Yaralarımız Derinde/ Sorular Yazısı

24 Kasım 2009 02:51 / 2188 kez okundu!

 


“Bu kalp seni unutur mu?” adlı TV dizisini izliyor musunuz? İzliyorsanız, izleyebiliyor musunuz? Kalbiniz kanamıyor mu? Etrafınızdaki insanlardan, “Türkiye’de gerçekten bunlar yaşanmış mıdır?” sorularını duyuyor musunuz? Sanki milattan önce yaşanmış bir olayın sorusuymuş gibi şaşırıyor musunuz? Dizide anlatılanların daha naif kaldığını söylesem, inanır mısınız?

Siz ya da bir yakınınız, bir tanıdığınız ya da bir arkadaşınız, 12 Eylül sürecini içinden ya da yakınından yaşadıysa; sizin kalbinizin de unut(a)madığı sorular, alt alta sıralanmıyor mu?

İnsanı kendinden iğrendirmek için yapılan işkenceleri insan yüreği unutabilir mi?

İnsanı kendi suçluluğuna inandırmak için yapılan ve sonu gelmeyen eziyetler unutulabilir mi?

İnsanı en yakın arkadaşlarından kuşkulandırmak ve onları “suçlamak” için çektirilen acıları insan kalbi unutur mu?

Bir ses mesafesi ötende, darağacına gönderilen üç devrimcinin acısını birebir yaşamak ve devletin “taammüden gerçekleştirdiği” idamları; tutukluların, gardiyanların, jandarmaların kalbinin kaldıramadığına tanık olmak ve üç gün boyunca “ölüm sessizliği” denen kavramın ne olduğunu görmeyi hangi kalp unutabilir?

Haftalarca süren, günde üç kere (sabah-öğle-akşam) “saldır” emriyle başlayan “sayım dayağı” sonrası topluca çıldırıp “oldu mu ayşem oldu mu” türküsüyle “yaramızı sararız-teslim olmayız ” mesajı verilmesini, kimin kalbi unutabilir? İstiklal Marşı’nın işkence aracı olması, unutulabilir mi?

Daha fazlasını yazmayı kalbim istemiyor. Üstelik bunlar, Diyarbakır’da ve Mamak’ta değil İzmir’in Şirinyer Askeri Cezaevi ve Buca Bölge Cezaevinde oldu.

Ve fakat, sabahtan akşama siz insanlıktan uzak eziyetleri yaşarken, bir kısmı kesilerek verilen gazetelerde, sözüm ona eleştiri adı altında, “liberaller ve özgürlükçüler”ce size yönelen “küfürleri ve karalamaları” okuduysanız; unutur mu kalbiniz?

“Küfür romanları”nı, “devrimci bacı” karikatürlerini, Aysel Özakın’ın Genç kız ve ölüm romanındaki “genç kızın” roman tipi olamayacağını, olsa olsa cinsel bunalımları yüzünden eline silah almış bir kuşaktan -78 kuşağı- olabileceğini yazan “solcu aydınlarımızı”, Turan İtil’in “rehabilitasyon- düzene kazandırma” işkenceleriyle birlikte yaşarsanız, kalbiniz unutur mu?

Sahi, diziyi izlerken şöyle bir soru aklınıza geliyor mu: “Bir Türk subayı Diyarbakır cezaevi’nde neden Saygon zindanlarını bile aratacak işkenceler yapar? Zaten tutuklu ve hükümlü olarak cezasını çektirdiğin insana, bir de neden akıl almaz eziyetler yapılır? Bu eziyet ve işkenceler; Türk milliyetçiliğine, Türk ülkesine, Türk devletine ne kazandırmıştır/ katmıştır?”

Bu işkencelerle, şimdi Türk devletinin eline bir şey geçmediği söyleniyor, hatta PKK’nın hortlatıldığı tespitleri yapılıyor; o halde kim ve ne için yaptırdı o işkenceleri? Bu işkenceleri yaptıranlar ve yapanlar, “son Türk devletinin bekası” adına CIA ‘ya hizmet etmiş olmasın?

Bir özür borcunuz yok mu Türkiye halkına ve devrimcilere?

“Sahi, o cezaevinin komutanı olan subay, Binbaşı Esat Oktay Yıldırım’ı “son Türk devleti”, komutanı Kemal Yamak’ı koruduğu gibi neden korumamıştır? O Binbaşı yaşasaydı ve şimdi konuşsaydı, neler anlatırdı acaba?

***
Bir TV dizisini izlerken, kişisel tarihinizdeki yaralar kanıyor, bazı sahneleri izleyemediğinizi çocuğunuz görüyor ve meraklı bakışlarla bir şeyler anlamaya çalışıyor. Sizin zihninize bir yığın soru üşüşüyor.

Bu sırada haberleri izliyorsunuz. CHP’nin Onur Öymen’i güya hükümetin “kürt açılımını eleştiriyor.” Tuncelililer ayağa kalkıyor. Açık ki Onur Öymen’in milliyetçiliği Tunceli’liler’in yarasını kanatıyor. Bu vesileyle “Dersim olayları”nı toplum yeniden konuşacak gibi duruyor. Ben de defterime şu notları düşüyorum:

Toplumsal sorunları, bir zabıta sorunu sanıp “sorunu çıkaran”ı döverek, eziyet ederek, öldürerek (ayrıca hukukun dışına çıkarak) çözdüğünü sananların nasıl bir körlük içinde olduğunu göstermiyor mu, Dersimlilerin Onur Öymen tepkisi?

Toplumların da kalbi var ve o kalp, yaşadığı acıları unutmuyor. Günü geldiğinde, bir toplu iğne başının küçücük bir darbesiyle bile fazlasıyla kanıyor. Kabuk bağlamış ama iyileşmemiş bir yarayı kanattı O. Öymen. Amacı bu değildi oysa. Toplumun yeniden Dersim olayıyla yüzleşmesi için “hayırlara vesile oldu” belki de.

Türkiye halkı/toplumu yaralı bir toplum. İyileşmemiş, sadece kabuk bağlamış ne kadar çok yaramız var! Kabuk kaldırılıp cerahat akıtılsa, yara kurutulsa rahatlayacağız! Ama öyle olmuyor. Bugüne kadar yarayı-yaraları kurutma cesareti gösterenler olmadı, olamadı. Yara şarıl şarıl kanadığı zamanlardaysa, “nasıl kanarsın” diye kızıp kezzap döktüler yaraya. Her döktükleri kezzap yeni komplikasyonlar oluşturdu. Örnek mi? Binlerce faili belli cinayet. Hırant Dink’in katli. Bin yıldır Alevilerin yok sayılması vb.

Hiç mi “kafası kireçlenmemiş”, sorun çözen yöneticileri olmayacak bu ülkenin?

Kendi yaralarımızı konuşmanın sosyal ve psikolojik şartlarını yaratan, toplumu konuşmaya hazırlayan, Atlantik ötesinden güdülmeyen, özgüvenli yöneticilerimiz hiç mi olmayacak?


Muammer Sakaryalı
24.11.2009


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
02 Aralık 2009 21:58

owen90

Bu kalpler sizleri elbette unutmayacak...
Ne zaman haksızlığa başkaldırmayı öğrendik, ne zaman vatansever olmayı öğrendik, ne zaman Atatürk'e ve devrimlerine bağlı kalmayı öğrendik ve ne zaman düşüncelerinden ötürü bir ömür bedel verenlerin haklılığını öğrendik; işte o zaman bir nebze de olsa asla unutmamak üzere hatırlayacak bu toplum sizleri.
Ülkemiz emperyalist devletlerle boğuşma sürecinde, bunu herkes biliyor. Ama herkes de bilsin ki boyun eğmediğimiz her günü nice aydın insanlarımıza borçluyuz. Bu aydınların da büyük çoğunluğunu, yazarın yazısında vurgu yaptığı ve bir şekilde düşüncelerinin bedelini ağır şekilde ödeyenlerdir. Bu insanlar bu ülkenin iskeletini oluştururlar bana göre. Kalkınabilen bir Türkiye'nin iskeletini... Eğer onlar pes ederse ülkemiz de hemen giriverir gözü olanların himayesine.

Geçmişle yüzleşelim ve bir olalım! Trabzon'dan sevgiler... (A. Kahya)
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.