'Barış Kahramanları'

22 Ekim 2012 01:57 / 2228 kez okundu!

 


Kimi arkadaşlarını ateş altından kurtaran... kimi yaralı birini omuzunda güvenli bölgeye taşıyan... ya da bir düşman askerinin yarasını kendi gömleğiyle saran... veya yengiyle sonuçlanan bir çatışmayı başarıyla yöneten...

Her savaşın “kahramanları” vardır. Bilinen ya da bilinmeyen...

Eğitimi, cesareti, merhameti, hatta belki yalnızca o an içinde bulunduğu panik sayesinde gerçekleştirdikleri birer mucize gibi kabul edilir, madalyalarla-beratlarla, rütbe yükselişiyle ödüllendirilir ve elbette sonuçta “Savaş Kahramanı” unvanıyla onurlandırılır, bu savaşçıların.

Bir de, aynı süreçte, tıpkı bir akarsuyun içinde yüzü kaynağa dönük, akıntıya karşı durur gibi, inançla ve dirençle barışı savunmaya devam edenler vardır. Savaşa rağmen...

Savaşın orta yerindeki “Barış Kahramanları”dır onlar. Gerçek kahramanlar.

Bunlardan birini, yola çıktığı Roboski'den Ankara'ya 50 günlük bir yürüyüş sonunda varan Halil Savda'yı karşıladık. O'nu ve yolculuğunun her aşamasında katılan, kendisine eşlik eden yoldaşlarını...

Tek amacı “Barış” olan bu çok önemli, çok değerli girişimi binlerce kişi adım adım izledi, destek verdi, yüreklerini yanlarına kattı.

Ankara'da, Sakarya Caddesi'ndeki meydanda “Her yerde, her dilde, herkes için barış!” sloganlarıyla karşılandı “Barış Yürüyüşçüleri”.

Bütün o sevinçli ve coşkulu kalabalığın arasında gerçekleşen küçücük bir konuşma, Halil Savda'nın ne kadar haklı, nasıl da doğru yolda olduğunun göstergesiydi belki de:

Sakarya Meydanı'nda bir yanda halaylar sürerken iki hanımefendi yanıma yaklaştı, biri:

- Afedersiniz, barış falan diyorlar da, nereden bunlar?

dedi. Ve şöyle sürdü konuşmamız:

- Nereden mi?

- Yani, hangi parti, hangi örgüt?

- Hiçbiri ya da hepsi, dedim, sadece barış isteyen yurttaşlar bir arada, örgütsel bir bağ yok...

Bir an meydana şöyle bir baktı o hanım ve şöyle dedi:

- Biz az evvel "Asker Anneleri"ne destek verdik, onun için gelmiştik. Biraz da burada kalalım o zaman...

Ve iki orta yaşlı hanım, kol kola girip kalabalığa karıştılar... Barışın herkes için gerekli olduğu inancıyla...

“Barış Yürüyüşçüleri”ni izlemenin, desteklemenin heyecanı içinde çoğumuz, bir başka çok önemli eylemi gözden kaçırdık, daha doğrusu belki de biraz ihmal ettik:

25 yıldır Almanya'da yaşayan İsmail Atay (Lo Smaelo Saxarat), 3 Haziran günü, Köln Katedrali'nin önünden yola çıktı. Yolculuğunu “Herkesin doğduğu yerde haysiyetiyle yaşamaya hakkı var” sloganıyla sürdürüyor. Atay, altı ülke geçerek 11 Eylül'de Türkiye'ye vardı, yürümeye devam ediyor. Nevşehir'in Hacıbektaş İlçesi'ne vardı.

Yürüyüşü baba ocağı olan Gaziantep'in Nurdağı İlçesi'ne bağlı Saxarat (Emirler) Köyü'nde son bulacak.

İşte, iki yürekli ve barışa inançlı adam, iki “Barış Kahramanı”.

Tek başlarına çıktıkları zorlu yolculuklarda, her geçen günle artan sayıdaki “yoldaş yürek”lerle birleşip çoğalarak, barışa yürüyorlar; fiziksel menzillere varılsa da hiç bitmeyecek yolculuklarında, yürüyorlar...

Kim ne derse desin, "Barış" böyle bir şey işte. Dalga dalga yayılarak büyüyen, çoğalan bir bilinç:

"Her yerde, her dilde, herkes için barış!"


Fotoğraf: Lo Smarlo Saxarat (İsmail Atay) yolda...


Lâle DİLLİGİL

22.10.2012

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.