Emniyetin gücü bir yere kadar

27 Nisan 2019 16:02 / 1218 kez okundu!

 

 

Bir ülkenin düzen disiplini elbette ki emniyetten sorulur, ama yönetimde zafiyet, kanunlarda boşluk varsa güven ortamının tam oluşması da pek mümkün değildir.

 

****

 

Emniyetin gücü bir yere kadar

 

Bir ülkenin düzen disiplini elbette ki emniyetten sorulur, ama yönetimde zafiyet, kanunlarda boşluk varsa güven ortamının tam oluşması da pek mümkün değildir.

Bir ülke düşünün ki orada;

Kumar serbest,

Faiz serbest,

Zina serbest.

Peki soruyorum size;

Her köşe başında açılan bahis bayileriyle,

Faizin daha beteri olan tefecilerle,

Fuhuşu azdıran kepazelerle emniyet başa çıkabilir mi? Elbette ki hayır.

Dolayısıyla şehrin emniyeti sadece emniyetin performansıyla alakalı bir mevzu olmadığı ortaya çıkıyor.

Geçende amcam oğlundan bir telefon geldi,

“Amca biraz sonra kendilerine borçlu olduğum tefeciler beni götürecekler, haberiniz olsun, başıma bir hal gelirse tefeciler götürdü dersiniz.” dedi, o ara telefonu açık kaldı, bağırıp çağrışmalar oldu ve telefon kesildi, iyi ki arabalarının plakasını vermişti, bir harf eksik olmakla beraber işe yaradı.

Biraz düşündüm, ne yapayım diye? Sonra en iyisi 155 polis imdat numarasını aradım ve durumu izah ettim. Telefonun ucundaki polis memuru gereken bilgiyi benden aldıktan sonra bana “En kısa zamanda olayın gerçekleştiği mevkinin karakoluna da haberdar etseniz iyi olur” dedi.

Beş dakika sonra bir telefon daha geldi, mobil ekipten biri arabanın plaka numarasını teyit ettirdi ve böyle bir plakada arabanın şehrimizde olmadığını, ama yakın plakalardaki arabalara da bakacaklarını söyledi.

O esnada şehitlik polis merkezine gittim. Derdimi, şikayetimi anlatmaya çalıştım. Tam çıkmak üzereyken telefon geldi aradığımız adam “Ben hadır tefecilerin elinden kurtuldum, fakat Sura çıkıp kendimi atacağım” dedi ve kapattı, kendisine mesaj atmama rağmen cevap vermedi.

Nöbetçi emniyet amiri bir mobil ekibi görevlendirerek söz konusu Sur’un etrafında bir tur atma talimatını verdi. Bir yandan polis bir oğlumla birlikte Sur’un etrafını geziyor, ben de Sur’u dışarıdan gözlemliyorum; hani üzerinden birileri geçebilir diye.

Velhasıl bulunamadı ve tekrar karakola gitmek durumunda kaldık. O ara tefecilerin de otomobili bulunmuş ve onları da karakola getirmişler.

Ben dedim ki, onları görmek istemiyorum ayrıca davacı da değilim çünkü mesele dedir? Kim haklı kim haksız bilemiyorum çünkü.

Bir polis memuru baş belası olan amcam oğlu için annesi-babası nerde, eşi ifadeye gelmeli diyerek biraz ortamı gergin hale getirdi. 15-20 dakika bir sessizlik oldu ve ben biraz da sesimi yükselterek “Ben anlayamadım, biz burada niye bekliyoruz, saat 24.00'a gelmek üzere, yarın işimiz gücümüz var” dedim.

Neyse ki başka bir polis memuru gelip ifadelerimizi yazdı, imzalayıp çıktık.

Doğrusu o kadar kısa zamanda 155’te görevli polisin olayı ciddiye alması, mobil ekibe anons etmesi, tam plakayı bilemediğimiz halde yakın plakadan hareketle o tefecileri bulmaları takdire şayandı.

Ama yukarıda zikir etiğim gibi kanundaki boşluklar ve idari gevşeklik ortamın tekin olması için yetmiyor.

Elbet amcam oğlunun bahis oynaması kötü bir ahlak, ama o tefecilerin yaptığı daha kötü bir faaliyettir. Belki de onlar para borç vermezse bahis oynama imkanı da bulamayacak.

Ayrıca kumar şeytanın efalindendir ama tefeci Kur’anın ifadesiyle Allah ve Resulü'ne savaş açmış gibi kaba bir kabahatin içindedir.

Bu ülkenin yaşanabilir olmasını istiyorsak Allah’ın helal dediğine helal, haram dediğine de yasalarla engellememiz lazımdır, diye düşünenlerdenim.

Emniyet ne kadar iyi çalışırsa çalışsın, bu idari ve yasal boşluklar olduktan sonra huzuru yakalamamız hayli zor gözüküyor.

Benim kanaatim budur.

Daha huzurlu günlere diyelim.

 

Eyüphan KAYA

26.04.2019, Diyarbekir

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.