NE OLDUM DELİSİ OLANLAR / BEDELİNİ ÖDÜYORLAR

06 Şubat 2019 12:26 / 1858 kez okundu!

 

 

Kendilerinden geçtiler, geçmişi çok çabuk unuttular...

Sanki hep böyle parti, meclis grubu sahibi idiler? Hep böyle meşruiyet sahibi?

Gerilerinde bir "kapatılmış partiler kolleksiyonu" olduğunu, HEP`den ÖZDEP`e, DEP`e, DEHAP`a en son 2003 yılında HADEP`e kadar kurduklarıbütün partilerin tek tek kapatıldığını unuttular.

Bir zamanlar Anayasa Mahkemesinin asli görevlerinden birinin bu partileri kapatmak olduğunu unuttular.

Yasal demokratik siyaset arenasında hiç bir dönem soluk alamadıklarını, meclise sokulmadıklarını, dolayısıyla hiç bir zaman ne kalıcı bir meclis grubu oluşurabilip, ne de meşruiyet kazanamadıklarını unuttular.

Onlar için hayat -cennet- 2002'den itibaren AK Parti iktidarıyla başlamıştı.

 

****

 

NE OLDUM DELİSİ OLANLAR / BEDELİNİ ÖDÜYORLAR

 

Kendilerinden geçtiler, geçmişi çok çabuk unuttular...

Sanki hep böyle parti, meclis grubu sahibi idiler? Hep böyle meşruiyet sahibi?

Gerilerinde bir "kapatılmış partiler kolleksiyonu" olduğunu, HEP`den ÖZDEP`e, DEP`e, DEHAP`a en son 2003 yılında HADEP`e kadar kurduklarıbütün partilerin tek tek kapatıldığını unuttular.

Bir zamanlar Anayasa Mahkemesinin asli görevlerinden birinin bu partileri kapatmak olduğunu unuttular.

Yasal demokratik siyaset arenasında hiç bir dönem soluk alamadıklarını, meclise sokulmadıklarını, dolayısıyla hiç bir zaman ne kalıcı bir meclis grubu oluşurabilip, ne de meşruiyet kazanamadıklarını unuttular.

Onlar için hayat -cennet- 2002'den itibaren AK Parti iktidarıyla başlamıştı.

Bombardıman korkusuyla yemek bile pişirilmeyen, güvenlik gerekçesiyle 20 kilometre yakınına cep telefonu yanaştırılmayan KANDİL adeta Hollywood stüdyolarına dönmüş, BBC`nin, Reuters`in canlı yayın arabaları Kandil'e park etmiş, Hasan Cemalgiller Nişantaşı yerine Kandil`e çıkıyorlardı kahvelerini içmeye...

Bütün bunlar, silahları susturmanın, Oslo'nun, Habur'un, Barış ve Çözüm sürecinin meyveleri idi fakat unuttular!

Sandılar ki, eskiden beridir o popülerlik...

AK Parti hükümetiyle başlayan demokratikleşme süreciyle birlikte, Mecliste kalıcı bir gruba, belediyelere, toplamda meşruiyete kavuştuktan sonra kendilerine yanaşmaya başlayan Türk Sol'unun jiletçi takımının düne kadar ağızlarına "Kürt" kelimesini dahi almadığını unuttular.

Yaşanan bütün o baharı AK Parti'nin demokratikleşme politikalarına, parti kapatmaları sonlamalarına borçlu olduklarını unuttular.

AK Parti hükümetinin Kürt sorununda daha ilk günden itibaren siyasi çözümü tercih edişini, kendilerini muhattap almışlığını unuttular. 

Ellerinde 81 Milletvekilliği ve 104 belediye varken yeniden silaha sarılmayı tercih ettiler.

Barış ve Çözüm adına kendilerine uzatılmış bütün elleri kırmayı tercih ettiler.

Üstelik bu defa savaşı şehirlere taşıyarak bölge halkının hayatını cehenneme çevirip, evlerini başlarına yıkıp, binlerce insanın kanına girdiler. Bu ülkenin bir parçası olmak yerine uluslararası karanlık güç odaklarının bu ülkeye karşı yürüttüğü savaşta bir enstrüman olmayı tercih ettiler. 

Yetmedi, sırtlarında Amerikan üniforması, ellerinde Amerikan silahlarıyla sınırlarımıza dayandılar.

FAKAT!

Erdoğan iktidarı, zorda kaldığı ve istediği takdirde savaşı da en az BARIŞ kadar başardığını göstermiştir. İsteyene istediği dilden konuşabileceğini göstermiştir.

Bir yandan örgüte eski devletin reaksiyonlarıyla cevap vermez, bölge halkının kalbini kazanırken diğer yandan 40 yıldır örgütün elinde bulunan -içeride ve dışarıda- bütün merkezleri düşürmüştür.

Belediye başkanlıgı yapmak yerine "TÜRKİYE'YE KARŞI İÇ SAVAŞ YÜRÜTÜYORUZ" diye demeç veren Belediye Başkanı şimdi firari!

Zaten kendi yönettigi şehirde, kendisine teslim devletin iş makineleriyle hendek kazdırtıp "ÖZYÖNETİM İLAN ETTİK" diyen Belediye Başkanı şimdi kodeste!

Kürsülerden, sırtını Türkiye'ye karşı açık savaş yürüten YPG-PYD'lere dayadığını haykıran Eşgenelbaşkan şimdi kodeste!

Türkiye'yi defalarca İÇ SAVAŞ ile tehdit etmiş, en nihayet 6-8 Ekim`de taraftarlarını heryeri Kobane'ye çevirmeye çağırarak 53 sivil, savunmasız vatandaşımızı katlettiren, 2015 Ağustos`unda "hendekler onurumuzdur", "özyönetim ilanı meşrudur" diyerek emri altındaki bindirilmiş kıtaları sokağa salarak beş kentin neredeyse tamamını yerle bir ettirip, yüzlerce insanın hayatını kaybedip, yüz binlerce Kürdün evlerini yurtlarını terk etmesine sebeb olan ve de Ankara`nın orta yerinde onlarca sivil insanımızı havaya uçuran canlı bombanın cenaze törenine gitmeyecek milletvekilini partiden atmakla tehdit eden Genel Başkan şimdi içeride!

YA NEREDE OLACAKLARDI?

O genel başkan şimdi mahkemede "Hendekler konusunda yanıldım" diyor ama bu neyi değiştirir? 

PKK'nın özür kolleksiyonu var zaten.

Mahalle arasına bomba döşeyip 13 yaşındaki Fırat Sımpil'i havaya uçurduktan sonra özür dilemediler mi?

Siirt'te 4 genç kızı katledip 2 genç kızı da ağır yaraladıktan sonra özür dilemediler mi?

Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde 3’ü bebek 6 kişiyi 1.5 ton bombayla havaya uçurduktan sonra özür dilemediler mi?

Dürümlü Köyü'nde 15 ton bombayla 16 köylüyü katlettikten sonra?

Silvan'da saldır, ateşkesi boz, sonra çık "hata yaptık" de;

Habur'da barışı bir şova feda et, sonra çık "hatalıydık" de;

Oslo tutanaklarını sızdır, görüşmeler çöksün, yansın yine ortalık. Efendim "Nasıl olduğunu anlayamadık?" 

Ya Silvan'dan, Habur'dan, Oslo'dan sonra ölenler n`olacak?

Bayrak provokasyonunu yap, yemeyince özür dile;

Heykel provokasyonunu yap, tutmayınca özür dile;

Ya oralarda ölenler ne olacak?

Saysak sayfalar almaz, nice katliamlar, provokasyonlar için özür dilemediler?

Fakat bu neyi değiştirir?

BEDELİNİ ÖDÜYORLAR / ÖDEYECEKLER!

 

Mehmet ÇEK

04.02.2019

 

Son Güncelleme Tarihi: 07 Şubat 2019 13:54

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.