Barışın tarafı olmak

19 Şubat 2013 10:32 / 1592 kez okundu!

 


Aklımızda yüreğimizde kuşkular, korkular, tedirginlikler olsa da nihayet daha çok kesimin barışı konuşuyor olması güzel. Daha düne kadar onca zamandır varlığı dahi kabul edilmeyen bir savaşın kirli propagandaları altında komple bir yok oluşa doğru gidiyorduk oysa.

Sadece nefret duymamız istenen ‘düşman kişilerle/örgütle’ yıllarca bizden habersiz gizli kapaklı görüşülürken hem de. Anlıyoruz ki önceki görüşmeler ‘Düşmanla anlaşmaya oturulmaz’ şahinliğinden çok, ‘Şimdi anlaşmaya ne gerek var‘ türü acıların dahi ciddiye alınmadığı bir hoyratlıktan dolayı sonuçsuz kalmış. Yani her iki halk onca acı yaşarken görüşmelerden bir şey çıkmamış olmasının anlamsızlığı ve kırgınlığı da var barışa dair sevinçlerimizin yanında bu sefer.

Ama bugün, Kürt sorununun düşman diye belletilenlerle halledilmesi gerektiğini devletin de kavramış olması ve bunu gerektiği gibi alenen dilendirmesi, paylaşması önemli ve umut verici bir gelişme. Doğrusu da bu değil mi? Madem karşındaki düşman, barışın düşmanla yapılacağı da bilinmeli. Bu yüzden iki tarafın da ‘düşman’ bellediğiyle hiçbir üstünlük taslamadan ve söz konusu isteklerin çoğunun bir anlaşma konusu edilmeyecek denli doğal haklar olduğuna inanarak kalıcı bir barış için samimi adımlar atması gerekiyor artık. Ölen onca insanın yanında, geride kalan yaralı ve öfkeli insanlar, zehirlenen topraklar, kirlenen nehirler, tükenen ağaçlar, telef olan hayvanlar düşünüldüğünde barışı bir gün ertelemek dahi yazık, günah, ayıp.

Muhataplar kadar hepimiz barış sürecinin her şeyden önce bugüne kadar süren haksız, hukuksuz, anlamsız diretme ve inkârları sonlandırmak adına başlatıldığına inanmalıyız. Çözüm odaklı bir değişimin hızla hayat bulmasının başka yolu yok çünkü.

Aydın ve Sanatçıların katkıları

Barışı inşa etmek sadece siyasetçilere ve bürokratlara bırakılacak kadar hafif bir iş değil. Mutlaka savaşın tarumar ettiği toprakların aydın ve sanatçılarının da söyleyecekleri olmalı. Öyle ahım şahım şeyler de değil üstelik yapmaları gereken. En başta toplumları ırkçılık formunda zehirlemenin araçları olan kör aidiyetlerin sanatçı ve aydın kimliğiyle uyuşamayacağını öğrenmeliler artık, bu çok önemli. Her olumlu toplumsal dönüşümün onların önyargıları, ötekileştirmeleri, öfkeleri, nefretleri filizlendiren kavramları/değerleri kabullenmekten ve onları kutsamaktan uzak durmalarıyla mümkün olacağını görmeliler. Kırmadan, dökmeden ve alabildiğine barışçıl yöntemlerle başından beri bu savaşın haksız bir temelde şekillendiğini, korkunç haksızlıklar yapıldığını dillendirmeliler fırsat buldukça.

Dilleri döndüğünce demokrasinin önemini vurgulayan, militarizmden uzak, vicdanlı ve adaletli bir duruşla sürdürülebilir bir barış ikliminin yerleşmesine çabalamalılar. Hayatımızı kemiren bir savaşın bitmesiyle bizleri nasıl güzel bir dünyanın beklediğini isterlerse en iyi onlar anlatabilirler çünkü.

Barışın dili

Barış, kati suretle ilk önce dilde başlamalı, işin amentüsü bu. Çünkü barışın gerekliliğini aklımıza da yüreğimize de kabul ettirecek güç dilin acısını söküp atabilmesinden geçer. Siyasetin, medyanın, bürokrasinin, iş dünyasının, sanatın içinde bu konuyu yazıp, çizen, tartışan kesimlerin kullandığı dilin toplumun diline şekil verdiğini akıldan çıkarmamak gerek. Yıllardır kirli bir savaşın gerçeklerini gözlerden kaçırmak için ısrarla sürdürülen hakaret edici, hor gören, küçümseyen, dudak büken, ötekileştirici, koca bir halkın değerlerini rencide eden saygısız ve pervasız dil kaldırılıp bir kenara atılmalı en başta. Tarihsel bir adımın ruhuna uymayan ve kafalarda muhatap karmaşasının varlığını gizleyemeyen hitapların, sıradan insanın dünyasında hem barış görüşmelerinin önemini azalttığı hem de ‘Terörist Başı’ ya da ‘Bebek Katili’ gibi barışa yararı olmayan arızalı dilin sürmesine neden olduğu unutulmamalı.

Olası engeller ve herkesin yapabilecekleri

Barış konusunda herkesin aynı düzeyde istekli olmasını beklemek gerçekçi değil elbet. Yok edici bir savaşın 30 yıldır sürmesi ve nice insana, ağaca, meraya, ekine, kurda kuşa, dağa, taşa mal olması bunun göstergesi zaten. Sokaktaki sıradan insanın olayın ciddiyetinden uzak intikamcı ve nefret söylemindeki kör ısrarcılığından, iflah olmaz kısır siyasi çekişmelere...

Savaşın etkilediği birçok alanda farklı çaplardaki iktidar hesaplarından ekonomik anlamda savaşın rantına alışmışlığın pervasızlığına...

Barışın bir tehlike, komplo, bir yok oluş doğuracağına inanan felaket tellallarının ortalığa savurdukları aslı astarı olmayan korkulardan, gerçeğin yolunu kaybetmiş insanların ciddi kaygılarına kadar birçok şey barış görüşmelerini engelleyebilir, yavaşlatabilir. Bütün bunlar farklı farklı düzeylerde de olsa her iki tarafta da vuku bulabilecek durumlar. Bu yüzden barış görüşmelerinin toplumsal bir proje gibi algılanması önemli. Daha işin başında zayıf yanlarımızın yanında bize barışı getirecek güçlü yanlarımızı bulup, kavramak, barışın yaratacağı fırsatları iyi anlatabilmek gerekiyor. Bu süreç, kaynaklarımızı çözüm odaklı doğru kullanmak kadar, nasıl bir plan çerçevesinde barışın süratli ve dürüstçe bu topraklarda filizleneceğini programlamayı da öğretecek hepimize.

‘Biz Neyiz’ ve ‘Ne İstiyoruz’ sorularının analizini yapmış bir başlangıç tarafların kararlılığıyla, birbirlerine karşı güven oluşturmalarıyla, oluşan güvenin devamlılığı için samimi çabalarıyla ve barışı türlü nedenlerle istemeyenlerin olası provokasyonları karşısında ürkek ve kırılgan davranışlardan uzak durmalarıyla gelişecektir. Barışın değil, militarist ve inkârcı politikalarla şekillenen savaşların bizi bir yok oluşa götüreceği, eşit, özgür ve adaletli bir ülkede birlikte huzur ve mutluluk içinde yaşamanın yegâne yolunun barış olduğunu bıkmadan, usanmadan dört bir kanattan anlatmak ise hepimizin görevi.

Barış, zor olsa da imkânsız değil. Zaman bunu çok net gösteriyor artık.


Baki MURAT

19.02.2013

Son Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2013 19:01

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.