Çocuklarına Kıyan Bir Ülke: Türkiye

20 Şubat 2010 01:31 / 2096 kez okundu!

 


“Çocuklarıma Mektuplar”a Giriş
Yetişkinlerden umudumu kestiğim günden beri çocuklarla beraberim. Sağlıklı, mutlu, başarılı yetişkinliğin temelinin erken çocukta atıldığını bildiğimiz için çocukluk üstüne; “çocukların biz yetişkinlerden ne beklediği” üstüne yıllardır kafa yorar, okur, uğraşır dururum. Çocuklarla beraber olmaktan da son derece memnunum.

18 yıldır okulöncesi eğitim işinin içindeyim. Bu süre içinde “Anne babalarla ağırlıklı olarak neleri konuşmuşuz?” diye baktım defterlerime: Gördüm ki, “Çocuklarda okula uyum süreci, çocukların aşırı korunmasının mahsurları, tutarsız yetişkin davranışlarının yol açtığı sıkıntılar, ev ve okulun tutum ortaklığının önemi, çocukla iletişim, beden dili, boşanmalar-ayrılmalar ve çocuk, okul öncesi eğitimin önemi, çocukta özgüven oluşumu, çocuk ve korkular, ayrılıklar-ölüm ve yas süreçleri vb vb.” Aldığımız koruyucu rehberlik önlemleriyle, anne babalarla geliştirdiğimiz işbirlikleriyle bir çok sorunu çözmüşüz; çocukların gelişimlerini ketleyen birçok engeli ortadan kaldırmışız. Şimdi genç kız ve genç erkek olan birçok öğrencimizle görüşüyoruz ve yaptığımız işle övünç duyuyoruz.

Yazık ki ülkemizde bizim ilgilendiğimiz çocuklar azınlıkta; sahipsiz, ilgisiz, ihmal ve istismar edilen çocuklar çoğunlukta. Bu durum, bizi toplum olarak nasıl bir gelecek beklediğinin de habercisi gibi. Bu genel durumun bir de güncel ve özel yanına dair görüntüler epey acıtıcı.

Bu bağlamda güncel olan belli başlı iki olguyu paylaşmak isterim. Birincisi, şu anda 3000 civarında çocuğumuzun TMK (Terörle Mücadele Kanunu) dan yargılanıyor oluşu. İkincisi, gene şu anda resmi açıklamalara göre 1600 çocuğun kayıp ya da kaçırılmış olduğu ve bu kayıp/kaçakların yarısına yakınının devletin bakım – koruması altındaki kuruluşlarından “kaçmış”/ kaçırılmış oluşu. Kaçırılan çocuklar nerede, kimlerin yanında, ne yaparlar? Fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık sektörüyle ilişkilenmiş durumdalar mı?

Çocukların ilgiye, saygı görmeye, beğenilmeye, oyuna, besine, insan sıcağına ihtiyacı var. Ama kaçırılıyorlar, istismar ediliyorlar. Devletin kimi güvenlik yetkililerinin çocukların kaçma-kaçırılma olaylarını “gönül ilişkisi”ne bağlaması ne acı! Ne hoyratça?

Çocuktan “terörist” olur mu? Bizim memlekette oluyor. Hapislere atılıyor, damgalanıyor çocuklar; böylece gelecekleri karartılıyor. Çocuklarını eğitemeyen, kendine düşman eden, sevmeyen, onları kucaklayamayan bir devlet ve toplum, sizi de irkiltiyor mu? Bu toplumda nefret ve kin tohumlarını, bu devlet ve toplum kendi elleriyle atmış olmuyor mu? Çocuklarına sevgiyle bakmayan, cezacı bir devlet (baba) her türlü eleştiriyi ve suçlamayı hak ediyorsa, çocukları “bir mücadelenin aracı” olarak kullanan anlayışları da kıyasıya eleştirmemiz gerekmiyor mu? Onlara derin travmalar yaşatmaya kimin ne hakkı var?

Duygusu ve düşüncesi sürekli bastırılan, dövülen, itilen kakılan, anlaşılmayan, sevilmeyen, ilgi görmeyen ve güvenli bir ortamda yetişmeyen çocuklardan sağlıklı yetişkin, sağlıklı toplum çıkar mı? Böyle bir süreçte yetişen bireylerin ruhunda, nerede ve ne zaman patlayacağı belli olmayan bir el bombası saklı değil midir? Böyle çocuklar büyüyebilir mi? Neden “büyümüş çocuklar toplumu olduğumuz” anlaşılmıyor mu? Böyle bir karanlık sürekli caniler üretmez mi?

“Çocuklara kıymayın efendiler” diyeli kaç on yıl oldu şair? Çekin ellerinizi çocukların üzerinden demekten usandı duyarlı insanlar. Çocukların haklarının hiçe sayıldığı bir yerde, siz hangi demokrasiden bahsediyorsunuz?

Çocuklarına kıyan bir ülke geleceğine kıymaktadır.



Muammer Sakaryalı
14.02.2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
23 Şubat 2010 20:20

msakaryalı

Sevgili Muammer,

Yazılarını beğeni ve ilgiyle okuyorum. Eline, kalemine ve yüreğine sağlık. Yazının başlığında "Çocuklarıma Mektuplar'a Giriş" diye başlamışsın. Başka mektuplarda gelecek sanıyorum. Çocuklara dair ne kadar konuşulsa ve yazılsa azdır. Çocuklar maalesef bizim ülkemizde ve dünyada acı çeken, baskıya uğrayan "Sessiz ve temsilcisiz bir azınlıktır.". Yeni mektuplarını ve yazılarını Bekliyorum. Bu vesileyle seninle ve okurlarınla yazının içeriğine uygun düşeceği için Ece Ayhan'ın "Meçhul Öğrenci Anıtı" şiirini paylaşmak istiyorum. Selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum. Çocukların özgür ve barış içinde yaşayacakları bir dünya dileğiyle.. Mehmet Kök


Meçhul Öğrenci Anıtı - Ece Ayhan


Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.

Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine! dir

Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek

20 Şubat 2010 01:03

msakaryalı

Merhabalar,

Yazınızı okudum okumasına ama çok geç yanıt verdiğim için beni bağışlayın lütfen.

Bu yazıyı neden bu kadar geç bıraktınız bilmiyorum, çok daha önceden yazılmış olmalıydı. Elinize yüreğinize sağlık. Yazınn en vurucu yeri son iki paragraf, her şey orada saklı zaten. Toplum ve devletten önce aile düzenine baktığmızda görebiliyoruz sorunun nereden başladığını. Hem birey olarak yetişsinler deriz hem de olmaması için elimizden geleni yaparız. Paradoksal bir yaklaşımın sonuncunda ortaya çıkan tablo da ortada işte.

İzmir nasıl? burası yalancı bahar yaşıyor. (...)
Meliha
16 Şubat 2010 20:32

msakaryalı


Sevgili Muammer
Kalemine sağlık.
Yetiştirdiğin, yetiştirdiğimiz filizleri; filizkıran fırtınalarından, bebeklerden katiller yaratan bu bataklıklardan
nasıl koruyacağız. Nasıl?

Hamit Yakın
16 Şubat 2010 00:58

Merih Yücel

Yakup beyin verdiği sayılara göre, nerede ise toplam nüfusumuzun 1/3'i çocuk ve bu çocuk sayısının %70'i şiddete maruz kalıyor. Bu oldukça korkutucu bir sayı. Çocukların bir dava için kullanması , onların tehlikeye, çatışmanın ortasına sürülmeleri ve suçlu saflarında yer almaları, o çocuk yüreklerde nasıl bir travma yaratacak ve o çocuğun tüm yaşamını nasıl etkileyecektir?
Çocuklarımız; yürekleri güzellikler, iyiliklerle dolu çocuklarımız, Onlara yaşanabilir bir dünya bırakmak için uğraşıyoruz. Ama %70' i travma yaşayan çocuklarımız, yarının büyükleri, onlar geleceklerini nasıl yaşayacaklar?... Bence en öncelikli sorunumuzun bu olması gerekir. Evinde, dışarıda şiddet yaşayan bir çocuğa biz; barışı, sevgiyi, dostluğu , hakça paylaşımı ve emeğin değerini nasıl, nasıl anlatabiliriz? Sevgili Muharrem bu güzel paylaşım için teşekkürler.


























15 Şubat 2010 19:20

msakaryalı

Yakup merhaba,

Katkıların için teşekkürler. Konu geniş ve çok boyutlu.
Bizim sektördeki kurumlar için söylediklerine ne diyeyim.
Haklısın. Evet öyle.

Yağmur'un gözlerinden öperim. Asuman'da sevgi ve selam söyle.

Muammer
15 Şubat 2010 13:51

yapukay

Merhaba Sayın Sakaryalı;
Kafa yormak, kim için, çocuklar için, dolayısıyla gelecek için. Bu nedenle okulöncesi eğitim işinde çalışmaktasınız. Kızım Yağmur'da sizin okula gitti. Öcüsüz, böcüsüz, korkusuz bir ortamda sizin eğitiminizle merhaba dedi ilköğretime. Başarılı olmasında katkınız yatsınamaz.
Ne yazık ki, bugün etrafımızda onlarca okulöncesi eğitim veren kurum var. Salt ticari bir işletme olarak faaliyet göstermekteler. Hiç birisinin çocukların özgür kişiliklerinin geliştirilmesi için bir kaygılarının olduğunu sanmıyorum.
Asla kafa da yormazlar. devlet açısından olaya bakarsak salt yasak savmak, barındırmaktan öte geçmeyen bir anlayışla çocuklara bakılmaktadır.
Sizin de belirttiğiniz gibi binlerce çocuk büyükler gibi yargılyanmakta, onlarca yıl hapis cezasına çaptırılmaktadır. Oysa onlar daha çocuk.
* Türkiye’nin çocuk nüfusu 27 milyon 429 bin 570.
* 2 milyon 700 bin çocuk eğitim hakkından yoksun.
* 750 bin çocuk kimsesiz.
* 19 milyon 440 bin çocuk şiddete maruz kalıyor.
* 1 milyon 250 bin çocuk engelli.
* 9 milyon 250 bin çocuk istismara uğruyor.
* 800 bin çocuk anne var.
* 2 milyon 250 bin çocuğun nüfusa kaydı yok.
* 2 milyon 500 bin çocuğun beslenme yetersizliği var.
* 150 bin çocuk sokağa itilmiş.
* 5 milyon 400 bin çocuğun hiç oyun oynama fırsatı olmamış.
SAYGILARIMLA.

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.