Büyük resmi görebilmek

04 Eylül 2015 14:26 / 3096 kez okundu!

 

(Ýki yýl önceki bir yazým... Daha iyisini yazamadýðým sürece bunu anýmsatmak anlamlý olur diye düþündüm)

Sosyal medyada Gürbüz Özaltýnlý'nýn bir yazýsýný paylaþtým. Buna bir arkadaþýmdan eleþtiri geldi, eleþtiriye yazdýðým yanýt ise bir yazýya dönüþtü. Özellikle içinden geldiðim cenahýn "büyük resmi" görebilmesine yardýmý olmasýný umuyorum.

Büyük Resmi Görebilmek

1. Ülkeye ve coðrafyaya 100 yýllýk perspektifden bakamayanlar; ülke gerçeðini kavramada 100 yýldýr inatla yanýlýyorlar;

2.100 yýl boyunca Prens Sabahattin çizgisini deðil, Ýttihat Terakki'nin çizgilerini izleyenler; cumhuriyet yanlýsý olmayý, demokrat olmak için yeter þart sanarak yýllarýný harcadýklarýný fark edemezler, ettiklerinde yaþayacaklarý hayal kýrýklýðýnýn aðýrlýðýný taþýmayý göze alamadýklarýndan, "mýþ gibi yapmak" yoluna girerler; ilericiymiþ, solcuymuþ, demokratmýþ, muhalifmiþ, aydýnmýþ, anti-kapitalistmiþ, anti-emperyalistmiþ gibi yapmalar havalarda uçuþur;-)

3. Kemalizm'in 'Batý hayranlýðý'nýn peþinde yýllarýný harcarken, onun, Oryantalizmin Doðu Þubesi olduðunu fark edemezler;

4.Kendini solcu sanarak 'göðü fethe çýkarken' hala 'Kemalizm'in sevmediklerini (yani iþ adamlarý, politikacýlar ve din adamlarýný) sevmediklerinin' farkýnda bile olamayanlar; bu nedenle de devletçi sermayedarlarý; danýþtaycý, yargýtaycý, orducu bürokratlarý ve "diyanetçi laikliði" neden sevdiklerini bir türlü anlayamazlar; 

5. Dindarlara kýzýp Atatürkçü, Çayancý, Denizci, Leninci olurken; aslýnda kutsal kitap, kutsal kiþi, kutsal yer ve ritüellere sahip baþka bir dinci çizgi oluþturduklarýný fark etmezler; 

6. Akbaba'nýn yolundan giderek mizah yapmaya devam edenler; bilmezler ki Akbaba çizgisi bu ülkede Kemalizm'in sevmedikleriyle dalga geçme yoludur; iþ adamlarý eðer devlete baðlý deðillerse üç kaðýtçý, politikacýlar atamayla deðil de bir biçimde halkýn oyuyla geliyorsa satýlmýþ, din adamlarý da devletin çizdiði sýnýrlarýn dýþýna çýkmaya eðilimliyse 'vurun kahpeyeci'dirler; tek temiz olan, seçimlerle dalga geçen, sahte bir anti-kapitalizmin savunucusu rolünde devletçi, tek partici, otoriterlik yanlýsý olan ve kendine 'solcu', 'ilerici', 'batýcý' gibi sýfatlar takarak bir ömür boyu yanýlmaya devam edenlerdir; bunun farkýna varýp, bu kýsýr çemberin dýþýna çýkmaya çalýþanlara da takacaklarý sýfatlar hazýrdýr: 'dönek' ;-)

7. Seçimlerde hep yenildiklerinden, seçimleri 'burjuva oyunu', 'burjuvazinin diktatörlüðünün perdesi', olarak görürler; her seçimde iþçilerin ezici çoðunluðunun bir tarafta; CHP ve çok sayýda iþçi partisinin, hatta komünist partilerinin öteki tarafta oluþuna akýl sýr erdiremezler; kolay yolu seçerek politikacýlarýn takiye yaptýðýna, iþçilerin ise kömür, makarna ile kandýrýldýðýna, onlarýn 'göbeðini kaþýyan', 'tüp kafalý' olduklarýna inanmayý tercih ederler;

8. Bu yüzden ilk serbest seçimlerde Demokrat Parti'nin tek baþýna iktidara gelmesini 'karþý devrim' olarak görenlerin kervaný çok kalabalýktýr. Özal'a bir türlü 'alýþamayanlar' da bu saflardaydý... Bu kervandan son zamanlarda kopanlarýn çoðu ise 27 Mayýs'ý "devrim", "inkýlap", anayasasýný da 'en ilerici anayasa' olarak görmeyi sürdürerek, politik yaþamlarýný þizofreni üstüne kurduklarýný bir türlü algýlayamazlar;

9. Bu yüzden de bu kiþiler genellikle 100 yýllýk statükonun tarafýnda bulunup, Menderes'in son zamanlarýnda olduðu gibi, bilerek, bilmeyerek, onun için yakýlmýþ ateþe odun taþýyanlardandýr; onlarýn 'hain', 'dönek' diye nitelediði bizler ise kâh tartýþarak, eleþtirerek, atýþarak, barýþarak, kah uzlaþarak, 'Yetmez ama Evet' diyerek, hemen ardýnda da "Evet ama Yetmez"ci biçiminde bazen bir tür koalisyon yapýp, bazen de bozarak da olsa, ülkeyi gelecek yýllarda da "Ýslamcý" kesimle deðiþtirmeye dönüþtürmeye devam edenleriz. Biliyoruz ki "Bu coðrafya Ýslamcýlarýn deðiþtiði kadar deðiþecek". Buradaki deðiþimin karþýlýklý olduðu, olacaðý da çok aþikâr...

10. 100 yýllýk yanýlgýnýn nedenlerine inmekten kaçýp 'ne yani, bu saatten sonra Ýslamcý mý olacaðýz?' yanýlgýsýna sýðýnanlar ise; kendilerinin aslýnda bir tür 'kesin inançlýlar' olduðu gerçeðiyle yüzleþmekten hep ürkerler.

Kategorik Ak Parti ve Erdoðan karþýtlýðýnýn sýnýrlarýna geldik. Ýnatla bunu sürdürenler, geçmiþte nasýl kývrak bir öz eleþtiriyle 'Menderes'in asýlmasý hataydý', '27 Mayýs'a devrim demek yanýlgýydý, Kemalistlerin tuzaðýna düþmekti' dedilerse; ileride de 'Erdoðan'ý asmayacaktýk, yargýlayacaktýk', 'Ak Parti'ye kategorik karþýtlýk yaparken biraz ileri gittik, sýnýfsal ve sosyolojik çözümlemeleri ihmal ettik' de diyebilirler ;-) Ancak zamanýn ruhu onlarýn istediði yolda ilerlemeyecek, akýntýya karþý kürek çekenler çabuk yorulur :)

Mesele 100 yýllýk yanýlgýnýn üstesinden gelmek, 'Ýslamcý olunmadan da Ýslamcýlarý deðiþime doðru ilerletme için çabalanabileceðini' görebilmekte...

Mesele, solcularýn öne çýkarmaktan pek hoþlanmadýðý günlerde, Demokrat Parti'yi ilk baþta destekleyen Komünistlerin o tavrýnýn doðru olduðunu ama sonrasýnda orduya davetiye çýkaran, diktatörlükle mücadele ettiklerini sanma yanýlgýsýnýn ise vahim sonuçlar verdiðini fark edebilmekte...

Mesele 27 Mayýs'ýn bir devrim olmadýðý, statükonun revize edildiði gerçeðini hissederken; 61 Anayasasý'nýn, bir gram bal için bir ton odun çiðnemek anlamýna gelen keçiboynuzu tadýný hissedebilmektedir... 

Mesele 27 Mayýs 1960'daki kategorik DP ve günümüzdeki Erdoðan karþýtlýðýnýn; çok sayýda kiþiyi, grubu, partiyi nasýl karþý cepheye sürüklediðini algýlayarak, o günle bugün arasýndaki benzerlik ve farklar konusuna da kafa yormayý önemseyebilmekte ve 1921 Anayasasýnýn ruhunu bugüne taþýyabilmektedir.

Menderes ve Erdoðan dönemlerini tamamen ayrý çekmecelere koyanlar, bu çekmeceler arasýnda ki baðlantýyý anlamlandýrmaktan kaçýnanlar; elbette ki  M. Gürbüz Özaltýnlý'dan pek hazzetmeyeceklerdir. Büyük resimle yüzleþmek yerine, "diktatörü devirdikten" epeyi bir sonra gerekirse "özeleþtiri filan" da verebilirler. O arada olan olmuþ, farkýna bile varmadan "büyük güçlerin" piyonu durumuna düþülmüþtür; mevcut hükumetin gerçekten eleþtirilmesi gereken yanlarý yerine, kategorik karþýtlýk ürünleriyle uðraþýlarak, elde edilebilecek baþarýdan da uzaklaþýlmýþtýr... Ne gam, onlar rüzgar ekmeye devam etsin, nasýl olsa bizden sonraki kuþak bunu da anlamlandýrýr; onlara iyi bir politik miras býrakmaktansa, fýrtýna biçtirenleri de çözümler... :) Ne de olsa konuya hiç 100 yýllýk çerçeveden bakamadýklarýný, ana taktiklerinin 'bizden sonra tufan' demek olduðunu iyi biliyor olacaklar.

Bereket ki her çaðda Nuh'lar da, Nuhungemileri de var...

 

Ýlhami MISIRLIOÐLU

04/09/2015

 

Son Güncelleme Tarihi: 04 Eylül 2017 20:34

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.