Kenan Evren öldü, 'Mevtâyı nasıl bilirdiniz?'

17 Mayıs 2015 00:16 / 3035 kez okundu!

 

 

12 Eylül darbesinin lideri Ahmet Kenan Evren öldü.


Evren'in ölümünden sonra cenazenin resmi törenle kaldırılıp kaldırılmayacağı tartışması yaşandı.Bu tartışmanın yaşanacağı çok önceden belliydi.

 

Kenan Evren'in en büyük eseri olan 12 Eylül darbesi Türkiye insanına yönelik insanlık dışı uygulamalarıyla, ağır suçlar işledi. Bu suçların asli faili de eserin sahibi olan Evren, 12 Eylül'ün  açtığı  yaralar halen kapanmadı.

 

12 Eylül'ün üzerine, suçun ürünü olarak Anayasa yapıldı, yasalar yapıldı, yeni yeni kurumlar oluşturuldu. Aradan geçen yaklaşık otuzbeş yıla rağmen  halen anayasası, yasaları, kuralları ve kurumlarıyla ülke yönetiliyor, 12 Eylül rejimi halen devam ediyor.

 

Türkiye, 12 Eylül ile hesaplaşamadı, rejimini aşamadı, demokratikleşemedi.

 

12 Eylül'ün işlediği pek çok suç henüz yargılanamasa da "darbe"nin kendisi sağ kalan baş aktörler Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın şahsında yargılandı. Anayasa'nın geçici 15.maddesinin 2010 anayasa değişikliği ile kaldırılması üzerine açılan dava sonunda, 12 Eylül darbesi suç olarak nitelendirildi, sağ kalan darbeciler Evren ve Şahinkaya ömürboyu hapis cezası ile cezalandırıldı, rütbeleri geri alındı. Mahkeme mahkum etti (Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18.06.2014 tarih ve 2014/137-181 sayılı kararı) ancak temyiz incelemesi sonuçlanmadığından karar henüz kesinleşmedi.

 

Bu zaman diliminde darbecinin ölümünün ardından cenazenin nasıl kaldırılacağı tartışmasının yaşanacağı belliydi. Bunun için iki ay önce Hükümete çağrıda bulunmuştuk. http://www.izmirizmir.net/arif-ali-cangi-12-eylul-darbecilerine-bir-de-ulusal-cenaze-toreni-mi-yapilacak-y4132.html

 

12 Eylül Girişimi Grubu da Evren'in ölümü halinde devlet töreni yapılmaması için Devlet Cenaze Yönetmeliği ve Askeri Talimatnamesi'nin değiştirilmesi için Başbakan Ahmet Davutoğlu'na resmen  başvurmuştu http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28965692.asp

 

Bütün bunlara rağmen hiç bir düzenleme yapılmadı ve Evren doğal ömrünü tamamladı ve öldü. Mahkumiyet kararı kesinleşmediği gerekçesiyle resmi tören yapıldı, seçimlere giderken "ulusal tören" yapmaya kimse cesaret edemedi, cenazenin kaldırılması askerlere havale edildi. Törene, siyasiler irade açıklayarak katılmadılar, Genelkurmay Başkanı da hastalık mazereti ile katılmadı. Tören mangası, kuvvet komutanları, bir kısım eski askerler, Mehmet Ağar, Ali Şen ile Evren'in ailesi ve yakın arkadaşlarının  katılımıyla oluşan  küçük bir toplulukla cenaze kaldırıldı.

 

Kenan Evren'e eski cumhurbaşkanı olarak değil, emekli asker olarak cenaze töreni yapıldı. Evren'in cenazesinin askere havale edilmesi toplumun 12 Eylül'ü mahkum etmiş olmasının sonucu olarak değerlendirebiliriz, ancak yalnız askeri tören yapılmış olması siyasi iktidarı sorumluktan kurtarmıyor.  Mahkumiyet kararının kesinleşmemesi ve Devlet Cenaze Yönetmeliği ve Askeri Talimatnameye  sığınarak askeri törene izin veren Hükümet, mahcupça da olsa  12 Eylül'e olan bağlılığını gösterdi ve demokrasi dersinden bir kez daha sınıfta kaldı.

 

Darbe davası gerçekten değersiz mi?

 

Evren'in ölümü üzerine, 12 Eylül darbe davası yeniden tartışılmaya başlandı, umulmadık kişiler tarafından bir kez daha değerlersizleştirildi, hatta kimileri davayı itibarsızlaştırmaya kadar götürdü.

 

Öncelikle "Kenan Evren darbeden yargılanmadı" sözünün gerçeği yansıtmadığını söylemek isterim, doğru söz; "Evren ve darbeciler insanlığa karşı suçlardan yargılanmadılar, darbe yargılaması da toplumu tatmin etmedi" olabilir.

 

Yargılamada, sanıkların mahkeme huzuruna getirilmemesi çok büyük eksiklikti, "duruşmaya getirilmelerinin ölümlerine yol açabilecek sağlık sorunu yaratacağı"na dair hekim raporları darbecilerin mahkemeye getirilmelerine engel oldu. Bu raporlar bilimsel gereklilik olarak da değerlendirilebilir, hekimler arasında halen 12 Eylül'ü koruyan bir iradenin olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Davanın müdahilleri ikincisini dillendirdiler, itirazda bulundular, ancak darbenin sağ kalan iki aktörü Evren ve Şahinkaya mahkemeye getirilmedi, sesli ve görüntülü olarak davaya katıldılar ve soruları cevapsız bıraktılar. Yargılamanın sanıkların yokluğunda yapılması davadaki müdahilleri ve davayı dışarıdan izleyenleri tatmin etmedi. Bu durum anlaşılabilir, ancak "yargılama yapılmadı" demek hem doğru değil hem de yıllardır dava açılsın diye çabalayan, davanın açılmasından sonra bıkmadan usanmadan her duruşmada Ankara'nın yolunu tutan 12 Eylül mağdurlarına çok büyük haksızlık olur. Nasıl ki bu davanın açılmasını geriye doğru 30 yıllık mücadele sağladıysa, yargılama sonunda mahkumiyet kararı çıkmasını da sayıları çok fazla olmayan adalet arayan bir avuç insan sağladı. Mahkumiyet kararı sonrasında adliye bahçesine çıkan, ağlayarak, gülerek birbirine sarılan bir avuç dirençli insandan söz ediyorum.

 

Evren'in cenazesi, 12 Eylül'ün toplumun vicdanında mahkum olduğunu bir kez daha gösterdi. Türkiyelilerin çoğunluğu Evren'e hakkını helal etmedi.

 

Mevtaya hakkımızı helal etmemek yeter mi? Yetmez.

 

Evren öldü eseri halen yaşıyor, iktidarı ele geçiren 12 Eylül rejimini sürdürmek için elinden geleni yapıyor.

 

12 Eylül'ü aşmak, başta anayasa olmak üzere hukukundan, antidemokratik kurumlarından kurtulmak için eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik siyaseti güçlendirme görevi bizi bekliyor.


Önümüzdeki ilk işimiz; 7 Haziran seçimi, halkın seçme iradesinin gaspı niteliğindeki yüzde 10 barajını aşarak başlayabiliriz.

 

Arif Ali CANGI

Avukat

17.05.2015

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.