Politika sahnesine inerken

22 Temmuz 2013 01:10 / 1262 kez okundu!

 


Ülke öyle bir belirsizlik ortamý ve görünümünde ki, kimse doðru dürüst tahliller yapýp þudur diyemiyor. Bu da politik ortama, kaygan bir zeminde yürüyen bir kimsenin düþme tedirginliði þeklinde yansýyor. Daha açýkçasý, insan olarak da bazý þeyleri yorumlamaya, düþünmeye bilinci yetmiyor. Bu nedenle bazen çok üzülüyor, bazen çok korkuyor, bazen de çok sinirleniyoruz. Ama hepsinin temelinde yenilenme, eskiyi devam ettirmeme isteði olduðu da bir gerçek.

Bu durum, bir arkadaþýmýn söylediði gibi, bu sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiþin sancýlarýdýr. Bu geçiþi de eski kavramlarla açýklayamadýðýmýz gibi yeni kavramlarýn da yerine tam oturmuþ olmadýðýdýr. Fakat bu geliþmelerin ve de son olaylarýn en olumlu iyimser yaný, eþitlik, adalet özgürlük yönünde bir mücadelenin ciddi anlamda baþlamasýdýr. "Peki yüzyýllardýr tam da bu ilkeler doðrultusunda söylenen, yapýlan mücadele ile günümüzde eþitlik, adalet ve özgürlük için verilen bu mücadelenin farký nedir" sorusu, en doðal bir sorudur. Günümüz mücadelesinin, bir sýnýfa, bir ideolojiye dayanmadan ýrkçýlýða kaba milliyetçiliðe karþý, merkezine insaný koyan, insana deðer veren özgür bireyleri almasýdýr. Özgür bireylerin de ‘’zalim kendinden olsa bile mazlumun yanýnda, zalimin karþýsýnda’’ olmasýdýr. Doðal olarak da bu anlayýþýn kapsama alanýna, kimsenin etnik kimliðine, inancýna, mezhebine, düþüncesine, cinsiyetine kültürüne, diline bakmamak girer.

Eðer insanlar bu topraklarda bu yýllarda politika sahnesine girmek istiyorlarsa birey ve özgürlükle ilgili, hakkaniyet ve adaletle ilgili muhakeme kapasitelerini geliþtirmeli, halký anlamayý, müzakere etmeyi, uzlaþmayý yapabilmeyi öðrenmelidirler. Montesquieu’nun söylediði gibi ‘’topraklar verimliliklerinden çok, üstünde yaþayanlarýn özgürlüðü nedeniyle ürün verirler’’. Bu anlamda da yerelliðin önemi artacak, demokrasinin kolay sökülmeyecek kökleri yerelde yer bularak, dallarýnda hoþgörünün, diyalogun, uzlaþmanýn yeþermesini saðlayacaktýr.

Bir þeyden kurtulmanýn yöntemi hele de bu eski, yýpranmýþ bir þey ise yerine yenisini koyarak kurtulmakla olur. Politikada da böyledir. Beðenmediðimiz yönetimden kurtulmak isteniyorsa bunun karþýsýnda politikalar üretmek, alternatif seçenekler yaratmak zorundayýz. Bu genel ülke politikasýnda da böyledir, yerelde de böyledir. Kapitalizmin ayakta kalmasýnýn týlsýmý da buradan geliyor. Daima kendini yeniliyor, yeni koþullara adapte olmayý baþarýyor, doðaldýr ki buna uygun politikalar da üretiyor. Bunalýma girdiði durumlar kendini yenileyemediði anlardýr. Kapitalizm bunalým anlarýný aþtýðý zaman da dünya artýk eskisi gibi olmadýðýdýr. Ne yazýk ki kapitalizm krize girdiði ve çýktýðý an, olan geniþ halk kitlelerine, yoksullara olmakta. Bunu kabaca emperyalizmle, sömürü ile açýklamak kolaycýlýktýr. Tam bu ve bundan sonraki anlarda alternatif politikalar üretmek solun en büyük politikasýzlýðý ve yoksulluðu olarak dünya ve ülke tarihinde politik surlar olarak karþýmýza çýkmýþtýr.

Artýk, politikada hele de kendini ilerici, solcu, sosyal demokrat olarak niteleyen ve de sahneye çýkan parti, grup, kiþi her ne ise hepimizin eski alýþkanlýklarýný, ‘’tedavülden kaldýrýlmýþ’’ eski tahlillerini terk edip, geleceðe bakmalýdýr. Yoksa kös kös birbirimize bakýp suçlu arar, kavga eder, ömür törpüleriz.


Sabahattin ÝZCÝOÐLU

22.07.2013

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.