Batılı Dünyanın Kırmızı Çizgileri

04 Ağustos 2018 22:52 / 1059 kez okundu!

 

 

Peki, herkes haklıysa bu sorun niye ortada duruyor? İşte onun cevabı sözüm ona dünyanın büyük devletleri ya da etkin devletleri diyelim, bu sorunun çözülmesini istemiyorlar. Hepimiz şahit olduk çözüm sürecinde nerdeyse bu sorun çözülecekti ama muhatabın derdi başka olup yuları birileri tarafından çekilince akamete uğradı, belki de daha iyi oldu. Çünkü muhatap yabancı zihniyetliydi, amacı bu sorunu çözmek değil Türkiye Cumhuriyetini zor durumda bırakmaktı dolayısıyla amaca ulaşılmadı.

 

****

 

Batılı Dünyanın Kırmızı Çizgileri

 

İster inanın ister inanmayın AB ve ABD gibi devletler ülkemizde iki sorunun tam çözülmesine karşı olup, belli dozda gündemde kalmasını istemektedirler.

>> Bir Anadolu insanı ilahi öğretiyi ya tanımamalı ya da günün şartlarına göre yontarak değersizleştirmeli, yani işe yaramayacak kadar tanımalıdır. Çünkü bu toplum ilahi öğreti ile selamlaşırsa, izanı artar, hikmetli düşünür, yüce Mevlamız birini bin eder.

Son yıllarda bu sorunun ortadan kalkması için nispeten ortam hazırlanmıştı ki, dini kullanarak devleşen FETÖ ülkemize ayak bağı oldu, biz onunla boğuşurken düşman diğer cemaatlerle de düşmanlık yapmamız için kapı aralıyor, devlet aklımız bu konuda hikmetli davranarak ofsayta düşmemeli, bu cemaatleri tanıyarak, şeffaflaştırarak, kimi vatandaşlarımızın manevi ihtiyaçlarına cevap veren bu kurumları olgunlaştırmalıdır.

450 yıl hayata katkı veren, kalite katan Ahı evranı hatırlarsak, tekke ve zaviyelerin değeri bir kat daha anlaşılacak sanırım.

>> Diğeri ise Kürt sorunun tam olarak çözülmemesidir.

Eğer bu iki sorunumuzu hallederek yolumuza devam edersek, kalkınma ve olgunlaşma hızımız artacak, yok eğer bu sorunlarımızla yaşamaya çalışırsak daima iç muhasebe adına bir sorumuz olacağı için gereksiz yere vatandaşlarımızla boğuşacağız ve düşman yoluna devam ederken biz iki ileri bir geri yapmış olacağız.

Şimdi soruyorum, hangisine razısınız? Şu basit soruna/sorunlara takılmadan yolumuza devam etmek mi? Yoksa yerimizde patinaj yapmak mı? Buyrun, takdir sizin.  

Ülkücüler de dahil tüm vatandaşlarıma sesleniyorum; Kürt dil ve kültürü tutsak olursa Kürt olmayan vatandaşlarımızın bunda ne kazancı vardır? Ortadoğu’da Arap, Türk ve Farsların katkılarıyla Irak Kürdistanı'nda bir Kürt devleti kurulursa, şu yetersiz düzensiz Irak hükümetine göre kat be kat daha fazla rahat etmeyecek miyiz?

Türkiye’de Kürtlerin varlığı anayasal düzeyde kabul görürse, gereksiz yere birbirimizle boğuşmaktan kurtulup, mutlu bir hayat sürdürebilirsek, kârda mıyız? Zararda mıyız?

Zinhar istemem derseniz, zalim dünya burayı karıştırmaya devam edecek. Ne yazık ki elinde haklı bir gerekçe ile birlikte huzurumuzu kaçırmaya devam edecekler.

Müsaade edelim ülkemizin dünya ölçülerinde sesi gür çıksın, bu da ancak şu yersiz, gereksiz iç sorunlarımızdan kurtulmakla mümkündür.

Devlet Başkanımız dünya beşten büyüktür deyince birileri diyor ki “sen git önce vatandaşlarınla olan problemlerini hallet!”, gel de kahrolma!

İslam İşbirliği Teşkilatına dönem başkanlığını yapıyoruz ama yine iç sorunlarımızdan dolayı ses tonumuz yer yer düşüyor.

Ortadoğu dengeleri üzerinde etkili olmaya çalışıyoruz, yeri geliyor Kürt meselesi konusunda yutkunarak konuşan bir ülke durumuna düşüyoruz.

Birkaç yıl önce Ortadoğu kongresindeyiz, İngiliz maslahatgüzarı dedi ki; “Kardeşim şu Kürtlere bir çare bulun, anayasal düzeyde vatandaşlık mı, otonomi mi, federatif bir yapı mı? Ne yapıyorsanız yapın artık. Bıktık sizin durumunuzdan dercesine, adam haklı.

Büyük elçimiz(E) Prof.Dr. Ali Oba mikrofonu aldı ve dedi ki “Bizimle Kürt kardeşlerimizin arasına girmeyin”; o da haklı.

Stratejist Murat Sofuoğlu kürsüye çıkınca dedi ki; “Arkadaşlar Kürt haklarını verin, eğer devletseniz daha büyük bir devlet olursunuz”; o da haklı...

Peki, herkes haklıysa bu sorun niye ortada duruyor? İşte onun cevabı sözüm ona dünyanın büyük devletleri ya da etkin devletleri diyelim, bu sorunun çözülmesini istemiyorlar. Hepimiz şahit olduk çözüm sürecinde nerdeyse bu sorun çözülecekti ama muhatabın derdi başka olup yuları birileri tarafından çekilince akamete uğradı, belki de daha iyi oldu. Çünkü muhatap yabancı zihniyetliydi, amacı bu sorunu çözmek değil Türkiye Cumhuriyetini zor durumda bırakmaktı dolayısıyla amaca ulaşılmadı.

Bugün o menhus güç her geçen gün kan kaybediyor. Ama sorun da hasta adam gibi tedavi bekliyor.

Ya Allah deyip bu sıkıntıyı/sorunu çözme zamanıdır diyorum.

Benden hatırlatması.

 

Eyüphan KAYA

01.08.2018, Diyarbekir

 

Son Güncelleme Tarihi: 06 Ağustos 2018 00:02

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.