyük koalisyondu. O bir Judeo-Ýslam Devletiydi. Yahudilerle Müslümanlarýn akýllý koalisyonuydu.

 

Bir parantez daha açalým...

Yahudiler ve Müslümanlar; bu iki güç geçmiþte ne zaman el ele vermiþse, ne zaman þeytani olmayan bir koalisyon kurmuþsa, yöreye ya da dünyaya çað atlatmýþtýr.

 

800-900'lerdeki büyük çeviri hareketindeki bir tür koalisyon; Yahudilerin Yunan klasiklerini Bizans'tan güneye taþýmasý ve çevirmesi sonucunda Felsefeciler (El Farabi, Ýbni Sina vd.) eliyle yapýlan sentez, Ýslam'ý Dünya'da bir numara yapmýþtý;

 

750 sonrasýnda Endülüs'teki büyük Müslüman-Yahudi koalisyonu; 700 yýllýk bir medeniyet yarattý ve Avrupa'yý deðiþtirdi

 

1492 sonrasýnda Yahudilerle Osmanlý'nýn bir tür iþbirliði Osmanlýyý en yüksek noktasýna taþýdý;

 

1930-40'lý yýllarda Nazilerden kaçan Yahudi bilim adamlarýnýn Türkiye Cumhuriyeti'ne dokunuþu da bu çerçevede anýlabilir.

 

Sonraki zamanlarda Türkiye ve Ýsrail arasýndaki iþbirliklerini bir tür "þeytani koalisyon" olarak saymak mümkün; Araplarý ve Kürtleri zapturapt altýnda tutmayý ve "büyük güçlerin" coðrafyamýzdaki çýkarlarýný kollamayý amaçlýyordu. Ýsrail'de daha demokrat, barýþçýl nitelikte oluþacak bir hükumet, Türkiye ile arayý düzeltip yeni bir iþbirliðinin kapýsýný açarsa; Filistin sorunu adalet çerçevesinde adým adým çözüme yaklaþýr. Sadece bu bile Ortadoðu'daki sorunlara daha cesaretle yaklaþýlmasýnýn yolunu açar.  Böylesi bir durumda da Mýsýr'da askeri darbeyi destekleyenler, Suriye'de Esat kalsýn diyenler, DAEÞ'i el altýndan destekleyerek bölgeyi hala yönetmeye çalýþanlar en büyük darbeyi yer. Bu günler uzak deðil...

 

Günümüze ve koalisyona dönersek;

 

Ben, geleceðimizi artýk koalisyonlarýn þekillendireceðine inanýyorum. Bu seçimlerden baþlayarak bunu tartýþacaðýz.

 

Ýsrail'den, Ýtalya'ya, Almanya'ya kadar çok sayýda ülke yýllardýr deðiþik koalisyonlarla idare edilebiliyor. Amerika Birleþik Devletleri'nde 2 parti var gibi görünse de aslýnda her parti ikili, üçlü bir tür koalisyonlardan oluþuyor. Baþkanlar da bu koalisyonlar arasýnda dans ederek iþ yapýyorlar.

Akýllý koalisyonlar; düþük barajlý, her kesime kendini temsil olanaðý tanýyan, sýra dýþý partilerin varlýðýna açýk, daha demokratik seçim yasalarýnýn olduðu bir hayali tanýmlýyor elbette.  Yani akýllý koalisyonlar derken de, sadece klasik biçimde 2-3 partinin kurduðu, bakanlýklarýn paylaþýldýðý koalisyon hükumetlerini kast etmediðim açýk. Daha karmaþýk, hatta kaotik koalisyonlara, dýþarýdan desteklere, kalýcý ve geçici iþbirliklerine hazýr olalým. Koalisyon aleyhine atýp tutanlarla, yanlýþ koalisyonlarýn peþinde olanlar, söylediklerinde fazla ileri gitmeseler iyi olacak. Çünkü zaman, söylenenleri insana yalayýp yutturabilir. Hani ileri geri laflarýmýzdan geri dönmesi kolay olsun diye söylüyorum ;-)

 

7 Haziran seçimlerinden koalisyon beklemiyorum ama sonrasýnda koalisyonun sihrini, en demokratik yol oluþunu keþfetmeyi bekliyorum. Bize zaman kaybettirir diyenlere derim ki, o kaybettiðin belki de zaman deðildir, o yavaþlýk, yaptýðýn iþi kalýcýlaþtýrýr, sahici kýlar. Tarih içinde tek partilerin her ülkede hýzla ve hiç engelsiz, eleþtirisiz yaptýklarýnýn, bir süre sonra nasýl geriye döndüðünü biz de yaþayarak öðrenmiyor muyuz?

 

Kategorik Ak Parti karþýtlýðýna karþýyým

 

Muhalefetin baþarýsýzlýklarýnýn temelinde yanlýþ sosyolojik ve politik tespitler ve buna baðlý yanlýþ "baþ düþman" saptamalarý yatýyor. Bunlarýn sonucu olarak da kategorik Ak Parti karþýtlýðý baþarýsýzlýklarýný derinleþtiriyor, kalýcýlaþtýrýyor. Ak Parti'nin baþarýlarýna deðinmeden yapýlan her Ak Parti eleþtirisi %50'nin vicdanýna çarpýp döner, hatta oraya ulaþýp çarpacaðý bile þüphelidir.

 

Bugünlerde kriz beklentisi içinde olanlarýn diline "kriz geliyor, kriz var" sözcükleri adeta yapýþtý. Kemal Derviþ'in, "arkadaþlarým bana kýzacak yine ama bir kriz yok ve yakýnda da bir kriz beklemiyorum" demesi elbette onlar için soðuk bir duþ oldu ancak yine de "kriz var" demeye devam ediyorlar. Oysa "kriz var" derken iktidarý destekleyenlerin nezdinde meþruiyet kazanabilmek için; ancak kriz öncesinde ekonominin normal, yolunda, rayýnda, iyi olduðunu bir biçimde kabul etmiþ olmak, ettiðini açýklamýþ olmak gerekirdi. Oysa muhalefet bunu neredeyse hiç yapmadý.

 

Dünyanýn, 1929'dan beri gördüðü en büyük ekonomik krizi yaþadýðý ve hala atlatamadýðý bugünlerde Türkiye, bir çok dünya devi ülkenin cesaret bile edemediði yatýrýmlara, projelere imza atýyor. En kolay iþ, bütün projelere toptan muhalefet... Ýþte kategorik muhaliflik böyle bir þey. Oysa bu projeleri tek tek alýp, ayrýntýya inip onlara yol göstermeler yapmak, yerine göre eleþtirmek, hatta belirli noktalarda direnmek, akýllý muhalefetin olmazsa olmazýdýr. Yarýnýn iktidarý olmanýn bundan baþka bir yolu yoktur, eðer deðiþik "zinde güçler"e güvenmiyorsak ;-)

 

3-5 yýl önce o günün baþbakaný "kriz bize teðet geçecek" dedi diye alay etmeyen kalmamýþtý, özellikle kategorik muhalifler mizahýn dibine vurmuþtu. Ancak hayat onlarý deðil baþbakaný haklý çýkardý, kriz kimine göre teðet bile geçmemiþti. Bunun özeleþtirisini yapaný hiç duydunuz mu? O günlerde eðlendiler, sosyal medyada karikatürler yayýnladýlar, sonrada unuttular, gelen her seçimde yenildiler ve yenilgilerine de acayip þaþýrdýlar. Ben de onlarýn þaþýrmasýna þaþýrýyorum.

 

Bunlar þimdi ne mi yapýyor?

 

RTE'yi önce cumhurbaþkaný seçtirmemeye çabaladýlar, ilk turda destek verdikleri ya da ikinci turda yönelmeyi planladýklarý zatýn MHP'den adaylýðýný koymasý bile onlarý pek etkilemedi, "kendilerine raðmen" seçilen cumhurbaþkanýnýn acilen, hemen köþke çýkmasý için bastýrdýlar, resmi gazete niye gecikti diye tepindiler. Akýllarýnca kaðýt üzerinde hala var olan ama hayat karþýsýnda kadük kalmýþ kanunlarla, karmaþýk yaþamýn karþýtlýðýný, çeliþmesini herkese gösterip puan toplamaktý.  Ancak hep ayný þakþakçýlarýn desteðini aldýklarýný, bunun bile giderek azaldýðýný fark etmediler. Cumhurbaþkaný köþke çýkýnca köþkün bahçesinde "Ak Saray" diye bir oyuncak bulup ona sarýldýlar. Ardýndan da 367 garabetinin çýkmasýnda, seçimli cumhurbaþkanlýðýna geçiþte paylarý yokmuþ gibi, RTE'nin "normal" cumhurbaþkanlýðý yapmasýný istediler. "Farklý bir cumhurbaþkaný olacaðým ve yasanýn bana verdiði yetkileri sonuna kadar kullanacaðým" diyerek seçilen RTE'yi, neden Cevdet Sunay, Fahri Korutük ya da Ahmet Necdet Sezer gibi olmadýðý, politikaya karýþýp, üstelik taraf tuttuðu iddialarýyla yýpratmaya çalýþtýlar. Ben þu taraftayým diyene sen taraf tutuyorsun demeyi büyük politika sananlarýn çoðu, Turgut Özal için de "alýþamadýk" kampanyalarý açmýþlardý, aklýnýzdadýr... Sonuçta kaybettiler...

 

Haklarýný yemeyelim, seçim öncesindeki kimi mevzi baþarýlarýný da teslim edelim. Kategorik karþýtlýk cephesine Liberallerden, Kürtlerden ve solculardan da kimi destekçiler buldular. Hatta Kürtlerin bir kýsmýný yanlýþ "baþ düþman" hedeflerine yöneltmeyi de baþardýlar. Ancak politik hayat bunun da sýnýrlarý olduðunu kendi yöntemleriyle öðretiyor, öðretecek.

 

Benim muhalefet anlayýþým þöyle:

 

Hükumet diyelim Kürtlerle ilgili bir adým attý. Bunu hemen itibarsýzlaþtýrmak yerine; tabanýný eðite eðite ilerleyen RTE'nin ya da Ak Parti'nin de sýnýrlarý olduðunu akýlda tutarak, öncelikle bu adýmýn olumlu yanlarýný bulup öne çýkarmak, sonra da buna açýk ve net bir desteði duyurmak gerek. Özellikle iktidar cephesinde, Ak Parti seçmenleri nezdinde bunun duyulmasýný bilinçli bir algý yönetimiyle saðlamak çok önemli. Sonra da yapýlan iþin doðal eksik yanlarýna binaen biraz daha ileri bir hedefi göstermek, bunu dillendirmek gerek. Bunu yaparken üslubum þöyle olurdu: "Ak Parti'nin attýðý bu adýmýn arkasýndayým, destekliyorum, buradan gerilenmek istenmesine de izin vermeyeceðim. Burasý demokratik bir sýnýr olmuþtur, artýk buradan geri gidilemez ancak ileri gidilebilir, gidilmelidir. Ýleri giderken ki hedefler de þöyle olmalýdýr..."

 

HDP'nin böyle bir muhalefet yaptýðýný ve bunun Ak Parti tabanýndaki etkilerini düþünsenize....

 

HDP'nin bileþenlerinin içinde böyle bir muhalefet yapmaya aday unsurlar az da olsa vardý. Leyla Zana, Hatip Dicle ve bir kaç kiþi Kürt tarafýnda; solcu tarafta da DSÝP, YSGP vardý. Bunlarýn içinde yalnýzca Leyla Zana yaklaþýmýný koruyabildi. Hatip Dicle DTK'nýn sorumluluðunun altýnda kaldý, daha büyük cesaretle sorumluluklarý, yanlýþlýklarý dillendirmeyi baþaramadý. Doðan Tarkan'ýn kaybýnýn ardýndan DSÝP daha kokmaz bulaþmaz politikalara döndü, HDP ile sürüklendi. YSGP ise çoktan "büyücek bir parçanýn parçasý olmak" büyüsüne kapýlmýþ, gerilla romantizminin gölgesinde eleþtirisizce yürümeyi tercih etmiþti. HDP içinde, HDP'yi eleþtirmek, klasik laikçi, solcu pozisyonlardan uzak tutmak gibi bir misyonu üstlenebilecekler, cesaretlerini yitirip sürükleniþe teslim olunca," Erdoðan karþýtlýðý"," Ak Parti karþýtlýðý" biçiminde tezahür eden kategorik muhalifliðin tuzaðýna düþmek kaçýnýlmazlaþtý. Seçim atmosferinin, baraj aþma gayretinin onlara "yanlýþ Menderes karþýtlýðý"nýn tarihsel deneylerini de unutturduðu açýkça ortada. "Türkiye'nin Sisi'sini arayanlarla" birlikte aktýklarýný bakalým Apo'nun yeni uyarýsýndan önce fark eden olacak mý? Öcalan'ýn, pragmatik zorunluluklardan da ileri gelse, Baluken aracýlýðýyla ilettiði eski yaklaþým 17-25 Aralýk'ta bir tür darbe giriþiminin varlýðýný saptýyordu. (*)

 

Öcalan, biraz da konumu gereði olsa da, "kategorik Ak Parti karþýtlýðý" tuzaðýndan uzak duruyor ve doðru politik taktiði de aslýnda iþaret etmiþ oluyor. Seçim dahil kimi politik dönemeçler ise, onun tarzýyla, HDP tarzýnýn karþýlaþtýrýlýp gözden geçirilmesinin yeni fýrsatlarýný sunacak. Yeter ki deðerlendirmesini bilelim.

 

 (*): Öcalan’ýn, çözüm sürecine yönelik uzun süredir bir darbe giriþiminin olduðunu, bu darbe giriþiminin hem içeriden, hem dýþarýdan bazý güçler tarafýndan devreye konulmak istendiðini söylediðini anlatan Baluken, "Özellikle baþlatmýþ olduðu çözüm sürecini, demokratik toplumu ve demokratik barýþý hedefleyen darbe karþýtý bir yönü olduðunu özellikle ifade ediyor" dedi.

(http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25552548.asp)

 

Kategorik HDP, PKK, Öcalan karþýtlýðýna karþýyým

 

Son zamanlarda "kategorik HDP, PKK, Öcalan karþýtlýðý" da yeniden canlandýrýldý, tedavüle sürüldü. Bunda biraz da izlenen yanlýþ taktiklerin, ilk fýrsatta CHP'nin saflarýna yakýn durma gayretlerinin, yanlýþ yerlerdeki koalisyon arayýþlarýnýn etkisi de vardý elbette ama bu karþýtlýðýn kökleri daha derinde.

 

Türkiye'de devletçi, mukaddesatçý, milliyetçi kesimler her partinin içinde derece derece var.  Bunlarýn ortak paydasý Kürt sorununa bakýþtadýr. Kürt sorunu dediðimiz realitenin, devletin geçmiþteki günahlarýnýn ürünü olduðunu kabul etmeye yanaþmazlar. Bu kesim en kalabalýk olarak Ak Parti tabanýnda vardý ancak kabul edelim ki Erdoðan'ýn çabasýyla bu taban bir ölçüde kendini "eðitti", eðitmeye de devam ediyor. Ara sýra seçim taktiði ya da politik hesaplar gereði kendini ortaya koyan "kategorik HDP, PKK, Öcalan karþýtlýðý", aslýnda kendini gösterdiðinden daha güçlü bir damardýr.  Bu damarýn dönüþümüne ne yazýk ki Öcalan dýþýnda, HDP ve PKK'nýn katkýsý sýnýrlý kaldý. Bu tabaný dönüþtürmek, onun ufkunu yükseltmek (HDP diyemiyorum) BDP tarzý bir siyasetin ana yönelimlerinden olmalýydý. Acaba HDP haline gelmek onu eski tarz sol siyasetlerin kompleksleri ve yanlýþlarýyla fazla mý buladý?

Ýki kategorik karþýtýn da (kategorik Ak Parti ve PKK karþýtlarý) siyasi arenada karþýlaþmasý elbette can sýkýcý sonuçlar üretiyor, siyaseti daha da kirletiyor. Sadece 2 örnek verip konuyu baðlayalým.

Demirtaþ "Bizim Kabemiz Taksim’dir" dedi diyerek günlerdir kýyamet kopartýlýyor. Kürtlerin dindarlýðý üzerinden bir tür algý operasyonu yapýlýyor. Demirtaþ'ýn konuþmasýnýn tamamýný izleyenler için sonuç farklý oluyor.

http://www.mynet.com/haber/politika/demirtas-ben-taksim-iscinin-bizim-kabemizdir-demedim-1818050-1

Bu laf çok iyi düþünülmemiþ, akýllýca bir biçimde söylenmemiþ elbette ama bunu baþka bir algý yaratmak için durmadan tekrarlamak ahlaklýca deðil.

Buna karþý öteki cephedekiler de sudan çýkmýþ ak kaþýk deðil. RTE'nin, ABD'ye yönelik bir söz olan ve bir tür eleþtiri içeren konuþmasýný, sadece "Kobani düþtü düþecek" kýsmýyla üstelik de sanki RTE'nin Kobani'nin düþmesine sevinerek DAEÞ'e destek verdiði edasýyla söylenmiþ gibi yayýlmasý ve böyle bir algý yaratýlmaya çabalanmasý da benzeri türden bir siyasi ahlak sorunu yaratýyor. HDP içinde konuya aklý selim içinde bakmasý gerekenler de ya sustu ya da koroya katýlarak, "yan cebime koy" dercesine mahalle baskýsýndan kaçtýlar.

www.youtube.com/watch?v=iDZc3kvSMrk

Ýþte bu nedenlerle, iki taraftaki kategorik karþýtlara sesleniyorum:

Dilinizdeki sloganlarý yavaþça yere býrakýn, sað elinizi kaldýrýn, yüreðinize koyun, baþýnýzý eðip rakibi selamlayýn; size zararým dokunmaz deyin. Akýlcý, yol gösterici, ufuk açýcý eleþtirilere ise devam.

Tüm sorunlu pozisyon almalara, kafa karýþýklýklarýna ve içlerindeki tarihi yanlýþ damarlara raðmen;Türkiye'yi gelecek yýllarda da deðiþtirmeye devam edecek iki çizginin bir birini düþman bellemesine sevinmeyelim, elimizden geldiðince bunu engelleyelim.

 

Kategorik CHP karþýtlýðýna karþý boþ deðilim ;-)

 

Þaka elbette ama þurasý bir gerçek ki bu ülkede ona karþý kategorik muhaliflik yapýldýðýnda en hak etmiþ parti belki de CHP olacaktýr ve 100 yýla yakýndýr da zaten bu böyle...

 

Gerçekten demokratik seçimlerin yapýldýðý neredeyse her seçimde CHP kaybetmiþtir. Tek istisnasý Ecevit'in ilk dönemleridir. O da, 12 Mart muhtýrasýna ve orduya karþý çýkarak; Ýnönü'ye baþ kaldýrýp CHP genel sekreterliðinden istifa ederek, sonrasýnda da Ýnönü'ye karþý zafer kazanýp parti baþkaný olarak yeni bir kitleye güven verdiði için oldu ve 1973 ve 1977 seçimlerinde öylece yüksek oy aldý. Sonrasýnda ise çeliþkiler içinde oylarýný tüketti ve "bu kadýna haddini bildiriniz" diyerek, kendi seçtirdiði cumhurbaþkaný ile çatýþarak, ülkeyi tarihinin en büyük krizine soktu. Bu arada onun yolsuzluða en az bulaþmýþ en dürüst liderlerden biri olduðundan da kuþkumuz yok. Ancak doðru politika bu toplumu doðru okumuþ olmayý gerektiriyordu. Ecevit ise üniversiteye gitmemiþti ama Kemalizm okulundan mezundu. Son sýnýfýndan terk etse de politikasýnýn temelleri hala oradaydý.

 

Toplumdaki kategorik CHP karþýtlýðý epeyi derinlere dayanýyor  aslýnda. Kimseye sormadan oradan ceza yasasý, buradan medeni hukuk, þuradan yönetim tarzý alacaksýn; milletin baþýndan, zaten 80 yýl önce zorla koyulmuþ fesini zorla çýkartýp þapka takacaksýn, takmayaný astýracaksýn; bu alfabeyle bilim olmaz yalanýna dayanýp baþka bir alfabeye geçeceksin ama eski yazýda kalan birikimin çevrilmesini ya da çocuklarýn okullarda 3 dilli/2 alfabeli yetiþmesinin önlemini almayacaksýn; arada bir "Serbest Fýrka"n tutsa da ülkeye tek partiyi layýk göreceksin, ezaný Türkçe okutacaksýn; evleri durmadan bastýrýp dini yayýnlarý ve daha iþin baþýnda denizde boðdurduðun komünist liderlerin kitaplarýný toplatacaksýn; Dersim'i aðlatacaksýn; Zilan Deresini kana boðacaksýn; Nazým'ý içeri týkacaksýn; canýnýn istediðinde Türk müziðini radyolarda yasaklayýp canýnýn istediðinde kaldýracaksýn (ki bunlarýn bir kýsmý da senin paltonun cebinden düþmüþ iþgüzar aparatçiklerin iþidir belli ki)... Saymakla bitmiyor... Tüm bunlarýn, ortalama Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlarýnda kategorik bir karþýtlýk oluþturmamasý mümkün müdür?

 

Denebilir ki RTE için de bunlarý sayabiliriz... Sayýlabilir tabii ama bu kadar siyasal, toplumsal mühendislik harikasý (!) çýkaramazsýnýz ondan... En fazla kurulacak anlatý, Menderes için derlenmiþleri biraz aþar. Onlarýn da çoðu zaten Menderes'in asýlma gerekçesi olarak kullanýlamadý çünkü o zorlama üretilmiþ "suç"lardan beraat etti. Darbeci askerlerin yani o günün Sisilerinin çizdikleri plana göre "anayasayý ihlal", "vatana ihanet"ten asýldý.

 

CHP gibi böyle bir geçmiþe dayanýyorsanýz köklü öz eleþtirilere ihtiyacýnýz var demektir. Kendi içindeki kimi uçlarý aðýr aðýr temizlemekle birlikte aslýnda bir koalisyon durumunda olan ama bunu kabullenmeyen CHP, kategorik muhalefet çizgisini aþamadýðýndan 7 Haziran seçimlerinde de Vatan Partisi'ne, Anadolu Partisi'ne ve HDP'ye oy kaptýracaktýr... Yeni oy nereden gelecek? Cemaat'ten olamaz çünkü onun lafý CHP ile ama gönlü MHP'de, BBP'de, Saadet'te ve kimi yerde de önemli baðýmsýzlarýnda... Zaten o kesimin oy durumunu cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde gördük. Hizmet'in gücü kitlesinde deðil örgütündeydi ve etki gücündeydi. Ki onlar doðru zamanda doðru taktiklerle geri çekilmeyip, kibirlerinin kurbaný oldular, epeyi yara aldýlar, kime dokunurlarsa onu da hasta yapýyorlar.

 

Son dokunduklarý Kürtler oldu, bu dokunma da emin olun ki hayýr getirmeyecek :(

 

Özetle, CHP, kategorik muhalefetine devam ediyor hala...

 

Bu kadar yüksek, adaletsiz  barajlý son seçimdeyiz

 

Oyum rezervli olarak HDP'ye olacak, ancak Ak Parti'yi çökertmek için çabalayan HDP'ye deðil; bir yandan eleþtirmeye devam etse de, Ak Parti ile akýllý koalisyonlarla demokratik anayasa oluþturan, ülkenin demokratikleþtirilmesini sürdüren bir çizgiye vereceðim oyumu. Bu çizgi var mý HDP'de? Çok zayýf bir damar ama bence var... Tarihe not düþmüþ olalým... Týpký þu bir iki notum gibi, bir ara, belki, birilerinin iþine yarar.

 

3 yýl önceki YSGP ve HDP oluþumlarý için gelecek kestirimlerim þöyleydi (özellikle 11. maddeye dikkat!)

http://www.izmirizmir.net/nuhungemisi-edp-ve-yesiller-birlesirken-seytanin-avukati-ne-diyor-y2352.html

 

Ak Parti'nin Cemaat ile koalisyonu çatladýðýnda yazdýðým Nuhungemisi Manifestosu:

http://www.izmirizmir.net/nuhungemisi-nuhun-gemisi-manifestosu-y3529.html

 

Cumhurbaþkanlýðý seçiminden bir gün önce yazdýðým yazýyla seçim tahminimi söylemiþtim:

http://www.izmirizmir.net/ilhami-misirlioglu-asure-toplumu-icin-tarihi-donemec-y3861.html

 

Yanlýþ baþ düþman tespitine, yanlýþ koalisyonlara kapý aralamalarýna raðmen; karþý tarafýn yaptýðý abartýlarýn kopyalanmasýna, karþý tarafýn berbat üslubuyla yarýþýrcasýna üslup hatalarýna raðmen; adaletsiz barajlarýn tarihe gömülmesi, gelecek 10 yýllarda ülkeyi deðiþtirecek ve yeni anayasayý yapacak iki gücü yýpratýlmamasý doðrultusunda, oyum HDP'ye olacak.

 

Adaletsiz baraj ile yanlýþ zamanda, yanlýþ ittifaklarla, yanlýþ "baþ düþman" saptamasýyla ve yanlýþ üslupla mücadele etse de; kendisini "diktatör görmemiþ" durumuna düþürse de; baþkanlýk konusunu yanlýþ taktiklerle karalamýþ olsa da; silah ile, þiddet ile arasýna amasýz fakatsýz çizgi çekemese de;

 

HDP'nin politikaya getirdiði çýta görmezden gelinemez:

 

Eþ baþkanlýk sistemi;

 

Kadýna verilen doðru önem (toplumda % 50 ise vekillikte de % 50 olmalý);

 

Toplumdaki farklýlýklara (Aleviler, Ermeniler, Süryaniler, kadýnlar, LGBTÝ bireyler vd) verdiði önem;

 

Zorunlu askerliði kaldýrmayý (bunu PKK'ya kabul ettirebilir mi, o ayrý ;-) ortaya koymasý, vicdani red hakkýný tanýmasý, bu coðrafya için baþlý baþýna dönemeçtir;

 

Zorunlu din dersinin kaldýrýlmasýnýn önerilmesi doðru, Diyaneti kaldýrmak istemesi ise iyi düþünülmemiþ bir adýmdý (ilki onu AB, AÝHM ile rezonansa getirirken, ikincisi ise onu ülkedeki büyük Sünni kesimin karþýsýna koymaktadýr; Diyanet'i küçülterek Sünnileri ve "ortadaki" Müslümanlarý temsil noktasýna çekmek, Alevileri, ve diðer dini gruplarýn da katýlýmýyla bir tür koordinasyoncu olarak Din Ýþleri Yüksek Kurulu'nu tartýþmak daha akýlcý olabilirdi);

 

Laiklik konusunda her þeye raðmen çýtayý yükseðe koydu (biraz daha iyi çalýþýlarak, RTE'yi Mýsýr konuþmasýndaki doðru  laiklik anlayýþýyla tutarlý kalmaya çaðýrarak sýkýþtýrmak mümkündü).

 

Merkeziyetçilik yerine Adem-i merkeziyetçilikten söz etmesi eksik ve yetersiz olsa da doðruydu.

 

Özetle sadece bu yazdýklarým bile, üstelik eleþtirileri sýraladýktan sonra, HDP'nin desteklenmesine yeter de artar bile.

 

Zamanýn Ruhuna ruhunu uyumlu kýlmazsan, güncelin ruhu seni teslim alýr

 

 

2011 Seçim sonuçlarý þöyleydi:

 

Ak Parti            % 49,83

CHP                 % 25,98

MHP                 % 13,01

Baðýmsýzlar       % 6,7

Diðer                % 4,51

 

Seçim tahminim de þöyledir:

 

Ak Parti            % 45

CHP                 % 24

MHP                 % 13

HDP                 % 9

Diðer                % 9

 

% 1 aþaðý, % 1 yukarý ile beklentim budur.      

 

Ey Nuhungemisi'nin doðal üyesi, asýl umut sende;

 

Oyunu verirken,

Kürt çözüm sürecini unutma;

Baþbakan Erdoðan'ýn ve çok yakýn çevresinin kimi aþýrý bireysel yaklaþýmlarýný, otoriter tavýrlarýný eleþtir ama büyük resmi, uluslararasý hesaplarý ve içinde yaþadýðýmýz coðrafyayý gözden kaçýrma;

Hrant cinayetinin büyük ortaklýðý sallanýyor, iþi planlayanlarýn ortaya dökülebilmeye baþladýðýný gör;

Ülkeye SÝSÝ arayanlarý akýlda tut; ordunun eski reflekslerini kýþkýrtmaya çabalayanlarý fark et; 

Din, dil, etnisite, mezhep, tarikat ayrýlýklarýnýn her daim üstünde kal;

 

Bizdeki laikliði laiklik sanma; devletin dinler, mezhepler ve tarikatlar arasýnda tarafsýz olduðu, hakem kaldýðý gerçek laikliði savun; ki bunu Mýsýr konuþmasýnda RTE savunmuþtu, bunu her iki tarafa da zaman zaman anýmsat;

 

Ethem Sancak'a vurmak için LGBTÝ'leri unutanlarý da, HDP'ye vurmak için LGBTÝ'yi kullananlarý da zamanýn ruhu affetmez.

 

"Bize hapishanenin yollarý, PKK'ya özgürlük" diyerek yanlýþ karþýlaþtýrmalardan mazlumluk çýkarmaya çalýþan Hizmet; bir emir, bir görüþme sonrasý bu edebiyata son verip yöntem deðiþtirdi. HDP'ye olanaklar sunarken, ölçü Ak Parti'yi yýpratmak olunca verdiði destek de sevimsizleþti. Böylesi durumlarda insaný, politikayý, zamanýn ruhundan önce tuz ruhu çarpar. Sen çarpma, çarpýlma;

 

HDP bu seçimlerde ve sonrasýnda,  Ak Parti'ye, Erdoðan'a vurarak oy almanýn sýnýrlarýný tadacak, þapkayý öne koyup silahlara veda edecek ve gerçek demokratik mücadeleyle tanýþacak. Tersi tüm Ortadoðu'da kaosa iþaret eder. Ayrýca tersi durumda toplum, son 20 yýlda yanlýþ kararlarýyla ve silahtan vazgeçememesiyle, HDP'nin; eleþtirmeyi çok sevdiði, üstelik bugünlerde PKK gerillalarý gibi makinalý tüfeklerle poz sevdasýna düþen MHP'den bile daha fazla insanýn hayatýna mal olduðu gerçeðiyle yüzleþir. Gerçek yüzleþmelere hazýrlan!

 

Bu seçimlerde "Hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyenlerle "Hepimiz Apo'nun askeriyiz" diyen ya da demeye getirenleri eleþtirmeden verdiðin, vereceðin oy, oy sayýlmaz. Zamanýn ruhu sana ilerde oy oy dedirtebilir :)

 

7 Haziran sonrasýnda ülkeyi deðiþtirmeye devam etmek için en doðru aktörler olan Ak Parti ve Kürtlerin diyalogunun yaratýcý yeni yollarýyla tanýþmaya, toplumu tanýþtýrmaya hazýrlan!.

 

Marksist, feminist, yeþil, dindarlarla barýþýk, türcülüðe karþý, LGBTÝ haklarýna saygýlý bir çerçevede yeni ütopya için çalýþ ama baþarý için tümüne eleþtiri getir;

 

Önce Doðulu olduðunu kabul et; Doðuyu önemse, Batý'yý da ama en iyi sentezi ara, 1000 yýl önce bu coðrafyada bu yapýlmýþ, o yüzden bir numara olunmuþtu;

 

Özgür, demokrat ve adaletli bir ülke istemeye devam et; merkeziyetçilikten kaç, adem-i merkeziyetçiliðin sýnýrlarýný zorla;

 

Durmaksýzýn En Büyük Ortak Bölenlerimizi kurcalamaktansa, En Küçük Ortak Katýmýzýn yükseltilmesine odaklan!

 

Türkiye'deki tüm siyasi yapýlanmalarý enine kesen Nuh'un Gemisi fraksiyonunu oluþtur.

 

Yaklaþan Küresel Felaket, mevcut siyasi çalkalanma ve iç dünyamýzdaki girdaplar nedeniyle bir gün herkes Nuh'un Gemisi'ne gelecek, bunu biliyorsun zaten!

 

Bunu bilmenin rehavetine de, kibrine de kapýlma!

 

Sakin ol, sabýrlý ol, dikkatli ol, adil ol!

 

Ýronik takýl, kendini koru tamam ama bir yolun sonunda bizi aydýnlýðýn beklediði masallarýna da inanma!

 

Çünkü yol aslýnda her þeydir, ne var ne yoksa, yolun ta kendisidir!

 

O yolun adýna da demokrasi diyoruz; demokrasi hayattýr;

 

Hayatýný ýskalama!

 

nuhun gemisi

06-06-2015

 

 

Son Güncelleme Tarihi: 08 Haziran 2015 01:02

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.