Referandum talep ediyorum: 12 Eylül Darbesini Yapanlar Yargılansın mı?

12 Eylül 2009 02:18 / 1879 kez okundu!

 


Bu talep Evren Paşa’nın son açıklamalarından sonra aklıma geldi. Bu yazıyı okuyanlarla da paylaşmak istedim. 30 yıl sonra hâlâ yaralarıyla yaşayan “Bir 12 Eylül mağduru” olarak elbette benim oyum belli: Evren Paşa ve arkadaşları yargılanmalı!

Bu yazıda önerim başka: “Evren Paşa, itirafçı olursan, yargılanmanı istemeyeceğiz” diyelim.

HATTA EVREN İTİRAFÇI OLURSA, ONU AFFEDELİM

Bugünkü bütün musibetlerin bir nedeninin 12 Eylül faşizmi olduğunda birçok kimseyle hemfikiriz. Bu nedenle, rejimin ve darbeyi yapanların sürekli sorgulanması gerekiyor. Tamam ama, bir de konjonktürel bir şey var: 12 Eylül’ü ve darbecileri değişik şekillerde sorgulamak; Evren Paşa’yı “itirafçı” yapacakmış gibi geliyor bana. Evren Paşa biraz daha sıkışırsa, yargılanmasına gerek kalmadan İTİRAFÇI olabilir, suçlarını itiraf edebilir, diye düşünüyorum.

Hadi rüya görelim ve bir an için itirafçı olduğunu hayal etmeye çalışalım. Neler neler saçılıp dökülmez ki… Örneğin, CIA ile birlikte ülkede o kan gölünün nasıl yaratıldığını açıklayabilir! Darbenin adım adım katliamlarla, saldırılarla, nasıl “sağ sol çatışması” görünümü verildiğini anlatabilir. Maraş, Çorum, 16 Mart, 1 Mayıs 1977 katliamları belki bilinir hale gelebilir. Birilerine “sermaye birikirken” ve sermaye birikimini ketleyen halk muhalefetinin yok edilmesi amaçlandığı söylenebilir. 12 Eylül darbesinin çok önceden planlandığını ve “yeni dünya düzenine entegre olmak” (toplumun, devletin, siyasetin, kültürün, eğitimin, sağlığın vb yeniden dizayn edilmesi), için darbenin gerekli olduğu hesaplarını nasıl yaptıklarını açıklayabilir. İnsanlara kendi anadilinde ağıt yakmayı yasaklayan Türk subayı olmaktan utandığını – ki şimdilerde Kürtlerle federasyonu savunuyor ya- belki açıklayabilir! Belki bu arada-eğer CIA ajanı değillerse- bir Türk askeri olarak, devrimcilere ve özel olarak Kürtlere korkunç işkenceler yaparak Amerikalıların oyununa geldiklerini de anlatabilir. Ve daha nicelerini...

İşte bütün bunları anlatsa, Evren’i yargılamaya gerek kalır mı? Bence Evren itirafçı olursa onu affetmek gerekir. Yaşadığımız işkenceleri sineye çekelim. Yeter ki itiraf etsin.

İNTİHAR ETMESİN, İTİRAFÇI OLSUN

Evren’in itirafçı olmasını önermeliyiz, ki son açıklamaları itirafçı olabileceği konusunda ipuçları taşıyor. Ama biraz daha sıkıştırılması lazım. “Davasına ihanet edebilir” Evren Paşa. Ayrıca, Amerikancılığını ayrıntılarıyla itiraf ederse, hem kendisi rahatlar hem Türkiye halkı rahatlar. Şu son günlerinde yapabileceği en hayırlı işlerden biri olacaktır, böyle davranması. Ne dersiniz?

Evren Paşa’da itirafçı olma ihtimali büyük arkadaşlar. Ne yapıp edelim intihar etmemesi, itirafçı olması için uğraşalım. İnsan ölüme en çok yaklaştığı anlar da daha “vicdanlı” olmaz mı?

Bakın tartışma kızışınca, geçici 15.madde kaldırılsın sesleri yüksek çıkınca neler söylüyor: “1982 Anayasası yüzde 92 oyla kabul edildi, referanduma gidilsin, eğer halk ‘evet’ der ve geçici 15. maddeyi kaldırırsa o zaman hiç yargılamaya gerek yok, ben intihar ederim.”

Evren Paşa korkuyor. Halkın artık onu desteklemeyebileceğinden korkuyor. Yargılanmaktan, hesap vermekten korkuyor. Korkmasın. Bu halk onu besliyor. Bütün zulmüne rağmen onu, vergileriyle besliyor, yaşatıyor. Tedavisini yaptırıyor. 90’lı yaşlarını acı badem kurabiyesi yiyerek-çok severmiş- geçirmesi için uğraşıyor.

Fakat yargılanmaktan niçin korkuyor? Üstelik halka sorulsun, diyor. Halk yargılansın derse, intihar edecekmiş. O zaman halka sormanın ne anlamı var? İfade kendi içinde çelişkili. İntihar edebilecek potansiyele sahip hastaların anlatımı var, ifadesinde.

Halkın kendini hala desteklediğini düşünüyor, eğer referandum yapılır da halk “yargılansın” derse, artık halkın ona karşı vefa duygusu bitmiş olacağı için, vefasızlığa intiharla karşılık verecek. “Siz beni sevmezseniz ölürüm” mesajı veriyor. Bir yandan da şimdiden, ola ki yapılacak olan bir referandumun sonuçlarını etkilemeye çalışıyor sanki. “Yahu intihar edeceksen, ne diye uğraştırıyorsun halkı, hükümeti, yazarı çizeri. İntihar et, kurtulalım senden”, demiyorum. Zaten “Bir zalim intihar etti” diye yazmaz bizim gazeteler de, intihar etse. Referandum öncesinde de en başta E. Özkök olmak üzere onlarca gazeteci Paşa’nın yargılanmaması için yazarlar zaten.

Bu yüzden Türkiye’de darbeler, darbeciler yargılanamıyor ya. Darbecilerin ve onların akıl hocalarının yaşattığı planlı programlı süreçler, o süreçlerde sürdürülen psikolojik harp taktikleri hâlâ etkisini sürdürüyor ya. Evren Paşa, 12 Eylül darbesinin hazırlanışında ve uygulamasında bu sonucun öncelikle düşünüldüğünü biliyor: O nedenle toplumu terörize ettiklerini, sıradan insanın canından bezdirildiğini... O nedenle her gün katliam ve saldırılar yaptırıldığını… Bu saldırı ve katliamlarla toplumu can güvenliği derdine düşürdüklerini… Can güvenliği derdine düşürenler sanki kendileri değilmiş gibi, cankurtaran rolüyle ülke yönetimine ABD ve Nato ADINA EL KOYDUKLARINI…

***

Evren Paşa, “Halkın kendisini desteklediğini, henüz bu desteğin sürdüğünü düşünüyor.” İşte bu nokta kritik nokta. Evren “Ya halk artık beni desteklemiyorsa?” kuşkusunu yaşıyor, yaşamalı. Her gün yaşamalı. Halk artık seni desteklemiyor Paşa, diyen mektuplar okumalı ve haberler almalı. (Ethem Dinçer’in mektubu çok güzeldi, bkz 6.9.2009 Radikal iki)

Şimdi, Evren yargılansın mı yargılanmasın mı tartışmasını bir adım daha ileri götürmeliyiz. Evren ve arkadaşlarının yargılanması için “Referandum yapılsın” talebinde bulunmalıyız. Demeliyiz ki: “Ey hükümet, demokratik açılımcıysan gerçekten, referandum yapmalısın. Halk sandığa gitmeli, Evren ve arkadaşlarının ve hatta Evren’in daha geniş halkadaki arkadaşlarının yargılanıp yargılanmamasını oylamalıdır.”

Önemli olan referanduma gidilmesi, sonucun şöyle ya da böyle çıkması değil; önemli olan 12 Eylül’ün işlenmesi, tartışılması ve özel olarak Evren Paşa ve arkadaşlarının konuşturulmaları. Bu tartışmalar onu korkutuyor, tartışmaya bile tahammülü yok. Bırakın yargılanmalarını, bunun için referandum yapılmasını, daha onun olmasının tartışılması bile titretiyor onu. İşte bu titremeleri yaşamalı Evren. Bu titremeleri ne denli çok yaşarsa o hızla İTİRAFÇI OLABİLİR, varsa vicdanının sesini dinleyebilir.

Sonuç olarak önerim şudur: Ey darbe karşıtı olan kadınlar ve erkekler; Evren Paşa ve arkadaşlarını itirafçı olmaya davet etmeliyiz! İtiraf etmeli, samimi itirafçı olmalılar, buna yoğunlaşmalıyız. İtirafçı olmaları halinde yargılamaya belki ihtiyaç duyulmaz? Kendileri de rahatlar…

Ne dersiniz?


Muammer Sakaryalı
İzmir, 11 Eylül 2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.