Açlık!..

26 Ekim 2012 19:57 / 1329 kez okundu!

 


Durmuyor insan olan. Değiştirmeye gönül verenlerin zamanı, aklı silkelemekte, yeryüzünü. Dinmiyor sesler. İnanmıyorsunuz, görmezden gelmektesiniz inatla. Balık mevsiminde şen, yasaklarda yaman bir avcısınız siz. Yemeye ayırdıklarınızı gizlediniz. Açlıktalar şimdi beşikte. Açlık başınalar, özgürlük diye diye.

Her şeyi siz biliyor, anlıyor, veriyorsunuz. Ne iyi! Zarifsiniz!..

Sonra gençlikten, bayramdan, sevdadan, mevsimden konuşmayı sürdürmektesiniz insafsızca. Siz vicdanınızı kaçırmışsınız, dalgınlıkla su akıtmışsınız üstüne. Aman ayarını bozmasaydınız masumiyetin. Şimdi akşam gelmekte mangalın kıvamı arkadaşın desturu yok. “Onlar” bitmeyi bekliyorlar.

Seyredin!..

Dokunmuyorsunuz, zaten kimsenin ısındığı yok sizinle. Birileri kıkırdıyor birileri kebap yiyor. Yanıyor, yakılıyor yeryüzü. Kadınlar erkekler savruluyor orta yerde anlamıyorsunuz. Sayılar bitmiyor ardı ardına ekleniyor ne varsa. Sorun etmiyorsunuz hafta sonu kahvaltılarında. Ailenizle muhabbet halindesiniz belli etmeyin. Ellerinizi yıkayın çıkarın parmaklarınızı ortaya. Herşey denizle başlıyor kenarında bitiyor. Bir erkek bir kadını eve götürüyor. Aşka kan dökülüyor. Pazarı kurdunuz yürümektesiniz.

Biz de!..

Karanlık kuytulara attınız arkadaşlıkları. İzbelerde müzeler inşa ediyorsunuz. Üst üste fikirler. Ter kokulu odalar. Fiili sertlikten bugüne gelişme kaydettiniz. Güzelsiniz!..bu ülkenin dört dağına gaz odaları kurdunuz. Özgürsünüz, özgürlükten yanasınız!..

O da iyi.

Siz bizi sevmediniz. Oysa çocuk çocuk açmaktayız baharda, kar altında, gökyüzünde ve gecede. Yıldız da biziz su da. Akıyoruz yaşamaya koşarken ayaklarımız. Aklımızın yanında açıyor yedi bin dilde yedi bin renk. Kuruluşundan bu yana kıskanç zaman şaşkın hepten. Doğruluyor ve doğuyoruz. İnanca, dile…kucaklamaya kucaklaşmaya gidiyoruz. Gelseniz ne âlâ. Haktan yana mayın döşüyorsunuz basacağımız yerlere. Vuruyorsunuz.

Kızgınsınız yalan yanlış. Tüm söylenenleri nasıl da kendinize çevirmektesiniz. Acemiliğimiz ustalık hevesinizi utandırmakta farkında mısınız?..“ağlayamayan”lardan biriydiniz az önce. Karşılaştılar. O fotoğraf yanlıştı!..neden sevmiyorsunuz, sizin sevmenizi bekleyelim.

Olur!

Ağıtlar hakkınız. Peki!..konuşmak, ağlamak size dair.

Neden? Duymak, dinlemek, dile kadar getirmek cümleyi kolay değil. Biliyoruz. Klamlarımızda var. Copunuzla, özellerinizle doldurmaktasınız boşluklarımızı. On dört yaşında bir kızın haklı sesini duyarken sırt çevirmektesiniz kendi sokağınıza. Malala ilginize yakınken itilmekteyiz Uludere’de…onlar neydi?

Oysa o sarılma, lisenin önündeki anneler, babalar, toprağa gömülmüş kaçak bedenler var. Hatırlıyor musunuz kazdığınız çukurları? Şimdilerde harçla, AVM’lerle yüklü. Örtün üstünü, örtün. Kıyılarında sahtekârlıkların yükselin.

İşin ucu başı, sonu buradayız. Hep olacağız. Siz gelmeseniz bile geleceğiz. Koklamayın bizi insanız. Musluklarımızdan akmayan nice inşaat artığı kokularız biz. Çarşıda pazarda istediğiniz ölçüde nefes alıp dilediğimizce türküyüz.

Korkunun insafı yoktur. Korkunun faydası da. Olsa olsa kaçamaklar yaptırır.

Sarıldık, dile gelmeyen bakışla…
İstedik, açlıktayız bu sessizlik niye. Eski içişleri “sami” bey olsa ince ayar…yapılır haberiniz olurdu.

En iyisi sevin sevilin.
Efendiler arkadaşımı aldınız!..



İffet DİLER

20.10.2012



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.