Mine Uygur ve Feryal Bekdik Portekiz'de - 6

23 Ağustos 2007 00:00  

 

Mine Uygur ve Feryal Bekdik Portekiz'de - 6

Sabah kahvaltıdan sonra tren istasyonuna gitmek üzere dışarı çıkıyoruz. Otelden taksi çağırmalarını
istiyoruz. Beş dakikaya gelecek denilen taksi bir türlü gelmiyor. Yolda çalışma var. Bavulları yüklenip ana caddeye çıkıyoruz. Taksi yok. Ben bavulları beklerken Mine bir üst caddeye koşturuyor. Çok geçmeden taksiyle geliyor ama artık çok geç “Tren kaçtı”. Campanha Tren İstasyonu’na gitmenin anlamı kalmıyor. Saint Bento Tren İstasyonu’nda iniyoruz. Bir sonraki treni soruyorum. Bir sonraki tren 13:52 de Lizbon’da oluyor. Oysa bizim uçak 14:10da. Uçağa yetişmemiz mümkün değil. İngilizce
bilmiyorlar. Panik oluyorum Havaalanı’nı aramak, Lizbon’a uçakla gitmek geçiyor aklımdan. O arada
gişedeki kızın “intercity” dediğini duyuyorum. Intercity tüm Avrupa’da hızlı trene verilen ad.
Tarifeyi önüme koyuyor.Hızlı tren 12:22 de Lizbon’da oluyor. Az bir fark ödeyerek eski bileti
veriyor hızlı trene bilet alıyorum. Bir önceki kaçırdığımız trenden bir saat sonra Lizbon’da
olacağız ve de uçağı rahat rahat yakalayacağız.





Öncelikle Campanha tren istasyonuna gidiyoruz. Hızlı treni beklerken sakinleşmeye çalışıyoruz. Tren
geliyor ve de biniyoruz. Tren çok konforlu ver bir o kadarda hızlı. İki buçuk saat sonra Lizbon’a
varıyoruz.Saint Apolania tren istasyonu görünüyor. Hemen taksiye binerek havaalanına varıyoruz. Biniş kartlarını aldığımızda Mine derin bir nefes alıyor. “Yolculuk bu, her şey olur niye dert ettin ki” diyorum. Havanından bir de Sandeman’ın kırmızı şaraplarından alıyoruz. Laf aramızda paraya kıyıp 2003 yılına ait de olsa yıllanmış şaraptan alıyoruz.




Bir gezinin daha -biraz maceralı da olsa- sonuna geliyoruz. Tren kaçar, uçak kaçar, zaman akıp
gidiyor, bunun için üzülmeye değer mi? Bir ölüme çare yok. Yeter ki gün eksilmesin penceremizden….



Feryal Bekdik





Temmuz 2007

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0