Steve Jobs'un Malatya Ermenisi babası... - Oral Çalışlar

08 Ekim 2011 14:07  

 

Steve Jobs'un Malatya Ermenisi babası... - Oral Çalışlar

Steve Jobs'un 'gerçek annem ve babam' dediği iki insandan Paul Jobs Malatyalı, Clara Jobs İzmirliymiş.

Los Angeles’tayız. Santa Monica’nın trafiğe kapalı Üçüncü Caddesi’ndeki Apple mağazasının önündeyiz. Vitrine Steve Jobs’un bir fotoğrafı asılmış. Kapının önüne mumlar dikilmiş, çiçekler bırakılmış. Mağazanın vitrininin camlarına küçük pembe kâğıtlar yapıştırılmış. İnsanlar acılarını paylaşıyorlar.
Steve Jobs. Los Angeles’ın da içinde olduğu Kaliforniya eyaletinden. Yaşamını iki gün önce doğduğu yer olan aynı Kaliforniya’nın San Francisco kentinde yitiren Steve’in yaşamında en önemli rolü oynayan, onu küçük yaşta evlat edinen ve büyüten Paul ve Clara Jobs, Anadolu’dan bu bölgeye gelmiş Ermenilerden. Yaşamöyküsünü anlattığı kitapta onların geçmişine ilişkin bilgiler bulmak mümkün. Steve’in ‘gerçek annem babam’ dediği bu iki insandan Paul Malatyalı, Clara İzmirliymiş. Kaliforniya halkı, Steve’in hemşerisi... Rahmetli Hrant Dink de Malatyalı hemşerisi...
Pacifica Enstitüsü’nün davetlisi olarak geldik. ‘Anadolu Kültürleri ve Yemekleri Festivali’ne katılıyoruz. Yöredeki Türklerin gayretiyle gerçekleştirilen festivalin amacı Türkiye’yi tanıtmak. ‘Orange County’ denilen ve ‘Downtown’a yaklaşık bir saat mesafede olan güney bölgesinde kalıyoruz.
Los Angeles, Anadolu Ermenilerinin dünyada en yoğun olarak yerleştiği bölgelerden biri. 700 bin Ermeninin yaşadığı söyleniyor. Özellikle siyasi ve toplumsal yaşamında da ciddi etkilerinin olduğu açık.
Los Angeles’ı birçoğumuz ‘Amerikan film sanayiinin kalbi’ olarak tanıyoruz. Hollywood burada. Sinema tarihinin unutulmaz mekânlarının birçoğu buralarda. ‘Universal Stüdyoları’ da burada.
Dün sırasıyla önce Hollywood sokaklarında dolaştık. Kaldırımlara yıldız şekilleriyle isimleri kazınmış gerçek film starlarını o caddelerde yürüyerek hatırladık. Marilyn Monroe’nun mum heykelinin yanında kameralara poz verdik.
Sonra ünlü film yıldızlarının malikânelerinin bulunduğu Beverly Hills caddelerinde dolaştık. Trafik, İstanbul’u aratmayacak düzeydeydi. Sunset Bulvarı’nda güneşin Pasifik Okyanusu’na batışını seyrettik.
Kriz içindeki Amerikan ekonomisinin en güçlü olduğu Los Angeles’ta kişi başına yıllık gelir 100 bin dolara yakın (ABD ortalamasının 39 bin dolar olduğu düşünülürse bu zenginlik daha iyi yorumlanabilir). ABD’nin en büyük limanı olan Los Angeles Limanı’nın etrafından otobüsle geçiyoruz. Ekonomik gücünü Hollywood’a, ‘Silikon Vadisi’ne borçlu olduğunu düşündüğümüz Los Angeles’ın, en büyük gelirini tarımdan elde ettiğini öğreniyoruz.
Los Angeles’ı Meksikalılar kurmuşlar. Hayatın her alanında Meksikalıların/Hispaniklerin rolü hissediliyor. 2. resmi dil İspanyolca. Hiç İngilizce bilmeden yaşayan binlerce Meksikalıdan söz ediliyor. Bazı sokaklar o kadar Meksikalı halde ki Beyaz Amerikalılar buralarda turist gibi duruyorlar. Uzakdoğuluların da önemli bir ağırlığı var. Havaalanında kendinizi Amerika değil Çin’e inmiş gibi hissettiğiniz de oluyor.
17 milyonluk kentte 19 milyon kayıtlı otomobil var. Toplu ulaşım neredeyse yok. Kentin çoğunluğu (dükkânlar ve restoranlar dahil) tek ve iki katlı evlerden oluşuyor. Bitki örtüsü ve evlerin yapısı Bodrum’u çağrıştırıyor. Sadece bizim bulunduğumuz Orange County bölgesi, İstanbul’a yaklaşan genişlikte bir alanı kapsıyor. Arabasız olmuyor. Arabayla da olmuyor, onca büyük yola, yedi-sekiz şeritli otobanlara rağmen trafik tıkanıyor.
Aslında, Los Angeles’ı tanımlarken, bir kentten çok, bir bölgeden söz etmek gerekiyor. Los Angeles’ın devasa nüfusuna rağmen çok az yerinde insan yoğunluğunun görülmesi de bununla ilgili. İnsanların değil arabaların damga vurduğu bir ‘bölge’deyiz...
Benzinin litresi 39 sent. Türk parasıyla 70-75 kuruş... Bizdekinin dörtte birinden az. Her tarafta sürekli çalışan küçük petrol kuyuları var. Ucuz benzin fiyatına rağmen taksinin (mesafelerin uzunluğunun da etkisiyle) çok masraflı olduğunu da belirtelim.
Şehri dolaştık. Akşam otele döndük. Steve Jobs’un hemşerileri acılarını küçük pembe kâğıtlara yazıp Apple mağazasının vitrinlerine yapıştırmayı sürdürüyorlardı
.

Radikal

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0