FAZIL SAY, ORYANTALÝST BATI'NIN KALBÝNDEKÝ DOÐULU TRUVA ATI'DIR

19 Ocak 2019 13:59 / 3559 kez okundu!

 

 

"Son dönemde Sivil Deðiþim Derneði’nin de kolaylaþtýrýcýlýðýyla, Fazýl Say ile iktidar çevresi arasýndaki buzlar biraz eridi. Fazýl’ýn Instagram’dan attýðý çýðlýðý yönetimin görmemesi büyük hata olurdu. Bu hataya düþülmedi. Annesinin vefatý, Cumhurbaþkanýnýn onu cenazede telefonla aramasý sýcak bir ortam yarattý. Ne Fazýl ne Cumhurbaþkaný esas olarak kendi yaklaþýmlarýndan taviz vermiþti. Sadece aralarýndaki abartýlý boyuta ulaþmýþ gereksiz politik düðümlenme hoþ bir biçimde çözülmüþtü.

Doðru biçimde yerelleþtikçe evrenselleþen iki önemli ismin arasýndaki gereksiz gerginliðin ortadan kalkmasý, aslýnda tüm ülkeyi rahatlattý."

 

****

 

Fazýl Say, Oryantalist Batý’nýn Kalbindeki Doðulu Truva Atýdýr

 

 

1995’de Taþkýþla anfisinde Fazýl Say’ýn bir konserini izledim. O sýralar kendisi Türkiye’de klasik müzik meraklýsý dar bir çevrenin dýþýnda pek tanýnmýyordu. Muhtemelen bu konseri de nispeten geniþ kitleye seslendiði ülkedeki ilk ya da ikinci konseriydi. 1996 yýlýnda ise o biraz daha ünlüyken ama ülkemiz hala onu yeterince tanýmýyorken, yaðmurlu bir günde eþimle Ýstanbul AKM'deki Fazýl Say konserine gidiyorduk. Beþiktaþ'ta yoðun bir yaðmur altýnda bir kapýsýndan biz, bir kapýsýndan da Fazýl, sonradan ilk eþi olacak kýzla, taksiye doluþtuk. Her iki tarafýn da Taksim’e gideceðini belirtmesiyle küçük bir tereddütten sonra, ön koltuk boþ, arkada ise ýslanmýþ dörtlü olarak yola çýktýk.

 

O sýkýþýklýkta birden onlardan birisini bir yerlerden tanýdýðýmý hissettim. Eðilip sordum: "Sizi bir yerden tanýyorum galiba. Müzikle mi uðraþýyorsunuz?" Utangaç biçimde gülümseyerek baþýyla evetledi. Ben, "sanýrým ayný yere gidiyoruz" deyince gülüþtük. Konser sonrasý sahne arkasýnda onlarý çiçekle ziyaret de ettik.

 

Bu tanýþýklýktan bir yýl sonra, o tanýþýklýða güvenerek ettiðim bir telefonla Fazýl Say; Tarih Vakfý için düzenlenen bir dayanýþma toplantýsýna, para almadan New York'tan gelip katýlmýþtý. Onu davet edebilmek için Tarih Vakfý’nýn o sýradaki yönetim kurulunu “ikna etmek” gerekmiþti. Fazýl’ýn rahmetli annesinden aldýðým fotokopilerle “onun Avrupa’da çok tanýndýðýný” ispatlamaya çabaladým.  

 

Aradaki yýllarda Fazýl Say’ýn kimi sert politik tutumlarýna tanýk olduk, sosyal medyada bu yaklaþýmlarýný ýlýmlý biçimde eleþtirmiþtim. (Bknz not 1) Ne güzel ki þimdi kendisi de o dönemindeki kimi abartýlý tutumlarýna eleþtirel bakabiliyor :)

 

Fazýl Say, Yerelleþtikçe Devleþiyor, Evrenselleþiyor

 

Fazýl Say Doðu’ya giden bir gemide doðdu ve Batý müziðiyle yoðruldu. Yeteneðiyle hýzla batý müziðinde sýnýrlarý zorladý. Tüm özel sanatçýlarda, bilim insanlarýnda olduðu gibi bu sýnýrlarý zorlamadan, aþmadan sahici evrenselliðe ulaþamayacaðýný gördü. Evrenselliðin de öncelikle yerellikten geçtiðini anladý. Zaten evrensel olmayý baþarmýþ neredeyse tüm müzisyenler, kendi topraðýnýn sesini en iyi kavrayýp onu en güzel ilerleten, sentezleyenlerdi. Kim bilir belki de Fazýl da Mozart’ýn ΑllaTurca’sýný her çaldýkça, Doðu’ya giden gemide olmanýn bilincine biraz daha vardý. Yani Fazýl Say artýk geri dönülmez bir yola çýkmýþtý. Ýstanbul’dan Mezopotamya’ya giden yolda kendi topraðýnýn sesini ararken; Nasreddin Hoca’dan Nazým’a, Aþýk Veysel’e; Hayyam’dan Dede Efendi’ye, Itri’ye kadar tanýþtýðý her sese, kendi ustalýðýný kattý.

 

Batý’nýn ve Doðu’nun müzikteki sýnýrlarýna varmýþ, o sýnýrlarý zorlarken, sürecin kaotik çeliþkilerini de derinden yaþamaya baþlamýþtý. Bu durum, yazýlarýna, politik tavýrlarýna ve müziklerine yansýyordu... Politikanýn keskinleþmesi, karþýlýklý yanlýþlarý besliyor, ortamý daha da sertleþtiriyordu.

 

O dönemlerde bu konularda þöyle þeyler yazmýþtým: “Ülkemiz, sanatçýlarý sanatlarýyla yargýlamayý öðrenme sürecinde. Unutmamalýyýz ki, sanatçýlar kimi konularda hepimizden fazla duyarlý olduklarý için sanatçý oldular. Fazla duyarlýlýklar kimi anlarda hayat için de fazla olabilirler... Bu ne hayatýn tamamen doðruluðunu gösterir ne de duyarlýlýk sahibinin... Onlar sanatçý, onlarý öncelikle sanatýyla yargýlayalým... Onlar kimi zaman fazla duyarlýlýktan, ortalama algý açýsýndan kolay kavranamayan kimi adýmlar atabilirler, kiminde yanlýþ, kiminde doðru ama sonra onu sanata dönüþtürüp, yaþadýklarýný unutur, unuttururlar. Biz onlarýn sanatýný býrakýp kimi güncel yaklaþýmlarýnýn peþine fazlaca düþersek eðer, ya da bununla onlarý fazladan yargýlarsak, iþin dozunu kaçýrýrsak, olanlar bizim için sadece kötü bir politika olur. Üstelik sanatçýnýn sanatýnýn da tadý kayýp gider avuçlarýmýzdan... Öyle kalýrýz.

 

Fazýl Say'ý besteleriyle, icrasýyla estetik yönden sorgulayalým, etik ya da politik deðil! Yoksa onlar çoook yaþar, biz epeyi kýsa. Üstelik ruhumuzu da onlarýn müzik gýdasýndan yoksun býrakarak...”

 

Sýkýntýlý zamanlar, Fazýl Say’ýn müzikte en verimli dönemi yaþamasýna engel olmadý. Yepyeni bestelerle hayatý güzelleþtirmeyi sürdürdü. (Bknz not 2)

 

Aralarda “Gezi” ile ilgili yaptýðý kimi müzikler, Nazým’ýn politik olarak en sert, en keskin zamanýnda 20’li, 30’lu yýllarda yazdýðý “Akýn var akýn, güneþe akýn” ya da “Makinalaþmak istiyorum” þiirlerine benzetilebilir. Bugün, Nazým’ýn, daha çok radikal politik çevrelerce çok önemsenen bu þiirlerinin, 1950 sonlarý ve 60’larda yazdýklarý karþýsýnda epeyce zayýf kaldýðý edebiyat eleþtirmenlerinin genel kabulü oldu.

 

Fazýl Say’ýn, Gezi 2 adlý eserinin baþýndaki konuþmasý, büyük resmi gözden kaçýrmanýn, küçük resimdeki güzellikleri de örtebileceðinin bir kanýtý gibiydi. (Bknz not 3) Bu çeliþkiyi o dönemlerde çoðumuz yaþadýk. Bu anlamda Fazýl Say en güzel eserlerini henüz yazmadý diyebiliriz :)

 

Son dönemde Sivil Deðiþim Derneði’nin de kolaylaþtýrýcýlýðýyla, Fazýl Say ile iktidar çevresi arasýndaki buzlar biraz eridi. Fazýl’ýn Instagram’dan attýðý çýðlýðý yönetimin görmemesi büyük hata olurdu. Bu hataya düþülmedi. Annesinin vefatý, Cumhurbaþkanýnýn onu cenazede telefonla aramasý sýcak bir ortam yarattý. Ne Fazýl ne Cumhurbaþkaný esas olarak kendi yaklaþýmlarýndan taviz vermiþti. Sadece aralarýndaki abartýlý boyuta ulaþmýþ gereksiz politik düðümlenme hoþ bir biçimde çözülmüþtü.

 

Doðru biçimde yerelleþtikçe evrenselleþen iki önemli ismin arasýndaki gereksiz gerginliðin ortadan kalkmasý, aslýnda tüm ülkeyi rahatlattý.

 

Truva Sonatý ve Ýzmir Süiti’ne Davet, Davete Ýcabet

 

18 Ocak 2018’de Ankara konserinde Fazýl say Ýzmir süiti ve Troya sonatýný seslendirecek. Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan da Fazýl Say’ýn davetine icabet edecek.

 

Bunu görenler hemen buradan ek yorumlar çýkarabilir: “Fazýl Say Cumhurbaþkanýný davet etti, ona Ýzmir Marþýný dinletti, hem de defalarca...”

 

Ne yazýk ki programýn içeriðini bilmeyenlerden bazýlarý sinsi bir algý yönetiminin tuzaðýna düþebilir ve kimileri Fazýl’ý bu yüzden alkýþlarken kimileri de bunu planlý bir ikiyüzlülük diye eleþtirebilir.

 

Ýki çevreden de bu tür yoruma heveslenmeler olacaktýr ama bu doðru deðil çünkü konser serisinin Ýstanbul ayaðýnda da ayný þeyler çalýndý. Ýstanbul’da Volkswagen Arena’daki toplamda 10.000 kiþi ile birlikte izlediðim, birçok popüler sanatçýyý kýskandýracak boyuttaki harika konser ve ayný program bunun sade bir kanýtýydý.

 

Ýzmir süitindeki ana tema “Ýzmir Marþý” idi. “Brahms, Chopin, Rachmaninov Ýzmir’de olsalar, Ýzmir Marþý’ný nasýl yorumlarlardý?” sorusu üzerine bir fantezi yapmýþ Fazýl Say, üstelik güzel de yapmýþ.

 

Daha da kötücül yorumlar ya da sunuþlar da olabilir... Kimileri Cumhurbaþkanýnýn uyuklar gibi bir fotosunu denk getirip “Fazýl Say Cumhurbaþkanýný uyuttu” ya da “Cumhurbaþkaný, Ýzmir Marþýnda uyumayý tercih etti” de diyebilirler. “Fazýl Say da Külliyeye biat etti” türünden soytarýlýklarý ise hiç saymýyorum. Böyle þeylerin sosyal medyada çokça yapýldýðýný biliyoruz ne yazýk ki :(

 

Cumhurbaþkaný ile Fazýl Say arasýndaki iliþkinin yumuþamasýndan, geliþmesinden korkanlarýn olmasý doðaldýr.

 

Ancak iyi niyetin ve müziðin güzelliði, tüm kötücül algý yönetimlerini boþa çýkarmaya yetecektir.

 

Gelelim Truva Sonatý’na...

 

Truva Doðu’dur

 

Truva, öncelikle Doðu/Batý iliþki ve çeliþkisinin kadim ilklerindendir.

 

TRUVA elbette Doðu’dur, AKHALILAR Batý’yý temsil eder.

 

Fazýl Say, Doðu bilincine varmýþ Anadolulu bir müzisyen olarak, evrensel hafýzaya kazýnmýþ Truva savaþýný, müzikal olarak ele almýþ. Notalarýndan yüreðimize akan sesler Anadolu’yu taa derinlerimizde hissettiriyor.

 

Fazýl Say, Oryantalist Batý’nýn Kalbindeki Doðulu Truva Atýdýr

 

Homeros anlatýsýna göre, Batý’dan gelen Akhalýlar, kuþatmayla düþüremedikleri Truva’yý, içine askerlerini sakladýklarý bir büyük tahta at sayesinde ele geçirirler.

 

Bir savaþ hilesi olarak tarihe geçen, Batý’nýn Doðu’ya oynadýðý ilk büyük oyun olarak Truva Atý’nýn simgesel anlamý nedir? (Bknz not 4)

 

Teslim olmuþ gibi görünürken, kazanmanýn adýdýr Truva Atý.

 

Kendisi dýþarýdan baþka türlü görünür ama aslýnda içi baþkadýr.

 

Dýþý kalaylý içi vayvaylý ;-)

 

Fazýl say sonattaki Truva Atý ve Truva’nýn Düþüþü bölümlerini, önceki bölümlerin aksine ara vermeden birbirine baðlayarak Müzikal dehasýný zekasýyla süslerken köprülerin altýndan çok su aktýðýnýn da iþaretini vermiþ oldu. Batýlý bir eðitimle yetiþmiþ doðulu bir usta müzisyen, artýk kendi topraðýnýn müziðini yapýyordu. Truva Atý’ný, Truva’nýn düþüþünü anlatýrken bile Avrupa Merkezci yaklaþýmdan müzikal olarak da uzaklaþmayý baþarýyordu. Fazýl Say’ýn kendi iç macerasýyla, Truvalýlarýn öyküsü iç içe geçiyor, yeni bir bakýþ yaratýyor. Truva Atý artýk tersine iþliyor. Fazýl Say, müziðindeki yönelimle, dünyadaki ve ülkemizdeki Oryantalist Batýcýlýðýn yüreðine Doðulu bir Truva Atý olarak yerleþiyor. Batý dünyasýnýn birçok alanda kaybettiði inisiyatifin müzikal alandaki ele geçiricisi kendini giderek daha çok belli ediyor.

 

Metafor olarak farklý yorumlara da imkân verebilen Truva, konser boyunca bana bunlarý düþündürttü ve þu sonuca vardým:

 

Fazýl Say, dünyadaki ve ülkemizdeki Avrupa Merkezci bakýþýn, Oryantalist Batý’nýn kalbindeki Doðulu Truva Atý’dýr artýk.

 

Son Söz

 

Fazýl Say/Cumhurbaþkaný “barýþmasý” hayra alamettir. Daha da üst düzeye çýkmasý ülkenin de taraflarýn da hayrýnadýr ;-)

Cumhurbaþkaný ile Fazýl Say arasýndaki iliþkinin yumuþamasý ülkenin hayrýnadýr

Türkiye her alanda oyun bozuculuktan, oyun kuruculuða geçiyor.

Yerel ile evrenselin en estetik sentezlerine her alanda ihtiyaç var. 

 

Fazýl Say, Oryantalist Batýnýn baðrýndaki Doðulu Fareli Köyün Kavalcýsý gibidir artýk.

 

Peþinden gelenlerini, dinleyicilerini nereye götüreceði de sadece ona baðlý deðildir. Kaotik süreçler belirleyecek bunu. Ancak #kategorikmuhalif ya da #kategorikyandaþ kesimlerin çok mutlu olmamasý tercihimdir. Çünkü süreç, bu vesileyle her iki tarafýn da az da olsa deðiþimine yol açacaktýr. Bu alanda da sentezi aramak doðrudur, ölçümüz de estetik olmalýdýr.

 

Alýnacak epeyce yol var. Yol varsa umut da vardýr.

 

Zaten hayat yoldur, bir ömürlük maceramýzý iyi yaþamak elimizdedir. Doðru seçimler yapmalý, hayatýmýzý ýskalamamalýyýz.

 

Vesselam.

 

Ýlhami MISIRLIOÐLU 

18.01.2018, Ýstanbul

 

 

 

Dip Notlar:

 

1. http://www.izmirizmir.net/ilhami-misirlioglu-fazil-say-y194.html

 

2. http://fazilsay.com/tr/eserler/

 

3. https://www.youtube.com/watch?v=XeD9GeMf7bY

 

4. Ýþin içine “Truva” sözcüðü, “Truva Atý” kavramý girdiðinde, komplo teorilerinin akla gelmemesi olanaksýzdýr. http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVGltZW9fRGFuYW9zX2V0X2RvbmFfZmVyZW50ZXM

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.