Yeni Türkiye için Yeni İslam

19 Mayıs 2014 14:22 / 1323 kez okundu!

 

 

İslam, insanlığın değişmeyen kimliğidir. İnsan, toplum, devlet ile medeniyet; bu anlayış, bilgi, iman, ahlak üzerine bina edildiği zaman ancak gerçek anlamda adalet tesis edilebilir, barış sağlanabilir ve huzura kavuşulabilir.

Türkiye’nin dönüşüm ve değişiminde en temel unsur İslam’dır. Yalnız bu İslam; bir devlet projesi, mühendislik çalışması, operasyonel bir müdahale, küresel bir oyun değil bizatihi toplumun aklında, kalbinde, yaşamında, ruhunda, zamanında, mekânında vücut bulan bir tevhid, adalet, özgürlük ve emek mücadelesinin teorisi ve pratiğidir.

Yeni bir Türkiye tasavvurunun oluşmaya başladığı günleri yaşıyoruz. Bugünlerde Yeni Türkiye’nin tevhid, tarih, toplum, adalet, bağımsızlık, özgürlük bağlamından uzak bir şekilde oluşması için bu ülkenin, toprakların, toplumun ruhu olan İslam üzerinden müdahale edilmektedir.

Tapınakçı ve işbirlikçi dinin öncüleri ile yerel ve küresel emperyalizmin temsilcileri; İslam inanç, algı, iman, ahlak anlayışının değişmemesi için mücadele vermekte, değişimi de kendi sistemlerine zarar vermeyecek şekilde dizayn etmeye çalışmaktadırlar. Hedef toplum üzerinden İslam, İslam üzerinden toplum ve devlettir.

Yeni bir Türkiye ancak Yeni İslam ile mümkündür. Şu anda toplumun, geleneğin, siyasetin, ekonominin, kültürün, edebiyatın, düşüncenin İslam anlayışının değişmesi gerekir. Süreklilik içinde yenilenmeyi sağlayan bir İslam’a ihtiyaç vardır.

Yeni İslam talebi bir devlet projesi olmamalıdır. Devlet ile birlikte cemaat, sermaye, küresel yapıların beklentileri doğrultusunda inşa edilmemelidir. Bizatihi ve yalnız toplumun talebi doğrultusunda şekillenmelidir. Devlet ancak ve ancak toplumun- milletin isteklerini- beklentilerini karşılamalıdır. Halk adına, halka rağmen ve halka karşı olarak hareket etmemelidir.

Yeni İslam, proje- mühendislik İslam’ı olmamalıdır. Belli bir dönem, bazı beklentileri karşılamak içinde değil zamana yayılan, akli ve kalbi dönüşümü hedefleyen, zamanın- mekânın ruhu olan bir istikamette olmalıdır.

Yeni İslam, operasyonel bir müdahale aracı olmamalıdır. Cemaat, tarikat ve buna benzer yapıları kullanarak, toplumu ve devleti dönüştürmeyi hedefleyen, belli bir zaman diliminde, belli amaçlar için kullanılıp sonrasında atılan operasyonel İslam olmamalıdır.

Yeni İslam, küresel emperyalizmin hâkimiyet aracı olmamalıdır. İlkelerinden, ruhundan, aklından soyutlanmış şekilde topluma dayatılan, etkisiz bir etki üzerine kurulan, dönüştürülen, dayatılan bir İslam olmamalıdır.

Yeni Türkiye ancak ve ancak Yeni İslam ile kurulabilir. Yeni olması; ilk insan- ilk peygamber Âdem’den bu yana yaşanan Tevhid mücadelesinden ve son örnekleyicisi Hz. Muhammed, O’nun aracılığıyla vahyedilen Kur’an- ı Kerim’den, farklı toplum- devlet tecrübelerinden bağımsız değil bunları temel alır. Yalnız bu süreklilik içinde değişimi- devrimi de barındırır. Yaşadığımız zamanın, medeniyetin ve algının dönüşümünü hedefler.

Yeni İslam; toplumun- milletin arayışları üzerine bina edilmelidir. Toplumun dönüşümü ile birlikte oluşan taleplerin yöneticiler tarafından uygulanması ile mümkün olacaktır. Türkiye’de özellikle son yüz yıllık süreçte toplumun- milletin istekleri- taleplerin dinlenilmemiş, aksine topluma yeni bir din dayatmaya çalışılmıştır. Modernleşme, çağdaşlık, kurtuluşçuluk adına toplumun hissiyatı, inançları, algısı dikkate alınması bir yana red edilerek İslam projelendirilmiş, toplumun kabul etmediği anlayışlar eğitim, sermaye ve kültür yoluyla uygulanmaya çalışılmıştır. Devlet, milletin olmalıdır. Milletin tasavvuru devlet kurumsalında pratize edilmelidir.

Yeni Türkiye’de devlet, eğitim sistemini toplumun Yeni İslam talepleri doğrultusunda değiştirmelidir. Eğitim sistemini barındıran unsurlar, anlayışlar, algılar milletin taleplerini yansıtmamaktadır. Öncelikle bilgi yapısı olarak Allah’ı-Tevhidi dışlayan anlayış değiştirilmelidir. Ana sınıfından, üniversiteye ve çeşitli kurumlarla verilen eğitim milletin beklentilerinin çok uzağındadır. Bir grubun dayatmasının tüm ülkeye- halka yapıldığı anlayış değişmelidir. Din üzerinden oluşturulan tehditler, dayatmalar, kuşatmalar kaldırılmalıdır. Milletin talepleri üzerinden bir sistem inşa edilmelidir.

Yeni Türkiye’de ekonomi Yeni İslam’ın ruhuna uygun şekilde inşa edilmelidir. Faizci sistem dönüştürülmeli, işçi-emek sömürüsü son bulmalı, gelir eşitsizliği olmamalı, çalışma koşulları insanileştirilmeli ve sermaye el değiştirebilmelidir.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam anlayışında Diyanet İşleri Başkanlığı bir devlet dininin ihdasını sağlayan kurum değil halkın dininin tanınması, bilinmesi ve öğretilmesi için imkân sağlayan kurum olmalıdır. Halkın içinden farklı din ve mezheplerin kurumda temsil edilmesi sağlanmalı ve talepleri karşılanmalıdır. Ülkede yaşayan halkların farklı din- mezhep anlayışlarının varlığı kabul edilmelidir.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam adına cemaat- tarikatlar- STK'lar dini vesayet oluşturmamalıdırlar. Cemaat ve tarikatlar toplum ve devlet içinde elde ettikleri gücü- imkânları tüm toplum kesimlerinin hizmetine sunmalıdırlar. Güç biriktirip, anlayışını topluma-devlete dayatamaz. Örnekliğini tüm toplum kesimleri kabul ettiğinde bu taleplerin karşılanması doğaldır. Ancak bir proje dâhilinde güç merkezlerinde elde ettiği konumu kullanarak millete ve devlete kendi anlayışını dayatmamalıdır. Devlet cemaat-tarikatları toplum-millet haklarıyla çelişmeyen, adaletsiz bir durum oluşturmayan beklentilerini karşılamalıdır.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam insanlığın tecrübelerinden faydalanır. Birikimlerini tevhidi esas içinde değerlendirir. İnsanlığın birikimini; Doğu-Batı, Avrupa- Ortadoğu, gelenek- modern gibi ayrımlara tabi tutmaz. Klişelere, sloganlara boğarak inkâr değil anlama çabası ile birlikte istifade edilebilecek bilgi ve pratikleri almak, aynı zamanda insanlığın ifsadına yol açana değerlere karşı da yine hikmet, güzel söz, örneklik ve mücadele ile yaygınlaşması ve hâkim olmasının önüne geçilmelidir.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam; yaşanan zamanı temel alarak öncesinde yaşananları bir tecrübe-kıssa olarak değerlendirerek, bugünü ve geleceği inşa etmelidir. Esas olan şimdidir. Geçmişi-geleneği canlandırma görevi yoktur. Aynı damardan beslenerek bu damarın inşasını hedefler. Gelenekçilik tuzağından kaçayım derken tarihe- insanlığa bigâne de kalamaz.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam anlayışında küresel-yerel piyasanın dayatmalarına karşı güzel örnekliklerle hegemonyası kırılmalıdır. Moda, müzik, sinema ve tüketim kültürü piyasa dininin ve bu dinin aktörlerinin insafına bırakılmaz. Piyasa dininin insanlığı öldüren, vicdanını körelten, hayata yabancılaştıran, nesneye dönüştüren anlayışları ve pratiklerine karşılık sadece yasaklamalar ve inkârla bir yere varılmaz. Aksine bu anlamda insanın fıtratına –ruhuna -aklına dayanangüzellikler hegamonik anlayıştan uzak şekilde insanlığa verilmelidir.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam istişare- demokratikleşmeden beslenmelidir. Güç odakları güçlerini halktan almalı ve halkı dinlemelidirler. Bu anlamda devlet, cemaatler, STKlar, partiler, Tarikatlar demokratikleşmelidir. Ne yazık ki bu kurumlar istişare-demokratikleşme merkezli değil sürekli yeni ilahlar- rabler- vesayetler üreten yapılar halindedirler. Bu yapıların kendilerini milletten üstün görme alışkanlıklarından vazgeçmeleri gerekir. Sürekli rablik-ilahlık taslayarak hareket eden bu yapılar, Yeni İslam’ın en büyük tehdidirler. Kişiler- liderler- şeyhler- başkanlar- müdürler etrafında oluşan vesayetçilik ortadan kaldırılmalıdır. Aksi takdirde İslam adına yeni vesayet odaklarının halka-millete karşı operasyonları son bulmayacaktır.

Yeni Türkiye’de ilahiyat başta olmak üzere akademidekiler, aydınlar, âlimler; Yeni İslam’ın ruhuna göre hareket etmelidirler. İlahiyat fakültelerinde ölü bir din üzerinden ölü- etkisiz bir toplum inşasından vazgeçilmelidir. Söz zenginliği adına cehalet ve amelsiz İslam oluşturmamalıdırlar. Âlimler zamanı tanıyıp, zamana cevap veren, teori ve pratiği birleştiren, zamanı aşan yaklaşımlar sergilemelidirler. Sınıfsal bir üstünlüğün konforu içinde yaşamamalı ve fildişi tapınaklarından dışarıya çıkmalıdırlar. Aydınlar vesayetçi odaklara hizmet etmekten vazgeçip Hakkın, Halkın ve Hakikat’ın hizmetkârı olmalıdırlar.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam’ın taleplerini toplumun talepleri kılacak çabaya ihtiyaç vardır. Toplumun talepleri ile İslam’ın talepleri bazı veya birçok noktada uyuşmayabilir. Bu durumda kesinlikle zorlama- baskı- manipülasyon-aldatma ile insanlara bu talepler dayatılmaz. Ta ki topluma güzel örneklik, güzel söz ve yazı ve diğer çabalarla anlatılsın, ikame ve ikna edilebilsin ve toplumun taleplerine dönüşebilsin. Toplumun talebine dönüşmeyen din hakikat adına dayatılamaz. Halk cahil- anlamaz görülerek aşağılanamaz. Yeni İslam ancak ve ancak toplumun bu mesaja sahip çıkması, muhafızı ve müdafii olması ile birlikte yaygınlaşmalıdır. Güç odaklarının dayattığı bir anlayış üzerinden ifade edilmemelidir.

Yeni Türkiye’de Yeni İslam Barış’ın teminatı olmalıdır. Sınıfsız, imtiyazsız bir devlet- toplum- sermaye- bilgi inşa edebilmelidir. Barışa hizmet etmeyen, kurucu iradesi olmayan bir İslam olamaz. İslam varsa Barış vardır. Barış varsa İslam vardır. Barışı tehdid eden her türlü çabaya bilgiye müdahaleye karşı durmalıdır.

 

Rüstem BUDAK

16.05.2014

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.