Üç Silahşörlerden Üç Boyutlu Teknolojilere - 2
21 Mayıs 2009 10:41 / 1941 kez okundu!
Andre Maurois, sinema bir endüstridir ama aynı zamanda bir sanattır da demişti. Sinema, müzik, video, fotoğraf birer sanat dalı olarak ilerlerken bir yandan da endüstri olarak ve teknolojik olarak da ilerlemekteydiler. Bilgisayar, internet ve dijitalin hakimiyetiyle bütün bu sanatlar birbirine karıştı.
Artık sadece dijital ortamda filmler, videolar üretilebiliyor. Örneğin Brandon Lee dijital olarak tekrar yaratılmıştı. Veya Gerard Depardieu’nun Vatel’i tamamen dijital ortamda üretilmişti. Gerçekte yaşamayan dijital kahramanlar var artık. Elbette bu görüntüler çok da doğal gözükmüyor, insanda bir karanlık, bir metal duygusu uyandırıyor.
Çekimlerde üç boyutlu teknolojilere (3D) geldik. Sezonun vizyon filmlerinden Monsters&Aliens (Canavarlar ve Yaratıklar) ve Jonas Brothers (Jonas Kardeşler) 3D teknikleriyle üretilmiş filmler.
3D teknikleri daha çok bilgisayar canlandırma (animasyon) filmlerinde kullanılıyor. Canlandırma filmlerde çizimler ve üç boyutlu nesneler fotoğraflanır veya direk olarak film üzerine çizilir ve bir hareket yanılsaması yaratılır. Canlandırılmış karton filmler, kuklalı filmler, silüetli filmler ve nesne animasyonu filmleri gibi. Canlandırılmış filmler teker teker kareler (çerçeveler, resimler) halinde çekilir. Canlandırma filmlerde senaryo yerine daha çok grafikler, eskizler ve resimler kullanılır. Karton filmlerin asıl ustasının Walt Disney olduğunu hepimiz biliriz. Mickey Mouse, Donald Duck, Goofy gibi karakterleri yaratmıştı. Daha yakınlarda ise 101 Dalmaçyalı, Roger Rabbit, Küçük Denizkızı, Aslan Kral, Pocahontas, Fantasia vb. filmleri anımsayabiliriz.
Canlandırma son zamanlarda özel efekt olarak da kullanılmaya başlandı. Ve bilgisayar canlandırma yeni bir sanat/teknoloji dalı haline geldi. Bilgisayar canlandırma, nesneleri, insanları ve mekanları gerçeğe yakın şekilde canlandırıyor artık.
Canlandırılmış görüntüler sihirlidir, hayal gücümüzü ele geçirirler. İlginç bir öykü anlatırlar, özel efektlerle şaşırtırlar, soyut hareketle büyülerler, art arda gelen durağan görüntüleri bir hareket ve yaşam yanılsaması yaratarak kaynaştırırlar. Bu yanılsamayı elle veya bilgisayar yazılımları yardımıyla yaratmak kolay değildir. Canlandırılmış sekanstaki her bir görüntü veya resim karesi pürüzsüz, kesintisiz, yumuşak bir hareket seyri yaratmalıdır.
Canlandırma, bir aksiyon sürecinde belirli anahtar anlardaki görüntülerin çizilmesiyle yaratılmaktadır. Bu anahtar anlar sekans için hareketin seyrini özetler. Daha sonra, sekansı tamamlamak için ara görüntüler doldurulur. Canlandırma elle, tabakalar halinde, geometrik sahneler için algoritmalar, yazılımlar gibi çeşitli tekniklerle üretilir. Ama temelde iki teknik vardır. İki boyutlu (2D) ve üç boyutlu (3D) teknikler. İki boyutlu teknikler görüntü manipülasyonuna odaklanır, üç boyutlu teknikler ise karakterlerin ve nesnelerin hareket ettiği ve birbirini etkilediği sanal dünyalar oluştururlar.
Örneğin, ET’deki bisiklet sahnesi, Superman’in uçuşu, Oyuncak Hikayesi’ndeki (Toy Story) karmaşık canlandırmalar, Sevimli Hayalet’teki (Casper) hayaletler, Jurassic Park’taki dinozorlar, Hız Tuzağı’ndaki (Speed) yarısı yıkık köprü 2 boyutlu tekniklerle üretilmiş, bilgisayarda çizilmiş, sonra filme eklenmiştir veya filmin bazı kısımları bilgisayarda silinmiştir. Ya da müzik videolarındaki yüz değişimleri de yine bu tekniklerle gerçekleştirilir. Görüntüler eklenir veya çıkarılır.
Devam edecek…
Gökhan Özgen
21.05.2009