AYM Akademisyenleri(!) haklı(!) buldu!

01 Ağustos 2019 12:13 / 721 kez okundu!

 

 

Barış, iyi niyetle bazı dertleri içine gömerek karşılıklı affa dayalı bir silahsızlanma ve huzurlu bir yaşam kararıdır. Kur’anın ifadesiyle “Barışta daima hayır vardır”.

Hatta araları açık olan kimseleri barıştırmak üçüncü şahıslar üzerinde bir vazife ad edilmiştir. Hele ki müminler arasında bir sorun varsa onları barıştırmak diğer müminlerin üzerinde bir vecibedir.

Barış sürecinde iyi niyetle bir adım atıldı, ama karşı taraf yani HDPKK kandilin karanlık aklının etkisinde kalarak uzatılan zeytin dalını havada bıraktılar.

 

****

 

AYM Akademisyenleri(!) haklı(!) buldu!

 

Barış, iyi niyetle bazı dertleri içine gömerek karşılıklı affa dayalı bir silahsızlanma ve huzurlu bir yaşam kararıdır. Kur’anın ifadesiyle “Barışta daima hayır vardır”.

Hatta araları açık olan kimseleri barıştırmak üçüncü şahıslar üzerinde bir vazife ad edilmiştir. Hele ki müminler arasında bir sorun varsa onları barıştırmak diğer müminlerin üzerinde bir vecibedir.

Barış sürecinde iyi niyetle bir adım atıldı, ama karşı taraf yani HDPKK kandilin karanlık aklının etkisinde kalarak uzatılan zeytin dalını havada bıraktılar.

Ne anlama geldiğini bilemediğimiz “öz yönetim” ve “öz güvenlik gücü” diye iki konuda direttiler. Bunlar barış eylem planında olmayan taleplerdi. Yani oyunun ortasında yeni kurallar icat etme gibi bir basitliği tercih ederek süreci sabote ettiler. Ayrıca bu yumuşak süreçte bölge halkı üzerinde akıl almaz tehdit ve sıkıntılar oluşturdular.

Yeri geldi dedik ki; “yahu yapmayın, etmeyin! Bakın devlet bu tavrınız karşısında sessiz kalmaz, bu defa gazaba gelirse iş başka olur” ama dinleyen olmadı, gerçekten devlet zamanı geldi fena tepki gösterdi, öyle ki artık devlete karşı dilimiz kısa, “dur” demek için bir neden bulamıyoruz.

Hele ki; bölgenin 14  yerleşim birimlerinde çukur savaş/siyasetini başlattıktan sonra.

HDP’nin bu mücadele tarzının arkasında durmasından sonra,

Kürt vatandaşlarımızın kapılarını açık bırakmak durumunda kaldıklarından sonra, ki yaşanan hadiseleri de anlatmaktan haya ediyorum, siz devlete ne diyebilirsiniz?

Ayrıca bu merhaleye gelene kadar PKK yüzü aşkın olay çıkardı. Ben yazmasam da halk biliyor.

Tam bu esnada sözüm ona bir gurup akademisyen bir araya gelerek bir deklarasyona imza attılar.

"Biz barış istiyoruz, biz bu savaşın tarafı olup bu günaha ortak olmayacağız." anlamında bir metni imzaladılar.

Tabi bunlara karşı bir müeyyide oluştu, görevden alınma, yargılanma vesaire ama gel gör ki AYM  bunları bir anlamda haklı gördüğüne dair bir karar verdi, neymiş efendim bunlar barış taraftarlarıymışlar.

Aslında bunlar HDP kadrosuna hazırlanan taze kan tarzı sanal kahramanlardır. Bunlara bir destek de AYM’den geldi, gerekçeli kararı göremedim ama karar tek kelimeyle vahimdir. Belki de AYM bu dava AİHM’ne gidip böyle dönmesin diye bu kararı verdi. Ama bu karar yanlış ise de siyasetçilerimizin hadiseye bakış açısı daha da yanlıştır.

Kim olduğunu bilemediğiniz bir silahlı örgüt senin ülkende 14 yerleşim birimini silah zoru ile işgal etmiş ve sen taraf değilsin. Bunun anlamı şudur; ben çukurun diğer tarafını destekliyorum. Çukurun arkasında duranlar masumdurlar ve onlara yapılan bu zulme ortak olmak istemiyorum. Bu nasıl bir insanlık, bu nasıl bir vatandaşlık, bu nasıl bir akademisyenlik; üstelik buna barış kelimesi süsünü de vererek.

Gerçi 1071 gibi Malazgirt meydan muharebesinin zaferini andıracak bir sayı ile buna karşı bir tepki akademisyenler tarafından verildi, ama o da eksik çünkü ortada olan Kürt meselesine dönük bir yol yöntem yok, dolayısıyla onun da bir tarafı eksik kalıyor.

Evet HDPKK''nın bu ülkenin İslamsızlaştırılması dışında başka bir amacı olmadığı ayan beyan ortadadır. İsmet’in CHP’sinin daha sert bir Kürt-Türk versiyonu bir parti. Ama sağduyu sahibi insanlar olarak biz de sorunumuzun çözümü için bir çalışma ve çaba ortaya koymuyoruz.

Sorunu görmezlikten gelirseniz birileri ondan nemalanır; HDPKK’nin yaptığı odur.

Anayasanın 42. Maddesi ile 66. Maddesi durdukça daima birileri ondan nemalanarak siyaset yapacak, kendine yarar argümanlar üreterek işine bakacaktır.

Bu ülke hepimizin, resmiyette kullandığımız her Türk kelimesi yerine Türkiye kelimesini seve seve, içimize sinerek kullanmadığımız sürece bu Kürt sorununu(!) birileri kaşımaya devam edecektir.

Buyurun onlar böyle yapsınlar, bunlar böyle yapsınlar, bu ülke de yerinde saysın, gerilesin, düşman da keyfetsin, hoşunuza gider mi, bilemiyorum.

Anadolu gibi dünya cenneti bu vatanda huzur içinde yaşamıyorsak,

- Laiklikle kendimizi avuttuğumuz içindir,

- Halifeliği kaldırıp İslam dünyasına haksızlık yaptığımız içindir,

- Anayasamızdan İslam dini kavramını attığımız içindir,

- Harf inkılabını yapıp tarihimizle irtibatımızı kopardığımız içindir,

- Kılık kıyafet devrimi adı altında analarımızın o edep dolu şalvarlarını etekle değiştirip tumansız bir nesil yetiştirdiğimiz içindir,

- İlahi öğreti olan Kur’anı anayasamızın üstüne tutmadığımız içindir,

- Çanakkale şehitleri ruhuna aykırı hareket ettiğimiz içidir,

- Genelde Anadolu insanına, özelde Kürt vatandaşlarımıza verdiğimiz sıkıntı içindir.

İster inanın ister inanmayın meselenin aslı budur, ne yapayım birilerinin hatırı için yamuk yumuk yazacak halimiz yok.

Hastalığı doğru teşhis etmezseniz, tedavi edemezsiniz.

Bu millete bu memlekete yazık oluyor arkadaş.

Allah, hakkı görüp itaat edenlerden eylesin.

 

Eyüphan KAYA

31.07.2019, Diyarbekir

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.