STOCKHOLM'DE CORONA ÝLE DANS - 3/4

02 Mayýs 2020 00:25 / 1148 kez okundu!

 


"Bu kadar olumlu niteliðine raðmen Ýsveç'te Corona meselesindeki bu politika nasýl oluyordu da böyle uygulanabiliyordu. Benim inancým þu, yýllardýr yaþlýlar ve hastalarýn devlete yükünün nasýl büyük bir miktara eriþtiðini tartýþan Ýsveç elitinin, bu konuda istediði bir gözdü, Allah verdi iki göz misali oldu"

 

****

 

STOCKHOLM’DE CORONA ÝLE DANS - 3 

 

Nihayet Wiktoria geldi, o ne güzellikti öyle, unutmuþum, bir yýldýr görmemiþtim. 1.90 boyu ve harika endamýyla karþýmda duruyordu. Bir insan nasýl bu kadar güzel olabilir diye düþünmekten kendimi alamadým. Tebessümle, buyrun dedi. Odasýna gittik, her zamanki gibi þikayetimi sordu anlattým. Bu normal, bir yýlý aþkýndýr gelmedin dedi, önündeki bilgi sayara bakarken...

Soyun ve banka yat dedi, üst tarafýmý çýkardým ve bu iþ için özel yapýlmýþ banka yüz üstü yattým. Her zaman yaptýðý gibi derin nefes al dedi. Yaptým, þimdi nefesini tümüyle boþalt dedi, sonuna gelince usta bir baský yaptý, omurgamdan bir ses, týrýk dedi… O da hýh dedi… Bu hareketi omurgam boyunca 7-8 kez tekrarladý, artýk hiç trýk sesi yoktu…

Akabinde sanki kendi bedeni imiþ gibi sað tarafýmda sertleþmiþ yerlere yüklendi, göremediðim için parmaðýydý yüklenen her halde diye düþündüm.

En az 10 defa ikiþer dakikadan bu hareketi tekrarladý, bazan acý dayanýlmaz gibi oluyordu ama muhteþem bir duyguydu.
Bugünlük bu kadar, giyinebilirsin dedi. Þimdiden muhteþem bir rahatlamaya kavuþmuþtum.

Giyinirken, aslýnda sen risk grubundasýn, senin durumunda olanlarý bakýma almýyoruz ama sana bir ayrýcalýk yaptýk. Senin en az 10 seansa gereksinimin var. Pazartesine sana zaman ayýracaðým. Lakin bir sorun var, þefimle konuþacaðým (o bolla yapacaðýz þefimle, yani bir o bir ben top atacaðýz biri birimize ) Eðer evet derse Pazartesi gelirsin eðer uygun görülmüyorsa sana telefon ederim Pazartesi sabah. Eðer telefon etmezsem gelirsin Pazartesi dedi.

Benim risk zonunda olmam tehlike arzediyormuþ. Yani benim için böyle bir karar alacaklarmýþ. Wiktoria'ya içten teþekkür ettim…Pazartesi bir engel olmasa görüþürüz dedim ve ayrýldým oradan.

Yolumun üstündeki en büyük markete uðradým. Tek tük insanlar vardý, çok tenhaydý. Bir þey dikkatimi çekti. Her reyon bir kare içine alýnmýþtý, mesela, domates patlýcan reyonu bir kare çizilmiþti 2 metre geniþliðinde, eðer o kare içinde bir insan varsa, ikinci kiþinin girmemesi Ýçin bir uyarýydý. Ve bir karenin içinde iki kiþiye hiç rastlamadý Hýyar reyonu da öyleydi. Þampuan reyonu da... Anlayacaðýnýz her þey bir kare altýna alýnmýþtý. 

Kasadaki kuyruk ayný þekilde çizilmiþ ve her çizgiye, mesafeye dikkat diye yazýlmýþtý… Hele kasanýn sonundaki, poþetlerin doldurulduðu yer; akan iki bandýn iki tarafýnda duranýn biribiriyle temasýný önlemek için þeffaf bir plakayla ikiye ayrýlmýþtý. Kasiyerin etrafý da ayný þeffaf plakalarla ayrýlmýþtý. Muhteþem bir organizasyondu yani.

Sonra eczaneye gittim, ayný sosyal mesafe meselesi orda da vardý. Yerler çizik çizikti…
Göz duþu veya damlasý olarak bir sývýya ihtiyacým vardý. Fazla bilgisayara bakmaktan gözler kuruyormuþ, kýzýllaþma, çapaklanma, yaþarma derken oldukça rahatsýz olmuþtum…Doktora telefon edince, fazla mý bilgisayara bakýyorsun diye sordu… Oooo, facee, diziler haberler derken gün bitiyor dedim. Göz duþunu o önerdi. Yanýnda verdikleri özel plastiðe sudan koyuyorsun ve arka üstü yatýyorsun, gözlerini su içinde kýrpýþtýrýyorsun. Bir kaç dakika sonra, ne çapak kalýyor ne de kýzarma. Tavsiye ederim hani…

Eve geldiðimde HaberTürk TV’ye baktým. Ýsveç’ten yaþlýlarla iliþkisi olan psikolog bir bayan baðlanmýþtý. Hava ambulansý ile ilgili konuþuyorlardý Sosyal medya hastalarýna göre, Ýsveç’ten alýnýp Türkiye'ye götürülen aile için, vatandaþlýklarýnýn düþürülmesiyle ilgili dava açýlmýþmýþ!!! Tabi kadýn, böyle bir þey yok dedi. Gerçekten de medyada böyle bir þeyden eser yoktu.

Sonra hava ambulansýyla ilgili konuda mevzunun olduðu gibi haberleþtirildiðini söyledi. Oysa haber Kürdo Baksi’nin, "bu haber Türk hükümetinin baþarýsýzlýðýný gizlemek için bir þovdur’’ paravanasýnýn arkasýnda halka sunulmuþtu. 

Üçüncü soru Stockholm’deki Corona bulaþýsýnýn ne alemde olduðu soruldu. Bayan ne var, ne de yok dedi bir þeyler söyledi ben anlamadým. Sonra Ýsveç’te hiç bir önlem alýnmýyor, Ýsveç’in hava ambulansý yok diyorlar gibi hiç kimsenin söylemediði þeyleri söyleniyormuþ gibi ortaya getirip Ýsveç’in hasletlerini sayýp dökmeye baþladý. Neden böyle yaptý bilmiyorum. Korkudandýr desem, deðil bence ama içten içe bir korku var iktidardan her halde…

Kürdo Baxi oldukça ünlü Mahmut Baksi’nin yeðenidir. Mahmut Baksi’yi çok yakýndan tanýrým. Benim bildiðim ki yanýlabilirim, Mahmut Baksi'nin hiç bir zaman PKK yanlýsý olmadýðýdýr. Bu konuda yemin edemem çünkü Kürt hareketine katýlýp PKK ile iliþkiye geçmemiþ insan azdýr. Onun Diyarbakýr'daki ölüm orucuna paralel baþlattýðý eylemi çok ziyaret etmiþtim Sergeystori meydanýnda. Bir yandan kanserle didiþirken baþlattýðý bu eylem sýrasýnda nüktedanlýðýndan hiç bir þey kaybetmemiþti. Kürdo Baksi ise tümüyle karaktersiz bir kefen soyucudur. Baksi soyadýný her pisliðe bulaþtýrmýþtýr. PKK’ya tam angaje olmakla yetinmemiþ Ýsveç gizli örgütü SEPO’nun kontrolünde olduðu oldukça yaygýndýr ve bu söylenti kendisine çok yakýþmaktadýr. Ýsveç yönetimi ne zaman ihtiyaç duysa bu zat emre amade söylemlerde bulunmaktan çekinmez…’’ 

"Ýsveç'te yaþayan, Türkiye karþýtý Kurdo Baksi, Aftonbladet'e konuþarak, Türkiye'nin bu hareketinin, baþarýsýzlýðýnýn üstünü kapatmak amacýyla gerçekleþtiðini iddia etti. Türkiye'de koronavirüs testi için vatandaþlarýn para ödediði yalanýný söyleyen Baksi, Türk basýn kuruluþlarýnýn Ýsveç hastanelerini kötülediðini de iddia etti.’’ Kürdo’nun bu eylemi tam da SEPO’nun istediði bir eylemdir.

Fetöcü ve sol kenarda oynamaktan vaz geçmeyenler de bu konuda hummalý bir hareket içindeler.
Bir çaba, bir çaba ki, akýl almaz bir þey. Yok þovmuþ, yok Emrullah Gülüþken Ak Parti taraftarýymýþ, yok Saðlýk bakanýnýn akrabasýymýþ… Daha neler neler… Bunlarýn kimisine mesaj attým, kimine telefon ettim. "Yahu bu yalanlarla ne kazanacaðýnýzý umuyorsunuz, diyelim ki show, ne güzel þov, böyle þova can kurban" dedim. Madem burada her þey bal ile kaymak, bakýn 4 haftadýr maske bulmak için uðraþýyorum, madem öyle bana bir kaç maske gönderin veya iliþkinizin olduðunu söylediðiniz doktorlardan bana bir kaç maske bulun’’ dedi

Laga luga sol tarafta figürü rezalet dansa devam tabi…

(Bu günlük bu kadar… Saðlýcakla kalýn, EVDE KALIN )

 

***

STOCKHOLM’DE CORONA ÝLE DANS - 4 VE SON

 

Bu ülkenin detayýna ve tarihine inmeyi göze alýrsak, yer kürede eþi menendi olmayan bu ülke hakkýnda gerçekten bir analiz yapmaya kalsak bu yazý dizisi bitmez. Hatta tek bir konu hakkýnda bir kaç kitap yazmaya kalksak bir kaç kitabýn yetmeyeceði ortada. Hele çivi nasýl çakýlmalýnýn bile kitabýnýn olduðu bu ülkede, ben yazdým tamam demek için baþka kafada olmak lazým. Çivi nasýl çakýlýrýn kitabý vardýr dediðimde abartýyorum sanýlabilir ama ne yapmak isterseniz, ne ile ilgileniyorsanýz, abartýsýz iðneden ipliðe her konuda sayýsýz kitap vardýr bu ülkede...

Bu bakýmdan konuyu üç baþlýkta özetin özeti bir kaç örnek vererek noktalamak istiyorum. Noktalamak derken, þimdilik noktalamak anlamýnda söylüyorum. Ýleride yeri geldikçe deðinmek üzere noktalayacaðým.

Bu konular:


1 – Düþünce özgürlüðü ne alemdedir bu ülkede?
2 – Polis nelere yetkilidir,  halka karþý nasýl davranýr?
3 – Ýþçi haklarý ne düzeydedir?
4 – Kiþi veya milletvekili, bakan ve baþbakanýn toplumsal hayattaki ayrcalýklarý ne durumdadýr?
5 – Bireyin ekonomik durumu ne vaziyettedir?
6 – Ýsveçlide kibir ne vaziyettedir?

 

DÜÞÜNCE ÖZGÜRLÜÐÜ NE ALEMDEDÝR BU ÜLKEDE?

Hiç uzun uzun anlatmaya gerek yok, 37 yýldýr bu ülkede yaþýyorum ve aklýma bir þey geldi, bu düþüncemi söylersem acaba baþýma neler gelebilir, sorgulanabilirmiyim, ceza alabilirmiyim diye bir kuþkunun zerresini duymadým. Þu anda Stockholm’de yaþamaktayým. Aklýma ne gelirse yazarým, kimseye hakaret veya küfür etmediðim sürece hiç bir sorun yoktur. Zaten aklýma bile gelmemiþtir. Bu durum, sendika, dernek, parti, aklýnýza ne gelirse gelsin her kes için geçerlidir. Bence bu paragraf mesele üzerinde düþünmeye yeterlidir. 

POLÝSÝN DAVRANIÞI

Bir çok olay anlatabilirim lakin uzatmamak için bir tek örnek vereyim. Ýsmi lazým deðil, bir arkadaþýmýz uygun olmayan bir elbiseyle, bir diskoteðe girmek istemiþ, badigard engel olmuþ. Þu anda Türkiye'de bu iþ nasýldýr bilmiyorum, lakin burada badigardýn bu hakký var. Arkadaþýmýz badigardla kavgaya tutuþmuþ, derken polis gelmiþ ve kiþiye sert bir þekilde müdahele edip kolunu bükerek polis otosuna týkýþtýrmýþ. Arkadaþýmýzýn kavga ettiði badigardla kavga olayý hiç konu bile olmadý lakin, polisin arkadaþýmýza davranýþý ciklet gibi uzadý. Mahkemeler falan dediysem, öyle küçük mahkameler deðil, savcýnýn avukatýn hakimlerin olduðu oldukça ciddi mahkemelerdi. Bu mahkemeyi izlediðimde, savcýnýn, kolunu nasýl büktün göster bana, ortaya çýkyorlar, nasýl kolu kývýrdýðýný sergiliyorler, peki neden gerek gördün buna gibi, yok nasýl týkýþtýrdýn adamý arabanýn içine gibi ahiret sorularý karþýsýnda hayretten hayrete düþmüþtüm. Doðrusunu isterseniz arkadaþýmý býrakýp polisin zavallý durumuna acýyasým gelmiþti. Bence bu örnek yeter üzerinde düþünmek için…

ÝÞÇÝ HAKLARI NE DÜZEYDEDÝR

Bir iþçi bir iþ yerine istihdam edilip iþe alýnmýþsa ve deneme süresi olan bir yýl da dolmuþsa, hele bi de sendikalý ise (Sendikaya ödenen aidatlar çok yüksek deðildir) iþverenin haklý ve ciddi bir gerekçesi olmadan iþçinin iþçiyi iþten atmasý çok zordur ve yýðýnla þartý vardýr. Diyelim ki iþveren öfkelendi ve iþçiye seni attým dedi. O zaman yandý gülüm keten helva olur iþveren için. Tazminatlardan tazminat beðenmesi gerekir ve bu eþþek yükü miktarda para demektir.

KÝÞÝ VEYA MÝLLET VEKÝLÝ BENZERÝ KÝÞÝLERÝN AYRICALIKLARI VAR MIDIR?

Unutmadan söyleyeyim. Ýsveç bir þekilde siz kelimesini literatüründen çýkarmýþtýr. Diyelim ki baþbakanla konuþuyorsunuz, baþbakana siz diye hitap edilmez, sen diye hitap edilir. Ýlk geldiðim yýllarda bu hitap þeklini çok yadýrgamýþtým ama zamanla alýþtým tabii...
Oto tamirhanem diplomatlarýn yoðun ve parlamentoya yakýn yerdeydi. Bu yüzden müþterilerimin arasýnda bu tipler az deðildi. Moderat partinin milletvekili vardý yakýn iliþkim olan. Burjuva partisi olarak bilinen Moderat parti milletvekilinin davranýþlarý çok ilgimi çekerdi. Her tamirat ödemesi yaparken faturayý dikkatlice inceler, hata varsa mutlaka bulur, bulamazsa, indirim talep ederdi. Çok zengin bir aileden geliyordu, yarým düzine dil bilen tuhaf bir adamdý. 12 Eylül sürecinde bir kaç kez Diyarbakýr mahkemelerini izlemek için giden heyete katýlmýþlýðý vardý. Çok sohbetimiz olmuþtur, sohbetlerdeki liberal bakýþý beni çok etkilemiþti. Neticede burjuva partisi milletvekiliydi. Bir gün nasýl oldu hatýrlamýyorum, þehre gidecektik, isterseniz sizi býrakayým ben de merkeze gidiyorum dedi. Ben oðlum Roj ve annesi üçümüz Türkiye'de külüstür olarak tarif edilebilecek Mersedesine bindik. Merkeze yaklaþtýkça trafik týkandý. Gýrgýr olsun diye, sende ýþýldak falan yok mu tepeye taksak da yollar açýlsa dedim. O sizde var, bizde olmaz demiþti de çok gülmüþtük...

ÝSVEÇ’TE BÝREYÝN EKONOMÝK DURUMU

Bu ülkenin zengini çok zengindir, orta tabaka çok geniþ bir yer tutar bu toplumda. Benim örnek alacaðým, bu ülkede en fakirlerin yani her ne sebeple olursa olsun geliri olmayanlarýn durumunu sergilemek olacak. Hiç bir geliri olmayanlar devlet güvencesi altýndadýr. Sosyal diye bir kurum vardýr. Bireyin ikametine göre kira üstüne asgari aylýk gereksinimi hesaplanarak kiþiye ödenir. Yeni meslek öðrenmesi gerekiyorsa ve kiþi istiyorsa bu konuda her türlü masraf extra olarak kiþiye saðlanýr. Hiç bir fert yaþamýný sürdürmek için bir baþka kiþiye muhtaç deðildir, nokta. Bu konuda fazla söze gerek yok sanýrým. Engelli þahsýn her gereksinimi devlet tarafýndan karþýlanýr, otomobil kullanabiliyorsa, gerekli tüm aksesuarlar ve deðiþiklikler yapýlarak otomobili engelliye bedava verilir. Bazen bu gerekli restorasyon arabanýn fiyatýndan fazla olabilir, bu hiçbir þeyi deðiþtirmez. Kullanýlmýþ oto bu halde söz konusu deðildir. Otomobil yeni olmak zorundadýr, nokta. Bence fazla söze gerek yok.

ÝSVEÇ’TE KÝBÝR MESELESÝ

Ýsveçliye kibir nereden gelmiþse gelmiþ ama felaket denecek düzeydedir. Bence hiç bir Ýsveçli bir göçmenin, özellikle asya, ortadoðulu, Afrikalý bir iþverenin yanýnda çalýþmayý hazmedemez. Çalýþýr çalýþmasýna ama her davranýþýnda adeta þunu ima eder "Ben ki, sarý saçlý, mavi gözlü, beyaz tenli ve uzun boylu ari bir ýrktan geliyorum, sen ki beþ para etmez bir kara kafasýn. Sen benim patronum olamazsýn. Sen bakma þu anda senin yanýnda çalýþtýðýma. Ýlk fýrsatýný bulduðumda burayý býrakýrým…’’ Avrupalýlar için bir derece tolerans vardýr da, Amerikalý ise iþ veren, o kadar bal kaymak olur ki, yalakalýðýna doyulmaz...

Açýkça görülen bu kadar olumlu niteliðe raðmen Corona meselesindeki bu politika nasýl uygulanabiliyor? Benim inancým þu, yýllardýr yaþlýlar ve hastalarýn devlete yükünün nasýl büyük bir miktara eriþtiðini tartýþan Ýsveç elitinin, bu konuda istediði bir gözdü, Allah verdi iki göz misali oldu...

Uyguladýðý politika, çelik gibi soðuk duygularýna ve olaðanüstü kendini beðenmiþliðinde yatmaktadýr diye düþünüyorum.

Diþ doktoruna gittiðimde haliyle bana aðzýný aç dediðinde açardým. Aðzýmý açtýðýmda ''vad duktik vad duktik'' (oy ne becerikli, oy ne becerikli) diye çýðlýk atarcasýna seslendiðinde çok öfkelenirdim. "Bunun beceriyle ne iliþkisi var, biz maymun muyuz ki, aðzýmýzý açýnca büyük beceri göstermiþ oluyoruz?" diye az tartýþmadým.

Böylece bu yazý dizisini burada bitirmiþ olalým...
Saðlýcakla kalýn, EVDE KALIN
.

 

Mustafa SATIÞ

 

Son Güncelleme Tarihi: 02 Mayýs 2020 11:53

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.