''Kadınları Seven Adam'' YSL - Uğur Hüküm/Paris

17 Haziran 2008 02:30 / 1833 kez okundu!

 

Tam 50 yıllık büyük aşkı, hayat arkadaşı Pierre Bergé onun için, “Bir biçimde bütün kadınlar ona bir şey borçlu. Enayi değildi ve ne yaptığının farkındaydı. XX. Yüzyılın ikinci yarısında ‘Haute Couture’de (Yüksek Dikiş/Terzilik) devrim y

xxx



Giyim ve kuşam evrenine ebediyyen damgasını vuran bu adam, o devirde Fransız sömürgesi olan Cezayir’in Oran kentinde 1 Ağustos 1936 tarihinde, tam adıyla Yves Henri Donat Mathieu Saint-Larent dünyaya gözlerini açıyordu. Burjuva bir aile, hastalıklı bir çocukluk, oğluna aşırı düşkün bir anne, cinsel tercihleri nedeniyle çevre işkencesiyle bunalmış bir ilk gençlik. 14 yaşından itibaren moda dergilerinden esinlenerek desenler çizer. Ailesinin şaşkın bakışları arasında günün birinde Champs-Elysées bulvarına adına yazdıracağına ant içer. Sözünü hem de nasıl tutacaktır... Genç Yves 18 yaşında kendini Paris’e atar. Aynı yıl, 1954’te Haute-Couture Meslek Okulu’nda üç ay süreyle çizim dersleri alır. Bu arada ünlü Vogue dergisinden Michel de Brunhoff bazı desenlerini basmaktadır. Devrin önemli aracı kuruluşlarından Laine Sekreterliği’nin açtığı yarışmayı kazanıp, yine Brunhoff’un desteğiyle en büyük modaevine, Christian Dior’a girer. Yeteneğini çok kısa zamanda kanıtlayan genç Yves bir kaç ay sonra Dior’un modelist asistanı olur. 1957’de Dior’un bir kaza sonucu ani ölümü üzerine eşi görülmemiş bir terfiyle 21 yaşında Dior’un halefi, firmanın Artistik Müdürü atanır. Moda dünyasının dahi ‘Küçük Prensi’ doğmuştur.




xxx




1958 yılında kendisini derhal zirveye taşıyacak ilk defilesini “Trapez Koleksiyonu”nu düzenler. O gecede kendinden 6 yaş büyük, edebiyat ve yayın dünyasının yeni parlayan simalarından Pierre Bergé ile tanışır. Son nefese kadar sürecek bir birliktelik başlamıştır. Önce çift yaşamı, 1961’de de kendi adına oluşturduğu “Maison de Couture - YSL Modaevi”ndeki ortaklıkları bu olağanüstü ikiliyi benzersiz bir kariyeri yaşamaya itecektir. Bergé işin mali ve işletme yanını, Saint Laurent ise yaratıcılık boyutunu başarıyla yürüteceklerdir. YSL’in Dior markasıyla düzenlediği 6 koleksiyon Moda dünyasının bu harika asi çocuğunun rüştünü kanıtlamasına yetecektir. Bağımsız yaratıları birbirini kovalarken bu seçkinci dünyayı altüst edecek bir girişimle 1966’da Paris’in sol yakasında, “Saint Laurent Rive Gauche” ilk perakende mağazasını açar. Estetik, güzel kadın giysilerinin ille de tek tek veya özel terzilerce dikilmesi gerekmediğini göstermiştir. Gerçek anlamda “Pret-a-porter / Hazır Giyim” devri açılmıştır. Bu “devrim” kuşkusuz o gün işçi veya dar gelirli kadınlara güzel bir takım giysileri vitrinde seyretmekten öteye bir avantaj (!) sağlamamıştı. Ama zihniyetlerde, göz ve beğeni zevklerinde köklü, radikal bir değişimi simgeliyordu.




xxx




1968 sosyal-felsefi-ekonomik-siyasi patlamasının kadın hak ve özgürlüklerini, cinselliğini sorgulaması, erkeğin güç ve nüfuzuna isyan etmesini hazırlayan etkenler arasında YSL’nin 1965’te tasarladığı Mondrian robları, tayyör pantalonları ve sonrakilerde vardı. 1966’da kadına ilk siyah smokini giydirmesi, onu takip eden Sahara ve benzeri kılıklar kadının basitçe erkek taklidi veya erkeksi giyinmesi değildi. YSL benzeri tasarım ve giysilerle kadına hem rahatlık-kuvvet sağlıyor, hem kendine güven aşılıyordu. Bir çok sosyal bilimci ve uzmanın yıllarca sonra teslim ettiği gibi Chanel nasıl kadınlara belli bir özgürlük yolu açtıysa Saint Laurent’da kadınlara bağımsızlık, kudret-iktidar yollarını hazırlamıştı. 1988’de bir adım daha ileri giden bu moda sanatçısı podyumları iyice geniş kitlelere taşıyacaktı. Fransız Komünist Partisi’nin yıllık kitlesel “Fête de l’Humanité” bayramı vesilesiyle olağanüstü ve tarihi bir defile hazırlayan YSL 50 bini aşkın bir topluluk önünde Afrika ve dünya kültürleri esintili bir gösteri sunuyordu. Hayatı boyu ayrımcılık, ırkçılığa karşı ilerici hareket ve girişimleri sessizce, alçakgönüllü bir davranışla sürekli desteklemiş de olan Yves Saint Laurent aslında şu sözleri söyleyebilecek cesaret ve uzak görüşlülüğe de sahipti: “Kadının en güzel giysisi çıplaklığıdır.”




xxx




2002 yılında kendini emekli ederken yanında, başta Catherine Deneuve, Claudia Schiffer, Laetitia Casta gibi farklı nesillerden aktris, manken birbirinden güzel kadınlar dev sanatçıya eşlik ederek ona olan sevgi ve saygılarını sergiliyorlardı. O günkü konuşmasında istisnasız bütün kadınları, aslında insanları uyarıyordu: “Modayı çok yakından izleyen kadınları bekleyen bir tehlike vardır. Kendi stillerini, derin doğallık ve zerafetlerini yitirmek. Zerafet bir biçimde devinmek, yaşamın koşullarına uyum sağlamaktır. Gönlünde zerafet olmayan zarif olamaz. Modalar geçici, stil kalıcıdır. İçinde kendimizi iyi hissettiğimiz bir kılıkla her şey olabilir. İyi bir giysi bir mutluluk pasaportudur.”



Geçtiğimiz 1 Haziran’da 71 yaşındayken bir beyin tümörünün aramızdan aldığı bu eşsiz kişilik yaşam ve sanatını şöyle özetlemiş: “Ben mutluluk üreten bir el sanatçısıyım.”



Uğur Hüküm - Paris

Sansürsüz.com

15.06.2008

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.